Kategoriler: Genel

11 yıl sonra Spotify’ı bırakıp Apple Music’e geçebilir miyim? Denedim, işte ilk izlenimler…

Her şey Twitter’da (Kusura bakmayın Elon Bey, apırsanız da köpürseniz de biz ‘old’lar ‘X’ demeyeceğiz) önüme düşen bazı İngilizce tweet’lerle başladı. “Spotify’dan Apple Music’e geçtim ve kulaklarım bugüne dek asla işitmediğim sesler duyuyor”, “Apple aygıt kullanıyorsanız ve Spotify’dan müzik dinliyorsanız fazlaca şey kaçırıyorsunuz” minvalindeki bu tweet’ler birkaç gün üst üste denk erişince dikkatimi çekti.

Normal olarak Twitter’da her gördüğüme inanmayacak kadar toplumsal medya tecrübesine sahibim. Bunların Apple cihazlarda yüklü gelmek dahil tüm çabalarına rağmen Spotify’ın önüne geçemeyen Apple Music’in viral reklamı olabileceğini de akıl ettim normal olarak fakat meraklandım doğrusu… Üstelik 15 ay ilkin aldığım iPhone’la armağan gelen 3 aylık parasız Apple Music armağan paketini de hemen hemen kullanmamıştım. “Asla eğer olmazsa yazı mevzusu çıkar” dedim deneyimize başladım.

Bir ‘lovemark’ olarak Spotify

Doğrusunu söylemek gerekirse, Spotify benim için ilk günden bu yana hep bir ‘lovemark’ oldu. Zamanında yurt dışındaki eşten dosttan adını duyduğum, dış basından haberlerini takip ettiğim bu marka 24 Eylül 2013’te Türkiye piyasasına girdi. Ben de ilk günden itibaren parasını ödeyip keyifle müziğini dinleyen bir Spotify kullanıcısı oldum. (Aynı dönemde Deezer’ın da kullanıma açıldığını, teknoloji meraklısı bir arkadaşımla “Deezer mı Spotify mı?” diye çekiştiğimizi fazlaca net hatırlıyorum.)

Velhasıl 11 senedir kullandığım, ilk aboneliğim olan bu platformdan kopmakta fazlaca zorlanacağımı düşünüyordum. O nedenle Spotify hesabımı kapatmadan, uygulamayı silmeden ilkin istediğimi Apple Music’ten alabileceğimden güvenilir olmam gerekiyordu.

Ses kalitesi

Ilk olarak yukarıda bahsettiğim tweet’lerden hareketle ses kalitesi mevzusuna odaklandım. Bendeniz ofiste çalışırken, yolda giderken, sporda, evde yiyecek yaparken filan müzik dinleyen bir insanım. Kulağım kötü değildir; bildiğim bir şarkının girişini duyunca derhal hatırlarım ne işe yaradığını fakat DJ de değilim takdir edersiniz. O yüzden “Bugüne dek duymadığım notalar duydum” şeklinde abartılı cümleler kuramayacağım. Gene de aynı şarkıyı aynı web bağlantısı ve aynı cihazla dinleyip kontrol etmeye çalıştım. Apple Music hakikaten birazcık daha berrak gibiydi fakat “Plasebo tesiri olabilir mi?” diye de düşünmedim değil.

Öte taraftan bu yazıyı görüp merak edebilecek olanlar için iki platform arasındaki ses kalitesinin teknik altyapısına dair küçük bir araştırma yaptım. Ilk olarak Spotify’da parasız ve Premium kullanıcılar içinde ses kalitesinde farklılıklar mevcut. Premium kullanıcı olduğunuzu varsayarsak 320 kbit/s’ye kadar çıkabiliyor ses kalitesi. (320 kbit/s, MP3 formatındaki ses dosyaları için standart kıymet.) Buna gereksinim duymuyor ya da fazlaca web tükettiğini düşünüyorsanız 96 kbit/s seçeneğini de tercih edebilirsiniz.

Apple Music ise 44.1 kHz’den 192 kHz’e ses standardını destekliyor. Apple Music’te Kayıpsız (şu demek oluyor ki sıkıştırılmamış şu demek oluyor ki CD kalitesinde) müzik seçeneğini açtığınızda size dinlemekte olduğunuz şarkının 24-bit/192 kHz kalitesinde şu demek oluyor ki “hi-res” (yüksek çözünürlüğünde olan) olduğu bilgisi veriliyor. (Spotify’ın hi-res’in müjdesini 2021’de verdiğini fakat projeyi 2023’te rafa kaldırdığını hatırlatayım.)

Fark ettiyseniz birinde birim kbit/s diğerinde kHz; şu demek oluyor ki biri elma öbürü portakal ve bu tarz şeyleri birbirine çevirmenin imkânı yok. “Şu daha iyi” demek de mümkün değil bu sebeple bunlar birbirinin yerine geçebilen değil birbirini tamamlayan iki kıymet. Ayrıntısını merak edenler için bu mevzuda Quora‘da epey kapsamlı bir başlık mevcut (ben de oraya danıştım) fakat insanoğlunun kulağı 20 kHz’den fazlasını duymadığı şeklinde 320 kbit/s de oldukça kaliteli bir ses demek. Şu demek oluyor ki bu rakamlar benim şeklinde kullanıcılar için fazlaca şey ifade etmiyor. (Kayıpsız dinlemenin web tüketimini artırdığını da vurgulamadan geçmeyeyim.)

Buna ek olarak Apple Music’te Dolby Atmos spatial audio (mekânsal ses) diye bir özellik daha var. Bu teknoloji bilhassa gelişmiş ses sistemlerini ve kulaklıkları kullanan kişiler için büyük bir artı olabilir. Zira Dolby Atmos üç boyutlu bir mekânın her yerinde sesler çalarak daha gerçekçi bir dinleme deneyimi sunabiliyor. Şu an açıklanmış bir şey yok sadece önümüzdeki dönemde bu teknolojiyi bir ihtimal Spotify’da da görürüz.

Arayüz ve podcast’ler

İkincisi arayüz mevzusu… İki uygulamayı da telefonda kullanıyorum o yüzden masaüstü arayüzüne dair bir şey diyemeyeceğim sadece Apple Music’in telefondaki arayüzünü fazlaca daha temiz ve kullanıcı dostu buldum. Bunda Spotify’ın her şeyi tek çatı altında toplaması da etkili normal olarak.

Apple Music’te yalnız müzik var. Spotify’da ise müziğin yanı sıra podcast’ler ve (devletimizde hemen hemen bulunmasa da) sesli kitaplar tek uygulama altında bir arada. Hatta Spotify kısa sürede önceliğinin müzikten fazlaca bu iki içerik türüne kaydığını duyurdu.

Apple’da ise podcast dinlemek için Apple Podcasts uygulamasını da kullanmak gerekiyor. Eğer hem müzik hem de podcast dinleyen bir insansanız Spotify’ın hepsini tek bir uygulamada toplamasını avantaj olarak görebilir, “Ne güzel, her şey elimin altında” kabul edebilirsiniz. Sadece podcast dinlemiyorsanız ya da müzik ve podcast’i kafanızda ve hayatınızda değişik yerlerde konumlandırıyorsanız o süre bu ayrışma bir Marie Kondo tesiri yaratabiliyor.

Apple Podcasts’in konuşma metninin anlık akan transkripsiyonunu içermesini de bir artı olarak buraya eklemek isterim. Bilhassa yabancı dil pratiği için podcast dinliyorsanız ya da dinlerken duyduğunuz bir şeyi sonradan anımsamak istiyorsanız fazlaca yararlı bir özellik.

Uygulama büyüklüğü

Peki Sevin, iki uygulama olunca daha çok alan harcamış olmuyor musun?

Derhal bakalım: Şu an telefonumda Apple Music 624,4 MB, Podcasts ise 137,2 MB alan kaplarken Spotify 1,39 GB alan kaplıyor. Spotify’ın 171,1 MB’ı uygulamanın kendisiyken, 1,22 GB’ı dosya ve veri. Apple Music’in uygulama büyüklüğü 24 MB, dosya ve veri büyüklüğü 600,4 MB; Podcasts’inki ise 31,1 MB’a 106,1 MB.

Bu sayıların ileride değişeceği, Apple uygulamalarını dinleme sürem arttıkça uygulama büyüklüğünün de artacağı aşikâr. Fakat dosya ve veri yükü olmadan baktığımızda Apple’ın iki uygulamasının toplam büyüklüğü Spotify’dan minik.

Dosya ve veri demişken, her insanın aynı suali soracağına inanırım: Spotify’daki çalma listeleri ne olacak? Yanıt: Apple Music’e aktarılacak.

Çalma listeleri ve veri aktarımı

Hakkaten bu deneyden ilkin benim de kafamı en fazla kurcalayan şeylerden biri buydu. O şekilde yüzlerce çalma sıralaması olan bir insan değilim fakat dile kolay 11 senede gene de bir şeyler birikmişti. Spor yaparken, otomobil kullanırken, çalışırken, tatile çıkarken dinlemek için yaptığım listelerin pek bir çok çeşitli hatıralar da taşıyordu. Bu yüzden onları geride bırakmak istemiyordum.

Fakat fazlaca şükür günümüzde her ihtiyacı karşılayacak bir uygulama olduğu şeklinde bunun için de uygulamalar var. Küçük bir Google aramasıyla TuneMyMusic, FreeYourMusic şeklinde pek fazlaca uygulama bulabilirsiniz. Benim tercihim, teknoloji içeriklerine fazlaca güvendiğim, Mashable Türkiye‘de de sık sık kaynak olarak kullandığımız Business Insider‘ın tavsiye etmiş olduğu SongShift oldu. (Aynı içerikte FreeYourMusic de değerlendirilmiş.)

İndirmesi parasız bir uygulama olan SongShift’in Premium versiyonu da var. Parasız versiyon bazı açılardan kısıtlı. Mesela aktarım yaparken listeleri tek tek seçmek gerekiyor. 200 şarkıdan daha uzun listeleri kesiyor. Şu demek oluyor ki 265 şarkılık bir listenin ilk 200 şarkısını aktarabiliyor. Fakat boş bir akşamda birazcık süre ayırarak Premium’a gerek kalmadan işinizi görmeniz için kafi.

Apple Music ve Spotify’ın haricinde Amazon Music, Deezer, Discogs, Hype Machine, LastFM, Napster, Pandora, Qobuz, TIDAL ve YouTube da SongShift üstünden aktarım yapabileceğiniz uygulamalar.





Benim aktarımlarım birkaç pürüz haricinde sorunsuz gerçekleşti. O pürüzler de aynı şarkının değişik albümdeki versiyonu ya da canlı kayıt-stüdyo kaydı farkı şeklinde bence dikkatsizlik edilebilir boyutlardaydı. Sadece şunun altını çizeyim: Bir tek kendi ürettiğim çalma listelerini aktarabildim. Şu demek oluyor ki Spotify’ın ürettiği yıl özetleri, tavsiye listeleri vs. Spotify’da kaldı.

Düşününce bunun en azından benim için fazlaca büyük bir yitik olmadığına karar verdim bu sebeple bilhassa yıl özetlerindeki şarkıların neredeyse tamamı kişisel çalma listelerimde de bulunuyor. O listeleri fazlaca dinlediğim için o şarkılar yıl özetine giriyor. Fakat “Ben 2016’da ne dinlediğimi bilmek isterim” kabul edebilirsiniz. O süre da listelerinizdeki şarkıları Apple Music’te sıfırdan oluşturduğunuz çalma listelerine tek tek ekleme çözümü aklıma geliyor.

Toplumsal medyada paylaşım çılgınlığı

Yıl sonu özeti demişken, Apple Music’e geçince aralık ayında Instagram’ı kasıp kavuran Wrapped paylaşımlarından geri kalmak var bir de fakat itiraf edeyim bu benim için bir eksi değil bir artı oldu. Şu şekilde ki Spotify gittikçe bir müzik dinleme uygulaması olmaktan çıkıp bir toplumsal medyaya dönüştü. “Dostum ne dinliyor” alanıyla başlamış olan ve eskiden hoşuma giden bu durumun zaman içinde baskıcı bir hal aldığını düşünüyorum.

Zira geçen yıl bazı arkadaşlarımın Spotify özetlerini WhatsApp gruplarına atıp “Instagram’da paylaşmayacağım, millet söz eder fakat siz yabancı değilsiniz” demesi 20’li yaşlarımızda “fena” müzik dinlemeden ilkin LastFM’i kapattığımız zamanları hatırlattı. Bu özelliklerin hiç kimseye fazlaca fazla faydası olmadığı şeklinde “Bana bakın bana, ne kadar da cool’um” çılgınlığına katkıda bulunması Spotify’dan soğumama yol açtı.

Keşifler, tavsiyeler, yeni çıkanlar

Spotify’dan soğumama neden olan şeylerden biri de kullanıcı profilindeki değişiklik oldu.

Periyodik olarak gösterilen “Türkiye’de en fazlaca dinlenenler” listelerini dolduran “sarı saçlı hanım, otomobil, para” temalı şarkıları ve adını bile bilmediğim şarkıcıları gördükçe “Burası artık benim yerim değil, ben bu ortam için fazlaca yaşlıyım” hissim kuvvetlendikçe kuvvetlendi. Sırf bu şarkılarla karşılaşmak istemediğim için yeni çıkanlar ve bulgu listelerine girmeyi bıraktım ve sonuçta hep aynı şarkıları dinleyip sıkılmaya başladım.

Apple Music’le geçirdiğimiz süre hemen hemen oldukça sınırı olan, o yüzden şu ana kadarki tavsiyeleri oldukça isabetli fakat sonrası ne olur bilemem. Gene de Apple’ın arşivinde 100 milyon şarkı varken Spotify’da 80 milyon şarkı bulunduğunu hatırlatmak isterim.

Çoklu aygıt kullanımı

Spotify Connect hususi durumunun fazlaca zekice olduğuna kuşku yok. Bir cihazda dinlediğiniz içinde ne olduğu öteki cihazdan denetim edebilmek fazlaca keyifli. Apple Music’te hemen hemen bu şekilde bir özellik yok fakat bunun fazlaca büyük bir yitik bulunduğunu düşünmüyorum.

Ne var ki Spotify’ı ve YouTube’u Chromecast vasıtasıyla evimizdeki akılsız televizyona şıp diye bağlarken Apple Music’te bunu yapmanın fazlaca kolay olmadığını, forumlardan yardım almam icap ettiğini ve bunun bence mühim bir yitik bulunduğunu da belirteyim.

Öteki taraftan Apple Music’in, Siri’yle fazlaca daha entegre çalıştığını söyleyebilirim. Bu aşamada Siri’ye de bir ayraç açayım. Yanılmıyorsam 2011 yılından bu yana iPhone kullanıyorum. İlk telefonum 3GS’ti; sonrasında 4, 5S, 7Plus, 8Plus kullandım. Şu anda da 14Pro kullanıyorum. iPod, iPad, Apple Watch, Airpods da dahil tüm Apple ürünlerini denedim. Fakat eski kafalılıktan olsa gerek geçtiğimiz mart ayına kadar Siri’yi asla kullanmamıştım. Hatta yeni bir aygıt aldığımda yaptığım ilk şey Siri’yi kapatmak oluyordu.

Sadece mart ayında Apple CarPlay hayatıma girdi ve dolayısıyla Siri’yle de muhatap olmaya başladım. Gözümü yoldan elimi direksiyondan ayırmadan telefonla konuşabilmek, gelen mesajları dinleyebilmek, haritada (Apple Maps mi Google Maps mi konusunu da konuşalım bir ara) bir yer bulabilmek ve çalan müziği değiştirebilmek hem benim hem de trafikteki öteki araçların güvenliği açısından fazlaca mühim. Senelerce asla kullanmadığım Siri, otomobilde kıymetini anladığım bir kopilota dönüştü. Spotify’ı da yönetim edebiliyor fakat Apple Music’le haliyle daha iyi anlaşıyor.

Fiyat ve abonelikler

Ve geldik işin tamamen duygusal olan kısmına. Geçmiş süre, tam olarak hatırlamıyorum fakat Spotify’ın ilk abonelik ücretleri yok denecek kadar minik miktarlardı. Hatta yakın zamana kadar da bu ücretler oldukça düşük kaldı. Bilhassa dizi ve film seyretme platformlarıyla kıyaslandığında Spotify tam bir fiyat performans ürünüydü. Sadece son dönemde bu hususi durumunu kaybetmeye başladığını düşünüyorum. (Parasız seçeneği kullanmak doğal ki mümkün fakat her 15 dakikada bir reklam dinlemeyi göze almak zorundasınız.)

Bu yazıyı yazdığım sırada tek kişilik Spotify Premium kullanım tutarı 59,99 TL’ydi. Apple Music ise 39,99 TL. (Aile ve dost paylaşımlı hesaplar maliyetleri değiştirebilir.) Üstelik Apple’ın almış olduğu ücretten sanatçılara verdiği payın, Spotify’ınkinden daha yüksek bulunduğunu da okumuştum geçmişte. Normal olarak Apple’ın amacının bu uygulama üstünden kâr etmek olmadığının farkındayım sadece aynı kalitede hatta daha kaliteli müziği, daha dingin bir arayüzle, daha ucuza dinleyebilmek varken Spotify’da kalmak çok da fazla rasyonel gelmiyor bana.

Dahası hesap takip etmekten, gizyazı kovalamaktan, sızdı mı çalındı mı diye düşünmekten de illallah ettik tamamımız. Dolayısıyla bir hesabın azalması bile bir nebze olsun hafiflik sağlıyor. Öte taraftan Apple’ın bu giriş çıkış işlerini fazlasıyla kolaylaştırması ürünlerinin niçin kullanıcı sadakati yarattığını da konu alıyor bence…

Hal bu şekilde olunca Spotify Premium aboneliğimin yenilenmesine sayılı günler kala aboneliğimi iptal etmeye karar verdim. (Abonelik iptali de acayip bir süreç. Mobil uygulama üstünden yapılamıyor, ille de masaüstünden hesabınıza giriş yapmak gerekiyor.) Fakat olur da geri dönersem diye hemen hemen uygulamayı silmiş ya da Spotify hesabımı kapatmış değilim. (Ek olarak bu yazıyı yazarken hesabıma ihtiyacım olacağını da biliyordum.) Apple Music’in üç aylık tecrübe etme süresi sona erdiğinde tablo daha bir netleşmiş olacak. O süre gerekirse bir güncelleme yaparız fakat şimdilik Apple’ın Music ve Podcasts uygulamalarının Spotify’ın bıraktığı boşluğu kolaylıkla doldurduğunu söyleyebilirim.


Görseller: DALL-E

Bul-Tikla

Son Yazılar

Mac’te Apple Intelligence nasıl? (Şimdi kullanabileceğiniz 5 özellik)

Son güncellemeyle beraber iPhone, iPad ve Mac'ler resmi olarak Apple Intelligence özelliğine haiz oldu. Her…

2 saat ago

Don Toliver – New Drop Şarkı Sözü

[Chorus] Got two girls in the cut And I don't know what to do I…

7 saat ago

Teknik direktörlere itiraz hakkı! Futbolda VAR’a kardeş geliyor: FVS

FIFA Yargıcı Komitesi Başkanı Pierluigi Collina, teknik direktörlere itiraz etme hakkı veren Futbol Video Desteği'nin…

9 saat ago

TikTok’u sallayan yemek tarifi! Yeni bir kabak spagetti türü ‘spaghetti squash’ nasıl yapılır?

Çoğumuz makarnayı seviyoruz. Sadece çoğu zaman makarna ile beraber gelen rafine karbonhidratlar bir miktar can…

15 saat ago

Milyonlarca kişiyi vuran gizemli uyku hastalığı: 1917’de neler oldu?

Uyanış (Awakenings) adlı 1990 yapımı filmimizde 30 senedir komada bulunan Robert De Niro'nun karakteri uyandığında…

22 saat ago

Donald Trump, Elon Musk’ın yeni hükümetteki rolünü açıkladı! Kod adı: DOGE

Seçilmiş ABD Başkanı Donald Trump, yapmış olduğu son açıklamayla seçim sürecinde kendisine büyük bir destek…

1 gün ago