Sahnenin Dışındakiler – Ahmet Hamdi Tanpınar

 

Sahnenin Dışındakiler – Ahmet Hamdi Tanpınar

Sahnenin Dışındakiler, Ahmet Hamdi Tanpınar‘a ilişik, 1950 senesinde tefrika edilmiş (gazetede bölüm bölüm yayımlanmış), 1973 senesinde da kitap olarak yayımlanmıştır.

Sahnenin Dışındakiler, Kurtuluş Savaşı (1919-1922) zamanı İstanbul’unu ana kahraman vasıtasıyla yansıtan, siyasal konuların fazlaca yer almış olduğu bir romandır.

Tanpınar, bu romanında iki uygarlık (Doğu-Batı), iki değerler sistemi içinde bocalayan Türk toplumunun ironik tablosunu ortaya koyar.

Romanın başlığı, Sahnenin Dışındakiler, İstanbul; sahnenin içi ise Kurtuluş Savaşı’nın yaşandığı Anadolu’dur.

Sahnenin Dışındakiler Kahramanları (Kişileri)

Cemal: Eserin başkahramanıdır. Üniversite talebesi olan bu gencin gözüyle İstanbul’un işgal yılları anlatılmaktadır. Cemal, eserin öteki mühim kahramanı Sabiha’yı sevmektedir.

Sabiha: Sabiha, modernleşmekte olan Türk hanımını simgeler. Eserde hanım hakları mevzusundaki mücadelesiyle dikkat çeker. Tiyatro ile ilgilenmektedir. Romanın sonunda sahneye çıkan ilk Türk bayanı olur.

Süleyman Bey: Sabiha’nın babasıdır. Arzu ve istekleri uğruna tüm servetini ve yakınlarını feda etmiş, Rusların İstanbul’a açmış olduğu eğlence merkezlerine dadanmış bir kahramandır.

İhsan: Avrupa’da eğitim görmüş, kültürlü ve çevresinde etkin bir insandır. Tarih öğretmenliği yapar. Aslolan etkin görevi, İstanbul’da Millî Mücadeleyi planlayanlardan olmasıdır.

Öteki Kahramanlar: Nasır Paşa, Kudret Bey, Muhlis Bey, Muhtar, Tevfik Bey.

Sahnenin Dışındakiler Özeti

Roman, 1920 yılından itibaren başlamaktadır. Cemal, üniversite eğitimi görmek için İstanbul’a gelmiştir, yakın akrabası olan Behçet Bey’in evine gidecektir. Yolda çocukluğunu yaşamış olduğu şehrin, altı yıl içinde oldukca değiştiğini farkına varır. İşgal altında olan şehrin her tarafında, İngiliz, Fransız ve İtalyan askerleri vardır. Cemal, birçok tarihî yapının yıkılmış bulunduğunu görür ve oldukca üzülür. Mahallesini oldukca merak etmiş olduğu için ilkin oradaki evlerini görmeye karar verir. Elagöz Mehmet Efendi Mahallesi’ne ulaştığında eski günlerini anımsar. Altı yıl öncesindeki geçmişine döner. O dönemde Vefa Lisesi’nde öğrenim görmektedir. Komşularının kızı olan Sabiha’yı içten içe sevmektedir. Sabiha, ailesindeki problemler sebebiyle duyarlı bir kızdır. Sabiha’nın babası, karısına ilişik tüm mirası, zevki ve eğlencesi için tüketmiş, sorumsuz bir kişidir. Dolayısıyla, babası annesinin yaşamını mahvetmiştir. Sabiha, bu durumdan oldukca etkilenmektedir. O günlerde, Cemal’in hayatında mühim bir değişim olur. İhsan, Avrupa’dan döner. İhsanla sık sık görüşmeye adım atar. İhsan’la, edebiyat, sanat ve tarihle ilgili sohbetler eder. İhsan, bir süre sonrasında okulda onların derslerine de girmeye adım atar. Cemal, kültürü, bilgisi sebebiyle İhsan’a hayrandır. Türkçülük akımı, Osmanlı Devletinin o zamanki durumu, ülkenin geleceği benzer biçimde mevzularda İhsan, Cemal’in fikirlerini etkilemektedir. Bir süre sonrasında, mahallede bir gelişme daha olur. Mahallenin eski sakinlerinden Kudret Bey’in İtalya’daki konsolosluk görevine devlet son verir. Kısa süre sonrasında da, Kudret Bey, mahalleye döner. Kudret Bey, bundan sonrasında Sabiha ve Cemal’in hayatında etkin bir rol oynamaya adım atar. Sabiha, bu günlerde hanım meselesi üstünde düşünmekte ve Batılı bayanlar benzer biçimde özgür olmak istemektedir. Bu düşüncelerinde İhsan’ın görevi büyüktür. Cemal, İhsan’la Sabiha arasındaki yakınlıktan rahatsız olmaktadır. Sabiha’yı oldukca sevilmiş olduğu İhsan’dan kıskanmaktadır. Kudret Bey bundan sonrasında Cemal’in yakınlık duyduğu en mühim şahıs olur. Uzun uzun onun fikirlerinden bahsedilir. Mutsuz bir evlilik yaşamış olan Kudret Bey çağdaş, ecnebi bir hanımla evlenmek istemektedir. Buna evlilik işleriyle uğraşan Sakine Hanım aracı olur. Fakat Kudret Bey, hüsrana uğrar, tanıştığı bayanı beğenmez. Bu günlerde, Sabiha, yeni tanıştığı Matmazel Coroline’in hanım haklan ile ilgili fikirlerinden etkilenmektedir. Babası Süleyman, oldukca özgür yaşayan bir insan olmasına karşın kızı Sabiha’yı bu yüzden sokak ortasında döver. Sabiha’nın aklından bu Batılı fikirleri atmasını ister. Ayrıca İhsan, o devrin en etkin siyasal oluşumlarından İttihat ve Terakki partisiyle İlişki kurar. İhsan, Sabiha ve Cemal’in fikirlerinin oturmuş olduğu senelerdir bu seneler. Sabiha aktörlük ve tiyatro İle ilgilenmeye adım atar. O esnada, Cemal’in babasının tayini Anadolu’ya çıkar. Cemal, Sabiha’dan ayrılmak zorunda kalır.

Cemal, bugünleri hatırladıktan sonrasında mahallesinde hep Sabiha’yı arar. Sabiha’yı altı senedir, İstanbul’dan ayrıldığından bu yana, görmemiştir. Sabiha’dan haber alacağını umarak İhsan’ın evine gider. İhsan oldukca değişmiştir. İhsan’ın evinde Muhsin Bey ve birkaç şahıs vardır. İttihat ve Terakki cemiyeti yanlıları ile padişah taraftarları içinde münakaşa ortamının içinde bulur kendini. Cemal, İhsan’ın Millî Savaşım yanlısı bulunduğunu görür. Cemal, İhsan’dan beklediği yakınlığı göremez. İhsan ve Muhsin Bey, derhal ona vazife verirler. Tevfik Bey’e gidecektir. Ona İhsan’ın evinde gördüklerini nakledecektir. Cemal, oradan Tevfik Beyin yalısına geçer. Tevfik Bey onu gördüğüne oldukca sevinir. Tevfik Bey’den Sabiha’nın hâlini öğrenir. Sabiha, Muhtar adlı şaşırtıcı ve hayret verici bir insanla evliliğe ilk adımını atmıştır. Muhtar, kirli idlerle uğraşan, uçarı, ahlaksız bir insandır. Cemal, Sabiha’nın mutlu olmadığını düşünür. Ona acır. Sabiha’yı bulmaya kati karar verir. Aynı akşam, Tevfik Bey’le Boğaz’da sal sefası yaparlar. Boğaz’da gezen düşman askerlerine kızarlar ve Tevfik Bey onları Türk musikisini dinlemek zorunda bırakır.

Ertesi gün, Cemal Tevfik Bey’in yalısından ayrılır. Sami Bey’in evine gider. Sami Bey Millî Mücadeleyi organize eden mühim kişilerdendir. Ona İhsan’ın notunu iletir. Cemal, İstanbul’a gelir gelmez bu karışık işlerin içinde bulmuştur kendini. Emrivaki görevler verilmiştir. Cemal, bu çevreden kaçmak ister. Fakat vakalar, buna engel olur. Aynı gün, İhsan’la Tepebaşı’na çıkarlar. Cemal, İstanbul’un ne kadar değiştiğini daha iyi anlamış olur. Her yeri Ruslar sarmıştır. İhsan’la bu şekilde bir Rus lokantasında otururlar. İhsan ona bir başka vazife verir. Nasır Paşa ile ilişki kuracaktır. Onun hatıralarını yazacaktır. Cemal, bu hatıraları yazdığında devleti sömürenler, düşmanla iş birliği yapanlar büyük darbe alacaktır.

Nasır Paşa, oldukça kibar, altmış yaşına karşın dinç bir insandır. Nasır Paşa, Cemal’e güvenir ve kâtipliğini kabul eder. Cemal, burada pek oldukca şahıs ile tanışır. Ayrıca Kudret Bey’le karşılaşır. Cemal, Kudret Bey’den Sabiha ile ilgili birçok şey öğrenir. Evlendirilmiş olduğu şahıs Muhtar’ın oldukça varlıklı bulunduğunu söyler Kudret Bey. Sabiha ile Muhtar’ı tanıştıran şahıs de Kudret Bey’dir. Fakat Muhtar, şimdi bir Rus bayanı ile yaşamaktadır. Aynı gün İhsan’a gelişmelerden haber verir. Gece, Madam Elekciyan’ın pansiyonuna gider. Muhlis Bey de burada kalmış olduğu için yabancılık çekmez. Ertesi gün, akrabası Behçet Bey’in evine gider. Cemal, yolda, İstanbul’un içten içe kaynadığına tanık olur. Her insanın cenk sebebiyle zihinleri gergindir. Her an, yeni bir haber insanları sarsmaktadır. Şehrin manzarası büsbütün değişmiştir. Savaşın yenilgi ile neticelenmesi üstüne pek oldukca kavim İstanbul’a doluşmuştur. Bu insanoğlu için İstanbul bir eğlence merkezidir. Oysa aslolan halk, cenk yüzünden kan ağlamaktadır.

Cemal, daima Sabiha’yı aramaktadır. Sadece bir süre Sabiha’yı göremez. Fakat kocası Muhtar’la karşılaşır. Muhtar’ın ve Sabiha’nın babası Süleyman Bey’in yaşantısı son aşama iğrenç gelir Cemal’e. Ayrıca Cemal’le Nasır Paîjii’nın ilişkileri devam etmektedir. Fakat vaka gittikçe tehlikeli bir hâl alır ve yazılanlar bazı kesimleri rahatsız eder. Cemal, Nasır Paşa’nın yanına gider. Nasır Paşanın morali oldukca bozuklur. Cemal’le birlikte geçmişine ilişik tüm belge ve fotoğrafları ynkar. Bir şeylerden korkar gibidir. Ertesi gün, Köprü’de Cemal’in asla beklemediği bir vaka gerçekleşir. Sabiha’yı görür. Snbiha, Cemal’in İstanbul’a geldiğini evvelinde öğrenmiştir. Fakat Muhtar’dan korkmuş olduğu için gelmemiştir. Sabiha, Cemal’i bulacağına söz verir ve kaçarcasına uzaklaşır.

Bir akşam, Cemal pansiyonda iken Sabiha gelir. Korku içindedir. Muhtar’in kendisinin ardında bulunduğunu söyler. Sabiha’nın içkiye alışmış bulunduğunu ve oldukca değiştiğini farkına varır. Sabiha, ağlamaya adım atar. Yaşam onu oldukca yıpratmıştır. Sabiha devamlı: Ah bir karar verebilsem!’ demektedir. Sabah uyandığında, Sabiha çoktan gitmiştir. Bir sabah, Cemal, kapısında bir zarf görür. Üstünde Sabiha’nın resmi vardır. Altında ‘Sahneye çıkacak ilk Türk bayanı’ yazılıdır. Cemal, Sabiha’nın karar veremediği şeyin bu bulunduğunu anlamış olur. Bu mevzuyu öğrenmek için, Muhlis Bey’in yanına gider. Orada, daha fena bir haber alır. Nasır Paşa öldürülmüştür. Şüpheli olarak da İhsan tutuklanmıştır. Roman, bu kargaşalık içinde kötümser bir sonla biter.’Sahnenin Dışı’ da Anadolu benzer biçimde zor durumdadır.

(Toplam: 15, Bugün: 1 )

Site Footer