Gelenek Nedir? Görenek Nedir? – Türk Dili ve Edebiyatı

 

Anane Nedir? Görenek Nedir?

Anane Nedir?

Anane, bir toplumda fazlaca eskilerden kalmış olmaları dolayısıyla elit tutulup kuşaktan kuşağa aktarılan, yaptırım gücü olan kültürel kalıntılar, alışkanlıklar, data, töre ve davranışlardır.

Anane, genel olarak üç bağlamda ele alınabilir:

  • İlki geçmiş yaşam biçimlerinin içinde yaşanılan ana taşıdıkları maddî ve manevî değerler bütünüdür,
  • ikincisi ise geleneğin özünü teşkil etmiş olduğu anlatılan kutsalla olan ilgiden dolayı geleneğin varlıklı ve kutsi değerler ihtiva eden köklü yanıdır.
  • Üçüncüsü ise, geleneğin kendinden her türlü istifadeye açık olan anlamlar rezervi yönüdür. Sanat ve edebiyata da bu yön tesir etmektedir.

Anane, yazılı metin hâline getirilmiş, etkisinde bırakan eserlerin intikaliyle ilgilidir. Geleneğin anane hâline iyi mi geldiği mevzusu üstünde pek fazlaca münakaşa yapılmıştır. Toplumsal bilimcilerin bu münakaşa sonucunda geleneğin anane hâlini alabilmesi için minimum üç kuşağın geçmesi icap ettiğini söyledikleri bilinmektedir. Bu kuşakların yaşadıkları sürenin uzunluğu ve kısalığı konumuzla direkt ilgili değildir. İnsanlar, birikimlerini, hayatlarında kıymet verdikleri, kendileri için mühim unsurları gelecek kuşaklara aktarmak istemişlerdir devamlı, insan topluluklarının bu şekilde bir yol izlemesi naturel olarak bazı unsurların insan için anlamının değişik olması sonucunu doğurmuştur. İşte anane de bu şekilde bir birikmenin, anlamlı bir yığılmanın sonucudur. Geleneğe yalnız bu özelliği dolayısıyla “şimdideki geçmiş”tir diyebiliriz. Şimdiyi yaşayan insanoğlu, şimdinin içine bakarak geçmişi, geçmişten belli unsurların yardımıyla birikerek geleceğe ulaşan anlam bölümlerini görebilir.

Geleneğin klasik tanımında da belirtildiği şeklinde “insan eylemlerinin fikir ve muhayyile vasıtasıyla yaratılmış olan ve bir kuşaktan diğerine intikâl eden şey”lerin bütünüdür. Edebiyat alanında da naturel olarak birikmenin bulunduğunu söylemeliyiz. Metinlerin geçmiş metinlerle karşılıklı alış verişe doğal olarak tutulduğu günümüz edebiyatlarında bile anane, metnin biriken anlam deposu olarak görülmektedir. Bu anlam deposunu örtük yada açık kullanan ozan ve yazarların, geçmişe atıflar yaparak eserlerini ördüklerini söylemeliyiz. Bilhassa gelenekle en sıkı fıkı olabilen ozan, geleneğe kendince yaslanarak eserini kurabilmektedir.

Geleneğin tahrifi, bireyselliğin çiçeklenmesine yol açmıştır. Bireyselliğin ortaya çıkmasıyla beraber, kolektif bir şuuraltı olan geleneğin gözden düşmesine, gelecek kuşaklara daha azca coşkuyla aktarılmasına niçin olmaktadır. Gelenekle irtibatını koparmaya çalışan çağdaş insanoğlunun ilgisinin histerik bir halde “şimdi”yle ilgili olması da geleneğin dağılmayı engelleyici yönünü yavaş yavaş yitirdiğini işaretlemektedir. Köksüzlüğün büyük bir erdem kabul edilmiş olduğu, yeniliğin baş döndüren tüm yanlarını kıymetli kabul edenlerin edebiyatla olan ilgileri de sınırı olan kalacaktır.

Edebî eserler de “geçmiş”le bir halde bağlantı oluşturmak zorundadır. Yönünü geleceğe doğru çizmiş bir edebiyatın geçmişten neler alabileceği şaşırtıcı bir mevzudur. Geçmiş, donuk, saf, temiz bir durumda yer almaz. Geçmişle ilişkiye geçen bir ozan, onda kendine özgü bir araştırma alanı açar. Bu alandan kalkarak da eserinde geleneği temsil ettiğini inanılmış olduğu vakalara, laflara telmihte bulunur.

Görenek nedir?

Türkçe “görmek” kelimesinden türetilen “görenek” kelimesine, sözlüklerde “insanların birbirlerine bakarak yaptıkları şey, tane, usul, alışılmış biçim, hareket” denir. Lügat anlamında da görüldüğü şeklinde görenek, bir şeyin görülerek yapma alışkanlığının kazanılmasıyla elde edilir. Göreneğin örfe, adete, geleneğe bakarak yaptırım gücü daha zayıftır. Örfteki yapılmış zorunluluğu, tane ve gelenekteki yapılmalı özelliği, görenekteki yapılabilme özeliğini alır. En yalın tanımıyla bir şeyi görüle geldiği şeklinde yapma alışkanlığı olan görenek, diğeri toplumsal alışkanlık şeklinde lüzumlu uygun görülenleri kapsar. Fakat bunların ne olursa olsun yerine getirilmesini istemez. Öteden beri yapıla gelmekte olan fakat hemen hemen tane durumunu kazanmamış bu davranış biçimlerine grubun ve toplumun gelişmesine uygun yenilikler eklenmiş olur. Bunlar süreklilik kazanılmış olduğu şeklinde bir süre sonrasında ortadan kalkabilir.

Görenekler, günlük yaşantımızın lüzumlu görmüş olduğu ilişkilerin düzenlenmesinde, bireyler arasındaki sürtüşmeleri azaltmakta, toplumsal ilişkilerin kolaylaşmasında, belirleyici rol oynar. Komşu ziyaretlerinde, hasta yoklamalarında, alış-verişte, ortak taşıtlara inip binmede, tanışma ve tanıştırılmalarda iyi mi davranılacağını belirleyerek ilişkilerin tertipli gitmesine destek sağlar. (MEB, Anadolu Halk Kültürü)

(Toplam: 1, Bugün: 1 )

Site Footer