Mars yörüngesindeki Avrupa yapımı uzay aracı, Kızıl Gezegen’in cenup kutup bölgesinde “İnka Şehri” olarak adlandırılan bölgenin en detaylı görüntülerini elde etti.
Bu gizemli yere niçin bu ismin verildiği sorusunun yanıtı ise açık: Uzaydan bakıldığında, düz sırtlar, dik açılar ve çokgenlerden oluşan organik ızgara benzeri desen, Peru’daki Machu Picchu kalıntılarına benziyor. NASA’nın Mariner 9 uzay aracı resmi adı Angustus Labyrinthus olan bu bölgeyi 50 yıl ilkin keşfetmiş olsa da, gezegen bilimciler hangi organik fenomenin bu oluşuma yol açtığını hâlâ anlayabilmiş değil.
Mars Express uydusunu yöneten Avrupa Uzay Ajansı şöyleki diyor: “Zaman içinde taşa dönüşen kum tepecikleri olabilir. Kim bilir magma ya da kum şeklinde bir madde Mars yüzeyindeki kırık kaya tabakalarının aralarından sızıyor.”
Uzay ajansının başka bir teorisi de bu sırtların, buzullarla ilgili olabileceği yönünde. Fotoğraflı çeken Yüksek Çözünürlüğünde olan Stereo Kamera’nın sahibi olan Alman Havacılık ve Uzay Merkezi ise en inandırıcı açıklamanın dar sırtların katılaşmış lav bulunduğunu düşünüyor.
Duvarı çağrıştıran özellikler, 85 kilometre genişliğindeki dairenin bir kısmını takip eder şeklinde görünüyor. Bilim adamları “şehrin” eski zamanlardaki bir asteroid çarpışmasından meydana gelen büyük kraterin içerinde içeriyor olabileceğini söylüyor. Çarpışma, magma köpüğü ile dolu fayların etraftaki ovaya yayılmasına niçin olmuş olabilir.
Alman Havacılık ve Uzay Merkezi “Sonrasında, kutup ovalarını kaplayan yumuşak materyal aşındı, geride magma kayasının daha dayanıklı bileşenlerinden oluşan sırtlar bıraktı” diyor.
Mars Express, bilim adamlarına geçtiğimiz 20 yıl süresince Kızıl Gezegenle ilgili fazlaca şey öğretti. Uzay aracı Mars yüzeyini gözlemliyor, minerallerini haritalıyor, bileşenlerini belirliyor ve çevresel durumunun öteki açılarını ortaya çıkarıyor.
Bu yeni fotoğraflar, kutup bölgesi süresince “örümcekimsi” oluşumları da gösteriyor. Sadece bu oluşumlar, araştırmacılar tarafınca İnka Şehri’nden daha iyi anlaşılmış durumda. Aşağıdaki fotoğrafta görebileceğiniz “koyu” kısımlar, gömülmüş örümcekleri çağrıştırıyor ya da “örümcek şekilli toprak” diyebiliriz.
Bu “örümcekler”, baharda güneş ışığı, kış süresince biriken karbondioksit katmanlarının üstünde parladığında ortaya çıkıyor. Güneş, buz örtüsü altında kalan kuru buzun gaza dönüşmesine ve sonrasında da buzu kırmasına yol açıyor.
Eğer yukarıdaki görsel size örümcek şeklinde gelmediyse, bir de aşağıdakine bakın. Bu ikinci fotoğrafı başka bir Avrupa yapımı uzay aracı olan ExoMars Trace Gas Orbiter elde etti. Bu buz örümcekleri de Mars Express’in yakaladığı yeni görsellerin çekilmiş olduğu bölgenin birazcık haricinde içeriyor. NASA’nın Mars Reconnaissance Orbiter adlı uzay aracı da söz mevzusu “örümcekleri” sıkça fotoğrafladı.
Doğal ki bunlar gerçek, canlı örümcekler değil. ESA yaşananları şöyleki açıklıyor: “Koyu renk tozla yüklü halde ortaya çıkan gaz, buzdaki çatlaklar arasından, gayzerler şeklinde püskürüyor ve peşinden yüzeye düşüyor.”
Bu gayzerler 45 ile 800 metre içinde değişen kara lekeler oluşturuyor. Mars Express’in görüntülediği şeklinde, buzun altından görünen bu desenler “örümceklerin” yakında patlayacağını gösteriyor. Bilim adamları, dünyamızda gerçekleşmeyen bu işlemin, kutup buzul örtüsü ile Mars atmosferi arasındaki karbondioksit alışverişinin anahtar mekanizmalarından biri bulunduğunu düşünüyor.
Elisha Sauers’in haberini Erinç Eröz Türkçeleştirdi