El konsollarına cesur bir soluk

Windows işletim sistemiyle çalışan ve Steam, Epic şeklinde kütüphanelere sınırsız erişimi olan el konsolları, pek çoğumuz için uzun süredir yalnızca bir hayalden ibaretti… Fakat geldiğimiz noktada bu hayal, fazlaca süratli bir halde gerçekliğe dönüştü ve sektörün ağır topları birer birer el konsolu üretmeye başladı. Son devrin popüler pazarına giriş yapmak isteyen Lenovo da şüphesiz bu firmalardan biriydi ve Legion Go adını verdiği birinci nesil el konsoluyla geçtiğimiz senenin son dönemlerinde bizleri karşıladı.

Lenovo Legion Go’nun tasarımı ve ekranı

Lenovo Legion Go, ilk bakışta fiyat etiketinin hakkını verdiğini düşündürten, heybetli bir aygıt. Cihazın rakiplerine kıyasla hormonlu görünen yapısı ise bu izlenimini 8,8 inçlik ekranına borçlu. Cihazın bununla beraber en büyük alametifarikası olan bu ekran, ince çerçeveli yapısıyla neredeyse bir tablet işlevine bile haiz. Legion Go’yu çalıştırıp ekranını açtığınızdaysa cihaza ‘tablet’ diyerek ne kadar haklı olduğunuzu görebiliyorsunuz. Zira firmanın Lenovo PureSight Gaming adını verdiği bu ekran, QHD çözünürlüğe haiz IPS bir açık oturum ve 500 nit parlaklığa ulaşabiliyor. Fakat bugün itibariyle el konsolu sektöründeki en büyük ekran boyutuna haiz Legion Go, boyutu sebebiyle avantaja haiz olduğu şeklinde dezavantaja da haiz. Bundan dolayı 8,8 inçlik ekranın iki tarafındaki TrueStrike isminde olan kontrolcüler cihazın kasasına eklendiğinde fazlasıyla büyük bir oyun makinesi haline geliyor ve onu her fırsatta ‘cebinizden’ çıkarıp oynamayı zor bir hale getiriyor.

Lenovo’nun PureSight Gaming adını verdiği ekran QHD çözünürlükte ve IPS panele haiz.

İşin aslı, Steam Deck tanıtıldığında kendimi ister istemez Nintendo Switch ile kıyaslarken bulmuş ve fazla büyük bulunduğunu düşünmüştüm. Fakat Steam Deck’e büyük diyorsam, Legion Go’nun değişik bir ligin oyuncusu bulunduğunu belirtmem gerekiyor. Eğer Legion Go’yu taşıma çantasına koyup bir bölgelere gitmek isterseniz, ya en azından 20 litrelik bir sırt çantası takmanız gerekiyor ya da taşıma çantasını elde taşımanız gerekiyor. Sanıyorum Lenovo da bunu göz önünde bulundurarak taşıma çantası üstünde epey mesai harcamış ve olabildiğince kullanışlı bir çanta tasarlamış. Fakat bir detayı, büyükçe bir detayı atlamış: Legion Go’nun 65W kapasiteli şarj aletini taşıma çantasında koyabileceğiniz bir yer yok. Kısaca fazlasıyla olası bir senaryo olan ‘Aleti çantasına atayım, arkadaşıma gideyim’ derseniz, öteki elinizde bir şarj aleti taşımaya hazır olun. Dikkatli okurlar, Legion Go’yu bir bölgelere taşımaktan bahsederken şarj aletini asla unutmadığımı fark etmiştir. Evet, doğru tahmin. Fakat bu mevzuyu başka bir bölümde konuşacağız.

Ekranın iki yanında yer edinen kontrolcülerden bahsetmiştik. Dışarıdan bakıldığında en azından yapısal olarak öteki el konsollarından farkı varmış şeklinde göründüğünü söyleyemem. Aleti elinize alıp Windows’ta gezinmeye, ya da oynamaya başladığınızda oldukça sağlam hissiyat yaratıyor. Bu sağlamlık hissini ise hem araç-gereç kalitesine hem de işçiliğine borçlu. Netice olarak Lenovo Legion Go, kaliteli bir aygıt. Büyük bir konsol olmasına karşın elde rahatsız hissettirmiyor, fakat sektöründe önder olmasını elde eden ağırlığı sebebiyle uzun oyun seanslarında bazı kullanıcılara problem yaşatma ihtimali yok değil. Kontrolcülerden söz etmişken, gelelim cihazın rakiplerinden ayrışmasını elde eden ve kendisini ‘Windows’lu Switch’ olmaya bir adım daha yaklaştıran özelliğine: Çıkarılabilir kontrolcüler. Legion Go’nun her iki kontrolcüsü de tek tuşla ekrandan ayrılabiliyor ve bu sayede bambaşka bir oyun deneyimi vadediyor. Peki ekranı nereye sabitleyeceğim diye sorduğunuzu duyar gibiyim… Şirket bunu da düşünmüş ve son aşama kaliteli, işini fazlasıyla iyi icra eden bir standı cihazın arkasına iliştirmiş. Bu sayede Legion Go, durağan(durgun) bir zeminde istediğiniz açıda durabiliyor. Bununla birlikte Lenovo, sağ kontrolcüye bir sürpriz gizlemiş ve rekabette ayrışmak için üçüncü denemesini yapmış. Sağ kontrolcünün alt bölümünde yer edinen bir düğme yardımıyla FPS modunu açıyorsunuz ve taşıma çantasından çıkardığınız halka şeklindeki parçayla kontrolcüyü birleştirerek bir fare elde ediyorsunuz. Hem de sol tık, sağ tık düğmeleriyle tekerleği bulunan bir fareye. Açıkçası teknolojiyi her ne kadar yenilikçi bulsam da alışmakta birazcık güçlük çektim ve fare ihtiyacı duymadığım hiçbir senaryoda kullanmadım. Gene de Lenovo, benim gözümde inovasyondan tam puan almayı başardı. Günün sonunda çıkarılabilir kontrolcüler hem değişik bir oynanış deneyimine imkân tanıyor, hem de ikincil bir kullanım senaristliğinin kapılarını açıyor: Tablet.

Kontrolcüleri çıkardığınızda ortaya Windows 11’li bir tablet çıkıyor.

8,8 inç boyut, QHD çözünürlük, 144Hz tazeleme hızı, IPS açık oturum… Kâğıt üstünde her şey sağlam bir tablet ekranına işaret ediyor. İşin aslı, her ne kadar başlangıçta bu biçim bir kullanıma uygun bulunduğunu pek düşünmesem de Legion Go beni birkaç saat içinde yanıltmayı bildi. Hatta birkaç kez kendimi YouTube’da izleyecek bir şeyler ararken buldum demeliyim. Aygıt bence bu kabiliyetleri yardımıyla saf bir oyuncu makinesi olmaktan çıkıyor ve bambaşka bir alan kişi kitlesine daha slm veriyor. Acaba Lenovo, reklâm emekleri esnasında buraya da ağırlık verse miydi demekten kendimi alıkoyamadım. Bir tablet için en mühim özellik normal olarak ekranı. Fakat bunun haricinde iyi hoparlöre, büyük bir pile ve kuvvetli bir işlemciye de ihtiyacı var. Kolaylıkla sektörünün lideri diyebileceğimiz ekranını bir kenara bırakırsak, ikincil olarak cihazın hoparlöründen de anlatmak gerekiyor. Ekranın üst bölümünde, biri sağda biri de solda olmak suretiyle stereo bir ses çıkışına haiz olan Lenovo Legion Go, ne yazık ki ekranıyla yakaladığı başarıyı ses performansına aktaramıyor. Aslına bakarsan ses seviyesi asla kötü değil ve oyun oynarken genel anlamda kulaklık taktığım için pek şikayetçi oldum diyemem. Fakat hoparlörün bass’lardan belirgin şekilde yoksun bulunduğunu belirtmeden geçemeyeceğim.

İşletim sistemi ve performans

Bilgisayarlar ve konsollar, bildiğiniz şeklinde donanımların ve yazılımların bir araya gelmesiyle oluşur. Saf işlem gücünden ve sayısız yazılım özelliğinden ziyade bir cihazın performansını belirleyen ana unsur ise bu ikisinin ne kadar uyumlu çalıştığıdır. Lenovo Legion Go, AMD’nin Ryzen Z1 Extreme çipinden enerjisini alan ve Windows 11 işletim sistemiyle bu gücü kullanıcısına aktarmayı hedefleyen bir aygıt. Bu kombinasyon başlangıçta her ne kadar cezbedici dursa da, ne yazık ki Windows 11’in bugün bir el konsolu için ne kadar uygun olduğundan şüpheliyim. Zira klavye ve fare ile kullanılmak suretiyle tasarlanan bu işletim sistemi, en küçük bir değişikliğe ve optimizasyona uğramadan 8,8 inç boyutunda dokunmatik bir ekranda karşımıza çıkıyor. Belirli durumlarda başlat menüsünden uygulama seçmek bile zorlayıcı olabiliyor. Haliyle şu haliyle Windows 11’in el konsolları için uygun bir işletim sistemi bulunduğunu düşünmüyorum. Daha mobil odaklı ve tepkisel bir ara yüz ile Lenovo Legion Go deneyimi fazlaca değişik bir seviyeye çıkabilir.

Windows 11’e ek olarak Lenovo, aleti birazcık daha özelleştirmek ve konsol hissi vermek için Legion Space adını verdiği bir yazılım geliştirmiş. Aygıt açıldığında bu uygulama varsayılan olarak çalışacak şekilde ayarlanmış, haliyle çıkmadığınız sürece Windows masaüstünü görmüyorsunuz bile. Steam, Xbox, Epic, Gog şeklinde pek fazlaca popüler oyun platformuna erişim elde eden bu uygulama, ne yazık ki çoğunlukla alternatif bir uygulama mağazası şeklinde davranıyor ve yüklü oyunları göstermekten fazlaca popüler oyun önerileriyle ekranın büyük bölümünü kaplıyor. Ek olarak bu güzel ekrana yakışmayacak kadar da donmalar, takılmalar yaşadığımı belirtmek zorundayım. Lenovo burada gene inovatif bir tecrübe etme yapmaktan çekinmemiş, fakat uygulama hemen hemen emekleme aşamasında ve alması ihtiyaç duyulan fazlaca yol var. Büyük resme bakacak olursak da, Windows üstünde çalışan bir uygulama ile ‘konsol işletim sistemi’ deneyimi hangi seviyede yakalanabilir bilmiyorum. Lenovo Legion Go’nun sunmuş olduğu yazılım deneyimi, şimdilik muhteşem olmaktan fazlaca uzak ve aklımda epey sual işareti oluşturdu.

Tıpkı öteki oyun konsollarında ve bilgisayarlarda olduğu şeklinde, Lenovo Legion Go’nun nihai başarısını gösteren en mühim unsur da donanım ve sunmuş olduğu performans. Cihazın kalbinde AMD Z1 Extreme işlemcisi yer ediniyor ve bu çip, AMD’nin dizüstü bilgisayarlar için geliştirdiği Ryzen 7 7840U çipinin suni zekâ motoru çıkartılmış hali. İçerisinde 12 işlem birimine haiz RDNA 3 grafik çipi bulunduran bu işlemci, ağırlıklı olarak indie oyunlar ve düşük sistem gereksinimine haiz görece daha büyük yapımlar için fazlasıyla ideal. Fakat 2560×1600 px çözünürlüğe haiz, 144Hz bir ekranı tam anlamıyla beslemekten fazlaca uzakta bir grafik çiziyor.

Kontrolcülerden biri, dikey fare olarak da kullanılabiliyor. Bunun için çantadan çıkan aparatı kullanmak lüzumlu.

Oyunlar iyi mi?

Kendi oyun deneyimlerimde, bilhassa AAA oyunlarda çözünürlüğü devamlı 1920×1200 ya da 1280×800 piksele düşürürken buldum. Fakat ekran o denli ufak ki, bu çözünürlük düşüşü beni o denli da rahatsız etti diyemem. Oyunlardaki performans ciddi şekilde artmasına karşın kaliteden neredeyse asla taviz vermedim. Bu da Lenovo’nun ekran ile yakaladığı başarının kazandırdığı bir esneklik denebilir. Kısaca kısacası, tıpkı Steam Deck şeklinde Legion Go da indie severler için mükemmel bir makine.

Legion Go’nun yıldızının parladığı bir öteki nokta da doğal ki FSR destekli oyunlar. Uncharted: Legacy of Thieves, Spider-Man Remastered ve Baldur’s Gate 3 şeklinde oyunlar, başlangıçta orta derece bir performans çizse de FSR sonrasında adeta hayata döndü ve fazlaca daha oynanabilir hale geldi. Kısacası Lenovo Legion Go’nun performansında hiçbir sürpriz yaşanmıyor. AMD’nin yaygın şekilde kullanılan mobil çipi yardımıyla cihazın performansı azca fazlaca tahmin edilebiliyor.

Lenovo’nun aynı çipi kullanan rakiplerinden ayrıştığı noktaysa termal yönetim. Legion Space uygulamasının bir uzantısı şeklinde davranan, sağ kontrolcünün üstünde bulunan bir düğme yardımıyla oluşturulan ayar menüsü, cihazda yapmak isteyebileceğiniz nerede ise tüm seçenekleri karşınıza getiriyor. Buradan ekran çözünürlüğü, tazeleme hızı ve en önemlisi performans modunu seçebiliyorsunuz. Aygıt şarja bağlıyken Performance modunu ve 30W TDP kıymetini seçerek gücü zirveye çıkarmanız mümkün, bunun haricinde kalan tüm senaryolar için de Power-saving güç modunu ve Balance TDP kıymetini seçmeniz en ideal seçenek olacaktır. Lenovo bu mod için belirli bir TDP kıymeti vermiyor, fakat testlerim esnasında çipin 15W seviyelerinde güç tükettiğini gördüm.

Cihazın dik açıya yakın durmasını elde eden ayak, Legion Go’nun üstünde geliyor.

Güç modlarıyla akıllara gelen bir öteki sual da normal olarak cihazın ulaşmış olduğu ısı. Performance modu esnasında ulaşabildiğim en yüksek ısı kıymeti 66 aşama olurken, Power-saving modu ise cihazın genel olarak 7-8 aşama daha serin çalışmasını sağlıyor. Güç yönetiminin en fazlaca etkilemesini beklediğim, fakat beni hayal kırıklığına uğratan mühim bir noktaysa pil performansı oldu. Zira bu, taşınabilir olmasıyla ön plana çıkan bir el konsolu ve aklınızın bir köşesinde devamlı şarj aletini düşünmek istemezsiniz. Sadece ne yazık ki durum tam olarak bu şekilde. İncelememin başlangıcında size bahsettiğim taşıma çantasını hatırladınız mı? İşte 65W’lık şarj aletini bu çantaya koyamamak, cihazın sadece orta derece sayılabilecek pil performansı sebebiyle can can sıkan bir durum. Evde kullanım senaryolarında baş ağrıtacağını düşünmesem de, böylesi ağır ve büyük bir cihazın en azından 4 saatlik pil ömrüne haiz olmasını beklerdim.

Lenovo Legion Go’yu almaya kıymet mi?

Son olarak bahsedilmesi ihtiyaç duyulan en mühim mevzu, cihazın tercih sebebi olmasını elde eden unsur, doğrusu fiyat. Lenovo Legion Go’nun 512GB depolama alanına haiz modeli, bugün vatanımızda 40,000 TL’den alıcı buluyor. Yenilikçi yaklaşımına, üstün ekranına, çıkarılabilir kontrolcülerine karşın rakiplerinden hiçbir fark sunmayan performansı ve kısa sayılabilecek pil ömrü sebebiyle alıcıların iki kez düşünmesi olası.

Lenovo Legion Go, yeni doğan bir sektöre ilk kez adım atan bir firmanın fark yaratmak için inovatif davranarak yürekli adımlar attığı, pek fazlaca yönüyle ikinci neslini sabırla beklemeye kıymet bir aygıt. Yapmış olduğu tercihler sebebiyle yaşamış olduğu dezavantajlara ek olarak çok büyük ekranını beslemeye zor bela yeten donanımı, rakiplerine kıyasla yüksek sayılabilecek fiyat etiketi sebebiyle beklentileri karşılamaktan uzak bir grafik çiziyor. Gene de en azından ev ortamında sağlamış olduğu konforlu oyun deneyimi ve ara sıra ikincil ekran, ara sıra da tablet olarak kullanılabilmesi, Lenovo’nun rahatça ‘Ben de varım’ diyebilmesinin önünü açıyor.

İki hafta kadar devam eden Legion Go deneyimimizden öne çıkanlar bu şekilde. Kaliteli ekranı, çıkarılabilir kontrolcüleri, neredeyse bir tablet olarak kullanılabilmesi ve Lenovo’nun inovatif yaklaşımı yardımıyla aygıt rakipleri arasından sıyrılıp ‘Ben de varım’ diyebiliyor. Bununla birlikte görece düşük sayılabilecek pil ömrü, yüksek çözünürlüğünde olan ekranın getirmiş olduğu avantajları törpüleyen performansı ve rakiplerine kıyasla yüksek sayılabilecek fiyatı, potansiyel alıcıların iki kez düşünmesine niçin olabilir.

(Toplam: 1, Bugün: 1 )

Site Footer