Olimpiyat oyunlarını bu kadar hususi kılan unsurların başlangıcında beklenmedik kahramanlar yaratması geliyor. Normal olarak kazanılan madalyalar, kırılan rekorlar, gurur anları ve hayal kırıklıkları tarihe geçse de olimpiyatın ruhunu en iyi hikayeler yansıtıyor. Bu hikayeler yardımıyla pek fazlaca sporsever -ben de onlardan biriyim- yüzmeyi öğrendikten aylar sonrasında Sydney 2000’de hayatında daha ilkin asla görmediği olimpik havuzda tarihin en yavaş 100 metre özgür derecelerinden birine imza atan Eric Moussambani’nin adını tek seferde yazıyor.
Amatör ruh ve amatör ruhun verdiği esin tam olarak bu tarz bir olay işte… Filmi Paris 2024’e sardığımızda bu ruhun şu ana kadar en fazlaca atıcılık branşında kendini gösterdiğini görüyoruz. Ilkin Cenup Koreli atıcı Kim Yeji toplumsal medyayı salladı, ondan sonra ise Türkiye’ye atıcılıkta tarihinin ilk madalyasını getiren 10 metre havalı tabanca karışık takımımızın bir parçası olan Yusuf Dikeç…
The Olympic #shootingsport stars we didn’t know we needed.
?? Kim Yeji ? Yusuf Dikeç ?? pic.twitter.com/gfkyGjFg4I
— The Olympic Games (@Olympics) August 1, 2024
Twitter kısaca X aleminin en popüler ve en matrak hesaplarından önde gelen 4.2 milyon takipçili “non aesthetic things” hesabından rastgele Japon kullanıcılara, Olimpiyat Oyunları’nın resmi hesabından yerli mizahşörlere hepimiz fakat hepimiz o bildiğiniz kareyi paylaştı. Toplumsal medyada, bilhassa de X’te her insanın ana sayfa akışı Yusuf Dikeç’le doldu.
Turkey sent a 51 yr old guy with no specialized lenses, eye cover or ear protection and got the silver medal pic.twitter.com/sFKcsRzvrw
— non aesthetic things (@PicturesFoIder) July 31, 2024
non aesthetic things adlı hesabın, “Turkey sent a 51 yr old guy with no specialized lenses, eye cover or ear protection and got the silver medal” kısaca “Türkiye hususi lenssiz, göz maskesiz, kulak korumasız 51 yaşlarında bir adam gönderdi ve gümüş madalya aldı” şeklindeki paylaşımı saatler içinde 105 milyondan fazla (1 Ağustos’ta 15:20 civarında saymayı bıraktık) görüntülendi. 2 milyon görüntülenmeyi aşan bir başka paylaşımda ise “Adam bu sabah bu şekilde uyanıp olimpiyata katılmaya karar vermiş benzer biçimde duruyor” ifadeleri kullanılmaktaydı.
Dude looks like he just decided to join the Olympics when he woke up this morning? pic.twitter.com/3BAmtFfho5
— September’s very own ? (@edml0ver) August 1, 2024
Japonlar ise Dikeç’in çabasız karizmasına, kusursuz sadeliğiyle keskin atışlar yapabilmesine hayranlık duyuyordu. “Türk amca” lakabını kazanan Dikeç, muhtemelen Japon dostlarımızın İlhan Mansız’dan sonrasında ilk görüşte aşık oldukları ilk Türk oldu!
トルコのおじさんあまりにかっこよくてスケッチしてしまった 描いてみるとあらためてわかるんですけど姿勢の美しさがすごいわ pic.twitter.com/DAjEvKowDV
— さかき (@sakakir) August 1, 2024
Normal olarak Yusuf Dikeç, tebessüm ettiren paylaşımdaki benzer biçimde sabah kalkıp olimpiyata gitmeye karar vermedi. Dikeç fazlaca uzun senelerdir sabahları olimpiyat hedefiyle uyanıyor ve çalışmalarını gerçekleştiriyor. Kendisi Türk atıcılığının efsanevi isimlerinden. Isterseniz Yusuf Dikeç’i birazcık daha yakından tanıyalım ve meşhur fotoğrafın detaylarına bakalım…
Currently the most famous man in the world ❤️pic.twitter.com/Vl95nxENDg
— The Random Guy (@RandomTheGuy_) August 1, 2024
Paris 2024, Dikeç’in 5. olimpiyatı
Jandarma Astsubay Kıdemli Başçavuş Yusuf Dikeç, 1973, Kahramanmaraş Göksu doğumlu. 2001’de atıcılık kariyerine başlamış olan ve Jandarma Gücü Spor Kulübü bünyesinde spor yaşamını sürdüren Dikeç, 2014’te 25 metre tabancada dünya şampiyonluğu elde etmiş bir isim. Paris 2024, Yusuf Dikeç’in 5. olimpiyatı. Daha ilkin beş halka altında verdiği mücadelede 50 metre özgür tabancada 13. sırayı elde etmiş ve böylece en iyi derecesine Londra 2012’de imza atmıştı.
Dikeç emek ve azimle işlediği kariyerinin 23. senesinde nihayet olimpiyat madalyasına genç partneri Şevval İlayda Tarhan’la ulaşmayı başardı. Dikeç’in hedefi 2028’de bu kez altın madalyayı Türkiye’ye getirmek ve genç sporculara açmış olduğu yolla esin olmak.
Nice
— Elon Musk (@elonmusk) July 31, 2024
Aslına bakarsan esin oldu bile. Mesela, Mashable Türkiye’nin mini belgeseli Hayaller Paris çerçevesinde röportaj yaptığımız Şimal Yılmaz’ın bununla beraber ulusal ekip antrenörlüğü de meydana getiren babası Alper Yılmaz bilhassa atış tekniği noktasında Yusuf Dikeç’ten yola çıktıklarını dile getiriyordu. İşte tam da burada mevzuyu ekipman kullanmamaya getirebiliriz.
Yusuf Dikeç bir organik atıcı. Mesela Şimal Yılmaz da o şekilde… Peki bu ne demek? Sporcular atıcılıkta örnek olarak finaldeki Sırp sporcular benzer biçimde, bulanıklık önleyici lens, ana odak lensi, atış yapmayan göz için göz maskesi ve gürültüyü önlemek için kulaklık takabiliyor. Bu yaygın bir tercih. Cenup Koreli Kim Yeji’yi karizmatik kılan da bu ekipmanları. Yusuf Dikeç ise pek fazlaca röportajında belirttiği benzer biçimde “natürel bir atıcı” ve bu tarz şeyleri kullanmayı tercih etmiyor. Söz mevzusu hususi ekipmanlara asla gereksinim duymadığını söylüyor.
Niçin ekipman kullanmıyor: Eleştiri nokta ‘rahat etmek’
Burada tek bir tehlikeli sonuç nokta var o da rahat etmek aslına bakarsak. Zira olimpiyat oyunlarında fazlaca fazlaca ciddi bir ekipman hassasiyeti mevcut; özetlemek gerekirse sporculara belirgin bir avantaj elde eden teknolojik ekipmanların kullanılması yasak. Kısaca belirlenen standarttan değişik olarak fazlaca daha iyi atışlar elde eden bir tabanca, hedefi yaklaştıran, büyüten ya da işaretleyen gözlükler ve lensler kullanılamıyor. Tüm bu ekipmanlar, ufak duyarlılık farkları yaratmakta.
Bir başka detay ise eller cepte atış yapma detayı. Bu detayı güzelleştiren aslına bakarsak Yusuf Dikeç’in Paris 2024 profil sayfasında yer edinen ve kendisinin dile getirmiş olduğu mottosu, felsefesi… “Success doesn’t come with your hands in your pockets.”
Niçin elleri cebinde? Partiyi bozacağım fakat onun da bir sebebi var…
Kısaca “Başarı, elleriniz ceplerinizdeyken gelmez” diyor Dikeç. Devasa bir tezatla gümüş madalyaya ve Türk atıcılık tarihinin en büyük başarısına bir eli cebinde ortak oldu Dikeç. Fakat burada da vurgulanması ihtiyaç duyulan bir detay var. Partiyi bozan o tip olacağım bir ihtimal fakat kurallara nazaran sporcu atışı herhangi bir yerden destek almadan tek elle yapmaları gerekiyor.
Atıcılıkta gümüş madalya kazanan takımdan Yusuf Dikeç’in olimpiyat resmi sayfasındaki “yaşam felsefesi” kısmında yazana bakın :)))) pic.twitter.com/t9Pgw1Rh2m
— Firat Topal (@FlyngDtchmn) July 31, 2024
Atıcılar boştaki ellerini ya bellerine bağladıkları ve duruşlarını halleden kemerlerine -Yusuf Dikeç bu kemere de gereksinim duymuyor- koyuyor ya da Dikeç benzer biçimde kemer kullanmayan sporcular vücutlarında tam ve keskin bir stabilizasyon sağlamak adına ellerini ceplerine koyuyor.
Seneler ilkin madalyanın işaretini vermişti
Dikeç’in hikayesine geri dönmek gerekirse filmi Tokyo 2020’ye daha doğrusu pandemi sebebiyle yaşanmış olan erteleme yüzünden 2021 yazına saralım. O günlerde 4. kez olimpiyat sahnesine çıkmaya hazırlanan Dikeç, AA’ya verdiği röportajda şunları söylüyordu:
Spor yaşantımda 4’üncü kez olimpiyatlara katılacağım. Bu durum bir taraftan üzücü bir taraftan sevindirici. Olimpiyata katılmak güzel duygu, 4’üncü kez giderken madalya almamak bizi üzüyor. Geçmişime baktığımda Türkiye, Avrupa ve dünya şampiyonluklarım var. Ne yazık ki olimpiyat madalyam yok. Her sporcunun hayalini süsleyen nedir? Olimpiyatlardır. Şu sebeple gidebileceğiniz son nokta orasıdır. Tokyo Olimpiyat Oyunları’nda madalya almayı umut ediyorum.
‘Paris’te madalyaya kati gözüyle bakıyorum’
Tokyo’da olmadı sadece Paris’te Dikeç de hayallerine ulaştı. Dikeç, Paris öncesinde ise “Asla kimse eli cebinde ıslık çalarak şampiyon olmuyor. Şampiyon fedakâr, disiplinli çalışmanın sonucunda olunuyor. Doğal beşinci olimpiyat… Bunların birinde, ikisinde madalya çıksaydı beni daha fazlaca mutlu edecekti. İnanın fazlaca çalıştım, halen de çalışıyorum. Yaptığım spora saygı duyuyorum. Burada olimpiyat madalyası alacağıma kati gözüyle bakıyorum” diyordu.
İddialı konuşan Dikeç sözünü tuttu, iddiasını yerine getirdi. Dikeç bununla beraber şunları da söylüyordu:
Sporcular olimpiyatlara yalnız kendileri için gitmiyor, 85 milyon için gidiyor. Bunun yükünü ben de hissediyorum fakat bu olimpiyatlarda daha tecrübeliyim. O duygu yoğunluğunu daha iyi yönetebileceğim kanısındayım. Bu da yarışmamın sonucuna yansıyacak. Şu sebeple hakikaten iyi hazırlandım, madalyayla döneceğim.
Üstteki sözleri okurken gözünüzün önüne Dikeç’in “sek karizma” duruşu geldi değil mi? Gelmiş olmalı…