Kalıntılar korkunç gerçeği ortaya çıkardı: ‘Franklin’in Kayıp Seferi’nde mürettebat kaptanı yemiş!

Sir John Franklin’in Kuzeybatı Geçidi seferi, günümüzde hâlâ büyük ilgi gören ve hayal enerjisini tetikleyen zamanı bir vaka. Söz mevzusu sefer Franklin’in Yitik Seferi olarak da biliniyor. 1846 senesinde Arktika’dan çıkmaya çalışırken Terror ve Erebus adlı gemilerin donup buz tutmasıyla yaşamını yitiren denizciler, insan dayanıklılığının ve aynı anda çaresizliğinin de bir kanıtı konumunda. Umutsuzca eve dönüş yoluna çıkmaya çalışan Erebus’un kaptanı James Fitzjames’in kemik kalıntıları ise yürek parçalayan bir öykü konu alıyor.

1848’de geriye kalan 105 denizci, gemilerini buzun acımasız dişlerine terk ettiğinde Kaptan Fitzjames, seyir günlüğüne kasvetli bir rapor kaleme alıyordu; bu rapor sonrasında Kral William Adası’ndaki bir kayalıkta bulunmuş oldu:

HMS gemileri Terror ve Erebus, 12 Eylül 1846’dan beri kuşatma altında olduğundan 22 Nisan’da terk edildi. Sir John Franklin 11 Haziran 1847’de öldü ve seferdeki toplam yitik bugüne dek 9 subay 15 er olarak kaydedildi.

“Kurtulan” 105 denizci asla evlerine dönemedi ve muhtemelen adadan da asla ayrılamadı. O zamandan bu yana denizcilerin kemiklerinin bir çok bu ücra kara parçasında bulunmuş oldu ve nihai huzura kavuşturuldu.

James Fitzjames’in kimliği ise mürettebatın malum torunlarının ve akrabalarının bulunması ve bunların DNA’larının Kral William Adası’nda bulunan kemiklerden elde edilmiş DNA’larla karşılaştırılmasıyla belirlendi.



Franklin’in Yitik Seferi’nde ne yaşandı? Aslen seyahat sorunsuz ilerliyordu. Atlantik geçilirken hava şartları zorlasa da sefer devam etti. Lancaster Boğazı’ndan geçen sefer, sonrasında Franklin Boğazı adını alacak boğazda ilerledi. Hemen sonra şartlar kötüleşti ve Kral William Adası açıklarında Victoria Boğazı ortasında buzlar içinde sıkışıp kaldılar.

İlk etapta 3 genç denizci öldü. Felaketzedeler gömüldü ve bundan sonrasında sefer bir trajediye dönüştü. Zira buzlar 1846 ilkbaharında da erimedi ve gemiler tekrar buz kapanından kurtulamadı. Mürettebat 18 ay süresince buz esaretinde kaldı, erzak tükendi, seferin lideri kaptan Sir John Franklin Haziran 1847’de öldü. 22 Nisan 1848’de sağ kalan mürettebat nihayet gemileri terk etti ve Şimal ABD anakarasına içlerine doğru sandallarla ilerlemeye çalıştı.

Seneler sonrasında İnuit yerlileri ifadelerinde hastalıklı, zayıf onlarca üniformalı insanın kendilerinden yiyecek ve araç-gereç dilendiğini belirtmişti. Sonucunda coğrafyayı tanımayan mürettebatın vakit içinde yaşamını yitirdiği aktarılıyor.



Fitzjames’in soyundan gelen birinden alınan örnek, bugüne dek kurtulan 400’ü aşkın insan kalıntısından birinin dişinden alınan DNA ile başarıya ulaşmış bir halde eşleşti. Bu tanımlama, King William Adası’ndaki Franklin kalıntılarından şimdiye kadar meydana getirilen bir tek ikinci kimlik tespiti olarak tarihe geçti.

DNA eşleştirmesi acı gerçeği ortaya çıkardı

Dişte bulunan DNA ile uyumlu çene kemiği Fitzjames’in talihsiz kaderinin en azından bir kısmını gün yüzüne çıkarıyor. Zira çene kemiğindeki çentikler bilgili kesimle tutarlı; bu da muhtemelen aç ve ölmek suretiyle olan mürettebatın, kaptanın naaşından olabildiğince faydalandığını doğrusu onu çaresizlikle yediklerini gösteriyor.

Kanada’daki Waterloo Üniversitesi’nden kazıbilimci Douglas Stenton, “Bu, kaptanın en azından yaşamını kaybeden öteki denizcilerin bir kısmından ilkin öldüğünü ve bulgu ekibinin kendilerini kurtarmaya çalmış olduğu son çaresiz günlerde ne rütbenin ne de statünün belirleyici ilke olabildiğini gösteriyor” ifadelerini kullanmakta.

Bu durum o dönemdeki raporlarla da örtüşüyor: 1850’lerde yitik kaşifleri bulmak için yola çıkan İngiliz bulgu heyetleri, Kral William Adası’ndaki kalıntılarda yamyamlık emareleri görüldüğüne dair raporlar kaleme aldı. İngilizler o dönemler birazcık da ırkçı bir yaklaşımla “yamyamlığı” Kral Williams Adası’nda yaşayan İnuit halklarına atfetmişti.

90’larda meydana getirilen araştırmalar da iddiaların doğruluğunu ortaya koydu: Arkeolojik kazılarda bulunan bireylerden minimum dördünün kemiklerinde “kasaplık” yapıldığına dair bulgular mevcuttu.

Sadece bu ne bir kabahat hikayesi ne de korkulu bir skandalın müstehcen bir öyküsü… Aksine bu trajedi dayanıklılıklarının sınırında olan çaresiz adamların hikayesi. Muhtemelen açlıktan ölüyorlardı, hastaydılar ve uzun süredir kafi beslenemiyorlardı. Yiyecek kıttı hatta yok denecek kadar azdı. Bu şeklinde durumlarda, yamyamlık hayatta kalmak için maalesef son deva olabilir.

Kaptan James Fitzjames ve gemisi Erebus. Fotoğraflar: Sotheby’s (solda), Wiki Commons (sağda)

Waterloo Üniversitesi’nden antropolog Robert Park, “Bu, Franklin denizcilerinin şimdi bakınca hayal bile etmek istemeyeceğimiz bir şeyi yapmak mevzusunda ne kadar çaresiz kaldıklarını gösteriyor” şeklinde konuşuyor ve şu şekilde devam ediyor:

“179 yıl ilkin bulgu gezisinin Arktika’da kaybolmasından bu yana, mürettebatın nihai kaderine dair yaygın bir ilgi oluştu ve bu ilgi birçok spekülatif kitap ve yazının yanı sıra, son olarak, yamyamlık temalarından biriyle korku hikayesine dönüşen popüler bir mini dizinin dahi ortaya çıkmasına niçin oldu. Bunun şeklinde titiz arkeolojik araştırmalar, gerçek hikayenin de minimum onlar kadar garip bulunduğunu ve öğrenecek daha oldukça şeyimiz bulunduğunu gösteriyor.”

Bu araştırmayla Fitzjames, Franklin seferinden yamyamlığın ilk tespit edilen kurbanı oldu. Kurtarılan kemikleri, diğerleriyle beraber bir höyüğe konuldu ve hayatlarını kaybettikleri yere bir anma plaketi yerleştirildi.

Stenton ve meslektaşları, bulgu ekibinin öteki torunlarının kendileriyle iletişime geçerek kalıntıların geri kalanını teşhis etmeye emek harcamaları çağrısında bulunuyor. Muhtemelen anlatılacak daha oldukça şey var…


Kaynak: Science Alert, Journal of Archaeological Science: Reports / Metin Aktaşoğlu tarafınca yerelleştirildi.

(Toplam: 1, Bugün: 1 )

Site Footer