Orlando – Virginia Woolf
Karakterler
Orlando: Kitabın ana karakteri olan Orlando, Virginia Woolf’un hem zamana hem de toplumsal cinsiyet rollerine meydan okuyan oldukça yönlü bir figürdür. Roman süresince cinsiyet, kimlik, süre ve mekân kavramlarını sorgulayan bir varoluş sergiler. Orlando’nun kişiliği ve özellikleri, hem adam hem de hanım olarak yaşamış olduğu yüzyıllara ve deneyimlere bakılırsa değişim gösterir. Duygularını ve dünyayı derinlemesine düşünen bir kişiliktir. Bilhassa Sasha ile yaşamış olduğu aşk, onun içsel dünyasını etkileyerek sanata ve yazmaya yönelmesine sebep olur. Yüzyıllar süresince değişen toplumsal, kültürel ve siyasal koşullara uyum sağlar. 16. yüzyıldan 20. yüzyıla kadar yaşamış olduğu için, değişik dönemlerin normlarına, zorluklarına ve yeniliklerine ayak uydurur. Bu yönüyle, hem esnek hem de dayanıklıdır. Orlando, zaman içinde beraber değişen fakat özünü sakınan bir kimlik sergiler.
Mevzusu
Roman, edebiyat dünyasında oldukça örneksiz ve çığır açıcı bir eserdir ve kitapta cinsiyet, kimlik ve süre kavramları sorgulanır. “Orlando,” bir yaşam öyküsü formunda yazılmıştır, sadece kurgusal öğelerle dolu ve fantastik unsurlar ihtiva eder. Ana karakter Orlando, 16. yüzyılda yaşayan genç bir asilzade olarak süregelen yaşamını, birkaç yüzyıl süresince sürdürerek, hem adam hem de hanım olarak deneyimler. Woolf, bu garip seyahat vasıtasıyla cinsiyet rolleri, cemiyet, sanat ve edebiyat şeklinde mevzuları derinlemesine ele alır.
Orlando Özeti
“Orlando,” 16. yüzyılda başlayıp 20. yüzyıla kadar uzanan, hem cinsiyetin hem de dönemin sınırlarını aşan bir karakterin yaşamını anlatır. Roman, aristokrat bir genç olan Orlando’nun, yüzyıllar devam eden yaşamı süresince, hem adam hem de hanım olarak geçirdiği değişimlerini ve yaşamış olduğu maceraları işler. Bu fantastik hikâye, toplumsal cinsiyet, kimlik ve süre mevzularına derinlemesine bir bakış sunar.
Orlando’nun hikayesi, 16. yüzyılda, İngiliz aristokrasisinin bir parçası olan genç bir asilzade olarak adım atar. Orlando, yakışıklı ve maceracı ruhlu bir delikanlıdır. Sanata, şiire ve edebiyata düşkün olan Orlando, tabiatın ve yaşamın güzellikleri karşısında hayal gücüne kapılır. Bu zamanda Kraliçe I. Elizabeth, Orlando’nun yakışıklılığından etkilenir ve ona bir mülk bağışlar. Orlando, kraliyet çevresinde ayrıcalıklı bir yere haizdir ve yaşamı bu çevredeki lüks ve görkem içinde geçer. Sadece, zaman içinde Orlando, bu asil yaşamın yüzeyselliğinden ve monotonluğundan sıkılmaya adım atar.
17. yüzyılda, Orlando’nun hayatında büyük değişimler adım atar. Bir kış festivali esnasında, Orlando, Rus prensesi Sasha ile tanışır. Sasha, Orlando için yeni ve egzotik bir tutkunun sembolü olur. İkisi içinde tutkulu bir aşk doğar; sadece bu aşk, Sasha’nın ani bir halde ortadan kaybolmasıyla son bulur. Yaşamış olduğu bu kalp kırıklığı, Orlando’nun hayata ve aşka bakışını derinden etkisinde bırakır. Kederli bir halde inzivaya çekilen Orlando, kendini yazılarına ve şiirlerine verir. Sanatla ve edebiyatla meşgul olarak, ruhunu bu hayal kırıklığından uzaklaştırmaya çalışır.
Bu zamanda, Orlando’nun ilgisi daha geniş dünyaya ve diplomatik hayata kayar. İngiliz hükümeti tarafınca Osmanlı İmparatorluğu’na büyükelçi olarak atanır. Orlando, Osmanlı topraklarında geçirdiği bu süre süresince, Osmanlı sarayının görkemli ve egzotik dünyasını gözlemler. Sadece, bu egzotik dünyada beklenmedik bir vaka gerçekleşir: Bigün Orlando, derin bir uykuya dalar ve uyandığında kendini tamamen değişik bir bedende bulur. Orlando artık bir hanımdır. Bu dönüşüm, herhangi bir izahat ya da niçin olmaksızın gerçekleşir ve Orlando bu durumu doğallıkla kabul eder.
Artık hanım olan Orlando, Osmanlı’daki büyükelçilik görevini bırakır ve İngiltere’ye geri döner. Hanım kimliğiyle yeni bir yaşam kurmaya çalışan Orlando, bu süreçte toplumsal cinsiyetin getirmiş olduğu zorlukları deneyimler. Adam olduğu dönemde haiz olduğu özgürlük ve ayrıcalıkların, hanım olduğunda kısıtlandığını farklıdır. 18. yüzyıl İngiltere’sinin katı toplumsal kuralları ve bayanlara yönelik engellemeler, Orlando’nun yaşamını zorlaştırır. Orlando, artık hem cinsiyetin getirmiş olduğu toplumsal baskılarla hem de kendi kimliğini keşfetme süreciyle yüzleşir.
19. yüzyıla geçildiğinde, Orlando kendisini Viktorya periyodu İngiltere’sinin karmaşık toplumsal yapısı içinde bulur. Bu dönem, Orlando’nun ruhsal ve entelektüel anlamda tekrardan şekillendiği bir dönemdir. Artık hanım kimliğiyle sanat ve edebiyat çevrelerinde var olmanın, önceki hayatına bakılırsa ne kadar değişik bulunduğunu deneyimler. Bayanların toplumdaki yeri, yazın dünyasındaki statüsü ve toplumsal normlar, Orlando’nun kimlik arayışında yeni sorgulamalar getirir. Bu dönem süresince, Orlando’nun şiire ve sanata olan tutkusu artarak devam eder. Sadece, kadının toplumda kendini ifade etmesinin ne denli zor bulunduğunu farklıdır.
20. yüzyıla yaklaştığında, Orlando’nun yaşamı hızla çağdaş dünyaya uyum sağlamak zorunda kalır. Bu zamanda teknoloji, toplumsal değişimler ve hızla akan süre, Orlando’nun deneyimlerini daha karmaşık hale getirir. Artık çağdaş dünyanın dinamikleriyle başa çıkmak zorunda olan Orlando, geçmiş yüzyıllardan gelen tüm deneyimlerini bu dönemin içine taşır. Orlando, bir bayan olarak kendi sesini bulur ve nihayet bir yazar olarak kendini ifade etmeye adım atar. Orlando’nun bu yolculuğu, onun hem bir bayan hem de bir adam olarak yaşamış olduğu tecrübeleri, kimlik ve cinsiyet kavramlarının sınırlarını aşan bir varoluşu yansıtır.
Roman, Orlando’nun haiz olduğu oldukça katmanlı kimliğiyle, toplumsal normların ötesinde var olabilmesini anlatır. Woolf, Orlando’nun yaşamı vasıtasıyla cinsiyet, kimlik, süre ve cemiyet kavramlarını derinlemesine sorgular. Romanın sonunda, Orlando’nun yaşamı ve kimliği, yüzyıllar devam eden bu muhteşem seyahat süresince değişmiş, gelişmiş ve olgunlaşmıştır. Orlando, kendi içinde hem eril hem de dişil özellikleri barındıran, dönemin sınırlarından bağımsız, örneksiz bir fert olarak karşımıza çıkar. Woolf, bu sonla okura, toplumsal cinsiyet rollerinin ve kimlik tanımlarının ne denli esnek ve akışkan olabileceğini gösterir.
Orlando – Kitap Açıklaması
Virginia Woolf’un romanları içinde Orlando, her türlü olabilirliği ve gerçekliği dışlayan, fantastik öğelerle bezenmiş mevzusu, coşkulu, abartılı, gülmece yüklü anlatımıyla örneksiz bir yere haizdir. İngiltere’nin en asil ve nüfuzlu ailelerinden birinin tek mirasçısı olan muhteşem güzel, duyarlı, ozan ruhlu Orlando, macera dolu yaşantısına Kraliçe I. Elizabeth’in gözdesi ve haznedarı olarak adım atar. Arayışlar içinde geçen inişli çıkışlı dört yüz senelik yaşamının orta yerinde büyük bir dönüşüme uğrar. İstanbul’da II. Charles’ın elçisi olarak bulunmuş olduğu sırada olağanüstü bir halde hanım olur. Bir süre Bursa dolaylarında Çingeneler içinde doğayla iç içe yaşar. Yeni kimliğiyle İngiltere’ye döndüğünde 18. yy edebiyat çevrelerinin meşhur nüktedanları içinde can sıkıntısından patlar, 19 yy’ın bayanlara biçtiği rolün içinde boğulacak şeklinde olur. Sadece aykırı, enerjik, sorgulayan benliğinin yardımıyla tüm toplumsal değişimlerin ve kendi yaşamındaki büyük dönüşümün üstesinden gelmeyi başarır. Romanın sona erdiği 1928 senesinde olanca boyun eğmez çağdaşlığıyla dimdik ayaktadır…