Bilim adamları James Webb Uzay Teleskobu’nu cevaplar almak için inşa etmedi. Yeni sorular ve gizemler bulmayı hedeflediler.
Yeni bir gizem buldular bile.
Webb teleskobunu kullanarak evrenin en erken dönemlerine bakan araştırmacılar, kozmostaki en parlak nesnelerden birkaçını, öteki galaksilerden izole bir halde, uzayın boşluğunda sürüklenirken buldular: kuasarlar. Bulunan kuasarların izole olması ilignç. Kuasalar, merkezlerinde Güneş’ten milyonlar yada milyarlarca kat daha büyük kara delikler barındıran ve uzaya enerji yürüyerek nesneler. Hakim ve mantıklı kuram, böylesine büyük, aç nesnelerin yalnızca yoğun madde bölgelerinde oluşabileceğiydi.
Sadece görünüşe nazaran bu sefer durum bu şekilde değil.
MIT’den araştırmayı yürüten fizikçi Anna-Christina Eilers, yapmış olduğu açıklamada şöyleki dedi: “Önceki inanışın aksine, averaj olarak bu kuasarların erken evrenin en yüksek yoğunluklu bölgelerinde bulunmadığını görüyoruz. Bazıları hiçbir yerin ortasında oturuyor benzer biçimde görünüyor. Beslenecek hiçbir şeyleri yokmuş benzer biçimde görünen bu kuasarların iyi mi bu kadar büyüyebildiklerini açıklamak zor.“
Araştırma, hakemli bilim dergisi Astrophysical Journal‘da yayımlandı.
Aşağıdaki görüntüde, kırmızı daire içine alınmış bu izole kuasarlardan birini görebilirsiniz. Gökbilimciler kuasarları öteki galaksilerle dolu bölgelerde bulmayı umuyorlar. Böylesine alanlardaki kozmik madde bolluğu, bu tür dev ve parlak nesnelerin oluşumunu destekleyebilir. (NASA’nın açıklamasına nazaran, “bir kuasarın ışığı, ev sahibi galaksideki tüm yıldızların ışığının toplamından daha parlaktır“).
Bu araştırmada gökbilimciler, Büyük Patlama’dan 600 ila 700 milyon yıl sonrasında oluşan evrendeki en eski nesnelerden bazılarını gözlemledi. Karşılaştırmak gerekirse Güneş Sistemi’miz, bunun 8,5 milyar yıl sonrasında oluştu.
Dünya‘dan 1,6 milyon kilometre ötede yörüngede bulunan Webb teleskobu, çağlar ilkin var olduğu şekliyle son aşama nefes, dalgaboyu uzamış ışığı yakalıyor. Bu ışık bizlere şimdi ulaşıyor.
Eilers bu mevzuyla ilgili olarak şöyleki dedi: “Artık 13 milyar yıl öncesinden gelen ışığı bu kadar detaylı bir şekilde yakalayabilen bir teleskoba haiz olmamız muhteşem. JWST ilk kez bu kuasarların çevresine, nerede büyüdüklerine ve çevrelerinin iyi mi olduğuna bakmamızı sağlamış oldu.“
“Artık 13 milyar yıl öncesinden gelen ışığı bu kadar detaylı bir şekilde yakalayabilen bir teleskoba haiz olmamız muhteşem.”
Bu son kozmik ikilem bir tek bu kuasarların tek başlarına iyi mi oluştuklarıyla ilgili değil, hem de iyi mi bu kadar süratli oluştuklarıyla da ilgili. Eilers “Cevaplamaya çalıştığımız ana sual, evrenin hala hakkaten oldukça genç olduğu bir zamanda bu milyar güneş kütleli kara delikler iyi mi oluşuyor? Hem de evren hâlâ emekleme aşamasındayken.” diyor.
Her ne kadar Webb teleskobu evrendeki kalınca toz ve gaz bulutlarının ötesini görebilmek suretiyle tasarlanmış olsa da, araştırmacılar bu esrarengiz kuasarların aslen galaksilerle çevrili olmasının mümkün bulunduğunu, sadece galaksilerin örtülü bulunduğunu söylüyorlar. Bunu öğrenmek için Webb ile daha çok gözlem yapılması gerekiyor.
Webb teleskobunun kuvvetli kabiliyetleri
NASA, ESA ve Kanada Uzay Ajansı içinde bilimsel bir ortaklaşa iş olan Webb teleskobu, kozmosun derinliklerine bakmak ve evrenin erken dönemleri hakkında yeni bilgiler ortaya çıkarmak suretiyle tasarlandı. Teleskop hem de galaksimizi ve hatta Güneş sistemimizi gözlemlemek için kullanılıyor. İşte Webb’in benzersiz özellikleri:
Webb teleskobu kozmosun derinliklerine bakmak ve kainâtın erken dönemleri hakkında yeni bilgiler ortaya çıkarmak suretiyle tasarlandı. Teleskop hem de galaksimizi ve hatta Güneş sistemimizi gözlemlemek için kullanılıyor. İşte Webb’in benzersiz özellikleri:
Dev ayna: Webb’in ışığı yakalayan aynası 6,40 metre genişliğinde, Hubble Uzay Teleskobu’nun aynasından iki buçuk kat daha büyük. Daha çok ışık yakalaması Webb’in daha uzak cisimleri görmesini sağlıyor. Teleskop 13 milyar yıl ilkin, Büyük Patlama’dan bir tek birkaç yüz milyon yıl sonrasında oluşan yıldızlara ve galaksilere bakabiliyor.
Kızılötesi görüntüleme: Hubble’ın aksine Webb bir kızılötesi teleskop, kısaca kızılötesi spektrumda görüntülüyor. Kızılötesi daha uzun dalga boylarına haiz ve kozmik bulutların arasından kolayca geçebiliyor. Böylece Hubble’ın ulaşamadığı noktalara erişebiliyor ve bizlere asla görülmemiş kozmik görüntüler sunuyor.
Dış gezegenleri gözlemliyor: Webb teleskobunun bu uzak diyarları kavrayışımızda çığır açacak spektrometre adında olan hususi ekipmanları var. Bu cihazlar ister gaz devleri ister ufak kayalık dünyalar olsun, uzak ötegezegenlerin atmosferinde hangi moleküllerin (su, karbondioksit ve metan benzer biçimde) bulunduğunu deşifre edebiliyor.
Mark Kaufman’ın haberini Özgür Yıldız Türkçeleştirdi.