Daphna Cardinale ikinci çocuğunu doğurduktan sonraki günlerde, nadir görülen bir sükunet ve şaşkınlık duygusu yaşamaktaydı. Bu his aslen yoğun endişelerden sonrasında gelen bir rahatlamaydı: Daphna ve eşi Alexander, tüp bebek tedavisine başvurmadan ilkin üç yıl süresince çocuk sahibi olmaya çalışmışlardı; Daphna hamile kaldıktan sonrasında sık ve ağrılı erken kasılmalar yaşadı. Fakat şimdi, olağanüstü bir halde bebekleri, muhteşem bebekleri May (ailesi bebeğin mahremiyetini korumak için haberde bir takma isim kullanmayı tercih etti) simsiyah saçlarıyla öylece yanlarındaydı.
May’le ilgili her şey olağanüstü bir armağan benzer biçimde hissettirdiği için kolay bir bebek olmasına şaşırmadılar: iyi yiyor, iyi uyuyordu. Çift, May’i Los Angeles’ın bir banliyösünde bulunan evlerindeki lavanta renkli yatak odasına yerleştirdi. Terapist olarak çalmış olduğu işten doğum izni alan Daphna, iki çocuk sahibi olmanın verdiği mutluluktan dolayı minnettardı, O günlerde 5 yaşlarında olan büyük kızı Olivia’ya kardeşini emanet edebildiği için de fazlaca mutluydu.
Müzisyen ve söz yazarı olan Alexander, eşinin mutluluğunu paylaşmak istiyordu sadece bunun yerine dile getirmekten çekindiği bir endişeyle meşguldü: May ailelerinden biri benzer biçimde görünmüyordu. Ne sarı saçlı ve açık kahverengi gözlü İtalyan asıllı bir adama ne de Aşkenazi Yahudisi kökenli kızıl saçlı Daphna’ya benziyordu. Alexander içinde kaynayan kaygıyı bastırmak için sık sık kara mizaha başvuruyordu. Doğumdan sonraki günlerde, tüp bebek kliniğinde bir hata bulunduğunu söyleyerek latife hayata geçirmeye başladı. Şakaların bir tür batıl inanç, tehdit edici bir şeyi savuşturmanın yolu bulunduğunu düşünüyordu: Eğer korkulu bir şeyi yüksek sesle söylersen, olmaz…
Sadece arkadaşları ve aile üyeleri de ona görünüşteki çarpıcı farklılık hakkında yorumlar yapıyordu mesela Alexander’ın anası, Daphna’nın işitebileceği mesafeden, May’i gören birinin ebeveynlerinden en azından birinin Asyalı bulunduğunu düşüneceğini söylemişti.
Çiftin içini kemiren kuşku…
Alexander her şeyin yolunda olduğuna kendini inandırıyordu, sadece May’in genetik evladı olmadığı şüphesiyle her seferinde bir kez daha sarsılıyordu. Alexander’ın endişelerini yatıştırmaya alışkın olan Daphna, klinikle ilgili gerilmiş şakalarından sıkılmaya başladı. Geriye dönerek baktığında zihninin oldukça belirgin olanı görmemek için çabaladığını fark etti. Sık sık annesinin kendisine gönderilmiş olduğu ve May’e fazlaca benzediği bir bebeklik fotoğrafından güvence arıyordu. Sadece kimi zaman, Daphna aynaya baktığında kendi yüzünü görüyor ve acayip göründüğünü düşünüyordu -sanki mesele kendisindeymiş benzer biçimde…
Alexander’ın içini rahatlatmaya çalışan Daphna bir DNA kontrol kiti sipariş etti. Sadece yatak odalarındaki komodinin üstüne adeta tüneyen Alexander testin yanına gitmeye cesaret edemiyordu. Daphna, Alexander’ın ruh halinden endişeleniyordu ve tavsiye almak için en yakın arkadaşını aradı. O arkadaşı, Daphna’ya hakikaten ne düşündüğünü direkt söyleyebilecek kadar yürekli olan ilk kişiydi: Minimum biri May’in genetik ebeveyni olamazdı! Bu kati yargı Daphna’yı daha da ürküttü. Aniden May’e baktığında, her insanın gördüğünü görebildi… Alexander’ın telaşını anlayabiliyordu. Sonunda cesaretlerini toplayıp Kasım 2019’da DNA örneklerini kontrol şirketine gönderdiler ve beklemeye başladılar.
Sonuçlar Alexander’ın gelen kutusuna ulaşana kadar üç hafta geçti. O zamana kadar May ortalama 2 aylıktı, bebeklerin hayatlarında annelerinin odadaki hareketlerini takip edebildikleri, kucağa alındıklarında rahatladıkları o günler… May, ailesinin üyeleri ona gülümsediğinde, Olivia’yı da fazlaca mutlu eden seslerle karşılık veriyordu; Olivia, May’in yanına kıvrılıyor, iki kardeş tv izliyordu.
‘Yüzde 99.9 olasılık…’
Alexander telefonuna gelen e-postayı açtı, Daphna o sırada kucağında May ile yatak odasında volta atıyordu. Kocasının yüzüne ansızın çöken bitkin görüntüyü fark etti; vücut dili yenilmişliği yansıtıyordu. Yüksek sesle okudu: “Yüzde 99.9 olasılık, babayla eşleşme yok.”
“Peki ya ben?” diye sordu Daphna iki kez, hızlıca… Aralarından biri May’in ebeveyni olmalıydı değil mi? Tıpkı piyango insanların, ne kadar mantıksız olursa olsun, bu sefer doğru sayıları seçtiklerinden güvenli olmaları benzer biçimde! Alexander e-postayı gözüyle baştan sona taradı: “Yüzde 99.9 olasılık anneyle eşleşme yok.”
O sırada evden çıkmaya hazırlanıyorlardı. Alexander ve Daphna, Olivia’yı uzun süreden beri söz verdikleri Frozen 2’yi izlemeye götürürken May’e bakmak için bir bebek bakıcısı eve geldi. Beyaz perdede, Olivia’nın iki yanına oturdular, karanlıkta ikisinin de yanaklarından yaşlar süzülüyordu, bu haberin aileleri için ne anlama geldiğini anlamaya çalışıyorlardı. Eğer klinik onlara başka bir çiftin embriyosunu verdiyse, kendi embriyolarına ne olmuştu? Eğer bulmaya çalışıp kliniğe hatayı bildirirlerse, May’i kaybedebilirler miydi? Hiçbir şey yapmadıkları senaryoda bile, çaresizce May’i bulmak çabalayan genetik ebeveynlerine onu vermek zorunda mı kalacaklardı?
Sonraki günlerde Daphna, yasanın davalarda çoğu zaman genetik ebeveynlere imtiyaz tanıdığını giderek artan bir üzüntüyle öğrendi. Bir tek birkaç ay ilkin, New York’ta görülen bir dava haberlerde yer almış, Kore asıllı Amerikalı bir çiftin iki adam çocuğunun doğumdan sonrasında çifte ilişik olmadığı ortaya çıkmıştı. Klinik mevzuya dair soruşturma yaptığında, evlatların birbirleriyle dahi bir alakası olmadığını tespit etmişti. Embriyolar, velayet davası açan iki ayrı çifte aitti. Kore asıllı Amerikalı hanım, doğumdan beri bakmış olduğu çocuklarını büyütmek için savaşım etse de davayı yitirdi. Kalbi kırılmış bir halde, bebekleri genetik ebeveynlerine bırakmak mecburiyetinde bırakıldı.
Bebeklerini kaybedecekleri anlamına gelse bile…
Daphna ve Alexander ise DNA testinin neticelerini hiç kimseye söylemek zorunda değildi sadece öğrendiklerini paylaşmak için klinikle iletişime geçmeleri icap ettiğini acı bir netlikle biliyorlardı. May’in genetik ebeveynlerini bulmaya çalışmak için masum bebeklerine karşı bir borçları bulunduğunu hissediyorlardı. Bu onu kaybedecekleri anlamına gelse bile… Daphna, “Bebek sahibi olmayı fazlaca istediği için başka birinin bebeğini elinden alan insanoğlu olmak istemedik. Bu kaçırmak olurdu” diyor. Ek olarak kendi embriyolarına ne işe yaradığını da bilmek istiyorlardı: Acaba hala laboratuvarda mıydı? Eğer herhangi biri eksikse, yanlışlıkla mı yok edildiler yoksa başka birine mi geçirme edildiler? Çift soruşturma başlatması için California Üreme Sağlığı Merkezi’ne ulaşan taşıyıcı annelik avukatı Andrew Vorzimer ile çalıştı.
Daphna için yaşam bu noktadan sonrasında ağırlık basma benzer biçimde bir hal aldı. May’i her kucağına aldığında onu yitirme ihtimalini hissediyordu. Bazı günler yatak odasında tek başına ağlıyordu. Kapı her çalındığında, May’i elinden almak için resmi görünümlü evrakları olan bir avukat ya da toplumsal hizmetler görevlisinin geldiğinden korkuyordu. May’i yitirme düşüncesi Daphna’nın ona karşı hissettiği şefkati daha da derinleştirdi.
Adeta kış için yiyecek stoklarmış benzer biçimde ona olabildiğince fazlaca sevgi vermem icap ettiğini hissettim.
Ebeveynlerinin endişelerinden habersiz olan Olivia da ufak kız kardeşine her geçen gün daha çok bağlanmaya başladı. Daphna bir keresinde May’i beşiğine yatırmaya gittiğinde, yastığın olması ihtiyaç duyulan yerde Olivia’nın ufak kız kardeşi için armağan olarak koyduğu bir gökkuşağı resmi bulacaktı.
6 Aralık’ta, Daphna May’in bezini değiştirirken Vorzimer aradı. Tüp bebek kliniği May’in ebeveynlerini tespit etmişti. Klinik dünyanın dört bir yanından çiftleri kabul ediyordu sadece May’in genetik anne babaları şaşırtıcı bir halde yalnız 10 dakika uzaklıktaki bir semtte yaşıyordu. Alexander’ın anası haklı çıkmıştı: Baba Asyalı anne ise Latindi.
“Şu demek oluyor ki bebeğimi yeni kaybettim” dedi Daphna, May’i kollarında tutarken… “Bebeğimi kaybettim, değil mi?” Oysa vaka sonuçlanmaya yaklaşmamıştı bile… Zira çift ilerleyen günlerde daha çok haber alacaktı: Öteki ailenin May ile aynı yaşta, mavi gözlü ufak bir kız evladı vardı. Evet doğru tahmin ettiniz, bu kız Daphna ve Alexander’ın genetik çocuğuydu ve adı Zoe’ydi.
Kedere sürükleyen bir şok…
Öteki çift, Daphna ve Alexander’ın yaşamış olduğu uzun ve acılı bekleyişi yaşamadı. Klinikten acil bir telefon gelmişti, tabip korkulu bir hata yaptıklarını açıklarken ağlıyordu: Başka bir çiftin genetik çocuğunu büyütüyorlardı, onların evladı da öteki çiftteydi. Konuşma, Zoe’nin anası Annie’yi aslen tamamen şaşırtmamıştı sadece gene de onları kedere sürükleyen bir şok yaşadılar. Şu demek oluyor ki bir bakıma Annie, bu şekilde bir telefon görüşmesini bekliyordu. (Annie ve Zoe takma adlar. Annie’nin eşinin ise isminden ise takma isimle dahi bahsedilmeyecek.)
Annie ve eşi, 40’lı yaşlarının başındayken ilk evlatları olan bir adam evlata kavuştu. İkinci bir çocuk sahibi olmak için tüp bebek tedavisine başvurduklarında oğulları 2 yaşındaydı. Annie şaşırtıcı derecede açık renkli saçları olan bir kız evladı doğurduğunda, her iki tarafın geniş ailesi de bunu kaderin bir cilvesi, biyolojinin bir gizemi olarak kabullendi.
Doğumdan sonraki ilk haftalarda Annie için her şey olması gerektiği benzer biçimde gidiyordu: Zoe kolayca emmeye başlamıştı ve emzirirken hissettiği yakınlığı, kucağında refah içinde uyumasını seviyordu. Zoe ortalama 2 aylıkken göz rengi koyu maviye döndü; kafası karışan Annie bu durumu çocuk doktoruna sordu; tabip çekinik genlerin anne babaları daima şaşırttığını söyleyerek onu rahatlattı. Fakat Annie, arkadaşları bebeğinin görünüşü hakkında yorum yaptığında huzursuz hissediyordu. “Ne kadar sarı saçlı… Zoe benzer biçimde bir bebek doğurmuş olman muhteşem…”
Gene de Zoe’nin doğumundan sonrasında aslına bakarsanız lohusa sendromu ile harmanlanmış melankoli nöbetleri geçiren Annie, sonucunda klinikle yapmış olduğu telefon görüşmesinden sonrasında depresyona girdi. Aslen kızına asla olmadığı kadar yakın hissediyordu sadece yaşamış olduğu şok sebebiyle sütü kesildi. Emziremiyordu.
Her şeyin değişmiş olduğu o acayip buluşma
Noel’den sonraki gün, iki çift sesli mesajla ilk kez iletişime geçti ve ertesi gün evlerinin yakınındaki bir hukuk firmasında buluşmaya karar verdiler. Alexander ve Daphna ilkin geldi ve May’in kaderini belirleyebilecek insanlarla tanışmak için bir toplantı odasında beklemeye başladı. Öteki çift içeri girerken her şey fazlaca garipti… Annie, Daphna’dan birkaç santim kısaydı, saçları uzun ve koyuydu. Eşi de zayıftı ve Alexander’ın boylarındaydı. İki çift de karşılarındaki yüzleri iyi tanıyordu bu sebeple gördükleri kızlarının yüzüydü.
Daphna, Annie’ye doğru yürüdü ve iki hanım birbirlerine baktılar. Sonrasında Daphna eğilip Annie’ye sarıldı, Annie de ona sarıldı, kucaklaşmaları yakın ve sessizdi. Alexander ve Annie’nin eşi tanıştı, tokalaştı, ellerini ceket ceplerine soktu ve odada birbirleri hariç her yere bakmaya başladı… İki hanım kucaklaşmalarını bitirirken, Daphna Annie’ye, “Nasılsın?” diye sordu. Annie, ciddi bir ifadeyle “Korkulu” diye yanıt verdi.
Bu yanıt ciddi olsa da iki tarafı da rahatlattı. Zira çiftler birbirlerinde temel bir nezaket sezmişti; gerçeküstü ikilemlerinin yoğunluğunu tam olarak anlayabilen insanlara denk gelmelerinden teselli buldular. Durumun herhangi bir çözümünün ne kadar acı verici olacağı hakkında uzun uzun konuştular. Beraber ağladılar. Kimi zaman sükunet içinde oturdular. Alexander, her iki annenin de geleceğin ne getireceğini açıkça konuşmaktan kaçındığını hissedebiliyordu. Sonunda, Daphna havada asılı duran suali sordu. “Peki, ne yapacağız?”
May ve Zoë artık yenidoğan değillerdi, o zamana kadar üç ay süresince kardeşlerinin gülüşlerini dinleyerek, annelerini koklayarak, gece çöktüğünde odalarına çöken karanlığın tonuna alışarak günlerini geçirmiş bebeklerdi. Anne babalar şimdi, genetik bir bağlılık adına, onları bildikleri tüm bu rahatlıktan koparabilir miydi? Onların başına gelen türden bir tüp bebek karışıklıkları o denli nadirdi ki, iki çiftin rehberlik için başvurabilecekleri fazlaca azca emsal mevcuttu.
Daphna, terapist olarak almış olduğu eğitimin bir parçası olarak kızların 3 aylıkken hemen hemen dünyaya tam olarak uyanmadıklarını biliyordu. Duyuları hala gelişmekteydi; görüşleri bulanıktı. May’e bağlanmışlardı ve onun da kendilerine bağlı bulunduğunu hissediyorlardı; May, Daphna’nın adını artık tanıyordu ve göz göze geldiklerinde gözlerinin içi parlıyordu. Sadece, fazlaca daha büyük yaşlarda dahi şefkatli evlere evlatlık giden evlatların, bilhassa de erken yaşta sıhhatli bir ortamda başarı göstermiş olmaları ihtimalleri herhangi bir çocuktan farksızdı.
Columbia Üniversitesi tıp fakültesinde bebek gelişimi üstüne çalışan psikoloji profesörü Beatrice Beebe, “Zor bir değişiklik fakat yapılabilir. Bebek tamamen yeni bir takım örüntü öğrenmek zorunda kalacaktır sadece bebekler mükemmel öğreniciler” diyor.
Alexander, her nüansı, her duygusal tepkiyi ve her iki taraftaki mantıksal argümanları gözden geçirdikten sonrasında bebekleri değiştirmeleri gerektiğine karar verdi. Daphna’dan daha fazlaca, dünyaya getirmeyi planladıkları evladı yetiştirme zorunluluğunu hissediyordu. “Genetik bir çekim var” diyordu. Zoe’nin o denli yakın bir yerde yaşayacak olması, onun varlığından haberdar olmaları fakat onu büyütememeleri, Alexander’ın deyimiyle “dünyanın ters düz olması” benzer biçimde bir şeydi. Sadece toplantı odasına girerlerken Annie ve eşinin ne hissettiğini bilmenin bir yolu yoktu. Zoe’nin velayetini korumak için savaşım edip etmeyeceklerini bilmiyorlardı.
‘Bebekleri değiştirmemiz gerekiyor’
Daphna bahse mevzu dev suali odaya yönelttiğinde, Annie şaşkın görünüyordu. “Ne yapacağımı bilmiyorum” dedi. Konuşma bir çözüme doğru yaklaşırken ikisi de ağlıyordu. Sonucunda Annie’nin eşi, Annie’nin toplantıya girerken büyük olasılıkla ortak bir karar olarak dile getirileceğini bilmiş olduğu şeyi kelimelere döktü: Bebekleri değiştirmeleri gerekiyordu. Aynı fikirdeki Alexander, birinin bunu bu kadar açık bir halde söylemiş olmasından dolayı rahatladı; annelerden hiçbirinin bunu asla söyleyemeyeceğini biliyordu. Günün sonunda ne kadar sarsılmış olsalar da, çiftler aynı fikirdeydi.
Peki bunu iyi mi yapacaklardı? Bebeklerini öylece takas edemeyeceklerini biliyorlardı -Zoe ve May için sıhhatli gelmiyordu ve her halükarda anne babalar duygusal olarak buna hazır değildi. Geçişi altı ay süresince tertipli ziyaretlerle mi yapmalıydılar? Yada üç ay? Sonunda bu büyük değişime doğru yol almaya başlamaya karar verdiler. Hepsi bebeklerin uyum sağlayacağına inanıyordu. Her çift, içten içe kendilerinin de bunu yapmış olup yapamayacaklarını merak ediyordu.
Korkulan konuşmayı atlattıktan sonrasında, Daphna ve Alexander şimdi bir öteki zor konuşmaya hazırlanıyordu: Olivia’ya ne söyleyeceklerdi. Küçücük bir çocuğa şimdiye kadar kardeşi bilmiş olduğu bir bebeği gönüllü olarak değiştirmeye karar verdiklerini iyi mi açıklayacaklardı? Bunu olabildiğince kolay hale getirmeye karar verdiler; sesleri parlak, enerjik ve itimat verici olacaktı, hayatlarına girecek olan yeni bebeğe vurgu yapacaklardı; (bu vurguyu yapmak hoşlarına gitmedi fakat) tıpkı ona benzeyen bir bebek geliyordu! Daphna ve Alexander, Annie ve eşiyle buluştuktan sonraki gün, oturma odasındaki kanepede yatan ve üstünde mavi bir battaniye örtülü Olivia’ya yaklaştı.
“Sana bir kız kardeşin daha bulunduğunu söylesem?” diye başladı Daphna. Olivia meraklı görünüyordu ve annesinin karnına baktı, hamile bulunduğunu düşündü.
Daphna, May’in ailenin geri kalanından değişik göründüğünü fark edip etmediğini sordu. Olivia, “Evet” diye yanıtladı; bu Daphna’yı şaşırttı bu sebeple bundan asla bahsetmemişti. Fakat Olivia’nın ses tonunda “Ne olmuş kısaca?” ifadesi vardı. (Aferin Olivia!) Daphna, Olivia’ya ailelerinin bir parçası olan başka bir bebek bulunduğunu ve ufak bir karışıklıktan sonrasında bir kız kardeş kazandığını deklare etti. Daphna bir değişim yapmaktan bahsetmedi fakat Olivia derhal meseleyi anlamış oldu.
“Bir dakika” dedi, ansızın doğrularak: “Bu, May’i kaybedeceğimiz anlamına mı geliyor?”
Alexander birazcık da refleksle “Hayır” diye temin etti kızını, onu daima yanımızda tutacağız. Daphna içten içe homurdanıyordu. Bu hem doğru değildi hem de bozması korkulu bir söz olacaktı. Fakat gene de bunun tek ihtimaller içinde yanıt benzer biçimde göründüğünü de biliyordu.
Alexander, Olivia’ya korkmamasını söylüyordu sadece Olivia hissediyordu. Minik bir sızlanma ile yine sordu: Kız kardeşini mi vereceklerdi?
Daphna, Olivia’yı rahatlatmaya çalışırken, içinde kliniğe yönelik büyük bir hiddet kaynıyordu. Bir yerlerde biri bir hata yapmıştı. Daphna, embriyoların genetik doğum kusurları için kontrol edilirken yada annelere geçirme edilirken bir hata olmuş olabileceğini düşünüyordu. Birisi dikkatsiz davranmış olmalıydı… Bilmeden ailesini kaosa sürükleyen birisi.
Dava açma sonucu ve emsaller
Sonunda çift, Adam Wolf isminde başka bir avukat tuttu ve kliniğe karşı tıbbi uygulama hatası, dikkatsizlik ve sözleşme ihlali iddiasıyla dava açtı. İnsanların hayatlarını değiştiren hatalardan görevli olan kliniklere dava açma mevzusunda uzmanlaşmış olan Wolf, embriyonun yanlış hanıma geçirme edilmiş olduğu vakalarla 10 kez dahi karşılaşmadığını söylüyor. Sadece son on yılda klinikleri ve tedarikçilerini kötüye kullanma yada ihmalkarlıkla suçlayan 1000’i aşkın davacıyı temsil ettiğinin altını çiziyor ve çoğunlukla embriyoların yanlışlıkla kaybolması, hasar görmesi yada yok edilmesi sebebiyle davaların açıldığını vurguluyor.
Örnek olarak bir örnekte, adamın taşımış olduğu ve çoğu zaman ölümcül bir mide kanseri türüyle ilişkilendirilen genetik bir mutasyon için embriyolarını kontrol etmesini isteyen bir çifti temsil ediyordu. Klinik, çiftin genetik mutasyondan arınmış olduğu söylenen bir çocuğa haiz olmalarına destek oldu. Sadece bir yıl sonrasında, anne babalar kliniğin bir hata yaptığını keşfettiler: Hemen hemen 1 yaşındaki evlatları söz mevzusu genetik mutasyonun taşıyıcısıydı.
Wolf, toplumun bu kliniklerin laboratuvarlarında meydana gelen hataların yalnızca bir kısmının farkına vardığına inanıyor. Zoe ve May’in vakalarında, yada New York’taki davaya mevzu olan vakada hata açıktı bu sebeple çocuklar biyolojik ebeveynlerinden değişik ırktandı. Bir çok durumda, bebeklerini kabul eden ve onlarla bağ kuran anne babalar bir şeylerin yanlış olduğundan asla şüphelenmezler. Kşefetseler dahi bu tür hatalar nadiren haberlere çıkar. Wolf, “Vakalarımın çoğunu asla duymazsınız, bu sebeple çoğunu dava açmadan çözeriz” diyor ve “Uzlaşma anlaşmalarında gizlilik maddeleri var, bu sebeple klinikler hatalarının bir sonucu olarak negatif bir üne haiz olmak istemiyor” diye ekliyor.
San Diego Üniversitesi’nde biyoetik üstüne çalışmalarını sürdüren hukuk profesörü Dov Fox, ABD’de tüp bebek prosedürlerinin bir çok tıbbi prosedüre kıyasla yetersiz düzenlendiğini söylüyor. Eyaletler, hastanelerin aksine, klinikleri önlenebilir hatalar meydana vardığında hataların bildirilmesini mecburi kılmıyor.
Fox’un söylediğine gore, bazı simgesel problemler içinde fazlaca kolay etiketleme sistemi sorunları yer alabiliyor. Wolf, “Kimi zaman açtığımız davaları doğurganlık endüstrisinin polisliği olarak düşünüyorum bu sebeple başka kimse onları görevli tutmuyor” diyor.
Şu anda ABD’de hususi ana para tarafınca yoğun bir halde domine edilen sektör, kâr amacı güden, yüksek hacimli kliniklerle dolu. Fox, doğurganlık kliniklerinin denetiminin, politik olarak ortaya koyduğu zorluklar sebebiyle sınırı olan bulunduğunu söylemekte: Birçok tutucu, bir laboratuvarın yaratabileceği embriyo sayısını sınırlamak da dahil olmak suretiyle çeşitli engellemeler getirmek istese de, pozisyonları gereği tüp bebeğe saldırarak kürtajı engelleme çabalarını tehlikeye atmak istemiyorlar.
Ayrıca birçok Demokrat da mesela, tüp bebek için kimlerin uygun bulunduğunu sınırlayabilecek kısıtlamalara kapı açacağı korkusuyla sektörü düzenleme mevzusunda isteksiz davranıyor.
Ve o ilk tanışma anı…
Hikayemize dönelim; senenin son günü, Daphna ve Alexander oturma odalarında durmuş, Zoe ile ilk kez tanışmayı bekliyordu. Annie ve eşi ön kapılarına yaklaşırken Zoe’nin ağladığını duyabiliyorlardı. Ses, Olivia’nın bebekliğindeki ağlamasına ürkütücü bir halde benziyordu, sanki bir süre kapsülünden çıkıyormuş gibiydi…
Bu ses, Daphna ve Alexander’ın son iki haftadır hissettikleri her şeyi berraklaştırdı -dünyada, fazlaca yakınlarda, fakat göremedikleri, tutamadıkları yada teselli edemedikleri bir bebekleri vardı. Daphna, kapıda zilin çalmasını beklerken May’i kollarında pışpışlıyordu. Alexander gerilmiş bir sövgü savurdu ve May, yüzünde şaşkın bir ifadeyle bakıp, küçük eliyle babasına uzandı. Her iki çift de o gün büyük evlatları için başka planlar yapmıştı; anne babalar, kardeşlerin duygularını yönetmek zorunda kalmadan kendi duygularını yönetmenin yeterince zor olacağını biliyorlardı.
Zil sonunda çaldı ve sonrasında Annie içeri girdi, Daphna’nın kollarındaki bebeğe gülümsüyordu. “Üzgünüm” dedi, ağlayarak, nefesi kesik kesikti. May’in yanağını iki kez öptü ve yüzünü bebeğin boynunun kıvrımına gömdü. Sırt çantası hala üstündeyken kanepeye oturdu. “Nasılsın?” diye soruyordu, May’i kucağında tutarken gözyaşları içindeydi.
Annie’nin eşi bebek koltuğundan Zoe’yi alırken “Hey, Zoe, ben senin annen Daphna” diye sesleniyordu. Daphna, nefes soluğa, gülümseyerek, Zoe’yi kucağına aldı. Oldukca değişik hissediyordu, May’e kıyasla ne kadar büyük olduğuna şaşırmıştı -kızı için almış olduğu kıyafetlerin hiçbirinin ona uymayacağını fark etti!
Kısa süre sonrasında eşler de bebekleri kucaklarına almıştı. Fakat bu seanslar onlardan fazlaca anneler içindi. Bu buluşmalar ortalama iki hafta süresince aileler her gün birbirlerini ziyaret etti, anneler çocuklarıyla kurmaya gereksinim duydukları tüm psişik alana haiz olabilmek için ellerinden geleni yapıyordu. Kimi zaman Daphna ve Alexander’ın evinde, kimi zaman de Annie ve eşinin evinde toplandılar. Anneler bez değiştiriyor, oynuyor, konuşacakları sonsuz ufak ayrıntıyı paylaşıyorlardı: Emzik kullanıyor mu? Ne kadar uyuyor? Uyuyana kadar kucağınızda mı tutuyorsunuz yoksa direkt yatağına mı koyuyorsunuz? En sevilmiş olduğu ninni ne? Kilosu ne kadar değişti?
Tüm bu paylaşıma karşın geçişin sorunsuz bir halde gerçekleşeceği kati olmaktan uzaktı. Bağlantıyı sürdürmeye yönelik anlaşmalar gerilmiş bir halde sonlanabiliyordu. 1998’de ülke kendi embriyosu ile beraber başka bir çiftin embriyosunu taşıyan Donna Fasano örneğini yaşamıştı. Bebekler 5 aylıkken, taraflar iki çocuktan genetik ebeveyni Deborah Perry-Rogers ve Robert Rogers olan çocuğun velayetini Rogers çiftine veren ve Fasano ile eşinin bebeği ayda iki kez ziyaret etmesine müsaade eden bir antak kalma imzaladı. Ziyaretler kısa sürede gerginleşti. Rogers çifti oğullarının adını değiştirdi sadece Fasano ziyarete vardığında ona verdiği isimle çocuğa seslenmeye devam ediyordu ve kendisinden “Bak annen geldi” benzer biçimde ifadelerle “anne” olarak söz ediyordu, Rogers çifti buna tahammül edemedi. Sonunda oluşturulan davada yargıç Fasano çiftinin ziyaret hakkını elinden aldı.
Bu hikayemizde ise fark mevcut. May ve Zoe’nin aileleri talihsiz bir kazanın kurbanıydı sadece hem de talihli bir uyumdan da faydalanıyor benzer biçimde görünüyorlardı: İki çift de finansal olarak benzer bir zemindeydi, bu da her iki çiftin de çocuklarını bu avantajdan yoksun bırakmaktan korkmayacağı anlamına geliyordu. Her iki çift de yaşantı ve kültür olarak da değişik değildi. Ebeveynlik tarzları dahi benziyordu: Besleyici, dikkatli ve naziktiler.
Bazı belirgin farklılıklar da vardı doğal. Örnek olarak Annie çocuklarla evdeyken, Daphna tam zamanlı çalışıyordu.
Sonucunda Ocak ayında çiftler bir sonraki adımı atmaya hazır olduklarına karar verdi -her çocuk için genetik ebeveynleriyle yalnız bir gündüz ziyareti. Daphna, May’i Annie ve kocasıyla birkaç saat geçirmesi için gönderdi ve uzun süreden beri beklediği evladı Zoe ile yalnız kalmış olduğu anda bir üzüntü dalgasıyla yıkıldı. Alexander vardığında Daphna yerde ağlıyordu, Zoe ise May’in otomatik salıncağında sakin bir halde dinleniyordu. Daphna korkulu bir ikilemin içinde bulmuştu kendisini. Hissettiği her mutlu duyguya eşit ve zıt bir negatif duygu vardı:
Zoe burada olduğundan ve sonunda onunla evde olduğumuz için ne kadar mutlu olsam da, May’imi fazlaca özlüyorum. Ona iyi baktıklarını biliyorum fakat onu tanımıyorlar da. Fakat Zoe de burada. Bunun mükemmel bulunduğunu da biliyorum.
16 Ocak’ta, aileler ilk kez gece süresince bebekleriyleydiler ve Daphna uzun süreden beri hissetmeyi özlemiş olduğu bağları hissetmeye başladı. Zoe’yi yatmadan ilkin yıkadığında, kızını kollarına aldı, başının kokusunu içine çekti, yumuşak tüylü saçlarını hissetti. Fakat gene de Annie ve eşinin 10 dakika uzaklıktaki evinde olan May’i düşünmeden edemiyordu. May, Zoe’den gelişimsel olarak daha ileride görünüyordu ve Daphna, değişimin kendisi için daha zor olacağından kaygı ediyordu. Aslen öteki evde durum fazlaca daha kötüydü…
O gece May teselli edilemez bir halde ağlıyordu. Annie onu teselli edemediği için perişandı, kalbi aslına bakarsanız sevilmiş olduğu fakat hıçkıra hıçkıra ağlayan bir bebek için kırılıyordu bu sebeple Annie, May için o anda kesinlikle olamayacağı bir anneydi.
Çiftler kızları kalıcı olarak ne süre değiştireceklerini tartışıyordu sadece o gün vardığında, Daphna dönemin bu kadar süratli akıp geçtiğini ve günün geldiğini tam olarak anlamamıştı. İlk pijama partisinin ertesi sabahı, Annie ve eşi kızların oldukları yerde kalmaları icap ettiğini söylediğinde, Daphna şaşkına dönmüştü. Kararın bu kadar süratli olması onu üzüyordu. Gene de sonucunda zamanının geldiğini kabul etti; kızlar aslına bakarsanız 4 aylıktı ve gidip gelmeler hepimiz için, bilhassa de büyük kardeşler için zor oluyordu.
Ve işler resmiyete döküldü
11 Şubat’ta iki aile bir adliyede buluştu. Birbirlerine alan tanıyorlardı ve o gün, geçişten beri birbirlerini ilk kez görüyorlardı. Yeni ebeveynlik düzenlemelerini resmileştirdiler, taşıyıcı anneleri taşıyıcı anne olarak tekrardan sınıflandıran belgeleri imzaladılar. Artık sorun resmiyete dökülmüştü. Daphna haberi Feysbuk’ta arkadaşları ve ailesiyle paylaştı, mesajlarının çoğunu görmezden geldiler. Zate ne söyleyeceklerini de bilmiyorlardı. Açıklamaya çalışmak yorucuydu.
Sonraki günlerde ve haftalarda, Olivia ve Zoe için tüm gün duygularını denetim altında tutan Daphna’nın gecenin büyük bölümünde acı içinde hıçkırarak ağlamış olduğı saatleri Alexander korkuyla beklemeye başladı… Öteki zamanlarda Daphna, May’in varlığını hisseder ve Alexander’a dönerek “Bana ihtiyacı var” derdi. “Hissedebiliyorum. Derhal gidiyorum.” Alexander acı süreçte onu sakinleştirmek için kendini toplayabilmişti sadece hayatında ilk kez ürkü ataklardan muzdarip olmaya başladı.
Daphna ve Annie, ne olursa olsun, büyük evlatlarının mevzuyla başa çıkmasına destek olmak için ellerinden geleni yapacakları mevzusunda anlaştılar. 13 Şubat’ta Daphna, Olivia’nın May’i özlediğini söyleyerek ağladığını Annie’ye bildiri attı. Daphna, Annie’yi zor bir duruma sokmak istemiyordu, bu yüzden oldukça mütevazı bir halde Olivia’nın “hakikaten zor zamanlar geçirdiğini” yazdı. Yirmi dakika sonrasında, Annie ve May kapısındaydı. Olivia, May’i kucağına aldığında o evden ayrıldığından beri ilk kez bu kadar gülümsüyordu. Alexander fotoğraf çekerek bu anları ölümsüzleştirirken Annie de gözyaşları içinde, May’in de değişimden beri ilk kez bu kadar mutlu göründüğünü fark ediyordu. Sonrasında Zoe ve May’i yan yana yatırdılar ve birbirlerine bakarken fotoğraflarını çektiler: May’in baş parmağı ağzında ve bir eli de Zoe’nin yüzündeydi, Zoë’nin eli ise May’e dokunmak için uzanıyordu.
Annie, o günün ilerleyen saatlerinde gönderilmiş olduğu bir mesajda Daphna’ya May’e verebileceği tüm sevgiyi vereceğine yemin etti ve Daphna’nın da Zoe için aynısını yapacağına inandığını dile getirdi: “Mükemmel bir annesin” diye devam ediyordu:
Kesinlikle birbirimizi ziyaret edip kızlarımızın iyi mi bulunduğunu denetim edebiliriz. Oldukca zor… Iyi mi ayrılacağımı bilmiyorum.
Daphna ise “Ya ayrılmak zorunda değilsek? Ya iki bebeğimiz var ise? Paylaşabiliriz. İki bebeğe haiz olmanın bir yolunu bulabiliriz. Beraber fazlaca süre geçiririz. Kızları birlikte büyütürüz” yazıyordu.
Annie derhal “Evet, beraber büyütelim! İki bebeğimiz olsun!” diye yanıtladı.
Böylece iki aile daha sık görüşmeye başladı, birbirlerine daha yakın oldular fakat evde meydana gelenleri yalnız belli bir seviyede paylaştılar. Annie, hususi hayatında kaygıyla dolup taşıyordu. Kimi zaman May ağladığında Annie, Zoe için hissettiği aynı fizyolojik çekimi hissetmiyordu, suçluluk ve kendini suçlamayla doldurmuş olduğu bir boşluktaydı. “Hani ‘Kan çeker’ diyorlardı” diye düşünüyordu bebeğine bakarken “Niçin şimdi de çekmiyor?”
May’i derinden seviyordu fakat bu sevgi, kalbine kazınmış olan Zoe için hissettiğinden değişik bir sevgiydi. Annie oğlu için neşeli kalmaya çalışıyordu fakat çabaları masum krizlerle sabote edilebiliyordu. “Zoe nerede? Zoe’yi isterim!” diyordu şaşkın bir halde. Annie onu rahatlatmaya çalışıyordu, olabildiğince neşeli görünmeye emek vererek “Şimdi May burada, Zoe, anası Daphna ve babası Xander’la beraber” diyordu.
Dönüştüğünü sezmek
Daphna benzer biçimde Annie de kızının geçişini olabildiğince sorunsuz hale getirmek için çabalıyordu. İki anne de kızını bu zamana kadar iyi mi rahat ettiyse o noktada tutmaya çalışıyordu. Kimi zaman iki anne de dönüştüğü hissine kapılıyordu; değişik bir annenin yerini almaya çalışırken değişik bir insan haline gelmekten korkuyorlardı. Doğumdan sonrasında yalnız birkaç ay yanında kalmayı planlayan anası Daphna’nın durumunu gördükçe ziyaretini uzatmaya karar vermişti.
Çiftler, Mart 2020’de pandemi başladığında yalnız üç aydır birbirlerini tanıyordu; Haziran ayında bir grup yapmaya karar verdiler. Annie’nin oğlu ve Olivia, ufak kardeşlerine olmalarıyla birlikte birbirlerine de yakınlaştılar. Lego oynadılar, slime yaptılar, birbirlerinin tabaklarından yiyecek çaldılar ve görüşemediklerinde birbirlerini özlemeye başladılar. Annie, Zoe’yi görmek için daima çok arzuluyordu sadece iki aile bir araya vardığında duygular tahmin edilemez olabiliyordu. Bir keresinde hastayken Zoe yüksek sesle ağladığında, Annie, Zoe’yi kollarına almamak kendini fazlaca zor tuttuğunu fark etmişti.
Daphna da dönüştüğünü hissediyordu. Klinikten aldıkları haberden sonrasında gelecekte olacakların onu değiştireceğini biliyordu; yalnız diğer yanda kim olacağını bilmiyordu. O ilk yıl süresince aslen bir çok süre güvenli olamıyordu. Çoğu zaman fazlaca sakin olan Daphna, artık daha kolay etkileniyor, daha acele sinirleniyordu. Zoe’ye verebileceği tüm sevgiyi veriyordu: Gözlerinin içine bakıyor, onu sarmalıyor, kulağına yumuşakça şarkılar söylüyor, onu güldürmek için karnını hafifçe gıdıklıyordu. Fakat kimi zaman, sabahın o karanlık saatlerinde Zoe’yi emzirirken birden tekinsiz bir his yaşıyordu. “Bebekleri karıştırdım” hissiyle panikliyordu.
İki aile törenle birleşti
Sonrasında garip bir gelişme daha yaşandı. Vakti zamanında Daphna ve Alexander’ı evlendiren papaz, Daphna’nın Feysbuk’ta paylaşmış olduğu güncellemeden neler bulunduğunu öğrendikten sonrasında Daphna’ya yazdı. Papazın aklına bir düşünce gelmişti: İki aileyi törenle birleştirmeyi teklif ediyordu. Bu düşünce fazlaca pozitif karşılandı. Covid karantina emri yürürlükte olduğundan, “aile birleştirme töreni” kızların ilk doğum günleri civarında Daphna ve Alexander’ın oturma odasında toplanan sekiz şahıs ve eş-dostun online katılımıyla gerçekleşti. Çiftler törende bağlılıklarını dile getirdi. ve papaz yakarma etti. Sonrasında her aile üyesi bir renk kum seçti ve büyüyen ailelerini temsil eden bir ağaç silüetiyle süslenmiş iki değişik kalıba döktü. Bu rengarenk iki ağaç her biri ailenin evinin baş köşesinde duruyor.
Ailelerinin birleşmesi, bir düğün benzer biçimde, ümit dolu bir eylemdi ve fakat, sorunların geride kalmış olduğu anlamına da gelmiyordu. Daphna, hala sevgi verebilmesine karşın, sevgi görmeye eskisi kadar açık olmadığından endişeleniyordu. Ürkü atakları kötüleşen Alexander’dan uzak hissediyordu kendini. Kimi zaman o denli fena oluyorlardı ki, kalp krizi geçirdiğinden güvenli oluyordu; bir keresinde ambulans çağırdılar. Daphna, eşine karşı daha şefkatli olmasını sağlamak yerine, kendini korumak için geri çekildiğini hissetti. Ya ona da bir şey olursa?..
Bebekler ortalama 15 aylıkken Daphna için bir şeyler değişti. Zoe o zamana kadar kendi başına ayakta durabiliyor ve yürüyebiliyordu. Bir sabah, Daphna çöpü çıkarmak için bir anlığına yanından ayrıldı. Bir dakikadan azca bir sürede gitti fakat geri döndüğünde Zoe ağlıyor, kapıya bakıyor ve o yaşlarındaki bir çocuğun tam anlamıyla somutlaştırabileceği bir üzüntüyle ağlıyordu. O anda Daphna’nın aklına geldi: Zoe için o yalnız annesiydi. Öncesi yoktu. Bir tek 1 yaşındaki bir çocuğun, yüzü kendisine öbürlerinden daha çok sevgi ve ilgiyle bakan bir hanıma karşı hissettiği bağımlılık ve arzu vardı. Daphna hala bir duvar var ise yıkması icap ettiğini fark etti. Düşündüğü benzer biçimde, “kalbinin başka bir odasını açmaya” çalışmalıydı.
Kaybolmayan ‘suçluluk hissi’
Her iki aile de daha bir yıl evvel kızlarının ilk Noel’ini onları yitirme korkusuyla geçirmişti. Hiçbiri, gelecek yıl tamamen yeni bir aileyle bir masanın çevresinde toplanmış bir halde Noel’i kutlayacaklarını hayal etmemişti. O Noel’de ve o zamandan beri her Noel’de, ağaçlarının dipleri dört çocuk için oyuncak yığınlarıyla dolu. Fakat her şeye karşın her iki ebeveyn grubu da, bu bolluğun sevinçlerini yansıtmaktan fazlaca, bebeklerinin acı çektiğine ve “onları koruyamadıklarına” dair devam eden korkular taşıdıklarını hissettiler. Daphna bunu “Suçluluk duygusu” diye tanımlıyor ve “İkimiz de kendimizi fazlaca suçlu hissediyorduk” diyor.
May ve Zoe artık 5 yaşlarında. Beraber tatillere gittiler, doğum günlerini beraber kutladılar, salıncakta beraber sallandılar, köpüklü banyolar yaptılar, saklambaç oynarken Alexander’dan saklanırken iki kişilik bir ekip olup yorganın altında kıkırdadılar. Birbirlerini kardeş olarak görüyorlar. Son iki senedir kızlar aynı anaokuluna gidiyordu. Her gün okuldan sonrasında, onları bırakıp alan Annie ve Alexander’a birlikte birazcık daha oynamak için yalvarıyorlardı. Annie, Zoe’yi tertipli olarak görmekten büyük keyif alıyor; Alexander da May için aynı şeyleri hissediyordu. May ona hala “Baba Xander” ve Daphna’ya “Anne Daphna” diyor. Zoe de Annie ve eşine aynı şekilde hitap ediyor.
Kızlar ne kadar yakın olsalar da, belirgin karakterler geliştirdiler. Daha geç yürüyüp konuşan Zoe şimdi ikisi içinde daha gürültülü, daha heyecanlı olan. Daphna, ailelerinin daha gürültülü enerjisine alıştıkça değişip değişmediğini merak ediyor. Zoe, gürültücü köpeği Cece’ye fanatik. May ise tam tersine, köpek fazlaca yaklaşırsa annesinin kollarına tırmanıyordu.
Zaman içinde, Daphna ve Alexander ailelerinin geri dönmesiyle istikrar duygusunu hissetti. Yaşadıkları çileyi medyaya açıkça dile getirdiler ve kliniği görevli tutma umuduyla malpractice davalarını sürdürdüler sadece 2022’de, Olivia’yı afişe etme riskini almak istemedikleri için anlaşmaya varmaya karar verdiler. Kavga sonunda sona erdiğinde, Daphna ve Alexander hiddet ve kızgınlığı geride bırakabileceklerini fark etti. Nefes alabildiler. May ile geçirdikleri zamana minnettar olmayı öğrendiler; şarkı söylemeyi öğrendiği andan itibaren tatlı şarkılar söyleyen, öğle uykularında Daphna’ya sokulan, Alexander’ın büyükbabası benzer biçimde sayılarla arası iyi olan Zoe’ye aşık olmayı da…
Bu yıl, ilk kez May ve Zoe değişik okullara gidecek. Annie, haftada minimum bir kez birbirlerini görebilmelerini sağlamak için kızların pazar günleri baleye yazdırmayı önerdi; Cardinales çifti bu fikri benimsedi. Onlar da bağları sürdürmeye aynı derecede kesin. Kimi zaman Alexander’ın aklından Şimal California’ya taşınma fikri geçse de bu fikir daima karaya oturuyor: Peki ya May? Hala ona fazlaca yakınlar ve taşınmayı ciddi olarak düşünemiyorlar.
May’in anaokulu Zoe’ninkinden ilkin başladı ve hepimiz May’in okuldaki ilk günü için heyecanlı ve gergindi. Annie, May’i okuldan aldıktan sonrasında gruba attığı mesajda May’in okulda Daphna için bir şey çizdiğini sadece fotoğraf gönderemeyeceğini yazdı. May resmi Daphna’ya bizzat vermek istiyordu.
‘Hala çözmeye çalışıyorlar’
O öğleden sonrasında Annie onu Cardinales’lerin evine götürdü ve May Daphna’ya resmi gösterdi. Resimde Daphna’nınki benzer biçimde kızıl saçlı bir karı vardı, karnında bir bebek taşıyordu ve bebeğin ablası olan ufak bir kızın elini tutuyordu. May ilk başta Annie’ye “Seni çizdim” demişti fakat sonrasında Annie’nin aslına bakarsanız bilmiş olduğu şeyi itiraf etmişti: Çizdiği Daphna’nin resmiydi. Annie ve Daphna, May’in okuldaki ilk gününde, Daphna’yi çizmesinin ne kadar karmaşık olduğuna şaşkınlık ettiler. Annie tehdit altında değildi; May ile birbirlerine ne kadar bağlı olduklarını biliyordu. Annie, her şeyden ilkin şefkatli 5 yaşındaki bir çocuğun zihninin karmaşıklıkları karşısında hayrete düşüyordu. “Hala çözmeye çalışıyorlar” dedi hayretle.
Daphna ise bu şekilde anlarda May hakkında duygularının hala ne kadar karmaşık bulunduğunu düşünüyor. May’den vazgeçmiş olduğu için suçluluk duyuyor fakat bir de başka bir tür suçluluk duyuyor -May’i hala sevmesine karşın, her insanın iyiliği için o sevginin şeklini yeni bir şeye dönüştürmek zorunda kalmış olmasından dolayı…
Daphna, “Onu kalbime aynı şekilde iyi mi geri alacağımı bilmiyorum” diyor. O ve öteki anne babalar olan biteni normalleştirmeye çalışıyor fakat çocuklar büyüdükçe daha rahatsız edici soruları olacağını biliyorlar. Talih, seçim, fedakarlık ve uzlaşmayla ilgili sorular. Ebeveynlerin bu sorulara cevapları olmayabilir; yalnız ellerinden gelenin en iyisini yaptıklarını söyleyecekler.
Buna mutlu son denir mi bilmek zor sadece bu, muhtemelen olabilecek en mutlu son ve umduklarından fazlaca daha fazlası.
Kaynak: The New York Times Magazine / Metin Aktaşoğlu tarafınca yerelleştirildi