Ahmet Erhan, 1958’de Ankara’da hayata merhaba dedi. Çocukluğu ve gençliğinin ilk yılları Akdeniz’in çeşitli kentlerinde geçti. İlk ve orta öğrenimini de bu kentlerdeki okullarda tamamladı. Ankara’ya gelip bir akşam lisesinde eğitim yapmış oldu. Kitapçılık, yayıncılık şeklinde çeşitli işlerde çalıştı. Gazi Üniversitesi Türk Dili ve Edebiyatı Kısmı’nden mezun oldu. Militan Dergisi’nde topluca gösterilen şiirleri ile dikkat çekti.
Şiirimizin lirizm zenginliklerini, bilhassa 1960 sonrası yeni cemiyet şiirini çeşitli öğeleriyle kaynaştırarak kendisine özgü bir sese ulaştı. Şiirleri sanat içerikli değerinin yanı sıra ülkede genç insanoğlunun yaşamış olduğu dramın bir güncesi olarak da ehemmiyet taşır. Söylemindeki karamsarlığının arkasında direnen bir yaşama luğu etkilidir.
Ek olarak bakınız ⇒ 1980 SONRASI TÜRK ŞİİRİ
Şiir:
Öykü:
Tecrübe etme:
ÖDÜLLERİ:
BİR BABA İÇİN
Odamın ışığı yanıyor tüm gece
Ellerimi dizlerime koyup, iki büklüm
bir olağandışılık arayarak
Gördüğüm, duyduğum her şeyde
Öylece yaşıyorum:
Güneş parmaklarını sürünceye dek
Koyu bir karanlığa
Bulanmış pencereme..
Bir gece kelebeği
Dolanıyor lambanın çevresinde
Usuldan bir rüzgar esiyor
Yaşlı incir ağacının dallarına yürüyen
Sütün sesini duyabiliyorum
Deniz azca uzakta
İç geçiriyor boyuna.
Seninle konuşurduk baba
Bu şekilde gecelerde, iki bilge şeklinde
Karşılıklı bakışarak
Bazı şeyleri kavrayamasam da, dinlerdim
Bir ihtimal sen de yeni bir şeyler bulurdun geçmişte
O dupduru yüreğini, yılların
Unutulmuş sularına bırakarak.
İşte bir minder daha koydum yanıma
Hemen hemen sıcak
Sanki yeni kalkmışsın üstünden
Terliklerin şuracıkta, getireyim
Çayı da ocağa koyarım istersen.
Annemse haber bekliyor ruhlardan
Namaz kılarak, tesbih çekerek
Sen olsan
Gülerdin bıyık altından
-Ben gülemiyorum baba!
Fakat bir insanı yüreğinde duymak için
Araya bazı kurallar
Koymaya ne gerek var
Anlayamıyorum, eğilip kalkmaya
Dualar okumaya?
II
Ağır aksak adımlarla yürüyen gece
Bana bir şeyleri anımsatıyor
Boynu uykudan ara sıra düşerek
Pencerenin kanatlarına yaslanmış bir anne
Kuytu, karanlık bir yolda
Kocasının ayak seslerini arıyor
Bir çocuk, sedirin üstünde
yüzünü ders kitabına gömmüş
Saate bakıp, geceyi dinleyip
Kitabından bir yaprak çeviriyor.
Sessizliğin sığınaklarına gömülmüş evlerde
Yanan tek tük ışıklar var
Bekçi düdükleri
Birbirlerine slm gönderiyor
O daracık sokakların arkasından:
Bir vukuat yok
Asayiş berkemal!
Sokakta biri bağırsa
Sanki tavan çökecek
Hanımla çocuğun üzerine…
Bu sokak ne süre çınlar
Belli belirsiz ayak sesleriyle?
Bu kapı ne süre çalınır?
Anne, görevini yapmış biri şeklinde
Usul usul kalkar yerinden
Çocuk ne süre sıçrar?
Açılır kapı, girersin içeri
Yüzünde sarhoşlara özgü
Garip bir gülümseme
Kaldırıverirsin omzuna beni
Sorarım: Baba niye geç kaldın bu şekilde?
Eski bir türküyle
Kesersin sözümü…
III
Pijamalarını giydirdik
Sigaralarını, çamaşırlarını, terliklerini
Doldurduk bir çantaya
Saate baktım: Sabah yedi buçuk
Gözlerini tavana dikmiş öylece duruyordun
Ara sıra bakışların
Usulca kayıyordu bana
Ben hemen hemen öğrenmemiştim
Hasta babayı üzmemek için
Gülümser görünmeyi..
Kardeşlerimin ağlayışlarını duyuyordum
Yandaki odadan
-Sen de duyuyordun
Bir şeyler söylemek istedin, konuşamadın
Bir yudum su içtin
İskemlenin üstündeki bardaktan
Sonrasında sükunet içinde devirdin başını yastığına
Göstermek istiyordun sanki
Oldukca evvel öldüğünü..
Azca sonrasında ansızın patladı kapıda
Bir cankurtaran düdüğü…
Akşamdır. Güneş uyuklar evlerin çatılarında
Tasını tarağını toplayıp
Gitmeye hazırlanan
Bir gezgindir sanki
Hoş çakal demek için son bir kez uzanır
Gözlerini uzaklara bağlayıp
Pencereden dışarı bakan çocuğa.
Akşamdır. Babalar ellerinde ekmeklerle
Yürürler kaldırımlarda.
Genç bir oğlan
Ağacın altında şiir okur sevgilisine
Camları titreterek
Bir kamyon geçer sokaktan.
Akşamdır. Çocuklar el ele tutuşup
Dönerler artık okullarından…
…Çalar kapı
Görünür annenin sapsarı yüzü
Binlerce kanadı kırık kuş o sıra
Uçmaya çalışırlar kentin üstünde
Bağırırlar:
-Baba öldü!
V
Baba bana yürüdüğün
O yolları göster
Baba bana dünyanın
Yüreğine inen geçidi
Baba durursam azarla
Tökezlersem kaldır beni
Toprağa süre süre
Arıttım yüreğimi
Ellerim kanıyor bak
Isırganlar yolmaktan
Sesim iyi mi da kısık
Nehirlerin kaynağında
Durup da bağırmaktan
Baba bana yaşamın
Çekirdeğini göster
Baba bana bu yolun
Sonundaki çiçeği
Güneş giriyor koluma
Ömrüm çağırdı beni
Bu yolda yürürüm ben
Baba şarkılarıma küfret
Bigün eğer dönersem
VI
Senin düşlerin baba, bende
Bir ad buluyor kendine
Birbiri ardına ekleniyor sözcükler
Nemli duvarlarında kentin
Deniz köpüğü ve tuzdan dilleriyle..
Senin bakışların baba, bende
Sürüyor, filizleri şeklinde mutsuzluğun
Uzaklara bakan binlerce göz
Ufkun ardını kolluyor boyuna
Güneşin vurulmuş olduğu yerde boynunun.
Senin ölümün baba, bende
Bir anafora kapılarak
Tekrardan doğuma dönüşüyor
Köklerini toprak altında gizleme
Baba, oğlun daha yaşıyor…
VII
Bu şiirleri toprağa gömeceğim
Sözcükleri tohum olacak
Çiçekler fışkıracak topraktan
Sevgilerin dal olacak baba
Uzanacaksın uzaktaki bir ışığı yakalamak için
Işık köklerine dolacak bigün
Yorgunluğun o çiçekleri sulayan
Koca bir dere olacak
Baba, acıların sürgün…
BİR SORU İŞARETİ
Bir kekik kokusu tüter sabahın seherinde
Denizde bir balık kayar, bir yıldız solar gökte
Ve sabah türkü şeklinde yayılır
Salyangozların izleri uzar toprakta
Otların içinde gider kaybolur
Bir salyangoz kadar olamadım, der ozan
Ayak izlerimi tutmayan topraklarda yürüdüm
Unutmasını bilen bayanları sevdim
Trenle gece yarısı geçilen kentleri..
Şimdi bir sual işareti şeklinde kaldım şu dünyada.
Dokunup yaprakların üzerine düşmüş çiylere
Uzanıp gölgesine bir portakal ağacının
Kulak vererek cırcırböceklerinin sesine
Bu şiiri uyku haliyle yazdım
Akdeniz bir çaydanlık şeklinde fokurduyordu azca ötede
Birazcık sonrasında kalkıp yüzümü yıkarım artık
Sonrasında bir kitap okurum, ya da çiçekleri sularım.
Bugün de Ölmedim Anne (1979)
Yüreğimi bir kalkan bilip sokaklara çıktım
Kahvelerde oturdum, çocuklarla konuştum
Sıkıldım, dertlendim, dostlarımla buluştum
Bugün de ölmedim anne
Kapalıydı kapılar, perdeler örtük
Tabanca sesleri uzakta boğuk boğuk
Bir yüzüm ayrılığa, bir yüzüm hayata dönük
Bugün de ölmedim anne
Üstüme bir tabanca doğruldu sandım
Rüzgar, beline dolandığında bir dalın
Korktum, güldüm, kendime kızdım
Bugün de ölmedim anne
Bana böylesi acayip duygular
Bilmiyorum niye gelir, nereye gider?
Döndüm işte; acı, yüreğimden beynime sızar
Bugün de ölmedim anne.
Müzik-Video: Bugün De Ölmedim Anne (Bestelenmiş şiir)
AZERİCE SÖZLERİ Elə bil ki sənə yad olub ayrılıq dərdi Axı dərdə düşən yenə qovuşmağ…
ABD'de yetkililer, 30 yıl sonrasında ilk kez “sıhhatli gıdanın” ne işe yaradığını tekrardan tanımladı ve…
Lazarus'un Genel Özeti Lazarus, ünlü yazar Lars Kepler'in kaleme aldığı sürükleyici bir thriller romanıdır. Kitap,…
AZERİCE SÖZLERİ Elə bil ki sənə yad olub ayrılıq dərdi Axı dərdə düşən yenə qovuşmağ…
Ne ilk ne sonuncusun Düşüp de bu tuzağa kaybeden Kendini terk eder insan Aslen aşktan…
AZERİCE SÖZLERİ Biz hər şeyi bilə bilə ayrılmışıq Dərd çəkmişik ölə ölə ayrılmışıq Ürəyi mənim…