1) Romanın Mevzusu :
Yakup Kadri KARAOSMANOĞLU‘nun 1934 senesinde piyasaya sürülen Ankara romanı ütopik bir romandır. Bu romanda yazarın özlemiş olduğu, özlemini çekmiş olduğu geleceğin Ankara’sı dolayısı ile Türkiye’sidir.
2) Romanın Özeti :
Cumhuriyet inkılabı ile beraber Anadolu’nun tekrardan dirilişi, tekrardan temellendirilip yapılandırılması gerekmektedir. Bu yeni temel üstüne acil bir halde sağlam bir yapı inşaa edilmelidir. Bunu meydana getirecek olanlar ise devrin idealist yurtsever insanları olacaktır. Ankara romanında ise bunu gerçekleştirecek idealist insanların verdiği savaşım anlatılmaktadır. Bu idealist insanoğlu inkılap hareketini özümsemiş, ulusal şuura haiz karakterlerdir. Bu insanoğlu yaşam serüveni içinde karmaşık yollardan geçerek romanın son bölümünde bir araya gelirler. Kendi hayatlarını geleceğin modern, çağdaş, öz benliği ile çelişmeyen maddi ve tinsel varlığını kaybetmeyen, değerleri ile övünen yeni Türk toplumu yaratma mücadelesi içinde geçer.
Ankara romanı üç bölümden oluşmaktadır:
- Birinci bölüm : Sakarya Savaşı öncesi (1922’ye kadar).
- İkinci bölüm : Cumhuriyetin ilanını izleyen seneler (1926’ya kadar).
- Üçüncü bölüm : Cumhuriyet sonrasının 14. ve 20. yılları (1937-1943’e kadar).
Bu üç bölümdeki vakalar yazarın her bölümde ayrı bir kişilik olarak karşımıza çıkardığı Selma Hanım’ın çevresinde geçer. Selma Hanım’ın arayışı Ankara’nın arayışıdır. Yazgısı Ankara’nın yazgısıdır. Yaşamı da Ankara’nın yaşamıdır. Selma Hanım’ın ilişki kurduğu erkekler ise birer simgedirler.
Birinci bölüm : Sakarya Savaşı öncesi (1922’ye kadar):
Kurtuluş Zaferi ile sonuçlanan, harp yıllarındaki Ankara’yı kısa hatlarla açıklamaktadır. Romanın kahramanı olan Selma Hanım yaşamını bu üç bölümde üç ayrı erkekle geçiriyor. Ulusal savaşım yıllarında bir banka şefinin karısıdır. Kocası Nazif’le Ankara’nın yabancısıdır. İstanbul’lu hanım için Ankara’da yaşam tek düze ve sıkıcıdır, yoksulluklarla doludur. Boş zamanlarında Hatice Hanım ve Halime Hanım ile söyleşi eder. Bu sohbetlerinde gündelik Ankara yaşamını tüm çıplaklığı ile gözler önüne serer. Daha sonraları Nazif Bey’in vekil arkadaşı Murat Beyle tanışırlar. Bu sırada binbaşı Hakkı Beyle de tanışırlar. Bu dönemlerde Hakkı Bey’in ulusal savaşım ruhu ve azmi kendisini fazlasıyla etkisinde bırakır. Tüm ümitlerin zafer’e bağlandığı, başka hiçbir şeyin ehemmiyetli olmadığı bu devirde, her insanın mütevazı bir yaşamı vardır. Yalnız kocası Nazif Bey’in ulusal davaya bir erkekten beklediği coşku ve ilgi ile bağlanmadığını gören Selma Hanım yavaş yavaş kocası Nazif Bey’den kopmaya adım atar. Erkân-ı Harp Binbaşı’sının düşünce ve hareketlerine yakınlık duyar. Birinci bölüm Selma Hanım’ın binbaşının albenisine kendisini kaptırdığı bir zamanda sonuçlanır.
İkinci bölüm : Cumhuriyetin ilanını izleyen seneler (1926’ya kadar):
İkinci bölümde Selma Hanım Nazif Bey’den boşanmıştır. Bu bölüm zaferden sonraki Ankara’dır. Selma Hanım eski binbaşı emekli Miralay Hakkı Bey’in karısıdır. Sadece koşullar değişmiş değişen koşullar Cumhuriyet öncesinin kişilerini de değiştirmiştir. Hakkı Bey ordudan, Murat Bey vekillikten ayrılmışlardır. Vurguncu harp zengini şirket meclisi idarelerinde dolaşan, ecnebi gruplarla komisyon işleri hayata geçirmeye çalışan Hakkı Bey’in yeni yüzüyle karşılaşırız. Hakkı Bey ulusal idealleri bir tarafa bırakmış, maddi refah içinde yalnız kendi hesabına çalışan birisine dönüşmüştür. Bu zümreye bakılırsa artık halkçılık diye bir dava kalmamıştır. Bu bölümde halk ile bu zümre içinde iyi mi doldurulmaz bir yar açıldığını, inkılabı bu şekilde anlayanları, hep kendi lehlerine çekenlerin eleştirisi yer alır. Selma Hanım yeni kocasından da uzaklaşır. Bu sırada muharrir olan Neşet Durağan(durgun) genç bayanı görmek için onların bazı alemlerine iştirak eder. Selma Hanım bu yaşamın acılarını onunla paylaşır. Binbaşı Hakkı Bey’den boşanır. Bundan sonraki hayatında toplumsal hizmetlerin en değerlisi olan öğretmenlik görevine atılır.
Üçüncü bölüm : Cumhuriyet sonrasının 14. ve 20. yılları (1937-1943’e kadar):
Son bölüm yazarın hayalindeki Ankara’dır. Yazarın bu imgesel Cumhuriyet’in Onuncu Yıl Dönümü Bayramıyla adım atar. Gazi Mustafa Kemal’in Türk milletine hitabesi, bir devir başlangıcının, bir yeni sabahın ilk işareti şeklinde olmuştur. Ankara’nın çehresi değişmiştir. Bundan sonrasında bencil bir zümrenin zevkine ve menfaatine karşı şiddetli matbuat hücumu adım atmıştır. Halk evleri, Toplumsal Mükellefiyet Teşkilatı yeni yaşamın odakları olmuştur. Selma Hanım Neşet Durağan(durgun)’le evlenmiş, bu iki insan yeni yaşamın bayındır ve inşasında elele vererek büyük bir aşkla çalışıyor, yeni değerleri halk yığınlarına götürürler. Harf İnkılabı, Tarih Cemiyeti, Yüksek İktisat Enstitüsü, Halk Evleri şeklinde daha bir fazlaca alanda büyük atılımlar, büyük yenilikler gerçekleşir. Selma Hanım ve Neşet Durağan(durgun) fırsat buldukça Anadolu’nun çeşitli yerlerine gezi eder, bu seyahatlerinde gördükleri yerlerin yeni çehresiyle karşılaşırlar. Anadolu toprağı, suyu, kırı, bayırı, dağı, taşıyla benzeri olmayan güzelliğiyle cennetten bir parça şeklinde tasarım ederler, bundan doyumsuz bir haz alırlar. Hele Pınarbaşı’nda düzenledikleri eğlencelerde halk ezgileri ve türküleri çalınır söylenir, sabaha kadar hoşça zaman geçirirler. Roman yazarın bu tasavvuruyla son bulur.
3) Ana Düşünce :
Yeni kurulan bir devletin buhranlı dönemlerinde insanların kendi menfaatlerinden fazlaca devletini ve milletini düşünmesi gerekir. Bu zor devrin atlatılmasında her ferdin yürek yüreğe, el ele emek vermesi; engelleri, ne kadar güç olsa da beraberce aşması gerekmektedir.
4) Olayların ve Şahısların Değerlendirmesi :
Selma Hanım : İyi bir tahsil görmüş, haksızlıklara boyun eğmeyen, yurtsever, vatan sevgisi uğrunda oradan oraya koşan; hep bir şeylet arayan, aradığını bulamayan; azimli ve hoş görülü, halden anlamış olur, olgun bir kişidir.
Nazif Bey : İyi bir tahsil görmüş banka şefidir. Sessiz, sedasız, vatanından fazlaca canını seven kişidir.
Binbaşı Hakkı Bey : Ulusal savaşım yıllarında atılgan ve yiğit bir askerdir. Ulusal savaşım bitince tavır ve hareketlerinde değişmeler olur. Ulusal savaşım vurguncusudur, sömürücüdür, vurdumduymaz biridir.
Neşet Durağan(durgun) Bey : İyi bir tahsil görmüş, genç bir yazardır. Ulusal mücadelenin yanında yer almış, gönülden desteklemiş, inkılabın yanında canla başla çalışan; sorumluluğunu bilir, azimli, hoşgörülü, halden anlayan bir kişidir.
Murat Bey : Kendisi Anadolu’nun bağrında yetişmiş, ulusal mücadelenin yanında yer almış, tutucu, kendi çıkarını herşeyin üstünde tutan bir insandır. Ulusal savaşım vurguncusudur. Ulusal savaşım sonunda varlıklı olmuş, harvurup harman savuran bir kişidir. Ailesi ile Avrupa’ya firar etmiştir.
Ömer Efendi ve Ailesi : Kültür düzeyleri düşük insanlardır.Kendilerinin ayıp saydıkları şeyleri başkaları yaparsa ayıp sayarlar. Kendileri yaparsa olağan karşılarlar. Tutucudurlar. İş hayatında başarılıdırlar.
Yıldız Hanım : Tiyatro sanatçısıdır.
Şeyh Güvenli : Dini bir kişidir, tutucudur.