Edebiyatın ele almış olduğu mevzular geçmişten günümüze kadar pek fazla değişikliğe uğramamıştır. İnsan ne yaşarsa onu anlatır, yaşanmış olan temel olayların değişmemesi edebiyat eserlerinde konuların değişmemesini bununla beraber getirmiştir. Fakat eserler incelendiğinde aynı mevzuda yazılmış eserlerin birbirinden fazlaca değişik özellikler gösterdiği görülür. Bunun sebepleri; metin türlerinin faklılığı, yazar ve şairlerin değişik edebiyat anlayışları benimsemeleri, informasyon birikimlerinin, ilgi alanlarının, kişisel özelliklerinin, yetişme tarzlarının, inançlarının, geleneklerinin vb. pek fazlaca şeyin değişik olmasıdır.
“Yağmur”, bir sürücü için trafik sıkışıklığını ve kaza riskini; bir sokak evladı için aslına bakarsanız zorluk derecesi yüksek yaşam şartlarının daha da zorlaşmasını; bir ziraatçi için ürünlerinin verimli olmasını; bir ozan için de hayallerini tetikleyen bir esin kaynağı anlamı taşıyabilir.
İnsan, çevresindeki pek fazlaca vakası, durumu yada nesneyi kendi iç hayatına gore yorumlar, değerlendirir bir çok süre. Yaşadığımız yer, toplumdaki statümüz, ruh halimiz vakalara bakış açımızı etkisinde bırakır. Geçimini sağlayamayan yada kıt kanaat geçinen birinin ekonomik vakalara bakışıyla yeterince iyi kazanan birinin perspektif ve yorumları birbirinden değişik olacaktır. Başka bir örnek verecek olursak; fazlaca sevilmiş olduğu birini kaybeden bir ressam güneşli bir günde yapmış olduğu resimde güneşi siyah çizebilir.
Aynı temada ortaya konulmuş olan metinlerin değişik olmasının sebebi, her sanatçının bakış açısının ve ifade tarzının değişik olmasıdır. Ek olarak değişen süre ve mekan, insanların düşüncelerinin farklılaşması, aynı temanın değişik tarzlarda yorumlanmasını da bununla beraber getirir.
Yazarlar eserlerinde kişiden kişiye değişmeyen, kanıtlanabilen nesnel yargılar kullanabileceği benzer biçimde; kişisel düşüncelerini ve duygularının ifade edeceği öznel yargılara başvurabilir.
Yazarın başkasından öğrendiklerini, duyduklarını ifade etmek amacıyla gerçekleştirdiği ifade dolaylı ifade, kendi gözlemlerini ve deneyimlerini dile getirmiş olduğu her düzeydeki ifade ise direkt anlatımdır.
- Ahmet Haşim’in şiirlerini fazlaca seviyorum. (Direkt ifade)
- Ahmet Haşim Suriye’de dünyaya gelen. (Dolaylı ifade)
Yazarın metinde somut yada soyut kelimeler kullanımı anlatımda somut yada soyut olması bakımından anlatımı etkisinde bırakır. Somut ifade daha fazlaca bilimsel, soyut ifade ise daha fazlaca felsefi metinlerde kullanılır.
- “sevgi” mevzusu ele alınan bir metinde mevzunun ele alınış biçimi soyuttur.
- “tv”mevzusu ele alınan bir metinde mevzunun ele alınış biçimi somuttur.
Anlatıcının duyu organlarıyla anlatımı somut ifade özelliği kazanır, bunların haricinde ki anlatıcının başkalarından işittiği yada deneyimlerini ifade etmiş olduğu ifade ise soyut ifade özelliği kazanır.
Not: İletişimde anlatıcı ile anlatılan nesne yada mevzu arasındaki ilişki anlatımım öznel yada nesnel, direkt yada dolaylı, somut yada soyut olması bakımından anlatımı etkliler.