Popüler medyanın ara ara konuşmayı sevilmiş olduğu konulardan biri de asteroit madenciliği. Her ne kadar günümüzde bu şekilde bir madencilik türü olmasa da, hızla gelişen teknolojinin ve uzay bilimlerinin gelişmesiyle beraber türümüzün geleceğinde bu tür girişimler yapılmasına kati gözüyle bakılıyor.
Bilhassa son dönemde Psyche isminde metal açısından varlıklı asteroite gönderilen uzay aracıyla beraber, asteroit madenciliği oldukça popüler bir başlık olmaya başladı. Hele de asteroitin 10 kentilyon dolar (şu demek oluyor ki 10’dan sonrasında 18 sıfır yazmanız gerekiyor) değerinde olduğu iddiaları, popülerliğini daha da artırdı.
Peki ya bu değerleme ne kadar doğru? Ve tam olarak ne anlama geliyor?
Bir asteroit madenciliği girişimi olan Astroforge şirketinin desteklediği bir yazı, asteroitlerde hangi metallerin mevcut bulunduğunu ve kolay hesaplamalardaki kadar kıymetli olup olmadıklarını inceledi. Yazı asteroitlerde bulunan metalleri iki değişik türe ayırıyor: Dünya’ya getirmeye değecek olanlar ve olmayanlar.
Dünya’ya getirmeye değeceği kabul edilen metaller, platinyum grubu metaller olarak öne çıkıyor. Bu metaller, alışılmadık yüksek maliyetleri, düşük arzları ve günümüzdeki birçok değişik teknolojide oldukça kullanışlı olmalarıyla dikkati çekiyor.
Öteki kategoriyse demir, alüminyum ve magnezyum şeklinde uzaydaki inşaat işlerinde kullanılabilecek metallerden oluşuyor. Bu tür metalleri Dünya’ya götürmek hem maliyetli hem de metaller gezegenimizde düşük fiyatlara kolayca bulunabiliyorlar. Buna rağmen bu metaller uzay istasyonları yada güneş panelleri şeklinde uzaydaki büyük yapılarda kullanılabiliyorlar.
Sadece uzay kökenli metallerdeki aslolan sorun, oldukca pahalı oldukları için herhangi bir talep de görmüyor oluşları. Bu yüzden değerlerini de belirlemek pek mümkün değil. Sadece bu metallerin Dünya’daki “rakiplerini” değerlendirmek mümkün. Mesela şu anda Dünya’dan herhangi bir maddeyi uzaya fırlatmanın maliyeti, kilogram başına 10 bin dolar. Demir şeklinde bir madde içinse bu maliyetin üstüne kilogram başına 100 dolar daha eklemek gerekiyor.
Sadece mevzu platinyum grubu metaller olduğunda, rodyum şeklinde bir maddeyi uzaya göndermenin maliyeti kilogram başına 500 bin dolara kadar çıkıyor. Kısaca eğer uzayda rodyum kullanılacaksa, bunun için asteroit madenciliği anlamlı bir çözüm olabilir.
Peki ya asteroitlerin aslolan kıymeti ne kadar?
Birincisi ve en önemlisi, son araştırmalar Psyche şeklinde “saf metalden” yapıldığı iddia edilen asteroitlerin muhtemelen tamamen kurgu bulunduğunu gösteriyor. Sadece gene de bu fena bir haber şeklinde dursa da, araştırmaların öteki kısmı nispeten metal içinde ne olduğu düşük olduğu tahmin edilen asteroitlerin bile aslına bakarsak ekonomik anlamanda makul miktarlarda metale haiz bulunduğunu ortaya koyuyor.
Bunu kanıtlamak için yazı, bir takım meteorit araştırmasının detayına iniyor. Zira meteoritler de asteroitlerden arta kalan kayalar. Araştırma 83 değişik elementin ‘derecelerini’ Dünya yüzeyinde yada yakınında bulunan cevherlerle karşılaştırdı.
Doğal ki uzaktaki astreoitlerin içeriklerini net olarak saptamak oldukca mümkün değil. Bu yüzden kısa sürede geri getirilen astreoit örnekleri haricinde, ileri çözümleme teknikleriyle incelenen göktaşı örnekleri en iyi seçenek oluyor.
Araştırmayla ortaya çıkan veriler, platinyum grubu metallerin her ne kadar ilk başta beklenenden düşük yoğunlukta olmalarına karşın, gezegenimizin yüzeyindeki cevherlerdekinden oldukca daha yüksek yoğunluklara haiz bulunduğunu gösterdi.
Bilhassa, refrakter metal külçe (RMN) olarak malum ve uzayda oldukça kullanışlı olması beklenen bir araç-gereç, Dünya’da yada öteki asteroitlerden elde edilmiş araç-gereç türlerinde bulunan her şeyden daha yüksek PGM konsantrasyonlarına haiz olabilir.
RMN’ler esas olarak L tipi asteroitlerde kalsiyum alüminyum inklüzyon (CAI) yapısında bulunuyor. L-tipleri kırmızımsı bir renk tonuna haiz nispeten ender asteroitler ve hemen hemen onları ziyaret etmedik. Gene de yüzde 30’dan fazla CAI’den oluştukları düşünüyor ve bu durumda ek bir işleme doğal olarak tutulmadan mühim oranda çıkarılabilir platinyum grubu metal içerebilirler.
Uzayda kullanılacak metallere bakıldığında, başlangıçta tahmin edilmiş olduğu kadar bolca oldukları, sadece oksitlenmiş hallerinden işlenmelerinde zorluklarla karşılaştıkları görülüyor. Tipik olarak bu, daha sonraki işlemler için lüzumlu olan temel metali kırmak için erimiş regolit elektrolizi şeklinde bazı yüksek enerjili prosedürler gerektirir.
Bu işlemleri gerçekleştirmek için yeterince büyük bir güç kaynağına haiz olmak, bu güç kaynağını da inşa etmek için gene güç kaynağına gereksinim duyacak malzemeye gereksinim duymak şeklinde (Evet kafanız karıştı) bir tavuk-yumurta problemi karşımıza çıkıyor
AstroForge bir sonraki görevi olan Dünya’ya yakın asteroitlerle buluşma görevini Ocak ayında başlatmayı ve asteroitlerin ‘metalik’ olup olmadıklarını anlamaya emek harcamayı planlıyor.
Science Alert’in makalesini Özgür Yıldız Türkçeleştirdi.