Astronotların ay yüzeyini terk etmesinden bu yana 52 yıl geçti. Biz dünyalılara bakılırsa ise Ay, geri dönüşümüzü birazcık daha uzun süredir bekliyor. Ortalama 1,1 saniye daha uzun süredir…
Bu sayı size fazlaca gelmeyebilir, ek olarak Ay’daki dönemin bizim gezegenimize bakılırsa her gün saniyenin 57 milyonda biri (0,0000575) kadar süratli geçmesi de fazlaca “dişe dokunur” bir sayı değil.
Fakat NASA’daki bilim adamlarının gerçekleştirdiği yeni bir araştırmanın bu mühim sonucu, ABD uzay ajansı Ay ve daha ötesine insanlı görevler gerçekleştirmeye başladığında, yönlendirme sistemleri için tehlikeli sonuç olacak.
Yer çekimi, zamanı yavaşlatıyor
Albert Einstein’ın izafiyet teorisinde açıklamış olduğu suretiyle, yer çekiminin zamanı yavaşlattığını biliyoruz. Sadece Dünya ve Ay’ın çekim kuvvetleri arasındaki benzer biçimde yer çekimi farklılıklarıyla ortaya çıkan herhangi bir zamansal çarpıklığı ölçümlemede yeni yeni adımlar atabiliyoruz.
Birbiriyle ilişkili, ya da değişik çekim kuvvetleri ile hareket eden iki obje arasındaki minik farkları tespit edebilecek kadar duyarlı atom saatlerini yalnız geçtiğimiz son on yıl içinde geliştirebildik.
Ve insanlı Ay inişleri arasındaki bu elli senelik uzun “duraklama” süreci sebebiyle, bilim adamlarının Dünya ile uydusu arasındaki vakit farkına eğilmek için bir sebebi yoktu. Ay, Dünya’nın yerçekiminin altıda birine haiz fakat astronotlar orada yalnız kısa bir süre kalmış olduğu için, vakit farkı fazlaca büyük bir problem oluşturmuyordu.
Artık bir teslim zamanı var!
Şimdi ise bilim adamlarının bir nihai teslim zamanı var: NASA, astronotları 2026 senesinde Artemis görevleri ile yeniden Ay’a göndermeyi planlıyor. Bu görevlerde uydumuzda üs kurulabilecek olası alanları araştırıp Ay’ı, Mars’a yolculuğumuzda bir basamak olarak kullanacaklar.
“Kesinlik fazlaca mühim”
NASA’nın Maryland’daki Goddard Uzay Uçuşu Merkezi’nde yönlendirme sistemleri mühendisi olan Cheryl Gramling New Scientist’ten Jonathan O’Callaghan’a şu şekilde diyor:
“Ay üstünde sürekli varlık göstermeyi planlıyoruz. Dünya üstündeki GPS benzer biçimde altyapılar, zamanı nano saniye seviyesinde gösteriyor. Eğer Ay yüzeyinde yön bulmanız ve tehlikeli bölgelerden kaçınmanız gerekiyorsa, bu kesinlik mühim.“
Geçtiğimiz Nisan ayında NASA ve öteki ABD kurumlarına Ay için, öteki uzay ajanslarının da kabul edeceği birleşik bir vakit referans sistemi geliştirme görevi verildi.
Yeni bulgular, bu mevzuda destek olacak ve bir süredir bunların üstünde çalışılıyor. NASA’nın bu emek harcamayı yürüten Jet İtki Laboratuvarı’ndan fizikçi Slava Turvshey de O’Callaghan’a şunları söylemiş oldu: “Birinin oturup, hesaplamayı yapması gerekti.“
Saniyenin 57 milyonda biri kadar…
Dünya’dan bakıldığında, Ay’da dönemin her gün saniyenin 57 milyonda biri kadar süratli ilerlediği görülüyor.
Turyshev ve meslektaşları bu sayıya, Güneş Sisteminin ağırlık merkezine bakılırsa Dünya ve Ay’ın oynak ölçü ölçeğini hesaplayarak ulaştılar. Bu ağırlık merkezi, Güneş, gezegenler ve uyduların çevresinde duyarlı bir denge içinde döndüğü kütle merkezimiz.
İki hesaplama arasındaki “mikro saniyelik” fark
Ekibin hesaplamaları, ABD Ulusal Standartlar ve Teknoloji Enstitüsü’nün Şubat ayında verdiği rakamdan 56,02 mikro saniye değişik. Bu, minik bir farkmış benzer biçimde görünse de büyük mesafeler söz mevzusu olduğunda mühim bir fark ve üstünde çalışılmasının sürmesi gerekmekte.
Her iki netice da hemen hemen hakemli değerlendirmeden geçmedi. Ek olarak Ay zamanının nihai tanımının, Ağustos ayında toplanması planlanan Internasyonal Ağırlık ve Ölçü Bürosu ile Internasyonal Astronomi Birliği benzer biçimde bir takım kurum ve müessese tarafınca doğrulanması da gerekmekte.
Son olarak, Dünya’nın dönüşünün iyi mi acayip bir halde yavaşladığını, günlerimizi birazcık daha uzattığını ve üstündeki insan faaliyetlerinin onun dönüşünü iyi mi değiştirdiğini de göz önünde bulundurmamız gerekecek.
Science Alert haberinden Türkçeleştirildi