Kategoriler: Genel

Balıkların hafızası gerçekten üç saniye mi? Bilim insanları deneylerle ortaya koydu

“Balık hafızalı” tabiri küresel çapta o denli oturmuş bir tabir ki neredeyse çoğumuz balıkların hafızalarının olmadığı noktasında hem fikiriz. Hatta “Balıkların hafızası üç saniyeymiş” muhabbeti o denli yerleşmiş bir kent efsanesi ki mesela karikatür aleminin de sık sık uğramış olduğu bir sorun olarak karşımıza çıkıyor. Sadece bilim adamları bilhassa Japon balıklarıyla özdeşleştirilen “üç saniyelik balık hafızası” meselesinin tamamen bir kent efsanesinden ibaret bulunduğunu ortaya koyuyor.

Sydney’deki Macquarie Üniversitesi’nde balıkların bilişsel özellikleri mevzusunda çalışan Prof. Culum Brown, Japon balıklarının ve neredeyse öteki tüm balıkların, bölgeler ve hatta arkadaşlarının kimlikleri mevzusunda kusursuz bir hafızaya haiz bulunduğunu öne sürüyor.

Deneylerle ortaya koydular

Prof. Brown, yapmış olduğu bir takım gözlem sonucunda gökkuşağı balıklarının simüle edilmiş trol ağlarındaki rotalarını bir yıla kadar hatırlayabildiklerini buldu. BBC Radio 4’te Naturebang adlı programa katılan Prof. Brown:

Balık yada başka bir canlı fark etmez, bu tür bir bellek kapasitesine haiz olmayan herhangi bir hayvanın dünyada uzun süre yaşayamayacağını söyleyebilirim.

Balıkların hafızalarına ilişkin genel yargıya karşı çıkan Prof. Brown, “Eğer bu iddia doğru olsaydı balıklar yeni davranışlar öğrenemez yada çevrelerindeki değişikliklere iyi mi uyum sağlayacaklarını öğrenemezlerdi” diyor.

Sadece bu inanış ne kadar yaygın olursa olsun, bilim adamları balıkların etkisi altına alan bir öğrenme kabiliyetine haiz bulunduğunu senelerdir biliyor.

Kaçış yolunu ustaca bulup hatırladılar

Prof. Brown bunu vurgulamak için balıkların balıkçı teknelerinin pençesinden iyi mi kurtulduklarını gösteren bir gözlem tasarladı. Gökkuşağı balıklarını, üstünde kaçış yolu görevi gören tek bir delik açmış olduğu, trol ağının minyatür bir maketinin bulunmuş olduğu bir tanka yerleştirdi.

Deneyi yine yine yaptıkça balıkların kaçış deliğini bulma mevzusunda daha süratli hale geldiğini gözlemlediler. Prof. Brown, “Dört yada beş denemenin sonunda, temelde ağın önünde sakin bir halde yüzüyor olacaklardı. Ve akvaryumun ortasına geldiklerinde, kelimenin tam anlamıyla U dönüşü yapmış olup direkt delikten yüzüyorlardı. ‘Vay canına, bu inanılmaz bir şey’ dedik.”

En şaşırtıcı olan ise, 11 ay sonrasında balıkları düzeneğe geri koyduklarında deliği ilk denemelerinde hâlâ bulabiliyor olmalarıydı.





Balıkların düşünüldüğünden oldukca daha iyi bir hafızaya haiz bulunduğunu gösteren tek emek verme bu değil. Oxford Üniversitesi bünyesindeki araştırmacılar 2022’de dokuz Japon balığını, yerleştirilen ödül için 70 santimetre yüzmeleri ihtiyaç duyulan bir düzeneğe koydular. Balıklar yine yine başarıyla ödüle ulaşırken araştırmacılar, balıkların tıpkı doğada kayaları ve deniz yosunlarını kullandıkları şeklinde, tankın duvarlarındaki çizgileri kullanarak çevrelerini haritalayabildiklerini keşfettiler.

Prof. Brown da birçok balığın denizde senelerce kaldıktan sonrasında bile üreme alanlarına geri dönebildiğini belirtiyor:

Alabalık ve somonun her yıl üremek için tam olarak aynı yere geri döndüğünü çoğumuz biliyoruz. Ve bu aslına bakarsak birçok bölge balıkçısı içinde yaygın bir durum. Balıkçıların göç desenlerinin, yumurtlama davranışlarının ve beslenme alanlarının nesiller süresince bireyden bireye kültürel olarak aktarıldığına dair mükemmel kanıtlar var.

Mesela, İngiltere, yumurtalarını İskoçya’nın batı kıyılarındaki tatlı su akarsularının çakıllarına bırakan Atlantik somonuna ev sahipliği yapıyor. Yumurtadan çıkan genç somonlar, denize doğru yola çıkmadan ilkin aylarca, senelerce tatlı suda kalıyorlar.

Somonlar, sonbaharda ‘somon sürüleri’ olarak dereye geri dönmeden ilkin erişkin olana kadar ortalama altı yıl denizde kalıyorlar.

“Aslına bakarsak, bu vakası incelerseniz, bir çok hayvanın davranışlarının büyük bir kısmı öğrenilerek uyarlanmış ve ince ayarlanmıştır” diyen Prof. Brown, balıkların birbirlerini tanıma kabiliyetine haiz olduklarını ve daha ilkin karşılaştıkları balıklarla takılmayı tercih ettiklerini de ileri sürüyor.

Geriye dönerek bakıldığında, bir balığın hafızasının kısa olduğuna inanmanın “bir tek çılgınca bir düşünce” bulunduğunu da ekleyen Prof. Brown, “Bu bizlere onlara fena hareket etmek için bir bahane veriyor, zira eğer zekaları hakkında düşük bir görüşe sahipsek, kim bilir onları istismar edebilir ve bundan sıyrılabiliriz” sonucuna varıyor.


Kaynak: Daily Mail / Metin Aktaşoğlu tarafınca yerelleştirildi

Bul-Tikla

Son Yazılar

Sesli mesaj tartışmasına son! WhatsApp’tan kullanıcılarına büyük zaman kazandıracak yenilik

Hepimizin hayatında, iki satır bildiri yazmak yerine dakikalarca bitmeyen sesli mesajlar atan o arkadaştan vardır.…

1 saat ago

Işığın Savaşçısının El Kitabı Özeti ve Konusu

Işığın Savaşçısının El Kitabı – Paulo Coelho Mevzusu Kitap, içsel yolculuğu ve insanoğlunun kendi potansiyelini…

6 saat ago

Akıllı saat telefona nasıl bağlanır? (Bağlanma sorunu olan herkese gelsin)

Akıllı saatler, hayatımızı kolaylaştıran ve daha verimli hale getiren teknolojik aletlerden biri konumuna ulaştı. Sağlıkla…

8 saat ago

Hippi Özeti, Konusu ve Karakterleri

Hippi – Paulo Coelho Karakterler Paulo: Paulo Coelho’nun genç halidir. Özgürlüğe ve kendini keşfetmeye aç…

14 saat ago

Bir telefon, gamepad’e nasıl dönüşür? (Bir başka deyişle oyun kumandasına)

Akıllı telefonların oyun dünyasında giderek daha mühim bir rol oynadığı bu günlerde, oyun deneyimini iyileştirmek…

14 saat ago

Don Toliver – New Drop Şarkı Sözü

[Chorus] Got two girls in the cut And I don't know what to do I…

16 saat ago