Bilinmeyen Bir Kadının Mektubu Özeti ve Konusu

Bilinmeyen Bir Kadının Mektubu – Stefan Zweig

Mevzusu

Bilinmeyen Bir Kadının Mektubu okuyucuya bir roman üstünden insan psikolojisinin derinliklerini konu alıyor. Duygusal çöküntüleri, yaşamın iniş çıkışlarını, anlam yüklenen bekleyişleri ve asla vaz geçmeyen bir insanoğlunun yaşamını okuyoruz, romanın ana hattı; Uzun soluklu bir mektuba dayandırılmış olması ile tek bir ağızdan, olanca samimiyetine dayanıyor. Koca bir roman fakat ölümsüz bir aşkı özetleyen etkili bir kitap.

Bilinmeyen Bir Kadının Mektubu Özeti

Tanımmış yazar olan Bay R. Almış olduğu uzun soluklu mektupla o güne kadar ona oldukça yakın fakat ondan bir o denli uzak bir hanımdan almış olduğu bu mektubu okumaya adım atar. İsmini sormayı bile düşünmediği imgesel bir silüetten bile azı olan bu isimsiz hanım çocuğunun ölümünden başlayıp kendi ölümüne kadar olan bir yaşamı anlatacaktır. 25 sayfalık bu mektup, uzun bir yaşamı kısa bir paranteze alacak ve okuyan kişinin kim bilir bugüne dek olan yaşam tarzını değiştirecek bakış açılarını içerecektir.

İsimsiz hanım mektubunu çocuğunun soğuk bedeninin yanında yazmaya adım atar. Bay R. İle ilk karşılaşmaları o hemen hemen bir çocukken – 13 yaşında- gerçekleşmiştir. Evlerinin karşı dairesine taşınan delikanlı, onun hayal dünyasında yerini alır. Her geçen gün hayranlığı sevgiye ve aşka dönüşür. Ona kendini beğendirebilmek için dış görünüşünden tutun, derslerine kadar kendisine gösterdiği itina de artar. Yolunu gözlediği delikanlı ise ondan bihaberdir. Tüm çabalarına karşın hiçbir şey onu görünür kılmaz.

Anası, bir başkasıyla evlenip kent değişiklik yapmak zorunda kaldıklarında hayata küser. Genç kız, yazarın tüm kitaplarını, hakkında çıkan tüm haberleri takip eder. Bu yaşamdan almış olduğu tek zevktir artık. İki yıl devam eden bu süreden sonrasında Viyana’da iş bulup yeniden eski yaşadıkları şehre döner. O günden sonrasında yazarın evinin çevresinde devamlı zaman geçirir ve onunla karşılaşmak için elinden geleni yapar. Nihayet kendini fark ettirdiğinde, üç gün devam eden bir beraberlik yaşarlar. İş seyahati diye bahaneler sonrası, genç kızın beklentileri nafiledir. Ayrıca sevilmiş olduğu insanın çocuğunu taşıdığını ona söylemez. Onu zor durumda bırakacağını düşünür. Artık yeni tesellisi çocuğudur. Âşık olduğu insanın bir parçasını özenle büyütür. Kendi deyimiyle bedenini varlıklı partnerlere sunar. Katıldıkları davetlerde, yazarla bir araya gelseler de Bay R. Kim bilir bayanı ona olan fanatik bakışlarının haricinde anımsamaz.

Genç hanım kendisine başkalarından gelen fanatik bakışları ve evlenme tekliflerini elinin tersi ile iter. Bigün kendisine dönecek sevgilisi için umudunu korur. Aradan geçen uzun yıllara karşın ona doğum günlerinde gönderilmiş olduğu beyaz güllerin kendisini hatırlatacağını düşünür. Gene bir rastlantı yaşanır ve karşılaşırlar. Genç hanım, beraber gittiği partnerini zor durumda bırakarak yazarın tek bir davetiyle asla düşünmeden onunla çıkar. Gene Bay R.de tanıyan bir bakış yoktur. Evde çalışan yaşlı adam bile kahramanımızı tanırken Bay R. de en küçük bir emare yoktur. Sözünün ona onlarca defa kendini hatırlatma çabası bile boşunadır. Keyifli geçen saatlerin sonrasında gizlice cebine konan ücret bunca yıl onu bekleyen hanım için en büyük hakarettir. O günden sonrasında tekrar karşılaşmazlar. Genç hanım evladı ölüp hayatta kimsesi kalmayınca, bu mektubu yazmaya karar verir. Onu yaşamı süresince görmekten imtina eden sevilmiş olduğu adama, başa kakma değil bir vedadır.

Bay R. Mektubu bitirdiğinde, o gün doğum günü olmasına karşın gelmeyen gülleri ve ölümü, ölümsüz bir aşkı, ruhundaki düşsel bir müziği, görünmez bayanı hisseder.

Bilinmeyen Bir Kadının Mektubu – Kitap Açıklaması

Meşhur roman yazarı R. dağlara yapmış olduğu üç günlük rahat gezinin peşinden sabah oldukça erken saatlerde Viyana’ya dönüyordu. Tren garında almış olduğu gazetenin sayfalarını rastgele karıştırıyordu ki, o günün tarihini görünce bugün doğum günü bulunduğunu hatırladı. İçinden kırk birinci yaşım, diye geçirdi. Ne haz ne de mutluluk duymuştu. Öylesine bayağı bir gündü işte. Gazetenin sayfalarına rastgele göz attı ve bir otomobile binerek evinin yolunu tuttu.

Kapıyı açan uşak, o yokken gelen iki ziyaretçiyi ve gelen birkaç telefonu haber etti. Azca sonrasında elinde bir tepsiyle biriken mektupları da getirmişti. R. meraksız gözlerle gelen mektuplara göz gezdirdi. Yalnızca birkaç zarfı, gönderenler ilgisini çekmiş olduğu için açtı; el yazısı yabancı, oldukça uzun görünen mektubu ise bir kenara ayırdı…

(Toplam: 18, Bugün: 1 )

Site Footer