Tür: | Çocuk |
Yazar: | Samed Behrengi |
Yayınlanma Zamanı: | 2010 |
Yayınevi: | Can Çocuk Yayınları |
Karakterler
Şeftali, Ali, Polat, Bahçıvan, Bahçıvanın Karısı
Mevzusu
Kitap bir şeftali ağacının ağzından dostluğu, dostluğu, aşkı ve yoksulluğu konu alıyor. Kitabın kahramanları olarak iki yoksul çocuk var. İsimleri Ali ve Polat ‘dır. Yaşadıkları köyde bir bağ var. Burada iki şeftali ağacı var fakat biri oldukça meyve verirken diğeri asla meyve vermiyor. Meyvesiz ağaç kendi hikâyesini anlatır.
Bigün iki çocuk yedikleri güzel bir şeftalinin tohumunu ekerler. Süre geçer ve o çekirdekten bir şeftali fidesi çıkar. Çocuklar gidip ona bakarlar. Vereceği meyveleri hayal ederler. Ne yazık ki çocuklardan biri yılan tarafınca zehirlenir ve ölür. Çocuklar için meyve veren şeftali bu haberi duyunca üzülür. Kendisine iyi bakmayan bahçıvanın bağında artık çiçek vermek istemiyor. Tüm meyvelerini birer birer döker.
Yoksul ve susuz bir köyün yanında güzel bir bağ bulunur. Burası nemli ve verimli bir topraktır. Köyün muhtarı öteki arazileri satmış ve burayı kendisine ayırmıştır. Bağda ek olarak iki de şeftali ağacı bulunur. İlk bakışta aynı şeklinde görünen bu ağaçlardan biri daha küçüktür. Diğeri ise sulu ve güzel meyveler veren aşılı bir ağaçtır. O şekilde ki nazar değmesin diye üstüne bir ayet asılıdır. Öteki şeftali ise her yıl bin çiçek vermesine karşın meyve vermeden çiçeklerini döker. Bahçıvan ne kadar uğraşırsa uğraşsın durumu değiştiremez. Bahçıvan bir keresinde onu bir testereyle kesmeye niyetlenir ve onu korkutmaya çalışır, sadece bu girişim de bir netice vermez. Şeftalinin niçin meyve vermediğini kendi kendine anlatır. Bir keresinde şeftaliyken, gün doğmadan bir bahçıvan tarafınca toplanıp öteki kardeşleriyle beraber bir sepete konmuş. Üstelik sulu, iri bir şeftalidir. Bahçıvan onu ev sahibinin evine götürür ve ev sahibinin kızı tarafınca bir ısırık alındıktan sonrasında yere atılır. Sadece şeftali yeni bir yaşamın hayalini kurar. Nitekim bahçıvanın evine giderken ayağı tökezlediğinde bu şeftaliyi yere düşürür fakat düşürdüğünü fark etmeden yoluna devam eder. Yere düşen şeftali parçalanır. Bir karınca gelir ve suyundan içer. O da susar. Bir keresinde minik bir kızken anası ona güneşin önemini anlatmıştı. Annesinin yanında olduğu, ondan su içtiği ve serinlediği günleri anımsar. Tam bu sırada karınlarını meyveyle doldurmak için gelen Ali ve Polat adlı iki köy evladı şeftali ağacında asla meyve kalmadığını görünce sinirlenip bahçıvana söylerler. Bu sırada koca şeftalinin yere düştüğünü görünce oldukça mutlu olurlar. Şeftali de onu yemelerini ister. Şeftaliyi yanlarına alan iki çocuk, serinlemek ve yiyecek için havuz kenarına giderler. Şeftalileri de büyük bir iştahla bölgeler. O şekilde ki yedikleri en güzel meyve bulunduğunu düşünürler. Onlar da şeftalinin çekirdeği hakkında bir plan yaparlar ve onu ekmeye karar verirler. Sadece köylerinde bu şekilde bir ağacın yetişmesi için uygun ortam olmadığı için onu bağdaki bahçeye dikmeye karar verirler. Bahçıvanın yokluğundan yararlanıp onu toprağa gömerler.
Gömüldükten sonrasında bahara kadar tatlı bir uykuya dalan şeftali, rüyasında Ali ve Polat şeklinde birçok çocuğa meyve verdiğini görür. İlkbaharda uyanır ve gelişir. Şimdi küçücük bir filiz çıkınca çocuklar onu ziyarete gelmeye adım atar ve ağaçlarını görünce oldukça mutlu olurlar. Meyve vereceği günün hayalini kurarak onu sık sık ziyaret ederler. İlk başta üç çiçek açsa da, bunlardan yalnız biri büyüyebilir. Bu günlerde Ali ve Polat onu yine ziyaret ederler ve filizlerini desteklemek için bir çubuk takarlar. Bir taraftan da bahçıvanın fidanlarını bulacağından kaygı ederler. Fakat onu kolay kolay kaybetmeye de niyetleri yoktur. Artık anne olan şeftali de onu ekenin meyvesini yemesini ister. Bigün Polat, tek başına ve mutsuz bir halde şeftalinin yanına gelir. İkisini devamlı bir arada görmeye alışmış olan Polat, bu yeni durumun sebebini öğrenmek ister. Sahibi yılan sokması sonucu ölür. Geçen yıl olduğu şeklinde şeftali ağaçları için gübre aramaya çıkan Ali, yere düştüğünde yılan tarafınca ısırılır ve tüm çabalara karşın kurtulamaz. Polat da üzüntüden artık köyde kalamayacağını söyleyerek şeftalinin yanında ağlar. Şeftali ağacı ağaca veda ederken meyvesini Polat’ın önüne düşürür. Polat onu alır ve tozunu siler ve şeftali ağacını okşayarak uzaklaşır. Ertesi yıl şeftali ağacı iyi büyür ve oldukça çiçek açar. Bu sırada bahçıvan tarafınca fark edilir ve bahçıvan bu duruma oldukça sevinir. Paragöz bir ev sahibine hizmet eden bir bahçıvanın eline düşmüş olduğu için oldukça üzülür. Polat ve Ali için yetiştirdiği meyveleri başkalarının yiyeceği düşüncesi onu tedirgin eder ve aklına bir düşünce gelir. Tüm şeftalilerini dökmeye adım atar. Bahçıvan durumu anladığında ise artık oldukça geçtir.
Meyvelerini yoksul çocuklarla paylaşmak isteyen bir şeftali ağacının öyküsü
Ali ve Polat iki yoksul köylü çocuk. En büyük zevkleri meyvelerini köylülerle paylaşmayan ağanın bahçesine dalıp birkaç şeftali aşırmak. Ağaçlar her yıl öyleki iri öyleki sulu şeftaliler verir ki insan yemeye bile kıyamaz… Fakat ağa da uyanık; eli silahlı bir bahçıvan dikmiş başına ağaçların, bir tane bile koklatmıyor hiç kimseye.
Sonrasında mı? Sonrasında olanları bir şeftali konu alıyor bizlere: Etlerinden sıyrılıp iyi mi çekirdek bulunduğunu, kışın toprakta dinlenip baharda filizlendiğini ve büyüyüp bir ağaç olduğunda Ali ile Polat’ı ne oldukça özlediğini…
Arada bir kendi kendime sorardım: “Bigün gelir de birileri güneşi bizlere küstürürse başımıza ne gelir?”
Hepimizin hayatında, iki satır bildiri yazmak yerine dakikalarca bitmeyen sesli mesajlar atan o arkadaştan vardır.…
Işığın Savaşçısının El Kitabı – Paulo Coelho Mevzusu Kitap, içsel yolculuğu ve insanoğlunun kendi potansiyelini…
Akıllı saatler, hayatımızı kolaylaştıran ve daha verimli hale getiren teknolojik aletlerden biri konumuna ulaştı. Sağlıkla…
Hippi – Paulo Coelho Karakterler Paulo: Paulo Coelho’nun genç halidir. Özgürlüğe ve kendini keşfetmeye aç…
Akıllı telefonların oyun dünyasında giderek daha mühim bir rol oynadığı bu günlerde, oyun deneyimini iyileştirmek…
[Chorus] Got two girls in the cut And I don't know what to do I…