Çöl kenti Dubai’nin sular altında kalması arkasından tüm gözler hükümetin ‘bulut tohumlama’ faaliyetlerine çevrildi. Sadece bazı bilim adamlarına bakılırsa ülke geçmişine geçen sel felaketinin sebebi bu değil. Peki bu olağan dışı durum niçin yaşandı?
BAE 20 senedir yağışları çoğaltmak ve kuraklıkla savaşım etmek için bulut tohumlama yöntemini kullanıyor. Uygulama, yağış miktarı üstünde yüzde 5 ila yüzde 15 benzer biçimde minik bir etkiye haiz fakat basına açıklamada bulunan bir BAE yetkilisi bu oranın kendi devletlerinde yüzde 30’a kadar çıkabildiğini söylüyor.
Bulut tohumlama yöntemi nedir ve iyi mi yapılıyor?
Bulut Tohumlama, yağış miktarını çoğaltmak için bulutlara kimyasal maddeler serpiştirilmesini içeren bir hava modifikasyonu yöntemi. Bir bulutu ‘tohumlamak’ için üstüne mikroskobik partiküller püskürtülüyor.
ABD, Çin ve Avustralya da dahil olmak suretiyle birçok ülke bu tekniği kullanıyor. BAE’de ve bazı ABD eyaletlerinde bu iş için uçaklar tercih ediliyor. Bazı ülkelerde ise yerden tohumlama roketleri atılıyor.
Buluttaki su molekülleri, buz kristali formunda bir çekirdek üstünde hızla birleşerek düzgüsel yağışı oluşturuyor. Suni tohumlamada ise gümüş iyodür, kalsiyum klorür yada potasyum klorür benzer biçimde materyaller çekirdek vazifesi görmek suretiyle yağmur bulutuna püskürtülüyor. Maddelerin, bulut içindeki en uygun yere zamanında ve doğru oranda ulaştırılması işlemin en zor kısmını oluşturuyor.
Londra Imperial College’da iklim bilimi alanında öğretim görevlisi Friederike Otto, “Bulut tohumlama, bulutları yoktan var edemez. Yöntem hâlihazırda gökyüzünde bulunan nemin daha süratli yoğunlaşmasını sağlıyor” diyor.
Bilim adamları: ‘Dubai’deki selin ardındaki gerçek niçin: İklim krizi’
BAE’nin kıyı bölgesinde yer edinen Dubai genel olarak oldukca kurak bir bölge ve yılda averaj (metrekareye) 100 mm’den daha azca yağış düşüyor. Sadece ara sıra şiddetli sağanak yağışlar da görülüyor.
Meteoroloji uzmanları geçtiğimiz hafta Körfez genelinde sel riski uyarısında bulunmuştu. Sadece kimse bu kadarını beklemiyordu. BBC Dubai’de nemi dengeleyecek oranda yeşil alan olmadığına ve drenaj sistemlerinin de bu yüksek yağış seviyelerini karşılayamadığına dikkat çekiyor.
Khalifa Üniversitesi’nde Çevre ve Jeofizik Bilimleri’nden Prof. Diana Francis bulut tohumlama işleminin oldukca masraflı bir işlem bulunduğunu, dolayısıyla bu tür yoğun ve büyük ölçekli yağışların evvel tahmin edilmesi hâlinde tohumlama işlemine gerek duyulmadığını vurguluyor.
Reading Üniversitesi’nden Prof. Richard Allan ise yağmurun şiddetinin üstün dereceli kırdığını söylüyor ve “Sıcak iklimde rutubet bulutları ağırlaştırdığı için daha şiddetli yağışlara ve sellere niçin oluyor” diyor.
Pek oldukca atmosfer bilimci Dubai’deki sellerin arkasında bulut tohumlama yöntemi bulunduğunu düşünmüyor. Uzmanlar Science Media Centre’a (SMC) yaptıkları açıklamada, yağmurların şiddetli yağış getireceği evvel tahmin edilen ve ender görülen bir hava sisteminden kaynaklandığını; herhangi bir bulut tohumlama tesirinin oldukca daha minik olacağını dile getiriyor.
Leeds Üniversitesi’nden John Marsham, fosil yakıtları aşamalı olarak ortadan kaldırmak mevzusundaki kolektif başarısızlığa dikkat çekiyor ve ekliyor: “Bu iddia, net sıfıra ulaşana kadar daha da kötüleşecek, eşi benzeri görülmemiş aşırılıklara hazır olmamız gerektiği yönündeki gerçek hikâyeden dikkatleri uzaklaştırıyor.”
Artan küresel sıcaklıklar, gezegen genelinde üstelik tipik olarak kurak olan yerlerde bile yoğun yağışlara yol açıyor. Ve bu hava değişimi fiziğin temel bir gerçeği sebebiyle gerçekleşiyor: Daha sıcak hava daha çok rutubet tutuyor.
Hakkaten de BAE, son yıllarda şiddetli yağışlarla harap olan tek çöl bölgesi değil. Mesela ABD’nin Kaliforniya eyaletindeki Ölüm Vadisi’nde 2022, 2023 ve sonucusu geçtiğimiz Şubat ayında olmak suretiyle üst üste sel felaketleri yaşandı. Otto, “İnsanlar petrol, gaz ve kömür yakmaya devam ederse iklim ısınmaya, yağışlar şiddetlenmeye ve insanoğlu sellerde hayatlarını kaybetmeye devam edecek” diyor.