Darağacında Üç Fidan Özeti, Konusu ve Karakterleri

Darağacında Üç Fidan – Nihat Behram

Tür:Yaşam Öyküsü
Yazar:Nihat Behram
Yayınlanma Zamanı:1976
Yayınevi:Everest Yayınları
Mevzusu

Nihat Behram; Darağacında üç fidan yazı dizisini, 1975 senesinde, Vatan Gazetesi’nde yayınlamaya adım atar. 18 gün devam eden bu süreç yoğun ilgi görürken bununla birlikte infaz sonucuna tekrardan bakılması için de kampanya amaçlamaktadır. Şundan dolayı verilen karar intikam duygularıyla alınmış infaz kararlarıdır. Basın tarihinde eşine azca rastlanır bir durum olan yazı dizisinin tüm sorumluluğu yazara aittir. Behram, bundan dolayı onlarca kere yargılanır. Kitap haline dönüştürdüğünde kitapları toplatılır. Buna karşın kitabından elde edilmiş gelir, düşünceleri sebebiyle cezaevlerinde yatanlara bağışlanır. 1988 senesinde kitap bu kez “Yürekleri Şafakta Kıvılcımlar” adıyla tekrardan basılır. Halkın vicdanında kapanmayan dava; belge ve şahitlerin huzurunda tekrardan görülebilir mi?

Davanın 146/1. Maddesine uydurulmuş olduğu, yargı veren hâkimlerin görevlerini uygulamadaki aksaklıkları yine sorgulanması hem Üç Gencin haklarını kanun önünde teslim etme mevzusunda hem de emsal teşkil edecek davaların seyri açısından da önemlidir. Yazar, o dönemde, Denizlerin idamı sonucundaki eylemlerde yer almış olduğu iddiasıyla tutuklanmış, “Sabotaj Davası” sanıkları arasındadır. İşkenceler, hücre hapisleri ve devamlı idam edilme korkuları yaşatılarak bir yıldırma politikası uygulanmaktadır. Deniz Gezmiş ve arkadaşlarına verilen cezalar, onların nezdinde halka gözdağı vermek, gençliği bölmek ve ekonomik ve toplumsal sorunları bu sayede gölgelemek ve intikam almaktır. Yazar, yazdığı şiirlerle ve belge durumunda uzman görüşleriyle döneme ışık tutmaktadır.

Sonsuzluğa yürüyen Üç Genç; Deniz Gezmiş, Yusuf Aslan ve Hüseyin İnan, Anadolu’nun bağrından, köylerden yetişmiş gelmiş gençlerdir. Ülkenin, Türk halkının maruz kalmış olduğu hizmet yoluna böylece girmişlerdir. Ruhları şad olsun.

Darağacında Üç Fidan Özeti

12 Mart ile süregelen dönem Türkiye’nin üstündeki karanlığı daha da yoğunlaştırmıştır. Bilhassa 1967-1968’lerden sonrasında giderek yaygınlaşan toplumsal, ekonomik ve siyasal huzursuzluk, 12 Mart’la beraber, tek taraflı olarak ve bu kez sıkıyönetim uygulamalarıyla sürdürülmektedir. Gün gün artan bu gerginliğin içinde tutuklanmalar, işkenceler ve cinayetler her günün rutin haberleri arasındadır. Sıkıyönetim Mahkemeleri, sanıkların birçoğunu ölüm istemiyle yargılamaktadır. Ülke tarihinde nadir uygulanan bu uygulama bu tarihte olağanlık kazanır. Yüzlerce sanığın ölümle yargılanışına şahit olunur. Tek can almadıkları halde, Deniz, Yusuf ve Hüseyin’e verilen yargı; onlar hemen hemen yakalanmadan sonucu verilmiş, usulen meydana getirilen mahkeme sonucu ile idam sonucu onanmıştır. Bu üçünün de son tutuklanışlarıdır. Yakalandıklarında, isteseler ellerindeki otomatik silahlarla kendilerini çevirenlerden sıyrılabilecekleri halde; O güne dek silahlarını öldürmek için ateşlememişlerdir.

Deniz ve Yusuf, Nurhak Dağları’ndaki barınaklara vardıklarında Hüseyin’le buluşacaklardır. Gemerek’te çıkan çatışmada Yusuf yaralanır, iki saat buzda bekletildikten sonrasında hastaneye götürülmeden ifadesi alınmak istenir. Yarasına on bir saat sonrasında müdahale edilir. Yusuf, tüm işkencelere karşın Deniz’le ilgili tek bir kelime söylemez. Bu vakada Deniz, Yusuf ve sonrasında suç duyurusu üstüne yakalanan Hüseyin’le beraber tutuklanırlar. (24 Mart 1971)

“Deniz Gezmiş Davası” diye anılan 1.THKO duruşmalarına 16 Temmuz 1971’de başlanmış; 9 Ekim1971’de karara bağlanmıştır. Mahkemenin vardığı sonuca gore yirmi beş sanıktan on sekizinin ölümle cezalandırılmasıdır. Askeri Yargıtay, üçü “asli fail” sayılmış ve haklarındaki yargı onanmış, ötekiler ile alakalı karar bozulmuştur. Meclisin, Yargıtayın kararını oynamasından sonrasında İsmet İnönü, usule aykırılık sebebi öne sürülerek sonucu iptal davası açar fakat meclisin ve Cumhurbaşkanı Cevdet Sunay’ın onaylamasıyla karar Resmî Gazetede yayınlanır. Deniz Gezmiş Davasının kronolojisi özetlemek gerekirse bu şekilde.

Hüseyin İnan, daha gençlik yıllarından kültür, sanat çalışmalarına katılmış hatta bu alanda yazmayı deneyimlemiştir. ODTÜ’ye girdiğinde 1966 yılıyla beraber, devrimci eylemlere katılır. Devamlı okuyan, dünya ve ülkesi için daha demokratik yollar arayan, ön saflarda olmasıyla arkadaşları içinde sevilen sayılan biri olur. Deniz Gezmiş; öğretmen bir ailenin erkek evladıdır. Sivas’ta orta öğretimi yapmış olduğu yıllarda, devrimci görüşleri, konuşmaları sebebiyle okumuş olduğu liseden ayrılıp, Haydarpaşa lisesine kaydolmak zorunda kalır. Lisenin son sınıfında devrimci hareketler içinde yer alır. 1966 da İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesinde okumaya adım atar. Deniz, tüm ilerici devrimci hareketlerde en önde yürür. Yusuf Aslan’ın en belirgin özellikleri; korkusuz, dayanıklı ve bir o denli sakin ve hoşgörülü oluşudur. Yusuf liseyi bitirince ODTÜ 1.sınıfta okurken, polisin öğrenciye güç uyguladığını görüp vakaya girmesiyle adım atar. Onun polis karşısında, tüm işkencelere karşı gösterdiği dayanıklı bir yapısı vardır. Bu üç genç ve öteki arkadaşları; Amerikan emperyalizmine ve onun ortakçılarına karşı savaşım vermişlerdir. Ülkenin tam bağımsız olması için, namussuzluğu olağan saymayan halkı bilinçlendirmenin yollarını arayan, Mustafa Kemal Atatürk devrimlerinin devamını sağlamak için örgütlü hareket eden yürekli gençlerdir. Tutuklanmadan ilkin haklarında karar verilmiş kalemleri kırılmıştır. Dışarıda Ulaşlar, Cihanlar, Mahirler, Saffetler ve Korayların ölüm haberleri gelirken, Üç Genç Mamak Askeri Cezaevinde hükmün gerçekleşeceği günlerde yaşamı sürdürmenin tüm ağırlığını üzerlerinde hissederler. Halka dayatılan yoksulluğu ve işkenceye uğrayan dostlarını protesto etmek için günler devam eden açlık grevi yaparlar. Buna karşın okumaya, hatta o günlerde gündemde olan Toprak ve Ziraat reformunu inceleyecek kadar yaşam dolulardır.

Dava ile ilgili, Cumhuriyet Savcıları, fiilleri karşılayan TCK’nın değişik maddelerinin ihlali sebebiyle; banka soymak, adam kaçırmak, vb sebeplerden dolayı tutuklama talebinde bulunmuşlardır. Fakat; cezanın suça değil, suçun cezaya uydurulması için TCK’nın 146’ncı maddesinin durağan(durgun) cezalı olması ve ölüm cezası hükmünü taşımasından dolayı bilhassa seçilmiştir. Bu madde öncesinde DP ve Talat Aydemir ve arkadaşları için gündeme gelmiştir. Üç Genç için verilen idam sonucunda meclisteki AP vekillerinin tavrı, intikam şeklinde olmakla beraber bir an evvel infazın gerçekleştirilmesi yönündedir. Hatta Avukatların tüm çabaları hukuksuzluğa olan tepkileri onların da ceza almasına sebep olur. 25 yaşlarında Deniz Gezmiş, Yusuf Aslan ve 23 yaşlarında ki Hüseyin İnan 6 Mayıs 1972 senesinde, yaşamlarının baharında yaşamdan kopartılırlar. Ölüme bile baş eğmeyen gençlerin yazdıkları mektuplar ailelerine gönderilmez, cansız bedenlerinden bile korkan devrin yönetimi sokağa çıkma yasağı benzer biçimde uygulamalar ile halkı baskılamaya çalışır. Aynı mezarlıkta yan yana yatmalarına dahi izin verilmez. Gömüt ziyareti icra eden tutuklanır. Üzülmek dahi suçtur.

Aslolan yargılama; onları asanların, dava ve sonuçlarının bittiği anda,6 Mayıs 1972 Şafak vaktinden itibaren halkın vicdanında adım atmıştır.

“Saysız gönülde yaşarken, ölüm onlara o denli uzak ki.”

Darağacında Üç Fidan – Kitap Açıklaması

Türkiye’nin yakın tarihini merak ediyor, yaşanmış olan darbeleri ve ardında bıraktığı acıları merak ediyor musunuz? Cevabınız “Evet!” ise Nihat Behram’ın yazdıktan sonrasında türlü zorluklara göğüs germek zorunda kalmış olduğu bir kitabı okuma listenize dahil edebilirsiniz: Darağacında Üç Fidan… Yer yer hüzünlendiren yer yer “Bu seviye niçin bu şekilde?” diye zihninizi sorularla sarsan bir yaratı. Nihat Behram’ın bakış açısından üç fidanı ve o devrin zorluklarını özetleyen kitabı özetlemek gerekirse inceleyelim.

(Toplam: 1, Bugün: 1 )

Site Footer