Duman – Kufi incelemesi, Dave Grohl-Taylor Swift ve bir canlı çalma meselesi | Kısaçalar #4

Albümler, diziler, filmler vs. için kullanılan ve oldukça sevdiğim bir tabir var; “çağı tanımlayan …” şeklinde. Müzikte bazı kıymetli albümler, tarzlar ve sesler kendi çağının da sesi oluyor, kendi sürecini tanımlıyor. Duman da emsalsiz bir devrin sesiydi. 90’ların ortalarından 2000’lerin -biraz da uzatırsak- ilk 15 yılına kadar geçen süreçte rock müzik oldukça popüler ve kuvvetli bir dönem geçirdi. Underground’dan beslenip ana akımda da kuvvetli bir halde yer almaktan çekinmeyen Türkçe rock gruplarının Rushmore Dağı’nda benim için Mor ve Ötesi, Duman ve Athena yer almakta. “Rushmore Dağı Anıtı’nda dört başkan var bir kere! Senin dördüncü grubun ne?” derseniz de Kargo’yu eklerim.

Elbet -altını çiziyorum- bir tek grupları değerlendirdiğim bu dörtlüyü beğenmeyen de olacak, bambaşka dört grup sayan da… Bu işin doğası bu. Peki bu girizgahı niçin yaptım? Duymuşsunuzdur Duman, 24 Haziran’da Kufi isminde bir tekli yayınladı. Yeni albümde de yer alacak olan iki parçadan oluşan teklide Nerde Benim Kafam ve Kufi yer almakta. 11 yıl aradan sonrasında ilk Duman parçaları ile karşılaşmak oldukça coşku vericiydi. Neredeyse Eski Köprünün Altında‘yı ya da Bir ihtimal Alışman Lazım‘ı ilk kez dinleyecek olmanın heyecanı ile yarışır bir coşku hissettim.

Hatta karşılaşacağım şeyden korktuğum için dinlemeyi birazcık da erteledim açıkçası. Zira geçen hafta Tarkan’ın Kuantum 51 albümünü incelerken değindiğim noktaya, beklentiler tuzağına düşmek istemedim. Bir ihtimal Alışman Lazım müzik tarihimizin kuşkusuz en mühim albümlerinden biri. Ne Kufi‘ye ne de Duman’a bu haksızlık yapılabilir.

Her neyse Kufi‘ye geçelim! Nerde Benim Kafam tam bir “grunge” işi olmuş; kirli ve yüksek enerjili. Şarkının atmosferinden ve sözlerinden Duman’ın uzuuun bir hangover uykusundan uyandığını hissediyorsunuz. Solo da parçanın havası ve enerjisiyle oldukça uyumlu. Daha önceki albümlerde daha berrak duyduğumuz Kaan Tangöze’yi enstrümanların önünde değil içinde görmek de şaşırtmadı açıkçası. Tangöze’nin sesinin 25 yıl önceki kadar sıhhatli olmadığı malum; bu durum Nerde Benim Kafam‘ın düzenlemesi ve prodüksiyonuyla bir üsluba dönüştürülmüş. Oldukça zekice.

Kufi için ise fazla söze gerek yok. Fazlaca açık, oldukça net, gülmece dozuyla, bakış açısıyla ve alışıldık sertliğiyle tam bir Duman parçası. Parçanın hep bir ağızdan söylenen bölümleri konserlerde favori olacaktır, söz mevzusu bölüm tam bir Duman işi, Kaan Tangöze’nin “Ben bu gezegene inemedim abi…” ve “Biz bu kafalara gelemedik abi…” ile süregelen bölümlerinde ise Californication‘da görebileceğimiz funk-rock, punk-funk üslubunu görmek mümkün. Kuşkusuz bölüme muzip bir hava katmış.

Söylediğim şeklinde fazla söze gerek yok. Coşku verici işler olmuş. Böylesi ikonik grupların üretmeye devam etmeleri tarzın da ana akımda ayakta kalmasına vesile olacağından oldukça kıymetli.

Dave Grohl da Taylor Swift’e sataştı: Abi sen de bu şekilde yaparsan…

Mashable Türkiye için geçen yaz albüm incelemeleri yazmaya başladığımda değindiğim ilk albüm o sıralar Foo Fighters’ın taze çıkardığı But Here We Are albümüydü. Albümü incelerken söze naçizane şöyleki başlamıştım:

“Dave Grohl asla kuşkusuz rock dünyasının en sevecen, en güleryüzlü karakterlerinden biri. Onu aniden izlediğiniz bir güldürü filmimizde ‘cameo’ yaparken görebilir, talk show’larda Jimmy Fallon’larla, efendime söyleyim Jimmy Kimmel’larla, Stephen Colbert’lerle şakalaşırken karşınızda bulabilirsiniz.”

Grohl, Foo Fighters ile turnede. Nedense geçenlerde bir açıklaması toplumsal medyada yayıldı, hedefinde Taylor Swift vardı. Swift’in rekorlar kıran Eras Tour’una söz çarpan Grohl, 22 Haziran’daki Londra konserinde grubunun şovunu “Hatalar Turnesi” (Errors Tour) diye adlandırdığını zira hakikaten canlı çaldıklarını söylemiş oldu.





Taylor Swift ise bu eleştiriye Wembley’de 90 bine yakın kişinin katılmış olduğu konserinde cevap verdi. “Grup sizin için bu gece 3.5 saat süresince canlı çalacak” diyen Swift, müzisyenlerinin saygıyı hak ettiğini ifade ediyordu.

Şimdi burada ilk olarak Grohl’un fırsatçılık yaptığını, Taylor Swift üstünden ilgi toplamaya çalıştığını kabul edeceğiz. Sonrasında iddiayı değerlendirmek gerekirse de evet, konserlerde -özellikle büyük prodüksiyonlu konserlerde- müzisyenler “backing track” denen evvel kaydedilmiş sesleri kullanabiliyor. Fakat normal olarak çalıyormuş şeklinde yapmıyorlar! Hakkaten çalıyorlar.

“Backing track” ile amaçlanan seyirciyi kandırmak değil; seyirciye albüm deneyimine mümkün olmasıyla birlikte yakın ve katmanlı bir edinim sunmak. Doğal ara sıra KISS gibi patlamak da mümkün! Geçen yıl de çalınan bir laptop Falling in Reverse adlı grubun konserini iptal etmesine niçin olunca buna benzer bir münakaşa yaşanmıştı. Elbet ‘backing track’ler kaybolunca konser veremeyecek hale düşmek gülünç sadece bu gene de bahsi geçen teknolojiyi verimli bir halde kullanmayı “fena” kılmıyor.

Şarkıcılar ise bilhassa Taylor Swift seviyesindeki adlar normal olarak konserlerinde playback yapmıyor, canlı söylüyor. Sadece mesela şarkının albüm versiyonunda solist aynı anda birden fazla kısmı seslendiriyorsa bu aşamada da “backing track” devreye girebiliyor.

Öte taraftan Dave Grohl da dahil olmak suretiyle nerede ise tüm müzisyenler konserlerinde kulak içi ekran kullanmakta. Vokaller ve müzisyenler bu monitörler yardımıyla ton ve metronom duyarken şarkının hangi kısmına gireceğine dair ipucu da alıyor. Dave Grohl’un da konserlerde klik ile çaldığına yemin edebilirim fakat bunu ispatlayamam! Bu da fena bir şey değil. Zira inanılmaz gürültülü bir ortamda, yüksek adrenalinle bir performans icra ederken, şarkıya girememe, ton bulamama, şarkının yanlış kısmına girme şeklinde seyircinin dahi anlayabileceği boyutta hatalar, kulak içi monitörler yardımıyla minimum seviyeye indiriliyor.

Kısaca yakışmadı be Dave Grohl! İhtiyacın mı var hocam bu şekilde işlere? Her neyse…

Fütursuzca sıralıyorum: Duman albümleri!

Bazı şeyleri yarı bilgili yarı kişisel bir halde sıraladığım bu bölümün bu haftaki konuğu ise Duman. İlk iki albümü ayrı tutuyorum kalan dört albümü sıralamak neredeyse olanaksız. Hepsi kendine özgü güzellikler, kusurlar ve anlatılar barındıran kıymetli işler. Bunlar sadece hakikaten “en iyiden daha azca iyiye doğru” sıralanabilir. Eğer haksızsam ve bana sözler hazırladıysanız sizler de kendi sıralamanızı [email protected] adresine iletebilir, dümdüz adım ve soyadımla var olduğum toplumsal medya mecralarından bana ulaşabilirsiniz!

  1. Bir ihtimal Alışman Lazım

  2. Eski Köprünün Altında

  3. Seni Kendime Sakladım

  4. Duman II

  5. Duman I

  6. Darmaduman

Tarihte şu sıralar

  • Radiohead’in unutulmaz başyapıtı OK Computer, 27 yıl ilkin şu sıralar (28 Haziran 1997) Birleşik Krallık’ta listelerde 1. sıraya yerleşti. Albüm 21 Mayıs 1997’de yayınlanmıştı. Değişik tarzlardan müzisyenlere de esin veren albümde yer edinen Exit Music (For a Film) adlı parçanın ABD’li meşhur caz piyanisti Brad Mehldau yorumunu dinlemenizi tavsiye ederim.

  • Hip hop ikilisi Run the Jewels, kendileriyle aynı adı taşıyan ilk albümlerini 11 yıl ilkin şu sıralar (26 Haziran 2013) yayınladı. İkili ondan sonra 2014’te Run the Jewels 2’yi çıkaracak, 2015’te ise Meow the Jewels adlı tüm enstrümanların kedi sesleriyle değiştirilmiş olduğu hem gülünç hem de saçmasapan (pozitif yönde anlamda) bir albüme imza atacaktı.

(Toplam: 1, Bugün: 1 )

Site Footer