-
Uçağın arka bölümündeki koltukların (bilhassa arka bölümün ortasındakiler), geçmişteki kazalarda görece daha düşük ölüm oranlarına haiz olduğu tespit edildi.
-
Sadece koltuk en mühim unsur değil. Pilotların ve kabin ekibinin süratli ve doğru tepkileri, hayatta kalma şansını artıran mühim unsurlardan.
-
Her kazanın kendine özgü dinamikleri mevcut ve aslen “uçaktaki en güvenli koltuk” diye evrensel bir kavram bulunmamakta.
(Bu özet NotebookLM desteğiyle oluşturuldu) *
Azerbaycan Havayolları’na bağlı bir yolcu uçağı Çarşamba günü düşerken, düşen uçağın enkazından kurtulanların video görüntüleri, böylesine yıkım bir vakadan kurtulmanın iyi mi mümkün olduğu sorusunu akıllara getirmekte. Kazakistan’da gerçekleşen kazadan minimum 29 şahıs sağ kurtulurken 38 şahıs ise yaşamını yitirdi.
Herhangi bir tayyare kazasında sağ kalma olasılığı büyük seviyede kazanın koşullarına bağlı. Söz mevzusu kazaya neyin sebep olduğu yada uçaktaki insanların neredeyse yarısının iyi mi sağ kurtulmuş olduğu hemen hemen bilinmiyor. Sadece genel olarak oturma düzenleri ve mürettebatın eylemleri hayatta kalmaya olasılıklarına katkıda bulunabilir.
Veriler, bilhassa uçağın arka tarafındaki koltukların, şu demek oluyor ki bu kazada da kurtulanların tahliye edildikleri bölüm, tarihteki örneklerle de desteklenen bir halde en güvenli bölgeler olarak gözükmekte.
Time Dergisi’nin 2015 yılında analiz ettiği federal veriler, 1985-2000 yılları aralığında hem kurtulanların hem de yaşamını yitirenlerin yer almış olduğu 17 kazayı incelemiş ve koltuk kayıtlarına ulaşmıştı. Verilere gore uçağın arka üçte birlik bölümünde ölüm oranı yüzde 32’ydi.
En düşük ölüm oranına haiz olan bölge ise yüzde 28 ile arka üçte birlik bölümün orta koltukları olarak tespit edildi.
Orta üçte birlik bölümde oran yüzde 39’a çıkarken ön üçte birlik bölümde ise yüzde 38’lik bir ölüm oranıyla karşılaşıldı. Emek harcama, en yüksek ölüm oranının yüzde 44 ile orta üçte birlik bölümün koridor koltuklarında bulunduğunu buldu.
Rapor, bilim ve teknoloji dergisi Popular Mechanics’in 2007 tarihli analizinin ardından yayımlandı.
Söz mevzusu çözümleme, 1971’e kadar uzanan 20 kazayı içermekteydi ve arka bölümdeki sağ kalma oranının yüzde 69 bulunduğunu ortaya koyuyordu, bu da yüzde 31’lik bir ölüm oranına denk geliyor. Orta bölüm ve ön bölümlerde can kaybı oranları sırasıyla yüzde 56 ve yüzde 49 olarak tespit edildi.
Arka koltuklar daha azca G kuvveti yaşıyor olabilir
Uçağın arkası daha güvenli olabilir zira tayyare düştüğünde, ön ve orta bölümler darbe enerjisinin çoğunu emer. Bu, uçağın su yada araziyle önden temas etmesi durumunda, arka kısım uçaktan ayrılsa bile, uçağın arkasının daha sağlam kalmasını sağlayabilir.
1985’te Japonya Havayolları’na ilişik bir uçağın dağ yamacına çarpması sonucu meydana gelen tayyare kazasından yalnızca dört şahıs sağ kalırken bu dört yolcu da uçağın arka bölümünde oturuyordu. Kazada 520 şahıs yaşamını kaybetmişti.
1985’te Teksas’ta meydana gelen Delta Air Lines kazasında ise 27 şahıs kurtuldu, bunların da bir çok uçağın arkasında oturuyordu. Çarpma esnasında uçağın kıç kısmı kopmuştu.
Discovery Channel ise 2012 senesinde bu fenomene dair bir çözümleme için, kontrol mankenleri eşliğinde bir Boeing 727’yi kasıtlı olarak güvenli bir bölgeye düşürdü. Orta ve arka bölümlerin daha azca ölümcül bulunduğunu, ön bölümün ise yerçekimi kuvvetinin 12 katını deneyimlediğini buldular. Orta ve arka bölümler sırasıyla 8 ve 6 G kuvveti deneyimledi.
Mürettebatın eylemleri hayatta kalma olasılığını artırabilir
Pilotların ve kabin ekibinin tepkileri de tayyare kazasından kurtulma şansını artırabilir. Azerbaycan Havayolları Yönetim Kurulu Başkanı Samir Rzayev Çarşamba günü gazetecilere yapmış olduğu açıklamada “pilotların kahramanlığının” altını çiziyordu. Maalesef kazada iki pilot da yaşamını yitirdi.
Azerbaycan menşeli haber ajansı Report’un haberine gore Rzayev, “Bu ağlatısal kaza milletimiz için mühim bir yitik olsa da, mürettebatın son ana kadar görevlerini kahramanca yerine getirmeleri ve insan yaşamını önceliklendirmeleri, isimlerini tarihe ölümsüzleştirmiştir” ifadelerini kullandı.
Pilotların kahramanlığı söz mevzusu olduğunda Tom Hanks’in başrolünde yer almış olduğu bir Hollywood filmine de mevzu olan meşhur olay akıllara geliyor. Chesley “Sully” Sullenberger, süratli karar alma kabiliyetiyle yaşam kurtaran pilotların en meşhur örneklerinden biri.
2009’da pilotluğunu Sullenberger’in yapmış olduğu bir US Airways uçağı New York City üstünde motor enerjisini yitirdi. Sullenberger, süzülme menzilinde pist olmadığı için uçağı Hudson Nehri’ne indirmeye karar verdi. Olağanüstü iniş sonrasında 155 yolcu ve mürettebatın tamamı kurtuldu.
Bundan 35 yıl evvel 1989 senesinde ise United Airlines’a ilişik bir tayyare, motor arızası ve bunun sonucunda oluşan hidrolik kaybı sebebiyle Iowa’da hızla irtifa kaybederken, uçağın kontrolü de pilotların elinden çıkıyordu. Pilotlar, çarpışma şokunu bir miktar absorbe etmek için iniş takımlarını açık tuttular ve tayyare düşerken uçağın göreceli kontrolünü sağladılar. Toplam 296 yolcu ve mürettebattan 184’ü hayatta kaldı.
Uçuş görevlileri de ek olarak yaşam kurtardıkları için takdir edilmekte. Ocak ayındaki yangına yol açan bir Japan Airlines pist çarpışması esnasında, uçuş ekiplerinin süratli tepkisi ve iletişimi, uçaktaki 379 kişinin tamamının başarıya ulaşmış bir halde tahliye edilmesiyle sonuçlandı.
Evrensel olarak en güvenli koltuk diye bir şey yoktur
Federal yetkililer, uçaklarda en güvenli koltuk diye bir şeyin olmadığını, her kazanın değişik bulunduğunu ve uçağın yere iyi mi çarptığı ve yangın olup olmadığı şeklinde faktörlerin de oldukça mühim bulunduğunu dile getiriyor.
Örneğin Sully’nin suya inişi, uçağın inişten sonrasında en oldukça risk altında olan kısmının arkası olabileceğinin bir örneği; zira tayyare su alıyordu ve arkadaki çıkış kapısı açılmıyordu; dolayısıyla o yolcular tahliye esnasında son olarak çıkanlar arasındaydı.
Iowa’daki kazada ise kurtulanların bir çok birinci sınıfın arkasındaki sıralarda sadece kanatların önündeydi. Muhtemelen uçağın yere çarpması ve iniş esnasında kırılması yardımıyla hayatta kalmışlardı, bu da insanların daha kolay kaçmasını sağlamış oldu. NTSB soruşturması, yaşamını yitiren bazı yolcuların çarpmada değil duman soluması sebebiyle yaşamını kaybettiklerini ortaya çıkaracaktı.
1977’de PanAm’e ve KLM’e bağlı birer Boeing 747, İspanya’nın Tenerife kentinde çarpıştı ve vahim kazada 583 şahıs yaşamını yitirdi. Bu, dünyanın en ölümcül tayyare kazası olarak da kayıtlara geçti. Sadece, PanAm uçağının ön bölümünde oturan 61 şahıs kazadan sağ kurtuldu.
KLM uçağının PanAm uçağının orta ve arka bölümlerine çarpması sonucu, PanAm uçağının ön kısmının daha azca hasar alması ve insanların sol kanat yakınındaki bir açıklıktan kaçabilmesi sağlandı.
On senelerdir meydana gelen hava kazalarının değişik neticeleri olmasına karşın, sıkı güvenlik yasaları ve tayyare tasarımlarındaki gelişmeler yardımıyla, nerede oturduğunuza bakılmaksızın uçmak en güvenli ulaşım şekli.
ABD Ulusal Ulaştırma Güvenliği Kurulu’nun 2020 tarihindeki hayatta kalma raporuna gore, 2001-2017 yılları aralığında ticari tayyare kazalarına karışan kişilerin yüzde 1.3’ü yaşamını kaybederken, bu oran 1983-2000 yılları aralığında yüzde 4.7’ydi.
NotebookLM nedir?
* NotebookLM hakkında ayrıntılı bilgiye, bu makaleden ulaşabilirsiniz.
Kaynak: Business Insider / Metin Aktaşoğlu tarafınca yerelleştirildi