Gezegeni yapay olarak soğutabilir miyiz?

Çevre Müdafa Fonu’nun (EDF), iklim değişikliğine çözüm olarak öne sürülen sadece şüpheyle karşılanan ve hatta istenmeyen neticelerinden korkulan Güneş jeomühendisliği araştırmalarına ‘milyonlarca dolar’ destek vereceği aktarılıyor.

New York merkezli çevre örgütü, yakın vakit öncesine kadar uçuk bir düşünce olarak görülen ve küresel sıcaklıkların kaygı verici boyutlara ulaşmasıyla ara ara gündeme gelen ‘suni soğutma teknolojileri’ ile ilgili araştırmaları finanse edeceğini duyurdu.

Projeyi yürüten baş bilim insanı Lisa Dilling New York Times’a kurumun bu sonbaharda bağışlama vermeye başlayacağını söylemiş oldu ve araştırmaların suni soğutma teknolojilerinin ihtimaller içinde etkilerine odaklanacağını dile getirdi. Dilling, “Biz bu teknolojilerin yaygınlaştırılmasından yana değiliz. Gayemiz bu değil. Gayemiz somut informasyon ve iyi formüle edilmiş bilimsel yaklaşımlar” diye ekledi.

EDF daha ilkin bu şeklinde yöntemlere kuşkuyla yaklaştığını açıklamıştı. Dilling Verge’e yaptığı açıklamada bu mevzuya şu sözlerle açıklık getirdi:

Güneş jeomühendisliğinin istenmeyen neticeleri mevzusunda kaygılıyız. Bundan dolayı potansiyel tesirleri öngörmeye ve hükümetlerin bilgili karar almasına destek olmayı amaçlıyoruz.

Evet, Güneş jeomühendisliği tartışmalı bir strateji. Güneş radyasyonu modifikasyonu (özetlemek gerekirse SRM) olarak da malum yöntem Güneş enerjisinin bir kısmını uzaya geri yansıtmayı içeriyor. Bu amaçla uygulanması olası teknikler içinde stratosfere aerosol enjekte etmek ve bulutları daha yansıtıcı hâle getirmek içeriyor.

UCL, Yer Bilimleri Kısmı’nde Öğretim Üyesi Peter Irvine’ın Conversation’da yayınlanan makalesinde değindiği gibi Güneş’i ‘kısmak’ bir ihtimal Dünya’yı serinletebilir fakat iklim krizinin temelinde yatan sorunları, doğrusu atmosferde biriken CO₂ ve öteki sera gazlarını ortadan kaldıramaz. Zira CO₂ yalnız gezegeni ısıtmakla kalmıyor bununla birlikte okyanuslardaki asit oranını artırarak mercanlara ve canlılara zarar veriyor. Ve Güneş’i birazcık karartmak bu durumu pek değiştirmeyecek. Bugün Güneş’in ışığını azaltacak informasyon birikimine haiz olmaktan oldukca oldukca uzağız fakat Irvine’a nazaran ülkeler bu fikri ciddiye almaya başlamazlarsa iklim değişikliği risklerini azaltmak için mühim bir fırsatı kaçırabiliriz.

Güneş’i kısabiliriz. Evet fakat bunu yapmalı mıyız? (Getty Images)

Ozon deliğinin kimyası ile alakalı çalışmasıyla 1995 senesinde Nobel ödülü kazanan Paul Crutzen ise bazı yan etkilerin olabileceğini kabul etmekle beraber Güneş’i kısma fikrini ciddiye almaya başlamamız icap ettiğini korumak için çaba sarfediyor. Crutzen 2006’daki bir makalesinde normal olarak CO₂ emisyonlarını hızla azaltmanın en iyisi olacağını, böylece Güneş’i ‘kısmayı’ düşünmemize asla gerek kalmayacağını vurguluyor. Sadece bunun ‘içi boş bir temenni’ şeklinde göründüğünü de sözlerine ekliyor.

Evet, insanlık oldukca daha azca fosil yakıt kullanıp sera gazı emisyonlarını azaltana kadar bu şeklinde yöntemlerin küresel sıcaklıkları geçici olarak düşürebileceğini korumak için çaba sarfeden bilim adamları var. Bilmedikleri ve bulmaya çalışmış oldukları şey ise şu: Bu eylemler ne şeklinde neticeleri bununla beraber getirecek? Mesela Güneş ışığını yansıtmak yağış düzenini değiştirir mi? Okyanusları etkisinde bırakır mi? Eğer evet ise iyi mi? Özetlemek gerekirse: Bilim adamları bu yöntemin iklim değişikliği ile mücadelede işe yarayıp yaramayacağını merak ediyor. Ve doğal yeni sorunlara yol açıp açmayacağını öğrenmek istiyor.



İlginizi çekebilir: Dersimiz: İklim krizi… Peki Güneş’i bir tık ‘kısmak’ mümkün mü?



İstenmeyen sonuçların ortaya çıkma riski, karşıt görüşü besleyen nedenlerden yalnız bir tanesi. İtiraz edenler ek olarak Güneş jeomühendisliğinden bahsetmenin dahi ‘iklim değişikliği için süratli çözümün varolduğuna dair zararı olan bir idrak’ yarattığını söylüyor.

Örnek olarak Greenpeace International’dan kıdemli bilim insanı David Santillo, dünyayı suni olarak soğutmaya yönelik tekniklerin ‘iklim değişikliğini sanki gerçek sebepleri ele almadan çözebileceğimiz bir sorunmuş şeklinde birazcık düzmece vaatte bulunan yöntemler bulunduğunu düşünüyor. “Bu sebeple hakikaten fark yaratabileceğiniz hususlardan uzaklaşıyorsunuz” diyerek düşüncesini dile getiriyor.

Güneş jeomühendisliği bu ayın başlangıcında, Kaliforniya’da resmi makamların ABD’nin ilk açık hava testini durdurma sonucu almasıyla bir kere daha gündeme geldi. Araştırmacılar deniz tuzu aerosollerini havaya püskürtmek suretiyle tasarlanmış bir makineyi kontrol etmeye başladı. Amaçları bu bileşenlerin değişik atmosferik koşullarda iyi mi hareket ettiğini görmekti. Gelecekte cihazın değişik versiyonlarının bulutlara parçacıklar püskürtmek için kullanılabileceği ve böylece uzaya daha çok Güneş ışığı yansıtarak küresel ısınmayı geçici olarak hafifletebileceği fikriyle yola çıkılmıştı. Fakat Alameda şehrinin yetkilileri, ihtimaller içinde sıhhat ve çevre risklerini gerekçe göstererek araştırmacılara deneyi durdurmalarını emretti. Belediye Meclisi 5 Haziran’da deneyi kalıcı olarak durdurdu.

Pek oldukca çevreci grup jeomühendisliğe şüpheyle yaklaşıyor

Sierra Club’ın iklim politikaları direktörü Patrick Drupp, “Gezegen üstünde aslına bakarsan devasa bir kimyasal gözlem yürütüyoruz ve şimdi de başka bir deneyden bahsediyoruz” diyerek yüzyıllardır devam eden insan faaliyetlerine dikkat çekiyor ve ekliyor: “Şu anda üstünde durmamız ihtiyaç duyulan en mühim şeyin bu olduğundan güvenilir değilim.”

Kâr amacı gütmeyen bir başka büyük çevre kuruluşu Organik Kaynakları Müdafa Konseyi ‘negatif yan etkilere ilişkin büyük belirsizlikler sebebiyle’ Güneş jeomühendisliğini desteklemediğini deklare etti. Sadece konseyin bazı araştırma programlarını desteklediği bu sebeple bu tür araştırmaların ‘mesnetsiz iyimserlikten kaçınmaya destek olacağı’ belirtiliyor.

EDF de yöntemin riskleri bulunduğunu kabul ediyor. Dilling, Güneş jeomühendisliği ile ilgili endişeleri paylaştığını ve tam da bundan dolayı potansiyel sonuçlarıyla ilgili çalışmaların desteklendiğini dile getiriyor. “Sera gazı emisyonlarının mümkün olduğunca süratli bir halde azaltılması elzem. Bu EDF’in en mühim önceliği olmaya devam ediyor” diyor.

EDF Güneş jeomühendisliği çalışmalarına ne kadar para harcayacağını söylemekten ve bu girişim için kaynak sağlayanların kimler bulunduğunu da açıklamaktan kaçınıyor. Sadece New York Times’ın haberine göre LAD İklim Fonu’nu da bağışçılar içinde ve söz mevzusu araştırmalara ‘milyonlarca dolar’ destek verilmesi planlıyor.


New York Times ve Verge haberlerinden derlendi. Ek kaynak: Mashable Türkiye arşivi.

(Toplam: 1, Bugün: 1 )

Site Footer