Sadi-i Şirâzî‘nin en meşhur eseri Gülistan‘dır. Yapıt, düz yazı ile şiir karışık olup bir ön söz ve sekiz bölümden meydana gelir.
Eserin bölümlerinden de anlaşılacağı şeklinde mevzular daha fazlaca terbiye ve terbiye ile ilgilidir. Ek olarak anlatılmak istenen her mevzuyla ilgili hikayelere de yer verilmiştir. Bu hikayelerin bir kısmı yazarın kendisine aitken, bir kısmı da duyduklarına ve okuduklarına dayanmaktadır.
Yapıt üslup bakımından da mükemmeldir; bölümler sıralanırken, birbirleri ile olan ilgileri dikkate alınmış ve düz yazı ile şiirler içinde bir denge sağlanmıştır. Ek olarak fikirler kısa ve veciz bir halde ifade edilmiştir.
Tüm dünya kütüphanelerinde el yazması örneklerine rastlanan eserin, ortalama 200 kez basılmış olduğu söylenmektedir. Yapıt birçok ozan tarafınca Türkçeye çevrilmiş ve açıklaması yapılmıştır.
1. Hükümdarların Hâl ve Hareketleri
2. Tanrı Arkadaşlarının Ahlakı
3. Eldekiyle Yetinmenin Güzellikleri
4. Susmanın Faydası
5. Aşk ve Gençlik
6. Güçsüzlük ve İhtiyarlık
7. Terbiyenin Önemi
8. Söyleşi Yöntemi
Hikâye
Tanrı dostlarından birine bir başkası hakkında şikâyette bulundum ve dedim ki: “Falan adam benim hakkımda fena şeyler söylemiş.” Tanrı dostu bana dedi ki: “O ne kadar fena olursa olsun, sen onu iyiliğinle utandırmaya çalış.”
Şiir
Sen iyi bir insan olmaya çalış
Fena düşünceli insanlara fırsat verme
Sazının ahengi doğru olursa
Mızraba boyun eğmek zorunda kalmaz
Hikâye
Şam’da yaşayan mutasavvıflardan birine “Hakiki tasavvuf nedir? diye sordular. Bu mutasavvıf şu şekilde yanıt verdi: “Bizlerden önceki Tanrı arkadaşlarının dış görünüşleri perişan ve dağınık görünmesine karşın, gönülleri toplu ve güzeldi. Şimdi mutasavvıf geçinen bazı insanların ise dış görünüşleri fazlaca güzel ve muntazam, gönülleri ve içi perişan ve dağınıktır.”
Şiir
Madem ki gönlüm elinde olmadan bir bölgelere gidiyor
Nerede olursa olsun onu güzel şeylerle meşgul edeceksin
Eğer onu fena şeylerden temizleyebildinse
Halk içinde olsan bile Hakk’la olacaksın
Hikâye
Bir papağanla bir kargayı aynı kafese koymuşlardı. Papağan, karganın çirkin görüntüsünden sıkılıyor ve diyordu ki: “Ne çirkin bir yüz, ne iğrenç bir görüntü. Keşke aramız doğu ile batı kadar açık olsaydı da senin yüzünü görmeseydim.”
Şiir
Bir insan sabahleyin kalksa ve yüzüne baksa
Sabahın aydınlığı ona zindan olur
Senin şeklinde bir uğursuzla aynı kafeste mi olacaktım
Senin şeklinde çirkini bulmaya imkân var mı?
İşin garip yanı karga da papağandan memnun değildi. Sürekli ah çekerek talihsizliğe üzülüyor ve: “Bu ne talihsizlik, benim şerefime uygun olan kendim şeklinde bir karga ile bir bağ duvarı üstünde zıplaya zıplaya gezmekti.
Şiir
İyi bir insanı hapse atmakla
Kötülerin arasına atmak aynı derecedir
Her ikisi de birbirleri için: “Acaba günahım neydi de bu şekilde ahmak, kendini beğenmiş saçma sözlü bir yabancının arkadaşlığıyla zorunlu oldum.” demekteydi
Şiir
Eğer bir duvarda senin resmin bile olsa
Kimse o duvarın altına gelmek istemez
Eğer sen cennetlik olursan,
Cennete gidecek pek azca insan bulunur
Bu örneği şunun için verdim: Alimler, cahillerden ne kadar nefret ederlerse, cahiller de âlimlerden yüz kat daha çok nefret ederler.
Şiir
Tanrı arkadaşlarının meclisi her ne kadar gül bahçesi şeklinde de olsa
Çirkin insanların nazarında orası bir dikenliktir
Sen onlardan iyi mi nefret edersen
Onlar da senin varlığından o aşama nefret ederler
Şiir
Tanrı arkadaşlarının meclisi bir çiçek bahçesi gibidir
Fena insan içlerine girmiş bir inek gibidir
O fena insan onların içinde buz şeklinde donmuştu
Bir ilkbahar içinde soğuk rüzgâr gibiydi
Hikâye
Bigün gençliğin verdiği cahillikle anneme karşı sert konuştum. Gönlü kırılarak bir köşeye çekildi ve ağlamaya başladı. Sonrasında da dedi ki: “Demek ki çocukluk zamanını unuttun da şimdi beni bu şekilde azarlarsın ha?”
Şiir
Gönlü kırık anne ağlayarak
Fena söz söyleyen oğluna: Ey gözümün nuru
Çocuklukta senin için yaptıklarımı düşünseydin
Dilin benim üstüme bu şekilde uzanmazdı
O zamanlar sen zavallı ve desteğe muhtaçtın
Bugün ise ben desteğe muhtacım, sen ise güçlüsün
Hikâye
Pinti bir zenginin nazlı bir evladı hastalanmıştı. Insanın dostları dediler ki: “Bu çocuğun iyileşmesi için Tanrı’tan yardım iste. Bunun için de ya fakirlere yardım etmeyi ya da Kur’an’dan ayetler okumayı vesile yap.” Adam düşünmeye başladı ve sonrasında da dedi ki: “En iyisi ben Kur’an’dan bir hatim indireyim, doğrusu onu baştan sona okuyayım. Öteki taraftan kurban kessem de olur; sadece şimdi sürü fazlaca uzakta, buraya getirmek zor olur.”
Bu sözler bir bilgenin kulağına gider. Bilge şahıs derhal nükteli bîr yanıt verir ve: “Bu pinti adam Kur’an’ı hatmetmeyi şunun için tercih etmiştir: Kur’an bu tür insanların dilinin ucundan gelir, hâlbuki keseceği kurban, ta canının içinden çıkacaktı.”
Şiir
Ey gafil sen tüm mallarını versen
Gene Tanrı’ın sana verdiği nimetlerin birini bile ödeyemezsin
Hâlbuki sen malından vermek yerine
Bir Fatiha dense yüz tanesini birden okuyorsun
Microsoft, 1980'lerde piyasaya sürdüğü iki program Paint ve Notepad'e, aradan geçen 40 senenin arkasından suni…
"Woke" terimi, süre içinden ilk anlamından oldukca değişik bir halde evrim geçirdi. Geleneksel olarak baktığımızda…
[Chorus] Got two girls in the cut And I don't know what to do I…
Tüm dünyada gözler ABD seçimlerine çevrildi ve kesinleşmemiş sonuçlara gore Cumhuriyetçilerin talibi Donald Trump seçimden…
Türkiye Suni Zeka İnisiyatifi’nin (TRAI) düzenlemiş olduğu Türkiye Suni Zeka Zirvesi bu yıl yedinci kez…
Yavaş bir bilgisayar, derhal her insanın üretkenliğini engellemiş olan ve boş yere gecikmelere yol açan…