Gülten Akın Cankoçak (D: 23 Ocak 1933, Yozgat – Ö: 4 Kasım 2015, Ankara) Şair ve Yazar.
Gülten Akın, Emsal Hanım ile memur Nurettin Akın’ın kızı, 1933 yılında Yozgat’ta doğdu. 1951’de Ankara Kız Lisesi’ni, 1955’te Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi’ni bitirdi. 1956 yılında evlendi. 1959’dan 1973’e, eşinin kaymakamlığı sırasında gittiği Gevaş, Alucra, Gerze, Saray ilçelerinde, Kahramanmaraş’ta yardımcı öğretmenlik, avukatlık alanlarda çalıştığı Anadolu’yu yakından tanıdıkça, bireysel duyarlıklardan toplumsal sorunlara yöneldi. Ankara’ya dönünce bir süre Türk Dil Kurumu’nda dil uzmanı olarak görev aldı. 1978-1979’da Kültür Bakanlığı Yayın Danışma Kurulu üyeliğinde bulundu. Uzun yıllar, İnsan Hakları Derneği, Dil Derneği gibi demokratik kitle örgütlerinde kurucu, yönetici olarak çalıştı. Bu arada beş çocuğuna annelik etti.
1970’lere doğru bireysel temalardan tarihsel, toplumsal temalara kaydığı, Anadolu’da yaşarken edindiği birikimle halkımızın sorunlarına yöneldiği görüldü. Destan, ağıt, türkü, ilahi gibi geleneksel türleri şiirinin ulaştığı yenilikçi anlayışla işledi. Gene incelikli, gene duyarlı, gene kucaklayıcıydı.
İlk yapıtı olan Rüzgâr Saati’nde (1956) bireysel sorunları öne çıkarır. Daha sonraları, 1967’de ise,
“Şiirlerime çevrem girinceye değin kendi sorunlarımla uğraştım. Sonra halkı tanımaya başladım. Daha tam tanıdım diyemem. Anladım ki çevremdeki kişilerin yaşamı benimkinden daha ilginçtir, daha önemlidir. Şiirimin kapılarını şimdi ardına dek onlara açmış durumdayım.”
diyecektir. Bu sözüne büyük bir bağlılıkla ürünler veren Gülten Akın’ın şiirlerinden toplumun siyasal ve kültürel yapısını belirlemek olasıdır.
İlk şiiri “Çin Masalı” 1951’de Son Haber gazetesinde çıktı. Ardından Hisar, Türk Dili, Yeditepe, Mülkiye, Seçilmiş Hikâyeler, Varlık, Milliyet Sanat vb. dergilerinde yayımlandı.
Kitaplarından Sığda’yla (1964) Türk Dil Kurumu 1965 Şiir Ödülü’nü, halk kaynağından beslenen ve Kurtuluş Savaşımızın bir destanı olan Maraş’ın ve Ökkeş’in Destanıyla 1970 TRT Başarı Ödülü’nü aldı. Ağıtlar ve Türküler’le 1976 Yeditepe Şiir Armağanı, Sevda Kalıcıdır’la 1991 Halil Kocagöz Ödülü, Seyran’la 1992 Sedat Simavi Vakfı Edebiyat Ödülü (Memet Fuat’la paylaştı), 1998 Truva Folklor Ödülü, Sessiz Arka Bahçeler’ile 1999 Akdeniz Altın Portakal Şiir Ödülü verildi. 2004 yılında Tüyap İstanbul Fuarı’nca Onur Şairi seçildi.
Gülten Akın’ın Eserleri
Bazı Şiir Kitapları:
- Rüzgar Saati (1956) (İlk şiir kitabı)
- Kestim Kara Saçlarımı (1960)
- Sığda (1964)
- Kırmızı Karanfil (1971)
- Maraş’ın ve Ökkeş’in Destanı (1972)
- Ağıtlar ve Türküler (1976)
- Seyran Destanı (1979)
- İlahiler (1983)
- Sevda Kalıcıdır (1991)
- Sonra İşte Yaşlandım (1995)
- Sessiz Arka Bahçeler (1998)
- Uzak Bir Kıyıda (2003)
Diğer:
- Şiiri Düzde Kuşatmak (şiir üzerine yazılar, 1983)
- İlahiler (1984)
- 42 Gün (anlatı, 1986)
Bestelenmiş Şiirleri
- Büyü Yavrum: Grup Yorum (1987); Edip Akbayram, Kemal Sahir Gürel (1988)
- Deli Kızın Türküsü: Sezen Aksu (1993)
Ödülleri (bazıları):
- 1955 – Varlık şiir yarışmasında birincilik ödülü
- 1964 – Türk Dil Kurumu Şiir Ödülü
- 1972 – TRT Sanat Ödülleri Yarışması’nda Başarı Ödülü
- 1976 – Yeditepe Şiir Armağanı
- 1991 – Halil Kocagöz Ödülü
- 1992 – Sedat Simavi Vakfı Edebiyat Ödülü
- 1999 – Akdeniz Altın Portakal Şiir Ödülü
- 2003 – Dünya Gazetesi Yılın Telif Kitabı Ödülü
- 2008 – Erdal Öz Edebiyat Ödülü
Gülten Akın’ın Şiirlerinden Örnekler
KESTİM KARA SAÇLARIMI
Uzaktı dön yakındı dön çevreyi dön
Yasaktı yasaydı töreydi dön
İçinde dışında yanında değilim
İçim ayıp dışım geçim sol yanım sevgi
Bu nasıl yaşamaydı dön.
Onlarsız olmazdı taşımam gerekti kullanmam gerekti
Tutsak ve kibirli – ne gülünç öfke be –
Gözleri gittikce iri gittikçe çekilmez
İçimde gittikce bunaltı gittikce bunaltı
Gittim geldim kara saçlarımı öyle buldum.
Kestim kara saçlarımı – n’olacak şimdi –
Bir şeycik olmadı deneyin lütfen
Aydınlığım deliyim rüzgarlıyım
Günaydın kaysıyı sallayan yele
Kurtulan dirilen kişiye günaydın
Şimdi şaşıyorum bir toplu iğneyi
Bir yaşantı ile karşılayanlara
Gittim geldi kara saçlarımdan kurtuldum.
YILDIZLAR İLE BOŞLUKTAKİ ADAM
Hep ondan çoğalır kağıtlarda
Hep o Meryemsi duruşundan
Döker el kadar Avrupalı yüzünü
Paylaşır milyonla aç adam
Masal ister milyonla aç adam
Soylu ister kral ister – Değildir kendi –
Ve gelsin bir kral kral pazarından
Ve gelsin üç prens kral pazarından
– İlginç olur masalları soylu kişilerin –
Bir ergen odanın kolay köşesinde
Acıkmaz usanmaz umutsuzlanmaz
Yoncasının dört yaprağı vardır
Binlerce gözüyle boşluktaki adam
Uzanır düşsel bir incelikten
Onu kendi gecesine alır
YAĞMUR YAĞMUR
Yağmur, yağmur… Bu neyi anlatır?
Bunca siste bunca ıslak serçe
Hüznü bir köşesinden tutup kaldırmıştır
Yağmur, yağmur… Bu neyi anlatır?
Son yaz derlenmiş, son ateş sönmüş
Düz yollara inen son kaçkın, son eşkıya
Hüznü bir köşesinden tutup kaldırmıştır.
Yağmur, yağmur… Bu neyi anlatır?
Oyun biter, o kesin güz çizgileri
Sergi, bir de ölümle örselenmiş
Aklı bir köşesinden tutup kaldırmıştır.
EVDEKİ KADININ ŞİİRİ
saklayıp başını bağasına
ölü gibi dursun istendi
öteki kadınlar bir yerlerden
şakıyıp gelirlerdi
bakışlar, bir erkek bir kadın
yoğun elektrik, havai sözler
o dışa düşendi
mutfak oda yatak arasında
yatakla beşik
nice nice yol döşendi
aptal dakikalar, içine sığmama
gelgeç albeni
uyandı… Bitti
AYRILAR ÇOCUĞU
Bir elma bırakmıştı biri bari yanına
Yemeği öğretmişti içmeyi öğretmişti
Seni çekip gittiler sessiz ormanlarından
O kadınla o adam sevgisizler suyuna
İç ceylan
Aman bu nasıl kadın, aman bu nasıl adam
Oturdular tükenmez bir yemişe günlerce
Gizlenik bölüştüler başka başka yerlerde
Ayırdılar en kötü sevgiyi kutsal diye
Çekilmedi gözleri kendi gövdelerinden
Aman bu
KORKAN KADINLAR ŞİİRİ
Onlar için pazarlar, erkekler
sevda ile sıkıntı arasında
bir gider bir gelirler
gençömrü aşmak, bir dağı aşmak
sırtta çocuklar
sonra da genç sanmaları kendilerini
ol sebeptendir.
saati sormadan korkuları vardır
yitirmek tek yılgı
sevdikleri sevmedikleri de olmuşsa zamanla
şakırlar sevdiklerini de
ötekini nevroza dönüştürüp saklarlar
KÜÇÜK KIZIN TÜRKÜSÜ
Küçük küçücük bir kızken
Unutacak mısın yüreğim
Bir kurdele bir pabuç yüzünden
Unutacak mısın yüreğim
Şimdi de onulmaz korkundur
Evde ekmeğin tükenmesi
Un biter, ekmek biter, gelsin ödünçler
Unutacak mısın yüreğim
Başın dönerdi sabahları
Her atılan bomba bir parça
Yiyecek alır giderdi
İkinci Dünya Savaşı sırtından geçti
Unutacak mısın yüreğim
Bir çokları kahraman oldular
Büyük oldu adları
Kara binitleri sırtında geçti
Unutacak mısın yüreğim
Şimdi çocukları doyurup giydirdikçe
Parklara, çarşılara götürdüğünde
Kendini, kendi çocukluğunu
Unutacak mısın yüreğim
Dünya uçurtmayla balonken
Kırmızı ve mavi tayfın bütün renkleri
Sana zehir zindan edenleri
Bağışlayacak mısın yüreğim