Geçtiğimiz haftalarda Güneş’teki aktivite üst düzeye çıkmış ve Dünya, yaşanmış olan patlamalarla uzaya saçılan Güneş plazmasından kaynaklı ışınım ve parçacıklarla adeta bombalanmıştı.
Sadece bu “Güneş Fırtınaları”ndan etkilenen tek gezegen Dünya değil. Güneş’ten Dünya’nın olduğundan bir buçuk kat daha ötede bulunan Mars da, Güneş Sistemi’ne saçılan bu parçacıklardan nasibini alıyor. Kızıl Gezegen’in manyetik gücü ve atmosferi, Dünya’nınkinden fazlaca daha zayıf olduğundan, Güneş fırtınalarının tesirleri burada gördüklerimizden birazcık daha değişik. 2013’te gezegene gönderilen ve Mars’ın atmosferini inceleyen MAVEN yörünge aracındaki cihazlar da bu tesirleri ölçmeyi başardı.
Kaliforniya Üniversitesi’nden fizikçi Christina Lee mevzu hakkında şunu söylemiş oldu: “Bu, MAVEN’in şimdiye kadar görmüş olduğu en büyük güneş enerjik parçacık vakasıydı. Geçtiğimiz haftalarda birkaç Güneş vakası yaşandı, bu yüzden Mars’a çarpan parçacıkların dalga dalga yayıldığını görüyorduk.”
Dünya’da neler yaşanmıştı?
Güneş’te yaşanmış olan büyük aktivitenin ilk büyük tesirleri, geçtiğimiz Mayıs ayının başlangıcında Dünya’da görülmeye başlandı. Güneş’te yaşanmış olan taçküre kütle atımları (CME’ler) ile uzaya saçılan yüklü parçacıklar, Dünya’da normalde de yaşanmış olan “Şimal Işıkları”nın, aşırı ender şekilde görüldüğü, kutup dairesinden daha güneyde yer edinen ülkelerde görülmesine niçin oldu.
Bu patlamalara yol açan Güneş lekesi bölgesi her ne kadar yıldızımızın Dünya’dan uzak kısmına geçmiş olsa da, 20 Mayıs günü yaşanmış olan bir başka patlama da kayıtlara bugüne dek tespit edilmiş en kuvvetli Güneş patlaması olarak geçti. Bu patlamanın arkasından saçılan parçacıkların da hedefinde Mars gezegeni bulunuyordu.
Patlamanın ilk olarak ışığı Mars’a ulaştı. Gezegen böylece Güneş kaynaklı X ve gama ışınımlarına maruz kaldı. CME’den kaynaklı parçacıklar ise ışık hızından daha yavaş hareket ettikleri için Mars atmosferine kısa bir süre sonrasında ulaşarak Mars’ta da “şimal ışıkları” oluşmasına niçin oldu.
Peki Mars’ta neler yaşanıyor?
Mars’ın Dünya’nınki kadar kuvvetli bir manyetik alanı bulunmuyor. Mars’ın böylesine bir manyetik alan yaratacak bir iç dinamiği yok. Dünya’da ise manyetik alan, Güneş’ten ulaşan parçacıkları kutuplara doğru yönlendiriyor ve iyonosfere doğru hareket etmelerini sağlıyor. İşte bu da “şimal ışıkları” denilen olayın niçin kutuplara yakın alanlarda görüldüğünü açıklıyor.
MAVEN şeklinde Mars’ın yörüngesinde bulunan uydular yardımıyla de Mars atmosferinde yaşanmış olan morötesi dalgalanmaları takip edebiliyoruz.
Bunun haricinde Mars yüzeyinde bulunan hareket edebilen araçlarımız, patlamadan ulaşan radyasyonu da tespit edebiliyor. Dünya’nın atmosferi bu enerji dolu ışınımın yüzeye inmeden soğurulmasını sağlarken, Dünya’nın atmosferini yüzde biri yoğunluktaki Mars atmosferi bu mevzuda o kadar da başarıya ulaşmış sayılmaz. Bu yüzden bahsi geçen büyük Güneş patlamasının arkasından kızıl gezegenin yüzeyinde bulunan Curiosity aracının Işınım Değerlendirme Dedektörü, aynı anda 30 göğüs röntgeni çektirmeye eşdeğer olan 8 bin 100 mikrogray ölçümü yapmış oldu. Bu da vasıta tarafınca bugüne dek kaydedilen en yüksek kıymet. Her ne kadar böylesine bir yoğunluk sizi öldürmese de, sağlığınız için iyi bulunduğunu da söyleyemeyiz.
İşin daha ilginci, Curiosity’nin kaydettiği siyah beyaz görüntüler, kamerayla etkileşime giren yüklü parçacıklar sebebiyle “karlı” görünüyor.
Bu ölçümler, Mars görevleri üstünde çalışan bilim adamları için, kaşiflerin gireceği ışınım ortamlarıyla ilgili mühim veriler de sağlıyor. Bu da bu tür yüksek radyasyonlu durumlar için stratejiler geliştirmelerine destek olacak.
Bunun haricinde Güneş döngüsünün en etken fazlarından birine daha girdiğimizi de belirtelim.
ScienceAlert’in haberini Özgür Yıldız Türkçeleştirdi.