Güvenli Kent Yaklaşımı Bağlamında Suçun Değerlendirilmesi

Ahi Tabiat ve tüm evlatların güvenli yerlerde yaşaması ümidiyle…

2000’li yıllarda 11 Eylül vakalarıyla beraber kentsel güvenliğin küresel boyutu güvenlik mevzusu çerçevesine girmiştir. Planlama disiplininde Sıhhatli Şehir Planlama adı altında güvenlik mevzusu ayrı olarak “Güvenli Şehir Yaklaşımı” adı altında tekrardan tanımlanmıştır. Kentsel güvenliği etkileyen içsel 6 ve dışsal 7 etkenler mahalli ve ulusal yönetimlerin güvenlik politikalarını değişiklik yapmak zorunda bırakmıştır. Bunun sonucunda, yönetim şekli ve siyasalar yeni yönetişim yapılanmasında daha etkin olarak yer almaya adım atmıştır. Teknik ve bireysel kontroller kamu alanlarında sıkılaşmıştır. Dolayısıyla, yalnızca kabahat önleme şemsiyesi altında politikaların geliştirilmesi kafi olmamış, güvenliğin hissettirilmesi özeline odaklanılmıştır (Aksoy, 2007:13).

Güvenli Şehir Yaklaşımı; güvenli kenti oluşturabilmeye yönelik eylemlerin tümüdür. Bu eylemler: şehir planlaması, bina tasarımları, trafik düzeni, şehir informasyon ve güvenlik sistemleri, suça ilişkin sosyolojik, ekonomik, politik boyutlar dâhil kentin tasarımı vb. Tüm bu eylemler, güvenlik kaygıları ve kamu düzeni bağlamında, suçların önlenmesi için ideal toplumsal ve fiziki koşulları sağlamaya çalışan, kabahat işlendikten sonrasında da suçluların yakalanmasını kolaylaştıran kentle ilgili aktivitelerdir (Gündüzöz, 2016: 335). Güvenli şehirler, suçlarla etkin bir şekilde savaşım edilen, kabahat fırsatlarının verilmediği, suçluların barınamadığı, çarpık yapılaşmanın olmadığı, içinde yaşayanların uygar uygarlık seviyesine erişme azim ve iradesini gösterdiği, mutlu olduğu, tüm gereksinimlerini karşılayabildiği ve yaşam kalitesinin yüksek olduğu mekânlardır (Aytaç vd., 2015: 261). Hulasaten güvenli şehir yaklaşımı, güvenli kente varmaya yönelik eylemler bütünüdür. Güvenli şehir yaklaşımında iki temel yaklaşım mevcuttur:

I. İlk yaklaşım, Wekerle ve Whitzman’ın güvenli şehirler oluşturmada tasarım, yönetim ve planlamaya yer verdikleri yöntemlerdir. Kentsel suçun azaltılmasında ya da suçun kentteki gelişimini engellemiş olan müdahalelerin belirlemesindeki yöntemler şunlardır (Wekerle ve Whitzman, 1995: 5- 25):

i. Bunlardan ilki olan baskın yaklaşımın suçu önleme önerileri şunlardır: polis sayısının artırılması, katı kanunlar ve caydırıcı cezalar üretmek, kentte suça meyledenlerin öteki bir ifade ile problem çıkaranların kentten arındırılarak ıslah evlerine götürülmesi vb.
ii. Yöntem, suçun oluşma sebeplerinin temeline inen ve temel nedenler 10 olarak tanımlanmaktadır. Önerileri şunlardır: iş fırsatlarının artırılması, gençlerin sosyalleştirilmesi, eğitim ve kültür donanımının artırılması,
iii. Son yöntem ise güvenli şehir olarak tanımlanmaktadır. Önerileri: marjinal gruplar öncelikli olmak suretiyle yönetici- kentli iş birliğinin sağlanması, toplumsal gelişim, eğitim ve kentsel tasarımla güvenli  şehir mekanlarının oluşturulması, kentteki fizyolojik değişimlerle toplumsal koruma sisteminin birleştirilmesidir. Burada şehir yönetimi, kentli ve tasarım arasındaki kontakt ehemmiyet kazanmaktadır. Kısaca yönetişim terimi burada önemlidir. Ek olarak burada suçun değil kabahat korkusunun belirlenmesine de yer verilmiştir (Wekerle ve Whitzman, 1995: 5- 25).

II. Güvenli kenti yapmaya yönelik ikinci yaklaşım ise Lab’a aittir. Lab’ın kabahat önlemeye yönelik üç müdahale önerisi bulunmaktadır (2000: 25- 73):

i. Müdahale: Bu aşamada fizyolojik ve toplumsal müdahaleler yer verilmiştir. Amaç kabahat gerçekleşmeden ilkin suçu engellemektir. Belirlenen müdahaleler suçu ve toplumda suça karşı duyulan kaygı ve korkuyu başlamadan önler. Çevre tasarımı, mahalle seyretme, genel caydırma şekilleri, toplumsal eğitim, toplumsal kabahat vakalarını önleme, komşuluk birimleri tasarımı, ışıklandırma sistemleri, hususi güvenlik sistemleri benzer biçimde müdahaleler ön plana çıkmaktadır.
ii. Müdahale: I. müdahaleye destek olarak güvenlik birimlerinin uygulaması ihtiyaç duyulan müdahalelerdir. Mesele yaratan kişilerin kimlik detayları, kabahat alanına ilişik analizler, problemin kaynağını belirleme, cemiyet destekli polis sistemi, okullarda suçu önleme eylemleri ii. Müdahaleyi oluşturmaktadır.
iii. Müdahale: Bu müdahale ise ii. müdahale benzer biçimde güvenlik güçlerinin uygulayabileceği eylemler bütünü olarak görülmektedir. Yıldırma, engelleme, sorunlu kişilerin tedavisi, planlamayla beraber alanların sağlıklaştırılması benzer biçimde eylemleri içermektedir.

Lab’a gore, bu üç müdahale uygulanan yere gore sırası değiştirilerek ya da yeni müdahale eylemleri belirlenerek uygulanabilir (2000). Bu hususta son olarak belirtmek gerekir ki, güvenli şehir yaklaşımına mevzu olan hususi güvenlik akıllara her ne kadar bireyselleşme, toplumsal tabakaların artışı benzer biçimde mevzuları düşündürse de benzer bir halde Frevel de güvenlik için yeni bir isim yada en azından güvenlik vaat eden semboller, mesela hususi güvenlik hizmetleri yada polis devriyeleri şeklinde ihtiyaçların ortaya çıkmakta bulunduğunu ifade etmektedir (2006: 12). Unutulmamalıdır ki, kentlerdeki kamusal yaşam, köy yaşamından farklıdır. Kentlerde vatandaşlar daha yüksek bir özgürlük ve anonimlik derecesine haizdir ve daha azca seviyede gayri resmi toplumsal denetim bulunmaktadır. Bununla beraber, toplumsal ayrımcılık ve şehirlerde toplumsal çevrenin tecritiyle, değişik yada yabancı olanlara karşı hoşgörünün lüzumlu erdeminin azaldığı ortaya çıkmaktadır (Frevel, 2006: 12).

Aslına bakarsak Frevel burada, kırsalda olan homojenliğin ve insanoğlu arasındaki iletişimin  kentte olmadığına atıf yapmaktadır. Haliyle nüfus bakımından kalabalık, çeşitli toplumsal sınıfların yer almış olduğu kentte, anonimliğin de kolay olması sebebiyle kabahat işleyip kolayca gizlenme düşüncesi kabahat oranlarının artmasında bir unsur olarak değerlendirilebilir. Elbet kabahat tek bir boyuttan ele alınamayacak kadar geniş kapsamlı bir mevzudur. Sadece kentlerde kabahat oranlarının daha yüksek olduğu literatürde sıkça dile getirilmektedir. Bu bağlamda kentlerde güvenlik açığı oluşturabilecek, güvenli şehir oluşturmada engel olarak görülebilecek hususlar şunlardır: Yoksulluk ve yoksunluk, işsizlik, adaletsiz gelir dağılımı, zayıf yada fena yönetim algısı, sağlıksız kentleşme, göç, sınıfsal ayrımlar ve dışlanma, kabahat korkusu ilk akla gelenlerdir. Burada kafa karışıklığını önlemek adına kabahat korkusu hususuna değinmekte yarar görülmektedir. Zira, suça maruz kalmaktan korkma durumunda iyi mi olur da kabahat oranı yükselebilir?

Durum şudur ki kabahat korkusu: kabahat oranlarını arttırabilen gizli saklı bir faktördür. Zira, herhangi bir suçun şahit ya da mağdurları sessiz kalmaları için tehdit edilebilirler yada kişilerdeki kaygı ve korku hali kabahat durumunun devlet kurumlarına intikalinin önüne geçebilmektedir (Leones 2006: 139-141). Peki güvenli kenti yapmaya engel olan bu problemler iyi mi aşılabilir? Bu probleminin cevabı teoriler üstünden değerlendirerek verilmeye çalışılmaktadır. Toplumsal dengesizlik teorisine gore kabahat, toplumsal çözülmenin en fazla görüldüğü şehir yapısında ortaya çıkmaktadır. Bu sonuca, Chicago Okulu’nun çemberler teorisi baz alınarak ulaşılmıştır. Toplumsal dengesizlik teorisine gore, kentin merkez ve çevresinde yer edinen çöküntü alanlarında kabahat gelişmektedir. Bu kuram; ayrışık yapı, çöküntü bölgeleri, toplumsal hareketlilik, sanayileşme ve kentleşme benzer biçimde değişkenlerin, direkt yada dolaylı olarak suçluluk üstündeki etkilerine dikkat çekmektedir (Kızmaz, 2005: 151). Eğer bir kentte bu teorideki benzer biçimde çöküntü alanları mevcutsa; merkezi ve mahalli yönetimlerin iş birliğiyle çöküntü alanları peyderpey iyileştirilmeli, bu alanlar şehir planlamasına dâhil edilmeli ve bu alanların sosyo- ekonomik anlamda dışlanmışlığının önüne geçilmelidir. Bu bağlamda sosyo- kültürel faaliyetlerin gerçekleştirileceği mekanlar inşa edilmeli, istihdam alanları yaratılmaya çalışılmalıdır. Toplumsal çözülmeler üstünden kabahat ve kabahat korkusunu inceleyen bir öteki kuram de, toplumsal denetim teorisidir. Bu teoriye gore, toplumsal bağlarda ortaya çıkan zayıflama durumu suça karşı duyarsızlık oluşturmaktadır. Savunulan odur ki, toplumdaki dayanışma ve yardımlaşma ile enformel kontrolle itimat ortamının sağlanması; kolluk kuvvetleri ve kamu kurum ve kuruluşlarınca formel olarak itimat ortamını sağlayıp güvenlik için üstlerine düşeni yapmaları halinde güvensizlik ve kabahat korkusunun daha azca olacağıdır (Karakuş, 2013:5).

İz teorisi, kentin algılanış biçimine odaklanmıştır. Burada kentin kentlileri etkilediğinden hareketle, doğru bir halde biçimlenmiş anlamlı bir kentin kentlilere pozitif yönde olarak yansıdığı ileri sürülmektedir. Kentlilerin mekânı anlamlı bulması beş temel nokta çerçevesinde olmaktadır: izler, düğüm noktaları, sınırlar, röper noktaları, geniş alanlar (Lynch, 1960: 57). Kabahat bağlamında en fazlaca üstünde durulan iki unsur izler ve düğüm noktalarıdır. Zira kenti kabahat bağlamında tanımlamadaki en mühim işaretlerdir. Bundan dolayı, düğüm noktaları; kentteki buluşma yerlerini ve izler ise; bu noktalara çıkan ana yolları tanımlamaktadır. Kısaca kentin en yoğun, karmaşık ve en canlı alanları düğüm noktaları ve izlerdir. Haliyle bu alanlar, kabahat gelişiminin de yoğunlaştığı yerlerdir (Moughtin vd., 2003: 73- 183). İz teorisine benzer öteki bir yaklaşım ise, Kabahat Deseni Teorisidir. Bu teoriye gore, suçluların kabahat işlemek için tercihleri kentlerin en canlı ve yoğun bölgeleri olan düğüm noktaları ve şehir merkezleridir (Beavon ve Brantinghams, 1994: 115- 149). Bu sebeple suçların önlenmesi için, tertipli aralıklarla şehir planlarında düğüm noktaları ve izler tekrardan gözden geçirilmelidir. Nüfus arttıkça düğüm noktaları ve izler fazlalaşabilir ya da yeni düğüm noktaları ve izlerin tespit edilmesi gerekebilir.

“Jacobs’un Kaldırımların Kullanımı; Güvenlik” başlıklı çalışmasında, mahalle kültürü, komşuluk ilişkileri, mahalle dayanışması yöntemleriyle yabancıların kolay bir halde belirlenmesiyle kentsel mekânda organik bir güvenliğin sağlanacağını öne sürmektedir. Böylelikle her mahallede güvenlik sağlanacak ve dolayısıyla şehir güvenli hale gelecektir. Ek olarak kenti güvenli hale getirmek için kentsel tasarım da önemlidir. Bu aşamada alınması ihtiyaç duyulan fiziki tedbir ise kentte devamlı olarak yeni ve değişik sokak yapıları, caddeler, meydanlar ve değişik mekanlara oluşturulan sürpriz çıkışların tasarlandığı street ballettir (1961: 39- 122).

Benzer olarak savunulabilir mekân teorisinde de Jeffery ve Newman kentsel tasarımla suçun önlenebileceğini ileri sürmektedirler. Bu bağlamda Newman savunulabilir mekânın özelliklerini sıralamaktadır: alan sahipliği, yasal ve organik seyretme, savunulabilirlik (görüntü ve çevre)  (Lab, 2000: 25- 73). Kırık camlar teorisine gore ise, suça uğrama endişesiyle terk edilmiş, bakımsız yerlerden uzak durulması ile bu alanlarda suçun artma durumu gündeme gelmektedir. Bu sebeple kentlerde çevre düzenine, kaldırımların, bankların, çöp kutularının ve bilhassa aydınlatmaların durumları itina ile denetim edilmelidir. Kentlerde fiziki olarak düzensizliğe yer bırakılmamalıdır. Aksi halde hem kabahat korkusu hem de kabahat durumu ortaya çıkabilecektir.

Kırık camlar teorisinin sahipleri olan Wilson ve Kelling, kentlerde suçları önlemek için; cemiyet bilincini sağlayarak toplumsal ilişkiler ağını kuvvetlendirmek, kentte işlenen ufak bir suçun bile devlet organlarınca ceza almasını sağlamak benzer biçimde tavsiyeler geliştirmişlerdir. Aksi halde kentlerde işlenen ufak suçların cezasız kalması halinde daha büyük suçlara sebebiyet verileceğinin altını çizmektedirler (1982: 29- 38). Toplumsal sorun perspektifiyle günümüz koşullarına uyarlanan öteki bir kuram ise, medyanın tesiri modelidir. Medya, geniş ağı ile kalabalık kitleleri etkileme gücüne haiz olduğu benzer biçimde suçun yayılıp etkilerinin de devamlılığını sağlayabilir. Medya, araçları haber yaparken kabahat ve kabahat unsurlarının sayısal verilerinin artışını sunmakta ve haberin sunuluş şekli ile dikkatleri üstüne çekmektedir (Yavuz, 2019: 43).

Güvenli kenti yapmaya yönelik engellerin iyi mi aşılacağına dair literatürdeki teoriler genel itibarıyla yukarıdaki gibidir. Türkiye’de mahalli güvenlik hizmetlerinin yerine getirilmesinde ve Avrupa Kentli Hakları Bildirgesi’nde yer edinen “Güvenli Şehir’in” oluşturulmasında İçişleri Bakanlığı iç güvenliği sağlama görevini kendisine bağlı kuruluşlarla sağlamaktadır (Çalı, 2012: 12). Güvenliğin sağlanmasından görevli olan devletin, oluşturduğu politikaların uygulanmasını elde eden erkek oyuncular ise polis, jandarma, çarşı ve mahalle bekçisi, zabıta, köy korucusu, hususi güvenliktir.

Türkiye’de güvenli şehir mekanları yapmaya yönelik güncel güvenlik uygulamaları incelendiğinde ise, 2006 senesinde uygulamaya başlanan ve süre içinde ülkenin tamamına yayılan Cemiyet Destekli Polislik (TDP) uygulamasıyla suçların önlenmesi ve suçtan korunma mevzularında kentliler bilinçlendirilmektedir. Aynı proje kapsamında komşu kollama uygulaması da uygulanmaktadır. Bu uygulamalar, yukarıda da izah edilmiş olduğu suretiyle güvenli şehir yaklaşımlarında güvenli kenti yapmaya yönelik olan uygulamalardır. Türkiye’de ehemmiyet taşıyan öteki bir uygulama ise, evvel belirlenen sıkıntılı yerlerde polis tedbirlerinin artırılmasıdır. 21 Mayıs 2007 tarihinde uygulamaya proje kapsamında; halkın yoğun olarak bulunmuş olduğu yerlerde işlenen, gasp, kapkaç, yankesicilik, dolandırıcılık, oto hırsızlığı ve benzeri mala karşı suçlara anında el koymak ve failleri suçüstü yakalamak amaçlanmaktadır (Ataç ve Gürbüz, 2009: 36-38).

Türkiye kentlerinde güvenliği sağlama amacı da olan bir siyaset olarak kentsel dönüşüm uygulaması yer verilmiştir. Nitekim bu durumun yasal dayanağı olarak “6306 sayılı Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkında Kanun” ile kentsel dönüşümün güvenli yaşama çevreleri teşkil etmesine dair ifadeye yer verilmiştir:

Bu Kanunun amacı; afet riski altındaki alanlar ile bu alanlar dışındaki riskli yapıların
bulunmuş olduğu arsa ve arazilerde, fen ve sanat ölçü ve standartlarına uygun, sıhhatli ve güvenli
yaşama çevrelerini teşkil etmek suretiyle iyileştirme, tasfiye ve yenilemelere dair usul ve esasları
belirlemektir” (6306/ m.1).

Söz mevzusu Kanun, kentsel dönüşümün çerçevesini çizerek, idareye riskli alanlarda ya da risk taşıyan yapılarda kamu gücü kullanılarak bir dönüşümün zorlanması olanağı tanıyan bir düzenlemedir (Minik ve Özden, 2019: 309). İdareye kamu gücü kullanma yetkisi veren bu düzenlemeyle beraber bununla birlikte sıhhatli ve güvenli yaşama çevreleri teşkil edileceği muhakkaktır. Zira, kırık camlar teorisinde olduğu benzer biçimde düzensiz, terk edilmiş, bakımsız bölgeler hem kabahat hem de kabahat korkusuna sebep olabilmektedir. Bu bağlamda kentsel dönüşümün pek fazlaca yönüyle kabahat ve kabahat korkusunun önüne geçebileceği düşünülmektedir.

Bu yazı, Berfin GÖKSOY SEVİNÇLİ, Fatma NALBANT ve Bahriye ESELER yazarlığında Kentleşme Sorunları ve Çözüm Önerileri  adlı kitapta gösterilen Güvenli Şehir: Teoriler ve Kabahat Kavramları Üstünden Bir Değerlendirme başlıklı bölümden bir kesittir.

NALBANT FATMA, GÖKSOY SEVİNÇLİ BERFİN, ESELER BAHRİYE (2021). Güvenli Şehir: Teoriler ve Kabahat Kavramları Üstünden Bir Değerlendirme, Kentleşme Sorunları ve Çözüm Önerileri içinde, Gazi Kitabevi, Editör:Fatih Kırışık, Ahmet Kayan, Basım sayısı:1, Sayfa Sayısı 352, ISBN:978-625-8443-93-6, Türkçe(Bilimsel Kitap)

KAYNAKLAR

Aksoy, E. (2007). Kabahat ve güvenli şehir yaklaşımı. Dosya 06, TMMOB Mimarlar Odası Ankara Şubesi, Bülten 55, 11- 15.

Ataç, E., Gürbüz. D. (2009), Kentsel mekânda gelişen suça müdahale etmede disiplinlerarası güvenlik politikaları, Polis Bilimleri Dergisi, 11 (1), 25-46.

Aytaç, S., Derdiman R.C., Baştürk, Ş. Öngen, B. (2015). Şehir güvenliği olarak kabahat korkusu: bursa örneği. Süleyman Demirel Üniversitesi Mühendislik Bilimleri ve Tasarım Dergisi, 3(3), 259-267.

Beavon D.J.K., Brantingham, P.J., Brantingham, P.L. (1994). The influence of street networks on the pattering of property offenses. Criminal Justice Press, 115-149.

Çalı, H. H. (2012). Avrupa kentsel şartı çerçevesinde güvenli şehir ve mahalli yönetimler. Türk İdare Dergisi, Sayı 475,  9-32.

Frevel, B. (2006). Urban safety. German Policy Studies, 3, (1), Almanya, 1-18.

Gündüzöz, İ. (2016). Türkiye ve dünyada güvenli şehir yaklaşımı: kentsel güvenlik mi? güvenli şehir mi? Türk İdare Dergisi, 482, 335-370.

Jacobs., J. (1961). The death and life of great american cities. New York: Random House, New York.

Karakuş, Ö. (2013). Kabahat korkusunun sosyolojik belirleyenleri: toplumsal ana para mi? Toplumsal denetim mü?. Eskişehir Osmangazi Üniversitesi Toplumsal Bilimler Dergisi, 14(1), 1-19.

Kızmaz, Z. (2005). Sosyolojik kabahat kuramlarının kabahat olgusunu izahat potansiyelleri üstüne bir değerlendirme. C.Ü. Toplumsal Bilimler Dergisi, 2 (29), 149-174.

Minik, H., Özden, P. P.  (2019). Kentsel dönüşüm ve şehir güvenliği ilişkisi üstüne bir değerlendirme: Esenler havaalanı mahallesi örneği. ASSAM Internasyonal Hakemli Mecmua, Assam Internasyonal Hakemli Mecmua, 305-321.

Lab, S.P. (2000). Crime prevention; approaches, practices and evaluations. Anderson publishing co., OH, 25-73.

Leones, S.V.C. (2006). The current situation of crime associated with urbanization: problems experienced and countermeasures ınitiated in the philippines. United Nations Asia and Far East Instutue for the Prevention of Crime and the Treatment of Offenders (UNAFEİ) Research Material Series, 68, 133-150.

Lynch, K. (1969). The ımage of the city. London: The MIT Press, 46-91.

Lynch, K. (1981). A Theory of good city biçim. London: The MIT Press.

Moughtin, C., Cuesta, R., Sarris, C., Signoretta, P. (2003). Urban design; method and techniques, Second Edition, Oxford: Architectural Press, 73-183

Wekerle, G.R., Whitzman, C. (1995). Safe cities: guidelines for planning, design and management. A Division of International Thomson Publishing, Inc., U.S.A., 5-25.

Wilson, J., Q., Kelling, G., L. (1982). The police and neighbourhood safety; broken windows.  Atlantic Monthly, 29-38.

Yavuz, Y. (2019). Kabahat mağduru olma korkusuna sosyolojik bir bakış. Cemiyet ve Kültür Araştırmaları Dergisi, 4, 28- 52.

6306 sayılı Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkında Kanun, https://www.mevzuat.gov.tr/mevzuat?MevzuatNo=6306&MevzuatTur=1&MevzuatTertip=5 , Erişim zamanı: 07.08.2021

TDK, https://sozluk.gov.tr/, Erişim zamanı: 20.07.2021

(Toplam: 1, Bugün: 1 )

Site Footer