Güzel, Doğru ve Etkili Konuşmanın Şartları, İlkeleri
Dili, yazıda olduğu şeklinde, konuşmada da iyi kullanmak lâzımdır. Esasen insan oğlu için konuşma yazıdan ilkin gelir. Eskiye çıkıldıkça bu daha belirli hâlde bulunur. Günümüzde de konuşma herkesi içine alır, yazının sınırı ise daha dardır. Hepimiz konuşur, fakat yazıyı yalnız okur yazarlar kullanır.
Bu sebeple söz söylemenin, hitabetin, doğru ve güzel konuşmanın şartlan ve yolları eskiden beri üstünde durulan bir mevzu olmuştur. Bununla uğraşan data dalına retorik adı verilir. Eskiden Osmanlıcada bu data dalına belagat denilirdi.
Retorik, belagat aslına bakarsak hitabet üstünde durmak suretiyle işlemeye başlamış olmasına karşın, zaman içinde yazıyı da içine almıştır. Hattâ gittikçe dilden daha oldukca edebiyat detayları olarak kullanıldığını da söyleyebiliriz. Sadece dil ile yakın ilişkisi hiçbir vakit gözden uzak tutulamaz.
Esasen günümüzde konuşma gittikçe yazıdan ayrılamaz hâle gelmiştir diyebiliriz. Konuşma bilhassa hitabet ve söylev sahasına kaydıkça, oldukca kez ilkin metin olarak hazırlanmakta, bu şekilde yazılı bir konuşma hâlinde icra edilmektedir. İrticalen meydana getirilen konuşmalarda bile kısa notlara baka baka hitapta bulunmak oldukca kullanılan bir usuldür.
Retorik de kompozisyon şeklinde, güzel olmak için ilkin hakikatı arar. Böylece doğru ve güzel konuşmak ve yazmak esas hedeftir. Ek olarak retorik de kompozisyon şeklinde daha oldukca uygulamaya dayanan bir data dalıdır. Bu uygulama ise oldukca kez metinler üstünde yapılır. Direkt doğruya konuşma üstünde de uygulama yapılabileceği şeklinde; metinlerin seslendirilme-sinde, konuşmaya çevrilmesinde de bu emek verme yapılabilir.
Konuşma çeşitleri irticalen, hazırlıksız yada hazırlıklı olmak suretiyle ikiye ayrılır. Ek olarak bu konuşmaların hitabet, söylev, konuşma, söyleşi, münazara, münakaşa, görüşme, karşılıklı konuşma, sual – yanıt, açık oturum, metin ve şiir okuma, anlatma, ders verme, duyurma, haber verme, bildiri sunma v.s. şeklinde çeşitli türleri vardır.
Konuşmada başlıca üç unsur mevcuttur: 1. dil, 2. düşünce, 3. hareket. Her yazılı metin hem de okuma ve dolayısiyle konuşma mevzuu teşkil etmiş olduğu için, yazıda aranan biçim ve muhteva vasıfları konuşma de ilgilendiriyor olduğu şeklinde, yazının doğru ve güzel olma şartları konuşma ve konuşma metni için de aynı paralellikte aranır.
Tüm bu umumi bilgilerin ışığı altında doğru ve güzel konuşmanın, konuşma metninin ve okumanın lüzumlu şartlarını şöyleki sıralayabiliriz:
1. Doğru ve güzel konuşmanın ilk şartı dinlemesini bilmektir. Siz dinlemesini bilirseniz, bu alışkanlığın sirayeti yolu hepimiz dinlemesini bilir ve siz de dinlenen bir konuşma yapabilirsiniz. Dinlenmeyen, gürültülü, ilgisiz bir yerde güzel konuşma da yapılamaz, orada konuşmanın tadı da olmaz.
2. Doğru ve güzel konuşmanın ikinci şartı, onun sağlam ve sistemli bir fikre dayanmasıdır. Konuşarak düşünme yerine düşünerek konuşma esas olmalıdır. Boş konuşulmamalıdır.
3. Konuşma ne bıktıracak kadar ağır, ne de makineli tüfek şeklinde süratli olmalıdır.
4. Konuşma ile nefes alıp verme uyumlu olmalı, nefessiz ve nefes nefese konuşmamalı, nefeslenme sesi hissedilmeme-lidir.
5. Konuşma kulağa hoş gelmeyen sesli kelimelerden ve bilhassa bunların tekrarından kaçınmalıdır.
6. Konuşmada fikrin mânâsı da acayip ve mantıksız olmamalıdır.
7. Konuşmada yumuşak ve tatlı bir fonetik kullanılmalı, sedasız kapalı konsonantların çarpma ve sürtünme sesleri de yumuşatılmalıdır.
9. Konuşmada hançere, gırtlak ve geniz sağlam olmalı; öksürüklü, çatlak, nezleli sesli bir konuşmadan kaçınılmalıdır.
10. Konuşmada kelimelerin, bilhassa yabancı asıllı kelimelerin doğru telâffuzuna dikkat edilmelidir.
11. Konuşmada yabancı asıllı kelimelerin uzun ve kısa vokallerinin yerli yerinde ve doğru kullanılmasına itina edilmelidir.
12. Konuşmada yabancı asıllı kelimelerdeki vokal – konsonant uyumsuzluklarını doğru olarak telâffuz etmelidir.
13. Konuşmada telâffuzun şive ve ağız hususiyeti taşımamasına çalışılmalı, yazınsal dil, kültür dili ile konuşmaya çaba edilmelidir.
14. Konuşmada kelime, kelime gurubu ve cümle vurgularının doğru kullanılmasına dikkat edilmeli, belirtilmek istenen kelimedeki vurgu belli bir seviyede tesirli hâle getirilmelidir.
15. Konuşmada ses tonu sözün, fikrin ve duygunun mahiyetine uygun bir tarzda ayarlanmalıdır.
16. Konuşmada vurgu ve ton ne rahatsız edici olmalı, ne de sözü monotonlaştırmahdır.
17. Konuşmada mümkün olmasıyla birlikte varlıklı bir kelime ekibi kullanılmalı, sınırı olan bir dilden, tekrarlanan belli kelimelerden kaçınılmalıdır.
18. Konuşma veciz denecek şekilde ölçülü olmalı, mânâ ve düşünce ile söz içinde seçkin bir uyum olmalı, söz fikri tam ihata ve ifade etmeli, düşünce sözü tam doldurmalı, ondan taşmamalı-dır. Söz mevzuya, ve mekâna, duruma uygun düşmelidir, münâsebetli olmalıdır.
19. Konuşmada söz açık ve seçik olmalı, anlaşılır ve tatminkâr nitelik taşımalıdır.
20. Konuşma konuşanla dinleyen içinde bir köprü kurabilmeli; dinleyenlere ters düşme inadında olmamalıdır.
21. Konuşmada cümleler muntazam olmalı, cümle hatası yapılmamalı, uzun cümlelere tam hâkimiyet yoksa, mümkün olmasıyla birlikte kısa cümle tercih edilmelidir.
22. Konuşmada söze yumuşak, sakin ve yavaş bir tonla başlamalı, ses zaman içinde, yeri geldikçe ve uyumlu bir halde yükseltilmelidir.
23. Konuşmada doğrunun yanında güzel de dikkatsizlik edilmemeli, bunun için sanatkârâne bir dil ve ifade kullanılmalı; benzetmeler, gerçek mânâ dışına çıkan mânâlar, başka mânâya gelecek kelimeler, söz dokundurmalar, tezatlar, tekrarlar, parlak mânâlar, mübalâğalar, şahıslandırmalar, çift manâlı ve benzer kelimeler, paralellikler, ünlemler, seslenmeler, örnekler, fıkralar şeklinde çeşitli söz ve mânâ ustalıklarına yerli yerinde müracaat olunmalıdır.
24. Konuşma plânlı olmalı ve gerekirse öncesinden zihinde yada kâğıtta hazırlıklı söz söyleme yolu takip edilmelidir.
25. Konuşmada inandırıcı olmaya dikkat etmeli, bunun için konuştuğuna ilkin kendisinin inandığını isbat eden bir üslûp ve tavır ortaya konmalıdır.
26. Konuşmada mimik ve jestlerden; el, kol ve yüz hareketlerinden sözün ve fikrin âhengine uygun bir halde ve ölçülü olarak, şuurla istifade etmelidir.
27. Konuşmada tek bir noktaya değil, dinleyenlerin hepsine ve her tarafa bakacak şekilde ölçülü ve kavrayıcı bir hitap seçimi seçilmelidir.
28. Konuşma ne doyurmayan bir kısalıkta, ne de sabır taşına bir uzunlukta olmalıdır.
29. Konuşmada yazının imlâ kurallarına uygun sözlü bir imlâ düzeni içindeymiş hissi verilmeli; duraklar ve vurgu, ses tonu, hareket unsurları buna gore ayarlanmalıdır.
30. Konuşmada dinleyenlerin nabzı elde tutulmalı, ona gore hareket etmek kıvamı, dozu ve kabiliyeti gösterilmelidir.
Kaynakça: Prof. Dr. Muharrem Ergin, Türk Dili
YouTube, kısa sürede Avrupa, Orta Doğu ve Cenup ABD'daki bir çok ülkede Premium abonelik fiyatlarına…
Microsoft, 1980'lerde piyasaya sürdüğü iki program Paint ve Notepad'e, aradan geçen 40 senenin arkasından suni…
"Woke" terimi, süre içinden ilk anlamından oldukca değişik bir halde evrim geçirdi. Geleneksel olarak baktığımızda…
[Chorus] Got two girls in the cut And I don't know what to do I…
Tüm dünyada gözler ABD seçimlerine çevrildi ve kesinleşmemiş sonuçlara gore Cumhuriyetçilerin talibi Donald Trump seçimden…
Türkiye Suni Zeka İnisiyatifi’nin (TRAI) düzenlemiş olduğu Türkiye Suni Zeka Zirvesi bu yıl yedinci kez…