Hangisi daha sağlıklı: Kalıp sabun mu yoksa duş jeli mi?

Ellerimizi yıkamak yada banyo yaparken kullanmak için değişik hijyen çözümleri kullanıyoruz. Kalıp sabunlar, duş jelleri, sıvı sabunlar ve dahası. Peki ya bunlar içinde hangisi hem size hem de çevrenize daha saygılı?

Çoğu zaman en “yeşil dostu” çözüm olarak eski tipte, nebat yada hayvan yağları ve kül suyu ile üretilen sabunlar ön plana çıkıyor. İsviçre’deki ETH Zurich Üniversitesi’nin Çevre Mühendisliği Enstitüsü’nün yapmış olduğu bir araştırmaya nazaran bu türde üretilen geleneksel kalıp sabunlar, sıvı sabunlarla karşılaştırıldığında karbon emisyonu açısından üç kat daha çevre dostu.

Sadece bu sabunun da cilt için fazlaca sıhhatli olmadığını söylemek gerek. Güzellik ürünleri için reçeteler hazırlayan bilim adamlarının mesleki birliği olan Kozmetik Kimyagerler Topluluğu’nun başkanı Tony O’Lenick, sabunun naturel ve sürdürülebilir bulunduğunu söylüyor ve ekliyor: “Bu tür sabunlar deriyi kurutuyor.”

Amerikan sabun pazarının neredeyse yarısına 70’ler ve 80’lerden bu yana hükmeden sıvı el sabunu ve duş jeli, bu sebepten dolayı tercih ediliyor. Bu tür ürünler çoğu zaman deriyi nemlendiren ek içerikler barındırıyor ve birçok marka da ürünlerinin deri bakımına olan yararlarını reklamlarında ön plana çıkarıyor. Birçok şirket bu ek içerikleri sıvı formdaki ürünlere eklemeyi tercih ediyor.

Gene de bu durum son yıllarda değişmeye başlamış durumda. Birçok katı sabun markası, ürünlerine sıvı sabunlara eklenen suni, petrolden üretilen içerikleri ve nemlendirici içerikleri eklemeye başladı. Tam tersi olarak da “çevre dostu” olarak pazarlanan sıvı sabunlar, eski tipte üretilen kalıp sabunların naturel ve kolay içerikleriyle üretilmeye başlandı. O’Lenick’e nazaran en çevre dostu çözümü tercih ederken içeriklere, paketlemeye ve ürünü iyi mi kullanmak istediğinize nazaran karar vererek belirleyebilirsiniz.

Peki içerikler ne kadar sıhhatli?

Tüm sabunlar ciltteki kir ve yağları temizlemek için “yüzey etken maddeler” adında olan molekülleri kullanır. Bu maddeler suyun kiri alıp götürmesine destek sunar. Sadece bu tür yüzey etken maddeleri üretmenin iki yolu bulunuyor.

Geleneksel yöntemde yağ ve kül suyu şeklinde bir alkali materyali birleştirmek kafi oluyor. Aslına bakarsan geleneksel sabunlar da bu şekilde üretiliyor. Sadece 1940’larda kozmetik şirketleri, bu yüzey etken maddeleri petrolden elde etmenin daha kolay bulunduğunu fark etti. Teknik anlamda petrolden üretilen yüzey etken maddeye haiz ürünlere “sabun” değil “deterjan” demek daha doğru.

Her ne kadar iki yöntemle üretilen temizlik ürünleri, sonuçta aynı temizliği sağlasa da, sabun ve deterjanların birkaç mühim farkı bulunuyor. Sabunlar deterjanlara nazaran daha alkali yapıdalar ve bundan dolayı cildinizin kimyasını değiştirerek daha kuru hissedilmesine niçin oluyorlar. Sadece deterjanlar da petrol kaynaklı olduğundan çevreye daha zararlılar. Deterjan üretmek sabun üretmeye nazaran 5 kat daha çok enerji kullanımına ve 10 kat daha çok emisyon üretilmesine niçin oluyor.

Doğal bir de işin paketleme kısmı var. Siz her ne kadar “bir kalıp sabun” almayı planlıyor olsanız da, alacağınız sabun aslen bir deterjan olabilir. Deterjan olarak üretilen sabunlar çoğu zaman sodyum loril sülfat (SLS) ve sodyum loril eter sülfat (SLES) şeklinde içerikler barındırıyor. Oysa gerçek sabunlar hayvansal yada bitkisel yağlardan, kül suyundan ve gliserin, çeşitli kokular ve uçucu yağlar şeklinde ek maddeler içeriyor.

Paketleme ve taşınma çevreye iyi mi tesir ediyor?

İçerikleri bir yana koyarsak, mevzu paketleme ve taşımaya ulaştığında kalıp sabunların sıvı olanlara nazaran büyük bir pozitif yanları var. Kalıp sabunlar çoğu zaman karton yada kağıttan bir paketle marketlerde yer ediniyor. Bu tür paketleme de çoğu zaman geri dönüştürülebilir oluyor. Her ne kadar bazı durumlarda bu sabunlar da plastik paketlemeye haiz olsalar da, içinde pompa bulunan kalınca plastik şişelerle satılan sıvı sabunlara nazaran daha azca atık üretiyor. İsviçreli enstitünün araştırmasına nazaran sıvı sabunların paketlemeleri, katı sabuna nazaran 19 kat daha çok enerji gerektiriyor.

Bunun yanında sıvı sabunun içinde ne olduğunun büyük bir kısmının sudan oluştuğunu düşündüğümüzde, musluğu açıp derhal ulaşabileceğimiz bir “içeriğin” dünyanın dört bir yanında taşınmasında harcanan enerjinin gereksizliği de ortaya çıkıyor. Bunun aksine kalıp sabunlar tamamen saf ve konsantre temizlik ürünleri. Ödediğiniz para tamamen sabun için ödeniyor ve temizlik yapacağınız vakit suyu kendiniz ekliyorsunuz. Bu yüzden sıvı sabunun tedariği esnasında kalıp sabununkine nazaran 8 kat daha çok karbon emisyonu gerçekleştiği de İsviçreli enstitünün araştırmasının neticelerinden biri.

Elleri yıkama süresi ne kadar değişiyor?

Sıvı sabunun katı sabuna nazaran büyük bir pozitif yanları, insanların ellerini yıkama süresini azaltıyor olması. Bu da daha azca su kullanımı anlamına geliyor. Enstitünün araştırmasına nazaran (bir tek el yıkama mevzusundaki su tüketimi araştırılmış), kalıp sabun kullananlar, sıvı sabun kullananlara nazaran yüzde 40 daha çok su tüketiyor. Bu da katı sabun kullanmanın yarattığı en büyük çevre ziyanı olarak göze çarpıyor. Sadece gene de sıvı sabunu tercih etmeye kafi gelecek kadar büyük bir zarar değil.

Peki ya hangisiyle elimizi yıkayalım?

Sabununuz ister kalıp ister sıvı olsun, ister naturel ister suni olsun, karbon ayak izinize büyük bir etkide bulunmayacak. En fena durumda ellerinizi yıkamak 15 gramlık bir karbon emisyonu yayabiliyor. Bu da telefonunuzu bir kez şarj etmek ya da otomobilinizi 60 metre sürmek kadar bir tesir demek.

Sadece milyarlarca insanoğlunun ellerini yıkadığını yada yılda binlerce kez duş aldığını düşünürsek, daha çevre dostu bir çözüme geçmek daha mantıklı görünüyor. Gene de sonuçta seçeceğiniz ürünün çevreye mi yoksa size mi dost olduğuna sonucu siz vereceksiniz.


The Washington Post’un makalesini Özgür Yıldız Türkçeleştirdi.

(Toplam: 1, Bugün: 1 )

Site Footer