Karakterler
Halise, David, Sara, Simden, Çetin, Suat Bey, Fehim, Alis, Enver, Ömer
Mevzusu
Boşanmak suretiyle olan ve yeni bir hayata adım atmak suretiyle olan Simden ve dolu dolu yaşayan fakat ölümün eşiğinde yalnız ve umutsuz kalan Sara; varlık ve ölüm ekseninde hem kendilerini hem de birbirlerini tekrardan sorgulamaları mevzu ediniyor.
Halise, anası tarafınca yok sayılan bir çocuktu. 18 yaşlarında tanıştığı David, yaşamının kırılma noktası olur. Tatlı sözlerine, gelecekte olacaklara dair sözlerine inanır. Beraber ABD’ya gideceklerdi ve Alice meşhur bir müzisyen olacaktı. Üniversiteye gitmesine bile gerek yoktu. Hakikaten isteseydi, bir müzik okuluna kaydolabilirdi. Her şey yoluna girecek. David onu terk edip ABD’ya tek başına dönene kadar. Halise sabah kalkıp güzel bir makyaj yapar. Bavulunu toplar ve aynı evde oturan teyzesine üniversiteye gitmek için İstanbul’a gittiğine dair bir not yazar. Yüzünde alaycı bir gülümsemeyle evden çıkar. Vapurda Çetin isminde biriyle karşılaşır. Halise’nin ne söylediği pek umurunda değildir. Evleneceklerini, bir evlatları olacağını nereden bilebilirdi? Kızı Simden üç yaşlarındayken Halise hiçbir şeyden memnun değildi. Simden’le ilgilenmek, evle ilgilenmek, Çetin’le uğraşmak ona ölüm şeklinde geliyordu. Evin içinde olanların özgürlüğüne el koyması yetmezmiş şeklinde, dışarıdakiler de ona baskı yapıyordu. Daha çok dayanamayacağını anlayınca kendini öldürmeye karar verdi. Bu girişim başarısız olur. Çetin, ondan boşanmak istediğini ve evliliklerini bitirdiklerini söyler. Simden’e babaannesi de bakar. Sara, Çetin’den ayrıldıktan sonrasında Fehim ile tanışır. Fehim ilk başta tekrar ağzına alkol almayacağını söylese de sonrasında neredeyse komaya girene kadar içmeye adım atar. Sara ondan bıkmıştır. Gidecek bir yeri olsaydı, bir saniye bile beklemez. Derken karşısına Suat Bey çıkar. Bir akşam birlikte yiyecek yer ve arkasından Suat Bey’in evine giderler. Sonrasında evlenmeye karar verirler. Suat Bey’in tavsiyesi ile adını Sara olarak değiştirmiştir. Halise bir köylü adı olduğu ve Alice de fazla ısrar eden olmadığı için Sara en iyisidir.
Yirmi beş yaşındaki Sara, özgür olmak için yoksulluğu ve sıradanlığı kabul etmesi icap ettiğini düşünür. Suat Bey de kafi paraya haiz olmasını sağlar. Karşılığında ona gençliğinin en iyi sekiz yılını vererek öder. Bunun yeterince adil bulunduğunu düşünür. Ona nazaran hayatında ödenmemiş hiçbir şey yoktur. Bu evliliğin gereğinden uzun sürdüğünü düşündüğünde Suat Bey’in binmiş olduğu tayyare düşer ve Sara tekrardan bekâr bir bayan olur. Sara hayatında bir tek bir kişiyi deli bir aşkla sevmişti. Enver’le oldukça değişik bir ilişkileri vardı. Ne olursa olsun ayrılamamışlardır. Bildikleri tüm lanetleri birbirlerine sıralasalar da, birbirlerini öldürmeye yemin etseler de o gece sarılarak uyuyabilmişler. Onunla beş yıl, tüm yaşamının bedeliydi. Şiddetli bir kavganın arkasından Sara, Simden’i alıp kulübeye gider. Enver’in telefonlarına gitmez. Aldatıldığını öğrenir ve bu organik olarak onu oldukça yaralar. Günlerce uyur ve bir gece, yaşamla ölüm arasındaki ince çizgi çizgideyken buna dayanamaz ve onu arar. Enver ona hayatında başka bir kadının olmadığını söyler. İkisi de birbirlerini deliler şeklinde özlerler ve yalnızlığa daha çok dayanamazlar. Sara, Enver’i affeder ve ertesi akşam buluşmak için sözleşirler. Yemekten sonrasında eve dönerler. Sara çantası düştüğünde onu almak için eğilir ve tam o sırada tabanca sesleri duyar. Tek aşkı Enver öldürülmüştür. Yaşamı süresince onu asla unutamaz. Kalbinin bir köşesi hep Enver’e aittir.
Çirkin insanlardan hoşlanmayan ve onlardan korkan anası, Önünde yatar, her tarafı yanmıştır. Güzelliğinden tüm erkekleri etkileyebilecek hiçbir iz kalmamıştır. Cildini güzelleştirmek için her ay üç fukara aileyi doyuracak kadar para harcamış olduğu için yüzü mahvolur. Mermer masanın üstünde yatan Sara, aslen annesini pekiyi tanımadığını farkına varır. Onu ne tamamen sever ne de tamamen nefret eder. Simden, mevzu Sara olduğunda hep belirsizlik içinde kalmıştır. Sadece şimdi kimsesiz kalır.
“Her evlilik cinayetle biter, demişti anası bigün Simden’e Hanım için ölümdür. Bu sözleri sayısız aşklar yaşamış ve üç kez evlenmiş birinin söylemesi hem acayip hem de mantıklıydı. Fakat Simden aşkın haricinde bağlar da olduğuna, sevginin, sadakatin aşktan daha kalıcı ve güvenilir olduklarına inanmayı yeğlemişti daima. Umutsuzca istemişti bunu, en zor anlarında.”
Sara ve Simden, değişik öykülere, değişik değerlere haiz iki hanım, birbirlerini geç tanımış bir anne-kız. Boşanıp yeni bir yaşama adım atmak suretiyle olan Simden’le, dopdolu yaşamış fakat ölümün eşiğinde yalnız ve umutsuz kalmış Sara’nın; hem kendilerini hem de birbirlerini varoluş ve ölüm ekseninde tekrardan sorgulayışlarını konu alıyor Hiçbir Aşk Hiçbir Ölüm. Bu iki kadının aralarındaki ana kız, sevgi-nefret ilişkisini anlama çabaları ve birbirlerine olan duygularını yerinde ve zamanında dile getiremeyişlerinin acısıyla yüklü bu romanın, aşk, evlilik, özgürlük ve bağlılıkları sorgulayan kalıcı ve çarpıcı mevzusuyla İnci Aral’ın romanları içinde hususi bir yeri var.
AZERİCE SÖZLERİ Elə bil ki sənə yad olub ayrılıq dərdi Axı dərdə düşən yenə qovuşmağ…
ABD'de yetkililer, 30 yıl sonrasında ilk kez “sıhhatli gıdanın” ne işe yaradığını tekrardan tanımladı ve…
Lazarus'un Genel Özeti Lazarus, ünlü yazar Lars Kepler'in kaleme aldığı sürükleyici bir thriller romanıdır. Kitap,…
AZERİCE SÖZLERİ Elə bil ki sənə yad olub ayrılıq dərdi Axı dərdə düşən yenə qovuşmağ…
Ne ilk ne sonuncusun Düşüp de bu tuzağa kaybeden Kendini terk eder insan Aslen aşktan…
AZERİCE SÖZLERİ Biz hər şeyi bilə bilə ayrılmışıq Dərd çəkmişik ölə ölə ayrılmışıq Ürəyi mənim…