Karakterler
Paulo: Paulo Coelho’nun genç halidir. Özgürlüğe ve kendini keşfetmeye aç bir yapıya haizdir. Felsefi düşüncelerle dolu, sorgulayıcı bir zihniyetle dünyayı anlamaya çalışan bir seyyah olarak karşımıza çıkar. Karşılaşmış olduğu her insanı, bir öğretmen yada yeni bir deneyim deposu olarak görme eğilimindedir. Ruhsal ve mistik mevzulara ilgisi vardır; meditasyon, spiritüel arayış şeklinde alanlarda derinleşmek ister. Paulo’nun hayata karşı bu derin bakışı ve devamlı sorgulayan yapısı, onun emsalsiz bir karaktere haiz bulunduğunu gösterir.
Karla: Karla, özgür ruhlu, maceraperest ve kendine güvenen bir karakter olarak öne çıkar. Hayatında daha derin bir anlam arayan, fakat hem de kendi sınırlarını keşfetmeye çalışan bir bayan figürüdür. Paulo şeklinde mistik ve spiritüel mevzulara olan ilgisi daha azdır; daha pragmatik ve gerçekçi bir yapıya haizdir. Kuvvetli ve bağımsız bir kişiliğe haiz olan Karla, Paulo ile olan ilişkisi yardımıyla hayatına yeni bir perspektif katmaya çalışır. Karla, Paulo’yla tanışmasının peşinden, İstanbul’a giden otobüs yolculuğunda kendini bulmayı ve sınırlarını keşfetmeyi hedefler. Hem içsel bir seyahat hem de fizyolojik bir bulgu olan bu macera, onun hayatında yeni bir döneme işaret eder.
Jacques: Jacques, otobüsteki öteki yolcuların birçoğunun aksine daha içine kapanık ve hüzünlü bir yapıya haizdir. Hayatında karşılaşmış olduğu zorluklar ve acılar onu içsel olarak etkileyen derin bir karakter yapmıştır. Seyahat esnasında karanlık geçmişinden izler taşır ve yaşamın gerçekleriyle başa çıkmaya çalışır. Jacques, öteki yolcuların içsel yolculuklarına katkıda bulunurken, hem de kendi travmalarıyla da yüzleşir. Onun varlığı, otobüsün genel atmosferine daha değişik bir derinlik katar.
Ritva: Ritva, Finlandiyalı bir hanımdır ve oldukça emsalsiz bir kişiliğe haizdir. Hayata neşeli, spontane ve rahat bir bakış açısıyla yaklaşır. Bilhassa otobüsteki öteki karakterlerin enerjilerini dengeler ve bir rahatlama hissi yaratır. Finlandiya’nın soğuk fakat özgür ruhunu temsil eden bu karakter, farklılıklara karşı açık fikirlidir. Ritva, yalnız bir fizyolojik yolculuktan ibaret olmayan, hem de toplumsal ve kültürel bir deneyimi yaşamayı isteyen biridir. Yeni insanlarla tanışmak, değişik kültürleri idrak etmek ve yeni dostluklar oluşturmak şeklinde amaçlarla yolculuğa katılır.
Roland ve Maddie: Roland ve Maddie, kitapta hippi kültürünün ve devrin özgür yaşam tarzının simgesi olarak karşımıza çıkan bir çifttir. Hayata karşı oldukça rahat ve özgürlükçü bir tavır sergilerler. Toplumsal düzenin normlarından uzak, kendi kurallarıyla yaşayan karakterlerdir. Yaşamı deneyimlemek ve değişik yollar keşfetmek onlar için önemlidir.
Otobüs Şoförü: Otobüs şoförü, otobüste geçen seyahat süresince sessiz, gözlemci bir karakterdir. Duygusuz şeklinde görünmesine karşın, yolcuların güvenliğini sağlamak için elinden geleni yapar. Devrin hippi kültürüne tamamen uyum sağlayamamış olsa da, onların maceracı ruhunu bir noktada destekleyen biridir. Seyahat esnasında tüm yolcuların birbirinden değişik karakter özelliklerini gözlemleyen otobüs şoförü, bir anlamda onların hayatlarını kendi bakış açısıyla değerlendirir. Kitabın sonunda, kim bilir bilincinde olmadan onlardan bir şeyler öğrenmiş ve bir değişime uğramıştır.
Mevzusu
Kitap, 1970’lerin özgürlükçü ruhunu ve hippi kültürünü merkeze alan, hem de yazarın gençlik yıllarındaki kişisel deneyimlerinden esinlenmiş otobiyografik bir romandır. Kitap, yaşamın anlamını ve bireysel özgürlüğü arayan gençlerin içsel ve fizyolojik yolculuklarını anlatır. Kitap hem de dönemle özdeşleşen hippi hareketinin sulh, sevgi ve özgürlüğe olan inancını işler.
Roman, Paulo’nun kendini bulma arayışında olan bir genç olarak Brezilya’dan yola çıkmasıyla adım atar. Paulo, dünyayı gezme arzusuyla Avrupa’ya gider ve burada birçok değişik kültürü tanıma fırsatı bulur. Amsterdam’da, hippi kültürünün simgesi haline gelen “Dam Meydanı”nda bir grup gezginle tanışır. Burada kendisi şeklinde özgürlük arayışında olan bir genç hanım olan Karla ile karşılaşır.
Karla, Paulo’ya İstanbul’a giden bir “büyülü otobüsle” seyahat yapmayı teklif eder. Paulo, bu teklifi kabul eder ve ikili, İstanbul’a gitmek suretiyle yola çıkar. Yol süresince, değişik geçmişlere ve kişiliklere haiz insanlarla tanışırlar. Otobüsteki yolcular içinde garip ve çeşitli karakterler vardır; her biri kendi hikayesi, hayalleri ve hayal kırıklıklarıyla bu yolculuğa çıkmıştır. Her birinin yaşamı ve yolculuktaki amacı, hikayeye derinlik katar.
Paulo ve Karla arasındaki ilişki, hikayenin mühim bir unsuru. Birbirleriyle olan etkileşimleri, her ikisinin de içsel yolculuğuna katkıda bulunur. Paulo, Karla vesilesiyle aşkın ve dostluğun anlamını keşfederken, Karla da Paulo yardımıyla kendini tanıma fırsatı bulur. Karakterler, seyahat esnasında birbirlerine kendilerini tanıtırken, aslına bakarsak kendilerini de tanımaya başlarlar.
Seyahat süresince mistik deneyimlerle ve kendini keşfetmeye yönelik diyaloglarla karşılaşırlar. Paulo, felsefi konuşmalar yaparak yaşamı ve evreni sorgular; Karla ise daha ergonomik bir bakış açısına haizdir. Bu karşıtlık, aralarındaki bağları daha da kuvvetli hale getirir ve hikayeyi zenginleştirir.
Otobüs İstanbul’a vardığında, Paulo ve Karla’nın ilişkisinde bir dönüm noktası yaşanır. Bu seyahat ikisinin de hayatında derin izler bırakmıştır. Sadece her ikisi de değişik yönlere gitmeye karar verir ve yollarını ayırırlar. Bu ayrılık, aslına bakarsak ikisinin de kendi hayatlarında yeni bir döneme başladıklarının göstergesidir. Paulo, yolculuğun ona kattıklarıyla kendi içsel keşfini sürdürmeye karar verir. Karla ise İstanbul’da yeni bir yaşam oluşturmayı düşünür.
Roman, bireysel özgürlüğün ve içsel keşfin kıymetini vurgulayan bir roman olarak Paulo Coelho’nun kendi gençlik anılarına dayanır. Hippi hareketinin ideallerini, özgürlük arayışını ve 1970’lerin barışçıl ruhunu özetleyen bu kitap, hem Paulo’nun kişisel deneyimlerini hem de devrin kültürünü idrak etmek için mühim bir yapıt. Paulo Coelho, bu kitapta hippi kültürüne, aşkın ve arkadaşlığın gücüne dair derin ve anlamlı bir seyahat sunar.
1970 yılının Eylül ayında, dünyanın merkezi olma şerefi için yarışan iki mekân vardı: Londra’daki Piccadilly Circus ve Amsterdam’daki Dam Meydanı… 1970 yılının Eylül ayında tayyare biletleri ateş pahası olduğundan uçakla gezi sadece seçkin kesim için mümkündü. Gençlerden oluşan çok önemli bir kitle içinse durum farklıydı. 1970 yılının Eylül ayında dünyaya hanımefendiler hükmediyordu… Genç hippi hanımefendiler demek bir ihtimal daha doğru olur…
1970 yılının Eylül ayında her insanın paranormal güçleri vardı, olmayanlar da haiz olma yolundaydı…
1970 yılının Eylül ayında, yazarlık hayalleri kuran Paulo, özgürlük ardında dünyayı dolaşırken Karla’yla karşılaşınca ikisinin de yaşamı kökten değişecekti; Peru’nun yitik şehirleri, Brezilya’nın zindanları, Amsterdam’ın arka sokakları, İstanbul’un çarşıları bir bütünün parçaları haline gelecekti…
Paulo Coelho’nun kendi yaşamöyküsüne kim bilir en yakın eseri Hippi, başka bir dünyanın mümkün olduğuna inanan barışçıl bir neslin arayış ve dönüşüm öyküsü.
(Tanıtım Bülteninden)
Akıllı telefonların oyun dünyasında giderek daha mühim bir rol oynadığı bu günlerde, oyun deneyimini iyileştirmek…
[Chorus] Got two girls in the cut And I don't know what to do I…
Bu hafta duyduğunuz en garip şey olması olası bir meseleyle karşınızdayız. Öykü 1970'lerde Belçika'da geçiyor.…
Mars'taki gizemli bir vadiyi bir yıl süresince keşfeden NASA'nın Curiosity aracı, yeni ve garip bir…
İletişim, çağdaş yaşamımızın temel taşları içinde yer ediniyor. Günümüzde sevdiklerimize, iş arkadaşlarımıza yada acil durumlarda…
[Chorus] Got two girls in the cut And I don't know what to do I…