İlhan SELÇUK (Gazeteci, Yazar)
(Doğum: İzmir, 11 Mart 1925 -nüfusunda Aydın yazılı)
(Ölüm: İstanbul, 21 Haziran 2010)
İlhan Selçuk, babası Birinci Dünya Savaşı ve Kurtuluş Savaşı gazisi Kasım Selçuk’un subay olması sebebiyle ilk, orta ve liseyi değişik illerde ve okullarda okudu. Aydın’da 7 Eylül İlkokulu’nda başlamış olan, Sivas-Yıldızeli ve Ankara-Keskin’de devam eden, Şişli 43. İlkokulu’nda bitirilen ilköğreniminden sonrasında ortaokul ve liseyi, İstanbul Bölme, Silifke ve Adana’da tamamladı. Adana’nın toplumsal ve kültürel yapısı onu oldukça etkiledi. Liseyi Adana’da bitirip İstanbul’a geldi. İÜ Hukuk Fakültesi’ne girdi, orada Hitler Almanyası’ndan kaçıp gelen hocalardan bilhassa Prof. Andreas Bertold Schwarz’dan oldukça etkilendi. 1950’de fakülteyi tamamlamış oldu. Fakülteye gelip giderken Babıâli’de ağabeyi Turhan Selçuk’a da uğruyordu, böylece Babıâli’yle ilişkileri başladı. Şundan dolayı Turhan Selçuk 1940’lı yıllarda Refik Halit‘in Aydede’sinde, Yusuf Ziya Ortaç‘ın Akbaba’sında karikatürler çiziyordu. Oraları görünce ilgisi arttı. Oysa lisede futbolcu olmak istedi, vereme yakalanınca da bundan vazgeçti.
Fakülteden arkadaşı Selahattin Hakkı Esatoğlu’yla ortak yazıhane açtı, avukatlık yapmış oldu, arkasından ağabeyi Turhan Selçuk’la beraber yayımladıkları 41 Buçuk (6 eylül 1952-13 aralık 1952, 15 sayı) dergisiyle basın-yayın yaşamına girdi. İlk dava da 1952 senesinde açıldı, daha sonraki yıllarda onlarcası, yüzlercesi açılacak olan tüm davalardan olduğu benzer biçimde, bu ilk davadan da beraat etti. İlk yazılan 41 Buçuk ve Dolmuş (5 ocak 1956-2 eylül 1958, 139 sayı) dergisinde yer aldı. Bir süre matbaacılık yapmış oldu, Karikatür (1958), Taş-Karikatür (1959) dergilerinin yayımcılarından oldu. Spor gazetesi Günlük’ü kısa bir süre çıkardı. Semih Balcıoğlu’yla Millet gazetesinin gülmece sayfasını hazırladı.
Askerliğini yedek subay olarak Burdur Er Eğitim Alayı ve Demirci Astsubay Okulu’nda yaptıktan sonrasında, 1961’de Akşam gazetesinde yazarlığa başladı. Askerdeyken de Millet’ta, imzasız yazılar yazdı. Yıl bitmeden Tanin’e, oradan Vatan’a geçti. 1962’de Doğan Avcıoğlu, Mümtaz Soysal, İlhami Soysal ve Reşit Eyüboğlu’yla beraber Fon’ün kurucuları ve yazar kadrosunda yer aldı. Aynı yıl Ender Nadi’nin “Yazılarınızı her gün okuyorum, beğeniyorum, bizimle çalışır mısınız?” önerisi üstüne, kendi deyişiyle “O günden bugüne Cumhuriyetle etle tırnak oldu”. Yazı İşleri Müdürü Cevat Fehmi Başkut’un önerisi üstüne köşesine “Pencere” adını verdi. Ölümüne değin sürdürdüğü “Pencere” başlıklı günlük köşe yazarlığı yapmanın yanı sıra, gösterim kurulu başkanlığı, başyazarlık ve Cumhuriyet’i yayımlayan Cumhuriyet Vakfı başkanlığını yürüttü. Gazetenin kuruluşundan bu yana benimsenen Kemalizm çizgisinden asla taviz vermeden yayımını sürdürmesi doğrultusunda çaba gösteren Selçuk, bu alanda hem siyasal iktidarlarla hem de bir kez Ender Nadi dışındaki gazete ortaklarıyla ters düştü.
12 Mart sonrasında yazdığı “Hoş Geldin Tanzimat Kafası” başlıklı yazısı sebebiyle tutuklandı, Cumhuriyet kapatıldı. Oluşturulan dava sonucunda aklanmasına rağmen, bir süre gözaltına alındı. “Ziverbey Köşkü”nde işkence görmüş oldu, hemen sonra Madanoğlu Davası sebebiyle tutuklandı. Bu davadan da aklandı. 12 Mart döneminde gazetenin ortaklarının tutumu yüzünden, Ender Nadi’yle beraber gazeteden ayrılmak mecburiyetinde bırakıldı. Okur gazeteyi protesto için gazete almayınca, tiraj oldukça düştü ve patronaj yüzde 25 hissesi olan Ender Nadi’yi tekrardan yönetime getirdi. Ender Nadi de başta İlhan Selçuk olmak suretiyle ayrılan tüm yazarları geri çağırdı. Selçuk, 1991’deki bu ayrı kalış haricinde Cumhuriyet’teki yazarlığını sürdürdü. Aydınlanmaya, ulusal mevzulara ağırlık verdi. Siyasal gündemi etkileyen üstat köşe yazarlarının başlangıcında yer aldı. Kendi “Pencere” köşe yazılarının haricinde “Olayların Ardındaki Gerçek” başlığıyla imzasız yazılan kaleme aldı. 25 bin dolayında köşe yazısı yazdı. Her iki köşedeki yazılarıyla “Köşe Yazısı” branşında birkaç kez TGC ödülünü, 1989 Modern Gazeteciler Derneği’nin Onur Ödülü’nü, 1994 TGC Basın Özgürlüğü Ödülü’nü, 1995’te Tüyap İstanbul Kitap Fuarı Onur Ödülü’nü aldı. Mimar Sinan Üniversitesi (2001) ve İstanbul Üniversitesi (2002) tarafınca doktora unvanı, Yeni Dönem Köy Enstitülüler Derneği tarafınca 2006 Aydınlanma Onur Ödülü verildi.
İlhan Selçuk, anı, belgesel ve incelemeleriyle Yüzbaşı Selahattin Yurtoğlu’nun (1894-1921) dört yılda değindiği anılarından yola çıkarak, Kurtuluş Savaşı’nı mevzu alan Yüzbaşı Selahattin’in Romanı”m yazdı. Kurtuluş Savaşanın anlatıldığı birçok romanda adı geçen Yüzbaşı Selahattin, “… Mahalle mektebine gitti.
Edirne Askeri İdadisi’ni tamamlamış oldu. İstanbul’da Harbiye’den mezun oldu. İtalyan Harbi’ni Çanakkale’de yaşadı. Balkan Harbi’ne katıldı. İstanbul’da İttihat ve Terakki’nin eylemlerine karıştı. Birinci Dünya Savaşı’nda Beşinci Kuvve-i Seferiyye Karargâhı’na belirleme edildi. İran ve Kafkas muharebelerinde dövüştü. Bağdat’ı savundu. Baku’nun zaptında bulunmuş oldu. 20 Aralık 1914’te İstanbul’dan 20 yaşlarında bir teğmenken ayrılmış, Turan’ı fethetmeye çıkmıştı. 5 Şubat 1919’da bir yüzbaşı olarak yenik ve yıkık Osmanlı payitahtına döndü.”
İki cilt olan romanla ilgili olarak şu yargı benimsendi: “Yüzbaşı Selahattin in Romanı yalnız kendisinin değil, bir kuşağın romanıdır. Bu romanda kıymet yargılarıyla beraber çöken Osmanlı İmparatorluğu yerine yeni bir imparatorluk oluşturmak isteyenlerin dramı ve devletin çöküşünü durdurmak isteyen bir asker kuşağının fedakârlık destanı yer alır. Bu roman yakın tarihimizin gerçeklerini dile getirmekte, pek oldukça yönü aydınlanmamış bir devreye ışık tutmaktadır.” (Kaynak: Cumhuriyet gazetesi internet sayfası; Aydınlanma’nın Işıklı “Pencere”si İlhan Selçuk, haz. Alpay Kabacah, 1995.)
Roman:
Seyahat:
Anı:
Köşe yazılarından seçmeler:
Hayvanat bahçesine gittiniz ve en favori hayvanınız penguenleri bir ziyaret etmek istediniz. Bilmelisiniz ki onlar…
YouTube, kısa sürede Avrupa, Orta Doğu ve Cenup ABD'daki bir çok ülkede Premium abonelik fiyatlarına…
Microsoft, 1980'lerde piyasaya sürdüğü iki program Paint ve Notepad'e, aradan geçen 40 senenin arkasından suni…
"Woke" terimi, süre içinden ilk anlamından oldukca değişik bir halde evrim geçirdi. Geleneksel olarak baktığımızda…
[Chorus] Got two girls in the cut And I don't know what to do I…
Tüm dünyada gözler ABD seçimlerine çevrildi ve kesinleşmemiş sonuçlara gore Cumhuriyetçilerin talibi Donald Trump seçimden…