İki galaksi, evrenin derinliklerinde birleşti ve James Webb Uzay Teleskobu da bu manzaranın oldukça canlı bir görüntüsünü elde etti.
Arp 107 adındaki etkileşen galaksiler, yüzlerce milyon yıl ilkin çarpıştı. Bu uzun ve adım adım devam eden birleşme, iki galaksi içinde yıldızlardan oluşan bir köprü oluşturdu. Samanyolu Galaksisi de daha ilkin bir başka galaksiyle birleşmiş, uzak gelecekte de daha büyük bir galaksiyle birleşebilir.
İşte Webb’in çekmiş olduğu yeni fotoğrafta 450 milyon ışık yılı ötede görünenler:
– Eski yıldızlar ve “köprü”: Fotoğrafta görünen beyaz bölgeler, her iki galakside de bol miktarda görünen eski yıldızlar. Bu yıldızlar, Avrupa Uzay Ajansı’nın açıklamasında olduğu benzer biçimde “galaksiler içinde bulunan, gaz ve yıldızlardan oluşan zayıf köprü”yü oluşturuyor.
– Canlı yıldız oluşumları: Galaksiler birbirleriyle çarpıştıklarında, gazları bir araya gelir ve yoğunlaşır. Ortaya çıkan ağır gaz bulutları çökerek yeni yıldızların oluşumunu tetikleyebilir. Bu görüntüde, Webb’in Orta Kızılötesi Aracı bu geniş yıldız oluşum bölgelerini turuncu ve kırmızı renklerde ortaya koyuyor.
– Derin uzay galaksileri: Arka plandaki neredeyse tüm bu nesneler uzak galaksiler ve bir çok bizimki benzer biçimde sarmal. Her biri kendi yıldızları ve muhtemelen gezegenleriyle dolu.
Uzay her ne kadar uçsuz bucaksız olsa da, galaksiler hayal bile edilemeyecek yükseklikte çekim kuvvetine haiz oldukları için birbirlerini çekebiliyorlar. Şimal Arizona Üniversitesi’nden astrofizikçi Diego Muñoz mevzuyla ilgili şöyleki diyor: “Bir galaksinin yaşamı süresince kendisine benzer yada daha minik bir galaksiyle karşılaşması oldukça muhtemeldir.“
Sadece bu devasa cisimlerin çarpışması, içerdikleri gezegenlerin yok olacağı anlamına gelmiyor. Yıldızlar içinde oldukça büyük mesafeler var ve yıldızlar nispeten daha minik. Delaware Üniversitesi’nden gezegen bilimci Sally Dodson-Robinson bu durumu şöyleki konu alıyor: “Aslen, güneşi bir kum tanesi boyutuna küçültecek olsanız, en yakın yıldıza olan mesafe kilometrelerle ölçülür. Bu da bir galaksi birleşmesi esnasında bile öteki yıldızlarla yakın karşı karşıya gelme olasılığını son aşama düşük kılıyor.“
Webb teleskobunun kuvvetli kabiliyetleri
Webb teleskobu kozmosun derinliklerine bakmak ve kainâtın erken dönemleri hakkında yeni bilgiler ortaya çıkarmak suretiyle tasarlandı. Teleskop bununla birlikte galaksimizi ve hatta Güneş sistemimizi gözlemlemek için kullanılıyor. İşte Webb’in benzersiz özellikleri:
Dev ayna: Webb’in ışığı yakalayan aynası 6,40 metre genişliğinde, Hubble Uzay Teleskobu’nun aynasından iki buçuk kat daha büyük. Daha çok ışık yakalaması Webb’in daha uzak cisimleri görmesini sağlıyor. Teleskop 13 milyar yıl ilkin, Büyük Patlama’dan bir tek birkaç yüz milyon yıl sonrasında oluşan yıldızlara ve galaksilere bakabiliyor.
Kızılötesi görüntüleme: Hubble’ın aksine Webb bir kızılötesi teleskop, doğrusu kızılötesi spektrumda görüntülüyor. Kızılötesi daha uzun dalga boylarına haiz ve kozmik bulutların arasından kolayca geçebiliyor. Böylece Hubble’ın ulaşamadığı noktalara erişebiliyor ve bizlere asla görülmemiş kozmik görüntüler sunuyor.
Dış gezegenleri gözlemliyor: Webb teleskobunun bu uzak diyarları kavrayışımızda çığır açacak spektrometre adında olan hususi ekipmanları var. Bu cihazlar ister gaz devleri ister minik kayalık dünyalar olsun, uzak ötegezegenlerin atmosferinde hangi moleküllerin (su, karbondioksit ve metan benzer biçimde) bulunduğunu deşifre edebiliyor.
Mark Kaufman’ın haberini Özgür Yıldız Türkçeleştirdi.