Güçlendirilmiş bir NASA uzay aracı, ortalama saatte 650 bin kilometre hıza “yeniden” ulaştı. İnsanlar tarafınca bugüne dek en yüksek hıza ulaşan nesne olma özelliğine haiz olan aracın, kısa sürede oldukça daha süratli gitmesi umut ediliyor.
Amerikan uzay ajansından meydana getirilen açıklamada, 2018’de fırlatılan ve Güneş’in taçküresinin içinden uçan ilk vazife olma özelliği de taşıyan Parker Güneş Sondası’nın, kendi hız rekoru olan 635 bin 266 km/s hıza, Güneş’in tanıdığından 20. kez geçmiş olduğu 29 Haziran günü yeniden ulaşıldığı duyuruldu.
Cisimler, çekimsel olarak kuvvetli objelerin tanıdığından geçerken hızlanır, burada da sondanın Güneş benzer biçimde kuvvetli çekim kuvvetine haiz bir nesnenin yanından geçmesi ve uzayda sürtünmenin neredeyse olmaması sebebiyle, aracın giderek hızlanmasını durdurabilecek pek bir şey bulunmadığını söyleyebiliriz.
Johns Hopkins Uygulamalı Fizik Laboratuvarı’ndan astrofizikçi ve görevde proje bilimcisi olarak yer edinen Nour Raouafi, vasıta hakkında şunu söylüyor: “Bir kez gitmeye başladı mı, artık onu durduramazsınız.”
Sondanın durmadan hızlandığını da söylemek o kadar da doğru olmaz. Vasıta Güneş’e daha yakın geçişler yapmak için Venüs’ün tanıdığından “çekim yardımı” almak için geçmiş olduğu sırada, aracın momentumu da hafifçe de olsa azalıyor. Sadece dev yıldızımızın tanıdığından geçtiğinde yeniden hızlanıyor.
“Bir kez gitmeye başladı mı, artık onu durduramazsınız.”
Bu yıl içinde sondanın Venüs’ün tanıdığından geçmiş olduğu son seferde, aracın ortalama 700 bin km/s hıza erişmesi umut ediliyor. Bu hızda İstanbul-Ankara arasını ortalama 2,5 saniyede kat etmek mümkün.
Ses hızının 500 katından fazla bir hızda yolculuk eden NASA sondası, bir diğer rekoru da kırarak Güneş’in yüzeyinden 6.1 milyon kilometre uzakta bulunacak. Neyse ki araç, bu gibi zorlu koşullar için hazır. Mühendisler Parker sondasının Güneş’e bakan tarafına yaklaşık 12 cm’lik bir karbon ısı kalkanı yerleştirdi. Kalkanın kendisi, 1371 santigrat dereceye kadar ısınabilirken, arkasında kalan çoğu cihazın, oda sıcaklığında çalışması mümkün oluyor.
Güneşin atmosferine yapılan bu benzersiz girişim sadece rekorları kırmakla kalmıyor. Bilim insanları, gelen gözlemleri kullanarak, farklı türdeki güneş patlamalarının neden olduğu aşırı uzay havasının nasıl davranabileceğini ve nihayetinde Dünya‘yı iyi mi etkileyebileceğini anlamayı planlıyorlar. Mesela yıldızımızdan Dünya’ya süper sıcak gaz (plazma) kütleleri, kısaca koronal kütle atımları (CME’ler) ulaşabiliyor. Bu vakalar elektrik şebekelerine ve iletişim ağlarına zarar verebiliyor. Geçmişte böylesine vakalar, transformatörleri eritmiş ve insanların asansörlerde mahsur kalmasına yol açan elektrik arızalarına yol açmıştı.
Mark Kaufman’ın haberini Özgür Yıldız Türkçeleştirdi.