İsrail Devleti’nin kuruluşu, tarihi ve siyasi bir sürecin sonucudur. 19. yüzyılın sonlarına doğru, dünya genelinde Yahudi milliyetçiliği hareketi olan Siyonizm ortaya çıktı. Siyonizm, Yahudilerin kendi bağımsız devletlerine sahip olma arzusunu ifade eden bir fikirdir.
İsrail Devleti’nin kuruluş süreci, I. Dünya Savaşı sonrasında hız kazandı. 1917 yılında İngiltere, Balfour Deklarasyonu’nu yayınladı. Bu deklarasyon, Filistin topraklarında Yahudilere bir ulusal yurt kurulması fikrini destekliyordu. Ancak bu dönemde Filistin topraklarında hem Araplar hem de Yahudiler yaşıyordu ve bu durum ilerleyen yıllarda çatışmalara neden oldu.
İkinci Dünya Savaşı sırasında Yahudi soykırımı (Holokost) yaşandı ve bu da Yahudilerin bağımsız bir devlete sahip olma isteğini daha da güçlendirdi. Savaşın ardından, Birleşmiş Milletler (BM) 1947 yılında Filistin topraklarını ikiye bölmeyi öneren bir planı kabul etti. Bu plana göre, Yahudilerin kontrolünde bir İsrail Devleti ve Arapların kontrolünde bir Filistin Devleti olacaktı.
1948 yılında İsrail Devleti’nin kuruluşu ilan edildi. Bu ilan, Arap ülkeleri tarafından kabul edilmedi ve İsrail’e karşı savaş başladı. İsrail, bu savaşta güçlü bir direniş göstererek bağımsızlığını korudu ve topraklarını genişletti.
İsrail Devleti’nin kuruluşu ve sonraki yıllarda yaşanan olaylar, Filistinliler ve İsrailliler arasında uzun süren bir çatışmaya neden oldu. Filistinliler, İsrail’in kuruluşunu işgal olarak görüyor ve kendi topraklarının geri alınması için mücadele ediyor. İsrail ise kendini savunma hakkını kullanıyor ve güvenliğini sağlamak için çaba gösteriyor.
İsrail Devleti’nin kuruluşu ve Filistin sorunu, hala dünya genelinde tartışılan bir konudur. Birçok ülke, İsrail’i tanırken birçok ülke ise Filistin’i desteklemektedir. Bu sorunun çözümü için uluslararası toplum tarafından birçok barış girişimi yapılmış olsa da, henüz kalıcı bir çözüm bulunabilmiş değildir.