James Webb Uzay Teleskobu, “Eps Ind Ab” isminde olan yeni bir gaz devi dış gezegen keşfetti. Daha da coşku verici olan, yeni keşfedilen gezegen, James Webb tarafınca ilk kez direkt olarak görüntülenen dış gezegen olma özelliği de taşıyor.
Yeni keşfedilen dış gezegen, bugüne dek JWST tarafınca incelenen öteki tüm gaz devi dış gezegenlerden oldukca daha soğuk. Belirtilene gore bu “süper Jüpiter”, yıldızından, Neptün’ün Güneş’e olan uzaklığı kadar bir mesafede yer ediniyor.
Bundan dolayı bulgu, dış gezegen keşfi mevzusunda mühim bir yere haiz ve dış gezegen biliminde yeni bir aşamanın başlangıcı olabilir. Almanya’da bulunan Max Planck Astronomi Enstitüsü’nden gökbilimci Elisabeth Matthews mevzuyla ilgili şunları söylüyor: “Bu yeni gezegeni görüntülediğimizi fark ettiğimizde oldukca heyecanlandık. Şaşırtıcı bir halde, MIRI görüntülerimizde ortaya çıkan parlak nokta, gezegen için beklediğimiz konumla eşleşmedi. Önceki emek harcamalar bu sistemdeki bir gezegeni doğru bir halde tanımlamış, sadece bu “süper Jüpiter” gaz devinin kütlesini ve yörüngesinin uzaklığını belirleyememişti.“
Bugüne dek dünyanın dört bir yanından gökbilimciler, neredeyse 5 bin 700 kadar dış gezegenin varlığını doğruladı. Sadece keşifler çoğu zaman bu gezegenleri direkt görerek değil, dış gezegenin çevresinde döndüğü yıldızın ışığını etkilemesi yardımıyla yapılabiliyor. Gezegen kendi yıldızı ve gözlemci arasından geçerken, yıldızın ışığının azalmasına niçin oluyor. Bununla beraber gezegenin yıldızı üstündeki çekim kuvveti de yıldızın oldukca azca olsa da “yalpalamasına” sebep oluyor.
Dış gezegenlerin direkt görüntülenememesinin en büyük sebebi de ufak, oldukca uzak ve yansıttıkları ışığın oldukça nefes olması. Yukarda belirttiğimiz şekilde dolaylı şekilde tespit şekilleri, çoğu zaman büyük ya da yıldızına oldukça yakın olan dış gezegenlerin keşfedilmesini sağlıyor.
Sadece yıldızının yörüngesinde uzakta yer edinen dış gezegenlerin direkt olarak tespit edilmesi daha ihtimaller içinde. Şu sebeple bu gezegenlerin yansıttıkları ışık, yıldızının yaymış olduğu ışıktan o denli etkilenmiyor. Bugüne dek bir tek 25 kadar dış gezegen, bu direkt yöntemle keşfedilebildi.
Gezegen iyi mi ortaya çıkarıldı?
Eps Ind Ab’ın çevresinde döndüğü Epsilon Indi A, Dünya’dan 12 ışık yılı ötede, üçlü bir yıldız sisteminde yer edinen turuncu bir cüce yıldız. Uzun soluklu gözlemlerde gökbilimciler, Epsilon Indi A’nın değişik davrandığını fark etti. Bilim adamları yıldızın yalpalamasının, sistemdeki öteki iki yıldızdan dolayı değil, yıldızın etrafındaki devasa bir gezegenden kaynaklanması icap ettiğini hesapladı.
Hesaplamalar gezegenin varlığına işaret etse de, oldukca daha çok veri gerekiyordu. Bu aşamada James Webb Uzay Teleskobu devreye girdi. Kızılötesi teleskop, kendinden önceki tüm uzay teleskoplarından oldukca daha sönük ışıkları tespit edebiliyor ve yıldızdan gelen ışığı engelleyebilecek bir “koronagraf”a haiz. Matthews ve ekibi, uzay teleskobuyla gözlem fırsatı buldu ve Epsilon Indi A yıldızının etrafını gözlemlemeye başladı. Gözlemlerde yıldızın yörüngesinin bulunmuş olduğu boşlukta parlak bir nokta belirlendi. Sadece nokta, gezegenin bulunmuş olduğu kabul edilen yerden uzakta yer alıyordu.
Gözlemler ve arşiv verileriyle beraber araştırmacılar, bu noktanın bir dış gezegen bulunduğunu belirledi. Epsilon Indi A yıldızı çevresinde yörüngesini 200 yılda tamamlayan, oldukça soğuk bir gaz devi olan bu dış gezegen yıldızına, Dünya’nın Güneş’e olan uzaklığının (1 astronomik birim) 28 katı mesafede yer ediniyor.
Önceki tahminlerde Jüpiter’in üç katı kadar büyük olduğu kabul edilen gezegenin, 8,8 astronomik birim uzaklıktaki bir yörüngede olduğu tahmin ediliyordu. Bulunan gezegenle meydana getirilen önceki gözlemler arasındaki farkın, direkt görüntülemenin dış gezegen arayışındaki önemini gözler önüne serdiği açık.