Bilmeyenler için izah edelim: Jüpiter’in fotoğraflarında çoğunlukla gördüğünüz o devasa kırmızı yuvarlak, astronomların ona verdiği isimle “Büyük Kırmızı Kir”, aslen ortalama 359 senedir sürdüğü kabul edilen devasa bir fırtına. “Devasa” derken Dünya’nın çapının 1.3 katı kadar genişlikte. Hatta 19. yüzyılda şu ankinden neredeyse 3 kat daha büyük olduğu düşünülüyor.
Şimdi gelin yukardaki fotoğrafa daha yakından bakın. Siyah minik bir nokta gördünüz mü? O nokta NASA’nın Juno uzay aracının kamerasındaki bir toz değil. O Jüpiter’in uydularından biri.
Amalthea adındaki uydu, bilim adamları tarafınca Güneş Sistemi’ndeki en kırmızı nesne olarak tanımlanıyor.
Görseller uzay aracının Jüpiter’in bulutlarının 265 bin km üstünden geçerken çekildi. Geçtiğimiz mart ayında gezegenin etrafındaki 59. yakın uçuşunu gerçekleştiren Juno’nun kamera verileri, bilim insanı Gerald Eichstädt tarafınca işlenerek netleştirildi.
Uzay aracında bulunan ve JunoCam ismindeki kamera, Jüpiter’in yakın fotoğraflarını çekmek için değil, daha oldukca halktan kişilerin kameranın görüntülerini işlemesi ve bir sonraki fotoğrafta neye odaklanılması gerektiğine halkın karar vermesi için araca yerleştirildi.
Juno uzay aracı, Jüpiter’in yörüngesinde yedi seneden uzun bir süredir dönmeye devam ediyor. Uzay aracı Jüpiter’in kökenini ve evrimini incelerken, çekirdeğiyle ilgili emek harcamalar yapıyor, manyetik alanını haritalıyor, atmosferindeki su ve amonyak oranını ölçüyor, auroralarını inceliyor, gezegenin uydu ve tozdan oluşan halkalarını görüntülüyor.
Uzay aracı ana görevi esnasında gaz devinin atmosferi ve iç yapısı hakkında veriler topladı. Keşiflerinin içinde gezegenin atmosferik hava katmanının, su bulutlarının da ötesine ulaşmış olduğu da yer ediniyor.
35 yörünge dönüşünü tamamladıktan sonrasında uzayu aracı, Jüpiter’in halkaları ve uyduları dahil tüm sistemi incelemeye başladı. Bu geniş hedefli görevin bir yıl daha ya da uzay aracı enerjisini kaybedene kadar sürmesi umut ediliyor. Juno’nun eninde sonunda Jüpiter’in atmosferine girip yanarak ömrünü tamamlayacağı düşünülüyor. Bazı uydularında yaşam olma ihtimalinin üstünde durulan Jüpiter’i inceleyen Juno’nun, bu uydulara yanlışlıkla çarpma riski de bulunmuyor.
Jüpiter’in resmi olarak 95 tane olan uydularından kabul edilen Amalthea, ilk olarak Edward Emerson Barnard tarafınca 1892’de ortaya çıkarıldı. 160 km genişliğinde ve daha oldukca patatese benzer bir şekle haiz olan uydu, bundan ortalama 25 yıl ilkin NASA’nın Galileo uzay aracı tarafınca ilk kez yakından görüntülendi.
Amalthea, Jüpiter’in dört büyük uydusundan en yakını olan Io’nun yörüngesinde, öteki üç acayip şekilli mini uyduyla beraber yer ediniyor: Metis, Adrastea ve Thebe. Aslen Jüpiter’e o denli yakın ki, Amalthea’nın gezegenin çevresinde dönmesi Dünya’da yalnız yarım gün sürüyor.
Bu uydu, Güneş Sistemi’ndeki minik ve gizemli yerlerden biri. Bilim adamları Amalthea’nın Güneş’ten aldığından daha çok ısı yaydığını keşfettiler – kim bilir bu durum, Jüpiter’in manyetik alanının uydunun çekirdeğindeki elektrik akımlarını uyarmasını ya da gezegenin yerçekiminin gelgit streslerine niçin olmasının bir sonucu olabilir.
Elisha Sauers’ın haberini Özgür Yıldız Türkçeleştirdi.