Kırmızı Pelerin – Gülseren Budayıcıoğlu
Karakterler
Ayşa Kaleli: Oldukça zayıf ve çelimsiz olduğundan arkadaşları ona çöp kız adını koyarlar. Vakit içinde yaşadıklarıyla bunu içselleştirir. Yaşamı süresince onun yerine kararları başkaları vermiştir. Şiddetin her türlüsüne rahatsızlık eklenmiş olur. Tüm zorluklara karşın yenilmemiş kuvvetli bir karakterdir Terapiden sonrasında farkındalığı artar ve kaderini kendinin şekillendireceğinin artık bilincinde olan genç bir kızdır.
Ali: Babasından görmüş olduğu sözlü ve fizyolojik sertlik görmesine karşın bunu model almayıp ters yönde kendini geliştiren bir gençtir. Ayşa’ya olan sevgisi, kendisini hatta terapistini dahi şaşırtacak kadar gelişerek değişimini elde etmiş bir gençtir.
Muazzez: Ayşa’nın anne bilmiş olduğu hanımdır. Eşiyle kaçarak evlendirilmiş olduğu için ailesi tarafınca reddedilir. Evladı olmadığı için kardeşi Nurşen’in anneliğe hazır olmadığı sebebi öne sürülerek kızını alır. Hemşire olan hanım kocasından görmüş olduğu şiddete kızının da ortak olmasına göz yumar. Karakter olarak umursamaz acele unutan birisidir.
Saffet: Muazzez’in eşidir. Alkol alıp sertlik uygulamayı yaşam seçimi haline getirmiş, kendisi de bu yolda öldürülmüş birisidir. Ayşa’yı rahatsızlık etmesine karşın suçu cezasız kalmıştır.
Mualla: Okumasına engel olunup kendinden oldukça büyük birisiyle evlendirilir. Bu kinle hem ailesine hem de gittiği eve rahat vermeyen mutsuz bir hanımdır.
Nurşen: Ailesi onun okumasına karşı çıkarken sevdiğinden de ayırmıştır. Ailesinin zorlamasıyla evlenen hanım eşine sadık kalamaz eski sevgilisiyle birlikteyken babası tarafınca öldürülür.
Şahin: Mualla’nın erkek evladıdır. Ayşa ile annesinin baskısında yetişen çocuk tüm aileyi şaşırtarak evden ayrılır. Devrim niteliğindeki bu fiil kuralları bozar gelişmenin önünü açar. Güzel Sanatlar Akademisi mezunu başarıya ulaşmış bir gençtir.
Doğan: Ali’nin çocukluk arkadaşıdır. Ailesi tarafınca sevilen ve kıymet gören bir insandır. Bu onun yaşam düzeninin yanı sıra onun karakterini de etkilemiştir.
Mevzusu
İçine doğduğumuz toplumun kuralları, adetleri, töreleri ve inançları övdüğü yada yerdiği her şey yüzlerce hatta binlerce yıl öteden kollektif şuur dışı adını verdiğimiz, oldukça gizemli bir yolla bizlere kadar intikal edebiliyor. Biz asla fark etmeden o binlerce yıl öteden gelen izler duygularımızı ve kararlarımızı etkileyebiliyor. Biz onun sesini duymasak da onun çizdiği yolun dışına çıktığımızda verdiği cezayı iliklerimize kadar hissediyoruz.
Psikiyatrist ve yazar olan Gülseren Budayıcıoğlu’nun bakış açısından ülkemiz insanını, bir ailenin hanımlarını mercek altına alırken; o ailenin tam ortasındaki “çöp kız” kısaca “Kırmızı Pelerinli” kızın yaşadıklarını okuyoruz. Gizlenen, üstü örtülen tacizlerin sorumluluğunu asla günahı olmayan bireyler ödüyor. Özgüven ve kişilik erdemlerinin ilk kazanım yeri olan ailede korunamayan evlatların, aslen toplumun yapı taşları olduklarını, korunmaları ve itina görmeleri icap ettiğini unutmamak bir esas olmalıdır. Toplumda yanlış benimsenen kaide zincirlerinin kırılması ve kişileri ilkin fert olabilmelerinin ardında da bilgili insan olmalarının önü açılmalıdır. Roman yaşadığımız topluma ayna tutarken, kitabın bir yerlerinde okuyucu kendinden parçalar bulacaktır.
Okumaya kıyamamak… Okumadan duramamak…
Teşekkürler Gülseren Hanım.
Kırmızı Pelerin Özeti
Dr. Gülseren Budayıcıoğlu’nun günün ilk hastası, kırmızı peleriniyle dikkat çeken genç bir kız olan Ayşa Kaleli doktorla daha ilk selamlaşmalarından itibaren davranışları, minimum genç kızın üstündeki giysiler kadar ilginçtir. Ayşa doktorun odasına girdikten sonrasında ilkin midesi bulanmış peşinden da odanın ortasında kırmızı peleriniyle kendi çevresinde dönmeye adım atmıştır. Durduktan sonrasında sakinleşen kız, strese girmiş olduğu anlarda dönme ritüeli ile rahatladığını anlatır. Sıradışı dönmelerinin çocuk yaşlarında başladığını ve sonrasında yaşadıklarını gözyaşları içinde anlatmaya adım atar.
Ayşa, zayıf ve çelimsiz bir fiziğe haiz olduğundan arkadaşları tarafınca “çöp kız” diye çağrılarak onunla dalga geçilmiş, anne ve babası da bunu destekleyecek şekilde ondan sevgi ve ilgilerini esirgemişlerdir. Babasının sertlik ve sevgisizliğine annesininki de eklenince kendini suçlamaya adım atar. Annesinin kendisini korumamasına içten içe sitem eder. Kuşlara özenir, onlar şeklinde uçmayı, kaçıp gitmeyi hayal eder. Teyzesi Nurşen’in aralıklarla onu gezmeye götürmesi ilk olarak hoşuna gider. Çoğunlukla gittikleri bir dükkânda ondan üç yaş büyük olan Ali ile tanışır. Bir süre sonrasında dost olurlar. Her ikisi de babalarından gördükleri sertliği anlatıp dertleşirler. Ali, yaşadıklarından dolayı okulu bırakmak zorunda kalmıştır ve bir lostra dükkânında iş koşturmacasındadır. Teyzesiyle dükkâna gelişleri sıklaşmış, iki çocuk da birbirinin sırdaşı olmuştur. O günlerde Ayşa, babasından şiddetin yanı sıra rahatsızlık de görmeye adım atar. Annesinin bunu öğrenmesine karşın onu korumak yerine suçlayan tavır ve davranışlarına maruz kalır. Ayşa kaçıp gidemediği bu evde, odasında kuşlar şeklinde uçabilmek için dönerek hayal kurar. Yaşamış olduğu travma büyüktür bunu tek sırdaşı olan Ali’ye bile söylemesi imkansız. Ali’nin durumu da benzerdir. Babasından fizyolojik ve ruhsal sertlik görüyordur, her neyse ki çalmış olduğu yerin patronu ona gereksinim duyan sevgi ve itimatı sağlamaya çalışır. Ayşa bir süredir teyzesiyle Ali’nin çalmış olduğu dükkâna gitmez. Zira yaşadıklarından dolayı utanıp Ali’nin yüzüne bakamaz. Bu günlerde Nurşen -Teyze- ve Ali’nin patronu aralarındaki yasak aşk ortaya çıkmıştır ve Nurşen’in babası Nurşen’i öldürür ve dükkân sahibini yaralar. Bu ölümle beraber birçok gerçek de ortaya çıkar. Nurşen, ilk evladı olan Ayşa’yı ablası Muazzez’e vermiştir. Nurşen öteki çocuklarına annelik yaparken onu gözden çıkarmıştır. Ayşa şimdiye kadar ne Nurşen’den ne de Muazzez’den sevgi göremediği için gene kendini suçlar. Ailenin yeni sonucu Ayşa’yı okuldan almaktır. Kendini bu ailenin bir ferdi göremeyen ufak kızın isteği üstüne İstanbul’da yaşayan teyzesi Mualla’nın yanında okuma isteği kabul edilir. Mualla, kendinden oldukça büyük birisiyle evlendirilmiş, bundan dolayı ailesine duyduğu düşmanlığı gittiği eve taşımış mutsuz bir hanımdır. Muallanın evde koyduğu kurallarla Ayşa da ondan bir yaş büyük olan evin evladı Şahin ile aynı kadere ortak olurlar. İki çocuk lise bitene kadar baskı de şiddete maruz bırakılırlar. Ta ki Ayşa’nın gizlice girip Edebiyat Fakültesini kazanılmış olduğu öğrenilene kadar. İki kardeş Muazzez ve Mualla onun okumasına karşı çıkarlar. Ayşa ve Şahin evi terk edip hayatlarının seyrini değiştirirler. Bir taraftan çalışıp bir taraftan okurlar. Şahin oldukça istediği Güzel Sanatlar Akademisini kazanmıştır ve başarıya ulaşmış bir öğrencidir. Aile çoğunlukla arayıp geri gelmelerini istese de gençler geri gitmezler. İki genç, uzun süre garsonluk yaparak geçinirler. Bir süre sonrasında Şahin bir gece kulübünde müzisyen olarak çalışmaya adım atar. Ayrıca Ayşa’nın çocukluğundan beri dönmelerine aralıklarla tanık olan Şahin kulüpte dansçı olarak çalışabileceğini söyler. Ayşa, çekingen ve utangaç bir kızdır. Ilkin yapamayacağını söyler fakat sonrasında ikna olur. Çocukken hayalini kurduğu kırmızı pelerini alıp işe adım atar. Şahin yurt haricinde okumaya gittikten sonrasında genç kız yalnız kalır. Gece kulübünün hovarda müdavimlerinden kendini koruyamaz. Ve yanlış bir birlikteliğin içine girer.
Aradan geçen yıllarda Ayşa yeni ailesiyle aralıklarla memlekete her gittiğinde Ali’nin yanına gitmiş aralarındaki sevgi güçlenmiştir. Ali, sevilmiş olduğu kızla aynı şehirde olma ümidiyle çocukluk arkadaşı Doğan’la ortak dükkân açar. Ali günlerce Ayşa’yı arar durur. O güne kadar aramış olduğu sevilmiş olduğu hanım onun tesadüfen gittiği gece kulübünde karşısına çıkar. Ayşa bulunmuş olduğu ortamı Ali’ye açıklayamadığı için gençlerin arasındaki itimat zedelenmiştir. Yazarımızdan yardım alarak yaşadıkları travmalardan kurtulmayı başarırlar. Ali yetiştiği ortama ve şartlara karşın kendini değiştirmeyi başarmıştır. İki genç evlilik hazırlığı yaparken Ali kaza yapıp hayata veda eder. Ayşa, tam bitti derken tekrardan eski günlerine, kısaca dönmeye ve peşinden kulübe geri döner. Almış olduğu terapiler onun eski bakış açısını değiştirmiş, bu kere kendi kaderini verdiği kararlarla değiştirebileceğinin farkına varmıştır. Tekrardan yarım bıraktığı okula geri döner. Mezun olduktan sonrasında Doğan’la evlenir. Ayşa, Dr. Gülseren Budayıcıoğlu’nun Kımızı Odasına çöp kız olarak girmiş mutlu bir kız olarak çıkmıştır.
Kırmızı Pelerin – Kitap Açıklaması
Zamanında zihnimize yazılanlar, sonradan kaderimizi yazar…
Açık kapıdan kırmızı pelerinli bir kız giriyor içeri. Bir filmden, bir masaldan kopup gelivermiş şeklinde hali var. Sabah ezanı okunurken, gün daha tam doğmamış, çevre hemen hemen tam aydınlanmamışken insanoğlunun içine bir ürperti gelir ya, ona benzer bir duygu içimi yalayıp geçiyor. Hayalet şeklinde…
Şu anda kapıyı bir açan olsa, bu kızın odanın ortasında, gözleri kapalı, pelerinin etekleri havalanmış, öylece döndüğünü, benim de keyifle onu seyrettiğimi görse ne düşünür acaba? Ne diyecek, “Biri deli, biri de deli doktoru” der. Onu huşu içinde seyrederken, “Acaba yaşamış olduğu hangi acılar, içine düşmüş olduğu hangi çıkmazlar onu bir ruh doktorunun odasında böylesine döndürüyor?” diyorum içimden. İnsan bir psikiyatri kliniğine giderken niçin bu şekilde bir pelerin giyer, niçin başına önü tüllü bir şapka takar ki… Bunların bir anlamı olmalı. Ve oldukça geçmeden yaşanmış olan acılar, ince bir sızı şeklinde tel tel dökülüyor ağzından. Acının, korkunun, aşkın, sevdanın, umudun, umutsuzluğun en büyüğünü yaşamış bu kız.
Çocuklukta yaşanmış olan bir tacizin, bu tacizin koyu gölgesi altında geçen yılların, yalnızlığın, kimsesizliğin, her şey bitti derken oluşturulan yepyeni kapıların, özetlemek gerekirse iyisiyle kötüsüyle serüven dolu, acıklı bir yaşamın hikâyesi bu; oldukça masum bir aşk hikâyesi aslen.
Kitabın bir yerlerinde ne olursa olsun kendinizle ve sizde iz bırakanlarla karşılaşacaksınız. Ümit ederim onları iyi tanır, ilkin kendinize, sonrasında da onlara birazcık daha hoşgörüyle yaklaşabilirsiniz.
Gülseren Budayıcıoğlu, 3 Kasım 2022, İstanbul
Bir kitabı yarıya erişince derhal koşup ötekini almak… Okumaya kıyamamak,
okumadan duramamak… FKG (Okur)