Karakterler
Florentino Ariza: Telgraf götürmek için gittiği bir evde on üç yaşındaki kızına aşık olan sessiz bir delikanlı. Tek arzusu yaşamının anahtarlarını teslim etmiş olduğu Fermina Daza ile bir yaşam yaşamak olan, reddedilince Fermina başkasıyla evlense bile bu arzusundan vazgeçmeyen, hayaliyle yaşayan bir âşıktır. Beraber olabilecekleri günün ve bu rüyayı gerçekleştirmek için sabırla Hekim Urbino’nun ölümünü eli üç yıl yedi ay on bigün bekler.
Fermina Daza: Babasının baskısıyla Florentino’dan ayrılan ve yirmi bir yaşlarında Hekim Urbino ile evlenen, evden okula gitmek haricinde neredeyse asla çıkmayan, kendini sosyete içinde kabul eden, yalnızlığını eşyalarla örtmeye çalışan mutsuz bir karı.
Hekim Juvenal Urbino: Evliliğin saçma bir şey bulunduğunu, birbirini yeni tanıyan iki kişinin ansızın beraber yaşayarak aynı kaderi paylaştıklarını düşünen, bunun tüm bilimsel fikirlere aykırı bulunduğunu düşünen, kalbiyle değil, aklıyla hareket eden bir adamdır.
Mevzusu
19. yüzyılın sonları ile 20. yüzyılın başları içinde Fermina Daza, Florentino Ariza ve Hekim Juvenal Urbino üçgeninde gelişen karşılıksız aşkı mevzu ediniyor.
Elli üç yıl, yedi ay ve on bigün ilkin Florentino Ariza, Lorenzo Daza’nın evine bir telgraf gönderir. Buraya müjde getirmiş olduğu için para alır ve dönüş yolunda bir görüntüyle karşılaşır. Annesine okumayı öğreten bir kız. Bu kız Fermina Daza’ydı ve onu görmüş olduğu anda ona âşık olur. Kısa süre sonrasında kendini, öğleden sonrasında ikide evlerine bakan bir bahçede kitap okuyormuş şeklinde yaparken bulur. Amacı onu her gün azca da olsa görmektir. Fermina Daza bunu farklıdır ve her gün aynı saatte bahçeye çıkar. Bu kısa sözler bir mektupta sonlanır. Florentino Ariza tüm cesaretini toplar ve onunla evlenmek istediğini söyler. Kız bir mektupla yanıt vereceğini ve o zamana kadar buraya gelmeyeceğini söyler. Uzun bir bekleyişin peşinden yanıt gelmez ve Florentino Ariza cevabı almak için bahçelerine geri döner. Fermina Daza yanıt vereceğini söyler. Babası bu gizli saklı meseleyi öğrenmiş ve onu alıp götürmeye karar verir. Fermina Daza bu geziyi babasına duyduğu bir kırgınlıkla kabul etmek zorunda kalır ve gitmeden ilkin saç örgüsünü kesip, adresini vererek Florentino Ariza’ya gönderir. Ayrıldıktan sonrasında birbirlerine telgraf çekerler ve aşkları daha da güçlenir. Geri döneceğini belirten Fermina Daza, heyecanla görüşmeyi bekler. Florentino Ariza ise bir an yorulmadan bekler. O gün vardığında, Fermina Daza onu görür ve hayal kırıklığına uğrar. Karşısında görmüş olduğu şahıs solgun bir tiptir ve onunla evlenemeyeceğini anlamış olur. Böylece ilişkileri sonlanır, sadece Florentino Ariza için bitmeyen bir bekleyiş adım atar.
Bu bekleyişin en başlangıcında Fermina Daza’nın evlenmesi gelir. Koleraya yakalanınca Hekim Juvenal Urbino ile tanırlar ve tedavisi esnasında doktordan etkilenir. Uzun bir mücadeleden sonrasında Fermina Daza’yı evlenmeye ikna eder fakat bu bir aşk birlikteliği değildir. Gene de birbirlerine olan aşkları bu birlikteliği hekim ölene kadar sürdürmeye yeter. Florentino Ariza, birliktelikleri süresince Fermina Daza’yı daima sevmeye devam eder, birçok aşk ilişkisi yaşamasına karşın, asla kimselerle evlenmez, hep onu bekler. Tam doktorun ölüm haberini alır almaz evlerine gider ve seneler sonrasında ilk kez konuştuklarında onu hala sevdiğini söyler. Fermina Daza o denli kızmıştır ki onu kovar ve ona üç sayfalık aşağılayıcı bir mektup gönderir. Florentino Ariza ise yılların birikimini tüm gerçeği ve sadeliğiyle bu mektupta yazmış ve Fermina Daza’yı etkilemeyi başarmıştır. İki yıl süresince her gün gönderilmiş olduğu mektupları okuduğunu bilmeden göndermeye devam eder. Sonunda eve gitmeye karar verir ve her salıyı beraber geçirirler. Fermina Daza yaşlanan bir aşkın farkına yeni varmaya adım atar. Florentino Ariza ona on bir günlük bir deniz yolculuğu teklif eder ve o da bunu kabul eder. Bu seyahat onlara aşklarını tekrardan yaşatır ve birbirlerinden bir an bile ayrılmazlar. Fermina Daza eve dönmek istemez ve herkesten uzakta yaşamak ister. Florentino Ariza, gemide kalma fikrini düşünür ve kaptana sarı bayrağı çekmesini söyler. Sarı bayrak, gemide kolera hastalarının bulunduğunu ve kimsenin uçağa binmemesi icap ettiğini gösterir. Böylece ömürleri kısa olan bu iki eski sevgili, bir yaşam sürecek aşk yolculuğunda herkesten uzaklaşmış olurlar.
Kolera Günlerinde Aşk”, bırakılmış bir sevgilinin, yeniyetmelik yıllarından başlayarak yaşlılığın alacakaranlığına dek devam eden yarım yüzyıllık aşkının öyküsü. “Marquez”in, ustalığı, bu öyküyü bir destana dönüştürüyor: aşkın, deli-akıllı, yabanıl-evcil, tensel, duygusal tüm biçimlerinin pastoral bir şiirin büyüsüne büründüğü bir destan. On dokuzuncu yüzyılın yirminci yüzyıla dönüştüğü bir süre dilimini kapsayan bu bitmeyen aşkın arkasında, çağdaşlaşma çabası içindeki bir toplumun çeşitli yanlarını, bilhassa taşra kentsoyluluğunun saçmalıklarını ince bir alayla eleştiriyor yazar. Roman süresince, aşk acılarının lirik rüzgârlarının esintileri içinde, Marquez’in, insancıl mizahı, devamlı olarak duyuruyor kendini. Bu nitelikleriyle, “Kolera Günlerinde Aşk”, Marquez’in başyapıtı sayılan “Yüz Senelik Yalnızlık”ın yanında tartışılmaz bir halde yerini alıyor.
Suni zekâ günlük yaşamımıza girdiğinden bu yana mevzu genel olarak birkaç bağlamda tartışılıyor. İşimizi elimizden…
[Chorus] Got two girls in the cut And I don't know what to do I…
Statü Endişesi – Alain De Botton Mevzusu Alain de Botton, Statü Endişesi adlı kitabında toplumun…
Pala Ağaç Sanayi ADVERTISEMENT Firma bilgileri Fax : - Gsm : - Telefon : +90…
Esmert Makina ve Kesici Bıçak Sanayi Mertol Duran, OSB sanayiciler sitesi V blok no:5 Telefon…
iPhone 17 Pro ve Pro Max, bilhassa kamera performansı, işlemci gücü ve RAM kapasitesi açısından…