Manzûme ve Şiir Örneklerini İnceleme

 

Manzûme ve Şiir Örneklerini İnceleme

Divan Edebiyatından “Gazel” İnceleme

Nâbî ve Necâti Bey‘e ait olan gazellerin incelenmesi:

Gazel

Cem’in tamama irüp devri câm kalmışdur
O câmdan da bu meclisde nâm kalmışdur

Rüsûm-ı lütf u kerem halk içinde mensidür
Fakat alıp virilür bir selâm kalmışdur

Rakip sâye-i lütfunda oldi perverde,
Aninçûn ey gül-i ter böyle ham kalmışdur.

Cihan içinde mûradun ne ise virdi kazâ,
Hemân bir almadığım intikam kalmışdur.

Ümid kâtip-i takdirden müsadedür,
Ceride-i emelüm nâ-tamam kalmışdır

(Nabi)

Gazel

Tutalum zenbil ile gökden iner meh-pâreler
A begüm yerden mi çıkdı âşık-ı bî-çâreler

ihtiyat itmez misin andan ki ashâb-ı niyâz
Baş açub zârî kılub yerden göge yalvaralar

Câm-ı lâ’lünle şarâb-ı nâb hem-reng olmasa
Güvleyüb düşmezdi sâgar üstine âvâreler

Âfitâbum yüzün ağ alnun açıkdur gerçi kim
Sâye-vâr arduncadur bir nice yüzi karalar

Ey Necâtî çıkma yoldan aldanub güzellere
Şem’ gibi sanma kim dâim önünce varalar

(Necati Bey)

Buna göre 1. gazelde (Nâbi’nin gazeli) ritim aruzla sağlanmıştır. Gazel, aruzun “mefâîlün/ feilâtün/ mefâîlün/ feilün” kalıbına göre yazılmış olduğu; kafiye şemasının aa/ ba/ ca/ da şeklinde olduğu; nazım biriminin beyit ve nazım şeklinin gazel olduğu belirtilir.

Gazelin;
1. beytinde artık eğlence meclislerinde eski eğlencenin kalmadığı anlatılmaktadır.
2. beytinde halk arasında cömertlik ve iyiliğin unutulduğunu sadece selamlaşmanın kaldığını belirtir.
3. beytinde sevgiliye seslenir rakibin, onun iyilikleri yüzünden ham kaldığını belirtir.
4. beytinde her şeye kavuşulduğu ama kötülerden intikam alınamadığı belirtilir.
5. beytinde Cenab-ı Allah’tan yapamadıklarını yapmak için izin istediğini belirtir.

1. ve 3. beyit alakalı.1. beyitte telmih, 3. beyitte nidâ sanatı vardır.

Necâtî’nin gazelinde de buna benzer özellikler vardır. Aruz kalıbı 3 fâilâtün 1 fâilün şeklindedir. 2. gazelin dilinin daha sade olması da bir fark olarak düşünülebilir.

Halk Edebiyatından “Koşma” İncelemesi:

Koşma

Ela gözlerine kurban olduğum
Yüzüne bakmağa doyamadım ben
İbret için gelmiş derler cihana
Nokta’dır benlerin sayamadım ben

Aşkın ateşidir sinemi yakan
Lütfuna irer mi çevrini çeken
Kolların boynuma dolanmış iken
Seni öpmelere kıyamadım ben

Terk eyledim ağalarım beylerim
Bozbulanık seller gibi çağlarım
Anin içün ben ah idüp ağlarım
Ayrılık oduna doyamadım ben

Kaldı deli gönül kaldı hep yasta
Mevla’ m erdir beni murada kasda
Aşık Ömer eydür sevgili dosta
Allah’ a ısmarladık diyemedim ben

(Âşık Ömer)

Kafiye şeması abcb, dddb, eeeb, fffb şeklindedir. Nazım birimi dörtlüktür. Dili sadedir. Yarım kafiyeler kullanılmıştır. 11’li hece ile söylenmiştir. Demek ki şiirin nazım şekli koşmadır.

Koşmada: “Noktadır benlerini sayamadım ben”; “Aşkın ateşidir sinemi yakan”; “Boz bulanık seller gibi çağlarım”; “Ayrılık oduna doyamadım ben” dizelerinde teşbih vardır. Şiirin teması aşktır.

İstiklâl Marşı:

İstiklâl Marşı
  • İstiklâl Marşı’nın da kafiye şeması çizilir. Kafiyeler bulunur.
  • Ölçü, aruzun 3 fâilâtün 1 fâilün kalıbına göredir.
  • Nazım birimi dörtlüktür.
  • Halk şiirindeki koşma, semai ve ilâhiye benzer; ölçüsünün aruz olması sebebiyledir ki divan şiirindeki şarkı, gazel, kasideye benzer. İstiklâl marşı bu bakımdan serbest nazma dahil edilebilir.
  • Şiirde al sancak Türk milletini sembolize eder; çünkü milletten tek bir fert kalıncaya kadar bayrak dalgalanacaktır.
  • Şiirde şafak, sancak ve ocak kelimeleri arasında tenasüp vardır.
  • “Yırtarım dağları, enginlere sığmam taşarım” dizesinde telmih sanatı vardır.
  • “Korkma” sözcüğünde nidâ sanatı vardır.
  • “Yüzen” sözcüğünde kapalı istiâre vardır.
  • “Sönmeden yurdumun üstünde tüten en son ocak” dizesinde mecâz-ı mürsel vardır.
  • “O benimdir, o benim.” dizesinde tekrîr vardır.
  • “O benim milletimin yıldızıdır parlayacak” dizesinde açık istiâre vardır.
  • “Çatma, kurban olayım.” dizesinde teşhis ve “ey nazlı hilâl”de nidâ, “hilâl” kelimesinde mecâz-ı mürsel vardır…
  • İstiklâl Marşı’nda Âkif’in sanat anlayışı görülür.
  • Anlamın okuyucunun ruh hâline değil de metne bağlı olması.
  • Şiirlerine yansıyan toplumsal sorumluluk ve gerçek samimiyet.
  • Sanat için sanat anlayışı yerine sanatta faydayı gözetmesi, bu nedenle süslü bir anlatımdan kaçınması. Demek ki eser şiirden çok manzûme niteliği taşır.)

Yahya Kemal’in “Ok” isimli şiiri :

OK

Yavuz Sultan Selim Han’ın önünde
Ok atan ihtiyar Bektaş Subaşı,
Bu yüksek tepeye dikti bu taşı
O gazi hünkarın mutlu gününde..

Vezir, molla, ağa, bey, takım takım
Güneşli bir nisan günü ok attı.
Kimi yayı öptü, kimi fırlattı,
En er kemankese yetti uç atım.

En son Bektaş Ağa çöktü diz üstü.
Titrek elleriyle gererken yayı,
Her yandan bir merak sardı alayı.
Ok uçtu hedefin kalbine düştü.

Hünkar dedi ‘Koca, pek yaman saldın,
Eğerci bellisin benim katımda,
Bir sır olsa gerek bu ilk atımda.
Bu sihirli oku nereden aldın? ‘

İhtiyar elini bağrına soktu,
Dedi İstanbul muhasarası,
Başlarken aldığım gaza yarası,
İçinden çektiğim bu altın oktur.

(Yahya Kemal Beyatlı)

Bu metin bir manzûmedir. Çünkü burada olay, yer, zaman ve kişiler mevcuttur. Manzûme hecenin 11’li kalıbıyla yazılmıştır. Kafiye şeması abba, cddc,effe… şeklindedir. Nazım birimi dörtlüktür. Şiirde tema kahramanlıktır. Şiirde tarihi bir olay anlatılmaktadır. Nazım şekli koşmadır. Şiirin konusu bakımından çeşidi epiktir.

Yahya Kemal Beyatlı‘nın hayatı ile ilgili ayrıntılar üzerinde durulur. (Yahya Kemal rolünü üstlenen öğrenci yardımı ile) Şairin hayatı ve şiir arasında bağlantı kurulmaya çalışılır.

Necip Fazıl’ın “Şehirlerin Dışından” isimli şiiri:

ŞEHİRLERİN DIŞINDAN

Kalk, arkadaş, gidelim!
Dereler yoldaşımız,
Dağlar omuzdaşımız,
Dünyayı seyredelim,
Şehirlerin dışından.
Esmerden, sarışından
Kaçalım, kurtulalım!
Haydi yürü, bulalım;
Kat kat çıkmış evlerin,
O cam gözlü devlerin
Gizlediği âlemi! ;
Bir tüy gibi yel alsın,
Bir dal gibi sel alsın,
Bizden menhus elemi.
Attığımız naralar,
Yol açsın karanlıkta.
Çeksin bizi mağralar,
Bir derin ormanlıkta;
Öttürüp sert bir ıslık,
Yılanları çağralım.
Peşinden çığlık çığlık,
Çakallara bağralım,
ötelim baykuşlarla.
Kızıl akşamüstleri,
Hicret eden kuşlarla.
Sema, deniz ve yeri,
Çepçevre, iklim iklim,
Dolaşalım, gezelim!

Yollar bizden bir izdir,
Ne duysak sesimizdir.
Ne görsek benzer bize.
Hiç şaşmayan bir saat
Gibi işler tabiat,
Uyarak kalbimize.
Mevsimler boğum boğum,
Zamanın ipliğinde.
Başı görünmez doğum,
Sonu ölçülmez hayat…
Hayvan, nebat ve cemat,
Hepsi ilk gençliğinde.
Ölen ölür, yıpranmaz;
Giden, gider, aranmaz.
Böyle geçer ömrümüz,
Bir gün gelir ölürüz,
Haberimiz olmadan.
Ve o zaman, o zaman,
Hayat neymiş görürsün!
Bırak, keyfini sürsün,
Şehirlerin, köleler! ;;
Yeter bizi tuttuğu!
Tükensin velveleler!
Kalk arkadaş, gidelim!
İnsanın unuttuğu
Allahı zikredelim;
Gül ve sümbül hırkamız,
Sular, kuşlar, halkamız…

(Necip Fazıl Kısakürek,1926)

Şiirin şekil incelemesi yapılır. Kafiyeler ve ölçü belirlenir. Şiir 7’li hece ile yazılmıştır. Serbest nazımla yazılmıştır. Nazım birimi yoktur. Tema doğadır. Şehrin bunaltıcılığından kaçıp doğaya ve Yaradan’a sığınma söz konusudur. Konusu bakımından pastoral bir şiirdir.

  • Necip Fazıl Kısakürek‘in hayatı ile ilgili ayrıntılar üzerinde durulur. (Necip Fazıl rolünü üstlenen öğrenci yardımı ile) Şairin hayatı ve şiir arasında bağlantı kurulmaya çalışılır.
  • Bu şiirde tasavvufî bazı unsurlar yer almaktadır. Aynı zamanda şiirde mağara, orman, ıslık, yılan, çakal gibi doğal gerçeklikle ilgili unsurları kişisel duyguları ifadede kullanmıştır.
  • “Mevsimler boğum boğum/ zamanın ipliğinde” dizelerinde imge vardır. “Haydi yürü, bulalım” dizesinde ise nidâ sanatı vardır.
  • “Kat kat çıkmış evlerin/ O cam gözlü devlerin/ gizlediği âlemi” dizelerinde ise teşbih vardır.
  • “Dereler yoldaşımız” dizesinde kişileştirme vardır.
  • Metinle okuyucuya, bilinçsiz şehirleşmenin sahip olduğumuz bazı güzellikleri yok edişi, mesajı iletilmektedir.

Nazım Hikmet Ran’ın “Davet” isimli şiiri :

DAVET

Dörtnala gelip Uzak Asya’dan
Akdeniz’e bir kısrak başı gibi uzanan
bu memleket, bizim.

Bilekler kan içinde, dişler kenetli, ayaklar çıplak
ve ipek bir halıya benziyen toprak,
bu cehennem, bu cennet bizim.

Kapansın el kapıları, bir daha açılmasın,
yok edin insanın insana kulluğunu,
bu dâvet bizim….

Yaşamak bir ağaç gibi tek ve hür
ve bir orman gibi kardeşçesine,
bu hasret bizim…                        (Nazım Hikmet Ran)

  • Şiirde ahenk ses tekrarları ile sağlanıyor.
  • Nazım şekli halk şiirindeki türkü veya divan şiirindeki müstezat benziyor.
  • Şâir şiirinin 1. biriminde Türk medeniyetinin yolculuğundan bahseder. 2. birimde bu vatanın tamamen Türk milletine ait olduğunu belirtir. 3. birimde herkesin kendi ayakları üzerinde durmasını ve sosyal eşitliğin sağlanmasını ister. 4. birimde ise insanlar eşit olduğunu ve kardeşçe yaşanması gerektiğini belirtir.
  • Şiirde tema evrensel kardeşliktir.

Nazım Hikmet Ran‘ın hayatı ile ilgili ayrıntılar üzerinde durulur. (Nazım Hikmet rolünü üstlenen öğrenci yardımı ile) Şairin hayatı ve şiir arasında bağlantı kurulmaya çalışılır. Şiirde bazı söz sanatlarına da yer verildiği belirtilir.

Ahmet Hamdi Tanpınar’ın “Bursa’da Zaman” isimli şiiri:

Bursa’da zaman

Bursa’da eski bir cami avlusu,
Küçük sadirvanda şakırdayan su.
Orhan zamanından kalma bir duvar…
Onunla bir yasta ihtiyar çınar
Eliyor dört yana sakin bir günü.
Bir rüyadan arta kalmanın hüznü
İçinde gülüyor bana derinden.
Yüzlerce çesmenin serinliğinden
Ovanın yeşili göğün mavisi
Ve mimarilerin en ilahisi.

Bir zafer müjdesi burda her isim:
Sanki tek bir anda gün, saat, mevsim
Yaşiyor sihrini geçmis zamanın
Hala bu taşlarda gülen rüyanin
Güvercin bakışlı sesszilik bile
Çinliyor bir sonsuz devam vehmiyle.
Gümüşlü bir fecrin zafer aynası,
Muradiye, sabrın acı meyvası,
Ömrünün timsali beyaz Nilüfer,
Türbeler, camileri eski bahçeler,
Şanlı hikayesi binlerce erin
Sesi nabzim olmuş hengamelerin
Nakleder yadini gelen geçene.

Bu hayalde uyur Bursa her gece,
Her şafak onunla uyanır, güler
Gümüş aydınlıkta serviler, güller
Serin hülyasıyla çesmelerinin.
Başındayım sanki bir mucizenin,
Su sesi ve kanat şakırtısından
Billur bir avize Bursa’da zaman,

Yeşil Türbesini gezdik dün akşam,
Duyduk Bir musikî gibi zamandan
Çinilere sinmiş Kur’an sesini.
Fetih günlerinin saf nesesini
Aydınlanmış buldum tebessümünle.

İsterdim bu eski yerde seninle
Başbaşa uyumak son uykumuzu,
Bu hayal içinde… ve ufkumuzu
Çepçevre kaplasın bu ziya, bu renk,
Havayı dolduran uhrevi ahenk.
Bir ilah uykusu olur elbette
Ölüm bu tılsımlı ebediyette
Belki de rüyası büyük cetlerin,
Beyaz bahçesinde su seslerinin.

Ahmet Hamdi Tanpınar

Bu şiirin 11’li hece ölçüsü ile yazıldığı belirtilir. Kafiyeleri bulunur. Şiir serbest nazımla yazılmıştır. Çünkü nazım birimi dizedir. Tema Bursa’da zamandır. Şair “Güvercin bakışlı sessizlik” ifadesinde nesnel gerçekliği duygularını ifadede kullanmıştır. Tarih ve tabiat zaman kavramı üzerinde birleşir. Burada tarih, mimarî, felsefe gibi bilim dallarından yararlanılmıştır.

Ahmet Hamdi Tanpınar‘ın hayatı ile ilgili ayrıntılar üzerinde durulur. (Tanpınar rolünü üstlenen öğrenci yardımı ile) Şairin hayatı ve şiir arasında bağlantı kurulmaya çalışılır.

Tanpınar’ın genel olarak eserlerinde işlediği; rüya, zaman, musiki ve sağlam bir tarih bilinci bu şiirde de vardır. Şiirde Orhan zamanına telmih vardır. “Onunla bir yaşta ihtiyar çınar” gibi dizelerde de kişileştirme sanatı vardır.

“Güvercin bakışlı sessizlik bile” dizesinde teşbih vardır. “Bursa’da eski bir cami avlusu/Küçük şadırvanda şakırdayan su.” gibi dizelerde de tenasüb sanatı vardır.

Johann Wolfgang von Goethe’nin “Sevgilinin Yakınlığı” isimli şiiri:

Sevgilinin Yakınlığı

Seni düşünüyorum, güneşin ışıkları denizden aksedince
Seni düşünüyorum, ayın pırıltıları kaynaklara vurunca.
Seni düşünüyorum, uzak bir yol üstünde tozlar havalanırken,
Karanlık bir gecede, dar bir tahta köprüde bir yolcu ürperirken.
Seni düşünüyorum, boğuk uğultularla orda yükselirken dalgalar.
Kulak kesilmek için koruluktayım, sık sık her şeyin sustuğu anlar.
Uzakta olsan bile ben senin yanındayım, sen de yakınımdasın.
Güneş batıyor, biraz sonra, beni ışıtacak yıldızlar
Ne olurdu burda
Yanımda olsaydın.

(Johann Wolfgang von Goethe)

Şiir serbest nazımla yazılmıştır. Divan şiirindeki müstezatlara benzer. Nazım birimi dizedir. Şiir dilinde imgelere yer verilmiştir. (Derin geceler) Şiirin teması özlemdir. “Kırda sessizliği dinlerim gece/her şey susunca” dizelerinde tezat vardır.

* Özet: Şiir incelenirken Zihniyet, ahenk, dil, yapı tema, şiirde gerçeklik ve anlam, şiirde gelenek, yorum ve şairin hayatının şiire etkileri üzerinde durulmalıdır ki tam bir tahlil yapabilelim.

(Toplam: 11, Bugün: 1 )

Site Footer