Mehmet Seyda (Çeliker) (d. 15 Ağustos 1919, İstanbul – ö. 13 Temmuz 1986, İstanbul) Yazar.
Mehmet Seyda, ilk ve ortaokulun hemen her sınıfını başka bir okulda ve ilde okuyarak Pertevniyal Lisesi Orta Bölümü’nü dışardan sınavla bitirdi (1934), aynı liseyi yarıda bırakıp hayata atıldı (1936). Gazete muhabirliği, işçilik yaptı. Zonguldak Ereğli Kömürleri (1937-1941) ve Divriği-Demir Madenleri işletmeleri’nde (1944-1946), Merzifon Halk Bankası’nda memur olarak çalıştı (1946). İstanbul Belediyesi Eğlence Yerleri Kapı Kontrol memurluğunu (1951-1960), Basın İlan Kurumu’ndaki görevi izledi (1961-1964). Bir ara fıkra yazarlığı yaptı, sonra Basın İlan Kurumu’na yeniden döndü.
Tolstoy‘dan esinlenerek yazdığı Mum adlı öyküsü Yücel’de (1936) S. Toprak takma adıyla, asıl adıyla yayımlanan ilk öyküsü Alınyazısı ise Yeni Adam‘da çıkmıştı (1937). Şiir de yazıyordu (Yeni Edebiyat, Yeni Ses, Küllük, 1940-41 ). Sonra şiiri bıraktı, geçim zorluğu onu magazin öykülerine ve tefrika romancılığına itti.
“Mim-Sin, Necdet Ası, Özkan Çeliker, Ömer Sakıp, S. Toprak” imzalarıyla mizah ve magazin öyküleri, politik yazılar, romanlar yazdı (1949-1958).
Ne Ekersen adlı romanıyla Cumhuriyet gazetesinin açtığı yarışmada üçüncülük kazanınca (1958), sanat dergilerinde yeniden kendi adıyla öykülerine rastlandı (Yelken, Dost Varlık gibi, 1958-1960).
Öyküleriyle önceleri gözlemci bir gerçekçilikle Zonguldak yöresinin yaşamı kömüre bağlı insanlarını, Anadolu’yu anlattı. Sonraları toplumsal değişimler sonucu değer yargılarını yitinniş kent insanının dünyasını yansıtmayı amaçladı. Aynı kişiler çevresinde kurulmuş, büyük bir ailenin toplumun gelişimine koşut serüvenini işlediği romanlarında ruhsal çözümlemelere ağırlık vererek yeni anlatım biçimleri denedi, nehir roman‘ın örneğini verdi.
Mehmet Seyda’nın Romanları ile ilgili Değerlendirme
Yazı hayatına şiir yazmakla başlayan Mehmet Seyda (Çeliker) (1919-1986), realist bir yol tuttuğu romanlarında bireyin ruh çözümlemelerine yer verir. Romanları genel olarak 1923-1946 yılları arasında Türkiye’deki toplumsal değişikliklerin geleneksel Türk ailesinde yaptığı yıkımları, büyük bir ailenin parçalanışı ve çözülüşü etrafında ele alır.
“Büyük ailenin çöküşü” genel başlığıyla adlandırılabilecek bir dizi romanından ilki olan
Yanartaş (1970) Romanı:
Mehmet Seyda ‘nın TRT roman ödülü kazanan ve olumlu olumsuz pek çok eleştiri alan Yanartaş romanı, kendisinin Zonguldak madenlerinde çalıştığı yıllardaki gözlemlerine dayandığı için bir bakıma otobiyografik hüviyetlidir. Ayrıca İkinci Dünya Savaşı’nın Türkiye ve Zonguldak üzerindeki yansımalarını vermesi bakımından da belgesel roman olarak nitelenebilir. Seyda, söz konusu romanında döneminin sosyal ve siyasal olaylarını vermede biraz ölçüyü kaçırdığı, Zonguldak maden işçilerinin hayatlarını tam olarak anlatmadığı, bu yüzden eserinin kurmaca tarafını zayıflattığı savıyla başta Fethi Naci olmak üzere, Naci Çelik, Rauf Mutluay gibi kimi eleştirmenlerin suçlamasına hedef olmuştur.
İki cilt olarak yayımlanan Yanartaş, Seyda’nın ilk dönem romanlarının ortak kişisi Osman Güralp’in Zonguldak’a gelişi, Kömür İşletmesi Muhaberat Servisinde çalışmaya başlaması, Yaşar’la evlenmesi, karısını aldatışı, evinde bulundurduğu yasak yayınlar yüzünden tutuklanışı ve bir süre sonra serbest bırakılışı birinci cildin olaylar zincirini oluşturur.
Osman’ın askerlik görevinin anlatıldığı ikinci ciltte İkinci Dünya Savaşı ile ilgili haberler, Millî Şef döneminin aydınlar üzerindeki baskısı biraz abartılı da olsa bir fon olarak kullanılır. Osman burada da rahat durmaz, kaçma girişimleri, yakalanmalar, tutukluluk anıları birbirini izler. Romandaki olaylar zinciri bir yüzbaşının denetiminde karısıyla görüşme sahnesinde karısının “ne olmuşsun böyle!” cümlesiyle sona erer. Bu kısa konuşma kendini bulma sürecindeki roman baş kişisinin aile, çevre ve rejim tarafından kuşatılmış, engellenmiş olan ruhsal durumunu vermeye hizmet etmektedir (Tümer, 2000,185-190).
(Prof.Dr. Osman GÜNDÜZ, Çağdaş Türk Romanı)
Mehmet Seyda’nın Eserleri
Hikâye:
Roman:
Çocuk Kitabı:
Diğer:
Ödülleri:
Microsoft, 1980'lerde piyasaya sürdüğü iki program Paint ve Notepad'e, aradan geçen 40 senenin arkasından suni…
"Woke" terimi, süre içinden ilk anlamından oldukca değişik bir halde evrim geçirdi. Geleneksel olarak baktığımızda…
[Chorus] Got two girls in the cut And I don't know what to do I…
Tüm dünyada gözler ABD seçimlerine çevrildi ve kesinleşmemiş sonuçlara gore Cumhuriyetçilerin talibi Donald Trump seçimden…
Türkiye Suni Zeka İnisiyatifi’nin (TRAI) düzenlemiş olduğu Türkiye Suni Zeka Zirvesi bu yıl yedinci kez…
Yavaş bir bilgisayar, derhal her insanın üretkenliğini engellemiş olan ve boş yere gecikmelere yol açan…