Naat Nedir? Özellikleri, Örnekleri – Türk Dili ve Edebiyatı

  • Naatlar, Hz. Muhammed’in vasıflarını överek anlatan şiirlerdir.
  • Ka’b bin Züheyr, Arap edebiyatındaki ilk örneğini vermiştir (Hırka hadisesi-caize geleneği).
  • Fars edebiyatından Hakim-i Senayi, Nizami, Attar, Sadi-i Şirazi, Hüsrev-i Dihlevin naat türünde örnekler veren önemli sanatçılardır.
  • Arap edebiyatında “medhiyye”; Fars edebiyatında “sitayiş”; Türk edebiyatında “naat” şeklinde adlandırılmıştır.
  • Naatlarda genellikle kaside nazım biçimi tercih edilmiştir.
  • Türk edebiyatındaki ilk naat örneği Kutadgu Bilig adlı eserde yer almaktadır.
  • Fuzuli’nin “Su Kasidesi” adlı eseri Türk edebiyatının en meşhur naat örneğidir.
  • Bazı şairler çok sayıda naat kaleme aldıkları için “Na’ti” unvanıyla anılmıştır.
  • Nazim’in tamamı naat türündeki manzumelerden oluşmuş bir ”divan’ı vardır. Nazim aynı zamanda Türk edebiyatında en çok naat kaleme alan sanatçıdır.
  • Nahifi’nin 788 beyitten oluşan Hicretü’n Nebi adlı mesnevisi naat türünde yazılmış bir müstakil eser örneğidir.

Naat Örnekleri

SU KASİDESİ (Fuzuli)

Saçma ey göz eşkden gönlümdeki odlara su
Kim bu denli dutuşan odlara kılmaz çare su.

Ey göz! Gönlümdeki ateşlere su saçma.
Çünkü bu kadar tutuşan ateşe su çare olmaz.

Âb-gûndur günbed-i devvâr rengi bilmezem
Yâ muhît olmış gözümden günbed-i devvâra su.

Dönen kümbetin rengi su rengi midir bilmiyorum.
Yoksa gözümden çıkan su mu dönen kümbeti doldurmuştur.

Zevk-i tîgünden aceb yoh olsa gönlüm çak çak
Kim mürûr ilen bırağur rahneler dîvâra su.

Kılıcının zevkinden gönlüm parça parça olsa şaşılmaz.
Çünkü devamlı geçmekle su duvarda yarıklar bırakır.

Vehm ilen söyler dil-i mecrûh peykânun sözin
İhtiyât ilen içer her kimde olsa yara su.

Yaralı gönül senin peykânının sözünü korkuyla söyler.
Her kimde yara varsa o suyu ihtiyatla içer.

Suya virsün bâğban gülzârı zahmet çekmesün
Bir gül açılmaz yüzün tek virse bin gülzâra su.

Bahçıvan gül bahçesini suya versin, boşuna zahmet çekmesin
Çünkü o bin gül bahçesine su verse bile senin yüzün gibi bir gül açılmaz.

Ohşadabilmez gubârını muharrer hattuna
Hâmenün bahmakdan inse gözlerine kara su.

Kalemine bakmaktan gözlerine kara su inse bile,
yazar gubar hatlı yazısını senin ayva tüylerine benzetemez.

Ârızun yâdiyle nemnâk olsa müjgânum n’ola
Zâyi’ olmaz gül temennâsiyle virmek hâra su.

Senin yanağını anarak kirpiklerim ıslansa ne olur
Gül beklentisiyle dikene su vermek boşuna değildir.

Gam güni itme dil-i bîmârdan tîgün dirîg
Hayrdur virmek karanu gicede bîmâra su.

Gam günü hasta gönülden kılıcını esirgeme
Karanlık gecede hastaya su vermek sevaptır.

İste peykânun gönül hecrinde şevkum sâkin it
Susuzam bir kez bu sahrâda benümçün ara su.

Ey gönül, onun peykânını iste, ayrılığında benim ona karşı olan arzumu sakinleştirsin.
Susuzum, bu sahrada bir kez de benim için su ara.

Ben lebün müştâkıyam zühhâd kevser tâlibi
Nitekim meste mey içmek hoş gelür, huşyâra su.

Ben senin dudaklarının tutkunuyum, zahidlerse kevser istiyor
Nitekim sarhoşa şarap içmek hoş gelir, ayık insana su.

Ravzâ-i kûyına her dem durmayup eyler güzâr
Âşık olmuş gâlibâ ol serv-i hoş reftâra su.

Su galiba o hoş yürüyüşlü serviye aşık olmuş ki
her an onun köyünün bahçesine gidiyor.

Su yolın ol kûydan toprag olup dutsam gerek
Çün rakîbümdür dahı ol kûya koyman vara su.

Toprak olup suyun yolunu tutup o köye varmasını engellemem gerekir.
Çünkü su benim rakibimdir. Bırakmam ki o köye varsın.

Dest-bûsı ârzûsıyla ger ölsem dostlar
Kûze eylen toprağum sunun anunla yâra su.

Ey dostlar! Eğer onun elini öpmek arzusuyla ölürsem,
Toprağımdan testi yapıp onunla yare su sunun.

Serv ser-keşlük kılur kumrî niyâzından meger
Dâmenün duta ayağına düşe yalvara su.

Servi kumrunun duasına karşı aksilik eder
Su onun eteğini tutsun ve ayağına düşüp yalvarsın.

İçmek ister bülbülün kanın meger bir reng ile
Gül budağınun mizâcına gire kurtara su.

Bir hile ile bülbülün kanını içmek istiyor.
Su gül budağının mizacına girsin ve bülbülü kurtarsın.

Tînet-i pâkini rûşen kılmış ehl-i âleme
İktidâ kılmış tarîk-i Ahmed-i Muhtâra su.

O güzel ahlakını insanlara ilan etmiş.
Su seçilmiş Ahmet’in yoluna tabi olmuş.

Seyyid-i nev’-i beşer deryâ-yı dürr-i ıstıfâ
Kim sepüpdür mu’cizâtı âteş-i eşrâra su.

O insanoğlunun efendisidir. Seçilmiş incilerin deryasıdır.
Ki onun mucizeleri kötülerin ateşine su serpmiştir.

Kılmagiçün tâze gülzâr-ı nübüvvet revnâkın
Mu’cizinden eylemiş izhâr seng-i hâra su

O peygamberlik bahçesinin parlaklığını tazelemek için,
mucizeyle mermerden su çıkarmıştır.

Mu’cizi bir bahr-i bî-pâyân imiş âlemde kim
Yetmiş andan bin bin âteş-hâne-i küffâra su

Onun mucizesi alemde öyle sonsuz bir denizmiş ki
o denizden binlerce ateşe tapan kafirin ibadethanesine gidip ateşlerini söndürsün su.

Fuzûlî (1483 – 1556)

(Toplam: 69, Bugün: 1 )

Site Footer