Venüs’te robotlar bile hayatta kalamıyor.
Venüs’e inen 10 yüzey aracından en uzun hayatta kalabileni, Sovyetler Birliği’nin Venera 13 uzay aracıydı. 465°C’lik ısı ve 1350 psi’lık şiddetli yüzey basıncında vasıta, ölene kadar bir tek iki saat dayanabildi. Sıcaklığı bir pizza fırını, basıncı ise ayak başparmağınızın üstünde ufak bir arabanın tüm ağırlığının bulunduğunu hayal ederek düşünebilirsiniz. Sadece gezegenin şu anki durumuna karşın bilimsel tartışmalar, Venüs’ün bir dönem yaşam barındırmış olup olmayacağı yönünde devam ediyor. Kim bilir gezegen bir döneminde Dünya benzer biçimde okyanuslara sahipti.
Nature Astronomy bilim dergisinde piyasaya çıkan yeni bir araştırmaya nazaran bu probleminin cevabı hayır. Ek olarak evrende potansiyel yaşam arayışıyla ilgili olarak bulgular, gezegen sistemlerinin yaşanabilir bölgelerinin sınırlarında bulunan Venüs benzeri gezegenlerin, yaşanabilir olması için o kadar da iyi adaylar olmadığını gösteriyor.
Cambridge Üniversitesi’nden gökbilimci Tereza Constantinou, mevzuyla ilgili şu şekilde dedi: “Venüs’ün bir zamanlar dünyamıza oldukca daha yakın bir gezegen bulunduğunu keşfetmeyi isterdik, bu yüzden öyleki olmadığını öğrenmek bir bakıma üzücü. Sadece sonucunda, en azından bildiğimiz türden yaşamı destekleyebilecek gezegenlere odaklanmak daha yararlı.“
Günümüzde gezegen bilimciler, yanıp tutuşan Venüs’ün volkanik yamaçlarından lav akan, etken ve patlayan bir dünya olduğundan şüpheleniyor. Yüzey kati anlamda yaşama elverişli değil. Sadece niçin bu araştırmacılar, neredeyse Dünya boyutundaki bu kayalık gezegende milyarlarca yıl ilkin yaşama elverişli koşullar bulunmuş olabileceğini düşünüyor?
Yanıt gezegenin atmosferinde saklı.
Eğer Venüs bir zamanlar sulu ve yaşanılabilir bir dünya olduysa, gezegendeki gazlardaki suyun yapısı bunu yansıtmalı. Constantinou bu durumu şu şekilde açıklıyor: “Venüs atmosferinin dengede kalması için, atmosferden uzaklaştırılan kimyasalların atmosfere geri verilmesi de gerekir, zira gezegenin iç ve dış kısımları birbirleriyle devamlı kimyasal kontakt halindedir.“
Dünya benzer biçimde su açısından varlıklı gezegenlerde yüzey suyu, döngü sebebiyle gezegenin içlerine kadar ulaşıyor ve volkanlarla beraber su buharı şeklinde dışarı veriliyor. Dünya’daki volkanik gazların neredeyse yüzde 80’si su buharından oluşuyor. Venüs’ün gözlemlenebilir atmosferi ve gezegendeki gazların oranıyla ilgili hesaplamalarla beraber araştırmacıların analizi, volkanik gazların en fazla yüzde 6’sının su buharı bulunduğunu ortaya koydu. Bu da gezegenin iç yapısının bile oldukça kurak olduğu gerçeğini ortaya koyuyor. Doğrusu gezegen bugüne dek hep kurak olmuş olmalı.
2031’de fırlatılması beklenen bir NASA görevi, bulguları ya doğrulayacak ya da yanlışlayacak. Uzay ajansının DAVINCI uzay aracı (Derin Atmosfer Venüs Soy gazların, Kimyanın ve Görüntülemenin Araştırılması görevinin baş harflerinden oluşuyor), Venüs’ün kalınca bulutlarına 1 metre çapında bir titanyum küre bırakacak. Bu küre bir saat içinde gazları yutacak, deneyler meydana getirecek, Venüs dağlarının iyi mi bulunduğunu görüntüleyecek ve Venüs’le ilgili bildiklerimizi zenginleştirecek.
Bilim adamları, Venüs’ün atmosferinde potansiyel bir yaşam göstergesi olan fosfin gazının izlerini tespit etti. Bu da her ne kadar kuramsal de olsa Venüs’ün atmosferinde mikrobik düzeyde yaşam olabileceğini düşündürüyor. NASA’nın aracı Venüs atmosferine girene kadar gezegen gizemini korumayı sürdürecek.
Mark Kaufman’ın haberini Özgür Yıldız Türkçeleştirdi.