Yaş aldıkça toplumsal ilişkilerin karmaşıklaştığı ve arkadaşlık kurmanın zorlaştığı pek çoğumuzun aynı fikir olabileceği bir durum. Keşke yeni ilişkiler kurabilmek için birinin yanına gidip “Dost olalım mı?” diye sormak kafi olsaydı fakat görünen o ki bu sual artık evlatların dünyası için bile pek kafi değil.
Evet, bir yaştan sonrasında yeni dostluklar inşa etmek zor sadece bilhassa pandemiden sonrasında yalnızlaştığımız da aşikâr…
Peki iyi mi dost buluruz?
Bu duyarlı, oldukça düzgüsel ve yaygın bir sorun. Araştırmalar birçok kişinin daha yakın ilişki arayışında bulunduğunu ortaya koyuyor. Mesela ABD’de meydana getirilen bir araştırmada, ankete katılanların bir tek yarısından azı başkalarıyla “oldukça iyi bağlar kurduğunu” hissettiğini dile getiriyor.
Bunda doğal pek fazlaca kültürel unsur mühim rol oynuyor. Ne mi bu kültürel unsurlar? Sözgelişi, evden emek harcama ya da toplumsal medyaya, evden dizi-film izleyebileceğimiz platformlara ve temazsız şekilde yapabileceğimiz günlük angaryaların rahatlığına fazla odaklanmamız… Tüm bunlar pandemi yalnızlığının büyümesine niçin oluyor. Fakat böylesi uygunsuz iklimde bile anlamlı ilişkiler yeşertmek mümkün.
Psikoterapist ve yazar Emma Nadler, bu mevzuda işe yarayacak beş ipucu sıralıyor. Nadler, bu tavsiyeleri psikoterapide geçirdiği 15 senenin kendisine kazandırdığı perspektifle ve yalnızlıkla savaşım edenlere rehberlik etmiş olduğu süre zarfında edinmiş olduğu deneyimlerle verdiğini belirtiyor. Nadler’a bakılırsa, arkadaşlıklar asla değişmeyen, karmaşık ve çaba harcamaya değen ilişkiler.
O süre sırayla Emma Nadler’in tavsiyelerine bakalım:
-
Dışarı çıkın ve ilgi duyduğunuz şeylerle uğraşın
Kendi alanınızda kalmak rahattır fakat evinizden dışarı çıkmak size daha fazlaca yazışma imkânı tanır. Bu sebeple karşı karşıya etkileşim daha nitelikli arkadaşlıklarla yakından ilişkili.
İlgi duyduğunuz şeylerin peşinden gitmek de bu süreci daha keyifli yapar. Bu aşamada tertipli şekilde bir araya gelmeyi gerektirecek aktiviteler seçmeniz de iyi olacaktır. Bu sebeple tertipli olarak bir araya gelmek daha yakın bağlar geliştirmenizi sağlar. Sözgelişi bir spor salonuna kaydolup, orada her hafta gidebileceğiniz bir kursa (örneğin plates) yazılın. Bir derneğe katılıp tertipli olarak gönüllülük etkinliklerine katılmak da öteki seçeneklerden biri. Kendinize bakmaktan, başkalarına yardım etmekten ya da sevdiğiniz bir şeyi yapmaktan edineceğiniz mutluluk da cabası.
Eğer bazı nedenlerden dolayı evden çıkamıyorsanız da çevrimiçi olarak katılabileceğiniz başka etkinlikleri araştırabilirsiniz.
İnsanlara ilkin yaklaşanlar sohbetlerde daha rahat hisseder. Eğer bir söyleşi başlatmaya çekiniyorsanız, evvelinde hazırladığınız sorularla ya da cümlelerle söyleşi başlatabilirsiniz. “Havalar da ne ısındı fakat…” şeklinde klasik ifadelerin yararını hafife almayın. Sonrasında da mevzuyu değişiklik yapmak yerine bu sohbeti ilerletecek başka şeyler söyleyebilirsiniz ki bu da dinlediğinizi gösterir.
İnsanlar genel anlamda kendilerine benzeyen kişilerle yakınlık kurar, o nedenle merakınızı gösterin. Psikolog ve arkadaşlık uzmanı Marisa Franco, insanlara kendilerine benzeyen dostlar aramasını tavsiye ediyor.
Ek olarak bir sohbetten keyif aldığınızda ya da arkadaşınızın bir şeyinden hoşlandığınızda da iltifat etmekten çekinmeyin. Emma Nadler, bir defasında bir arkadaşının yanına gelip yazdığı bir mevzudan fazlaca etkilendiğini belirttiğini ve tertipli görüşmek istediğini söylüyor. İkili öncesinde yılda bir zor görüşürken, şimdi daha sık bir araya geliyormuş.
-
Başkalarına ve kendinize kıymet vermeyi önceleyin
İlişkilerde yargılanma korkusu bir çok süre mesafeli yada ilgisiz görünmemize niçin olabilir, bu da o ilişkiyi baltalayabilir. Bu dinamiği değiştirmenin bir yolu da başkalarına kıymet vermeye odaklanmaktan geçiyor.
Bu durumda toplumsal kabiliyetlerinden ve sıcaklığından etkilendiğiniz bir arkadaşınızı örnek alabilir, onu öykünmek edebilirsiniz. Bu da toplumsal etkileşimlerde özgüveninizin artmasına destek verir.
Bu sempatikliği bir arkadaşınızın kusurunda da sergilemeye çalışmanız o kişiyle bağınızın güçlenmesini sağlar (ek olarak hayal kırıklığınızı da azaltır).
Ve bu nezaketi kendinize de gösterin. Bu sebeple kendinize göstereceğiniz bu şefkat, toplumsal kaygı ve özeleştiri düzeyinizi de normalleştirecektir.
-
Sıhhatli riskler alın (fakat adım adım)
Oldukça iyi tanımadığınız birine buluşma davetinde bulunmak birazcık cesaret ister. Fakat bu bir tanıdığa haiz olmakla bir arkadaşa haiz olmak arasındaki o farkı belirler. Bu adımı attıktan sonrasında oldukça iyi bir arkadaşlığa kapı aralayabileceğinizi ihmal etmeyin.
İnsanlar genel anlamda buluşma davetlerini memnuniyetle karşılar. Ek olarak buluşmaya çağrı etmekten çekinmeniz de yeni bir ilişkide yaşanabilecek en düzgüsel durumlardan biri.
Öte taraftan, insanoğlu itimat kurarken genel anlamda “ya hep ya asla” yaklaşımını benimser fakat ufak adımlar daha makul şekilde itimat kurmanıza destek olabilir. Sözgelişi birini dersten ya da mesaiden sonrasında kahve içmeye çağrı etmek, akşam evinize yemeğe çağrı etmekten daha düşük bir risktir.
Ek olarak arkadaşlıklar kişisel detayları paylaştıkça derinleşir ve gelişir. Paylaşmaktan fazlaca çekinmeyeceğiniz, açıklamanın sizi rahatsız etmeyeceği kişisel bir paylaşım yapmış olup karşınızdakinin iyi mi tepki vereceğine bakın. Sözgelişi, düzgüsel mi karşılıyor, empati yapmış olup karşılığında o da kişisel bir şeyini paylaşıyor mu; onlara bakın.
-
Yeni bir perspektif arayın
Bir yakınınızla, okuyorsanız okuldan bir danışmanınızla ya da bir uzmanla arkadaşlıklarda yeni bakış açıları edinme mevzusunda söyleşi edebilirsiniz.
Bu sebeple sizi seven ve önemseyen birinin ya da bir profesyonelin perspektif, başkalarının sizi iyi mi gördüğünü anlamanıza destek olabilir. Bu sohbetlerden edineceğiniz yeni perspektif da başkalarıyla iyi mi daha etkili yazışma kurabileceğiniz mevzusunda size yol izah edebilir.
Tıkandığınız noktada da yeni bir şey tecrübe etmek fazlaca önemlidir. Doğrusu içgörünüzün artması, arkadaşlıklar ve daha fazlası için çeşitli olasılıklara yol açabilir.
The Washington Post’un makalesini Sıdal Utkucu Türkçeleştirdi