Paris 2024’te yarışan atletlerin bazıları yemeklerin “yıkım” bulunduğunu söylüyor. Hatta Birleşik Krallık kafilesi, yemeklerdeki proteini arttırabilmek adına Paris’e kendi şefleriyle gitti.
Atletlere ne yedirileceği Olimpiyat Oyunları’nda oldukça uzun süredir bir sorun. Öyleki ki YouTube’da Tasting History adlı kanalında zamanı tariflere bakılırsa yemekler pişiren şef Max Miller, geçen yıl Yunanistan’a gitti ve antik çağda olimpik atletlerin neler yediğini öğrenmeye çalıştı.
Antik Yunan’da olimpiyat sporcularının rejimleri kimi zaman vejetaryen de olabiliyordu sadece Miller, menüsüne o dönemden bir de dana ciğer tarifi ilave etti. Bu tarifi ise, Mısır’da Oxyrhynchus adlı kısmen korunmuş kazı alanında bulunan ve antik Yunan mutfağına ilişkin bir yiyecek kitabından edindiğini söylüyor. Max Miller aslen, antik Yunan’a dair elde etmiş olduğu bilgilerle devrin tariflerini bir araya getirerek çeşitli bir menü oluşturuyor. Bulguları, Akdeniz mutfağı özellikleriyle de örtüşüyor.
Artık bulunmayan bir malzemeyi de ikame ediyor
Tarihçiler Andrew Dalby ile Sally Grainger’ın “The Classical Cookbook (Klasik Tarifler)” adlı kitabında bahse mevzu tarife yer veriyor. Kitaba ve Miller’a bakılırsa tanım şu şekilde:
“Ciğeri kuş başı doğrayın fakat ciğerler iyi seçin. Yağ ile kırmızı şarap sirkesini iyice çırpın ve içine tuz, taze kişniş, taze kekik, silphium suyu (silphium yerine asafoetida baharatı fakat bu ikisine sonrasında geleceğiz) ilave edin ve etleri bu karışımda marine edin. Sonrasında etleri çöp şişe takıp mangalda ilkin bir tarafını 4 dakika, sonrasında da öteki tarafını 4-5 dakika pişirin.”
Marinasyonu bir saat bekleterek de yapabilirsiniz fakat Miller buz dolabında bir gece bekletmenizi tavsiye ediyor.
Gelelim ‘silphium’a… Silphium’un nesli 2 bin yıl ilkin tükendiğinden dolayı Miller, onun yerine asafoetida denen bir baharatı kullanıyor. Onu da çay kaşığının ucuyla koymak gerekiyor zira baharat oldukça ağır bir aromaya haiz. Ek olarak asafoetida aşırı fena kokusuyla meşhur fakat piştikten sonrasında yemeğe hoş bir aroma veriyor. Bu baharat vatanımızda de bazı aktarlarda bulunabiliyor fakat ağzını sıkı sıkı kapatıp, hatta iki kabın içine koyup saklamak öneriliyor ki kokusunu yaymasın ve dolabınızdaki öteki gıdalara da bu fena koku sinmesin.
Miller, bu tarifteki başta ciğer olmak suretiyle aromaların hepsinin baskın bulunduğunu ve pişerken aralarında hangisinin en baskın olacağına dair bir savaşım bulunduğunu belirterek, buna da “adeta aromaların olimpiyatı” diyor.
Miller, şiş ciğerleri kuru incir, beyaz peynir ve Girit’ten temin etmiş olduğu peksimet ile tabaklıyor.
Antik Olimpiyat Oyunları ve efsanevi güreşçi Milon
Antik Olimpiyat Oyunları M.Ö. 776’da başladı. The Journal of Nutrition’da piyasaya çıkan bir antik tarih araştırmasında, o dönemde atletlerin “kuru erik, sulu peynir ve buğday” yediği bilgisi içeriyor. 2. yüzyılda yaşamış yazar ve coğrafyacı Pausanias’a bakılırsa de sporcular egzersiz rejimlerine eti olimpiyatların başlamasından birkaç yüz yıl sonrasında eklediler.
Örneğin M.Ö. 540 civarında yaşamış efsanevi güreşçi Krotonlu Milon’un, günlük beslenme programının ortalama 9 kilo et ve bol miktarda şaraptan oluştuğu iddia edilmekte. Son kısımsa felsefeci Epiktetos’un tavsiyesine aykırı zira o atletlerin şarap tüketiminin oldukça azca olması icap ettiğini söylüyordu.
Miller, olimpik atletlerin beslenmesinin süre içindeki değişiminin oldukça garip bulunduğunu belirterek, “Hatta kimi zaman birkaç nesil öncesinin tamamen zıttına dönüşmüş” diyor.
Business Insider’ın makalesini Sıdal Utkucu Türkçeleştirdi
Ana görsel: Max Miller/Tasting History