Ailesi küçükken Daisy-Mae’nin yalnız utangaç bir çocuk bulunduğunu düşünüyordu sadece yabancıların tarafındaki suskunluğu aslen selektif mutizmden kaynaklanıyordu.
Bu kaygı bozukluğu, Essex’li 12 yaşındaki çocuğun ailesi haricinde neredeyse asla kimselerle konuşamamasına niçin oluyor. Kendisiyle e-posta yöntemiyle meydana getirilen bir röportajda bu ender görülen durumun günlük yaşamını iyi mi etkilediğini özetleyen Daisy-Mae Mead yalnız bulunduğunu, dost edinemediğini ve ara sıra kendisini ‘değişik bir dünyada’ şeklinde hissettiğini söylüyor. Ek olarak konuşmadığını değil, konuşamadığını vurguluyor.
Ailesi haricinde neredeyse asla kimselerle konuşamıyor
Daisy-Mae yalnız ailesi ve psikoloğu ile konuşabiliyor. Evinin dışına çıktığında ise büyük bir korku yaşıyor. Okula gittiğinde zorbalığa uğramış ve şu anda evde eğitim görüyor.
BBC tarafından yayınlanan mektubunda yaşadıklarını şu satırlarla konu alıyor:
“Her gün insanların arasına karıştığınızı, vücudunuzun orada bulunduğunu fakat ağzınızın hareket edemediğini ve endişeden aklınıza tek bir kelime gelmediğini hayal edin. Her insanın konuşmasını seyrediyorsunuz fakat siz yapamıyorsunuz. İhtiyacınız olduğunda tuvaletin nerede bulunduğunu dahi soramıyorsunuz. İşte benim selektif mutizmli hayatım da bu şekilde.
O an kelimeleri bulamıyorum, aklıma gelse bile oldukca korkuyorum ve donup kalıyorum. Hiçbir şey için yardım isteyemiyorsunuz, gülemiyorsunuz yada söyleşi edemiyorsunuz. İnsanlar onları umursamadığınızı ve dostça ilişkiler oluşturmak istemediğinizi düşünüyor.
Kendi başımayım. Asla dostum yok. Aslına bakarsak biriyle dost olma fikri hoşuma gidiyor fakat kimselerle konuşamadığım için bu imkânsız. Ailemle de pek söyleşi edemiyorum. İnsanlarla beraber olduktan sonrasında oldukca yoruluyorum. İşaret dilini öğrenmeyi denedim fakat birinin önünde taş kesildiğimde kollarımı hareket ettiremediğim için bunu zor buluyorum.”
Daisy-Mae kendini ifade etmesini ve kuvvetli hissetmesini elde eden şeyleri ise şöyleki konu alıyor:
“Şov yaparken durum değişik. Gene konuşamıyorum fakat kendimi kuvvetli hissediyorum. Bir şeyler yapabiliyormuş şeklinde göründüğüm tek süre bu. Hep beraberce beraber bir gösterinin parçası olduğumda tek başıma değilim.Yapmayı en oldukca sevdiğim şeyler pandomimlerde sahne almak, dans etmek, müzikle uğraşmak ve tanıştığım insanları öykünmek etmek. Etkinlik düzenlemek için tüm zorlukların üstesinden gelmeyi seviyorum. İnsanlarla beraber olmayı ve büyük bir kesime performans sergilemeyi seviyorum. Oldukca fazla insan var fakat benden onlarla konuşmamı beklemiyorlar. En oldukca insanoğlu eğlendiğinde gülümsüyorum.”
Minik kız bu ayın başlangıcında Uniquely Me adlı hayır amaçlı bir beceri gösterisi düzenledi ve orada kısa da olsa bir konuşma yapmayı başardı. Gösterisiyle SMiRA adlı Birleşik Krallık selektif mutizm yardım kuruluşu için 305 sterlin bağış topladı.
O süreci Daisy-Mae’den dinleyelim;
“İki yıl ilkin bir beceri gösterisi fikri aklıma geldi. Oldukca heyecanlandım ve derhal gösterinin tasarımı üstünde çalışmaya başladım. Bu gösterinin kapsayıcı olması benim için oldukca önemliydi ve katılan evlatların kendilerini iyi hissetmesini istedim. Evlatların hepsi değişik kültürlerden geliyordu, değişik engelleri vardı ve hepimiz beraber mutluydu. Haftalarca çalıştıktan sonrasında kısa bir konuşma yapmayı başardım. Oldukca iyi geçti ve insanları selektif mutizm mevzusunda bilinçlendirebildiğim için oldukca mutluyum ve bunu yine yapmak isterim. İsteyen hepimiz dahil olabilir ve böylece benim sık sık yaşadığım şeklinde kendini dışlanmış hissetmez.”
Anne Louise Mead: ‘Senelerce kendi başıma savaşım ettim’
Daisy-Mae, toplumsal hizmetler uzmanı olan 50 yaşındaki anası Louise Mead ile beraber yaşıyor. Anası onun evimizdeki eğitimine destek olmak için 2020 senesinde kariyerini bırakmış.
Şu anda bölge meclis üyesi olan Louise, Daisy-Mae’nin zor bir bebek bulunduğunu söylüyor ve şöyleki devam ediyor: “Utangaç bir çocuktum, bu yüzden Daisy-Mae’yi mümkün olduğunca toplumsal bir çocuk olarak büyütmek istiyordum. Onu birçok kursa götürdüm ve iki buçuk yaşlarındayken hususi bir okula kaydettirdim. Fakat çoğu zaman onu gelip almam için okuldan telefon geliyordu.”
Başlangıçta onun yalnız çekingen bir çocuk bulunduğunu düşünen anne Louise, durumu ilk olarak onu parka oyun oynamaya götürdüğünde farkına varmış. Daisy-Mae hiçbir şey yapmadan öylece duruyormuş.
“Sınıfında yalnız 10 çocuk olmasına karşın oldukca zorlandı. Okula giderken korkulu çığlıklar atıyor ve ağlıyordu. Sonradan yatıştı fakat sonraki 6 yıl süresince devamlı problem yaşadı. Oyun alanında tek başına ayakta duruyor, partilerden ve oyunlardan dışlanıyordu. Onu almaya gittiğimde gerilmiş görünüyordu ve bana diğerlerinin oyun zamanı onu yalnız bırakıp gittiğini anlatıyordu. Öteki çocuklar ona diktatörlük yapıyordu. Yiyecek salonunu oldukca gürültülü bulmuş olduğu için okulda yiyecek yemekten vazgeçti, kilo yitirdi. Oldukca endişeliydi ve wcye gitmek istediğini söyleyemediği için tüm gün çişini tutuyor, ara sıra hela kazaları geçiriyordu.”
Louise, okulun onun hususi eğitim geresinimleriyle ilgilenmek istemediğini ve bunun yerine Daisy-Mae’yi devamlı ‘özgüvenini geliştirmeye’ teşvik ettiğini ve kendisini ise ‘evhamlı’ olarak yaftaladığını söylüyor. Karantina esnasında selektif mutizmden bahseden bir Feysbuk gönderisi görmüş ve bunu bir ‘aydınlanma anı’ olarak nitelendiriyor.
2022 senesinde kızına otizm teşhisi konulduğunu aktaran Louise, geçtiğimiz Haziran ayında selektif mutizm mevzusunda uzmanlaşmış bir çocuk psikoloğu olan Dr. Jemma Helfman ile temas kurmuş. “Daisy’ye otizm ve arkasından selektif mutizm teşhisi konulduğunu öğrendiğimde hayatım sonsuza dek değişti” diyor ve sözlerini şöyleki sürdürüyor.
“Bir şeylerin yolunda gitmediğini biliyordum ve hep kendimi suçladım. Çevremdeki insanoğlu da onun davranışları sebebiyle beni suçluyordu. Oldukca telaşlı bir anne olduğumu, onu şımarttığımı, yeterince sert olmadığımı söylediler ve tamamı kendimi başarısız hissetmeme niçin oldu. Teşhis koyulduktan sonrasında beni oldukca inciten tüm bu yorumların haksız bulunduğunu hissettim.
Senelerce tek başıma savaşım ettim. Öteki anneler şeklinde onu arkadaşlarına bırakıp hemen sonra alamıyordum, oyun alanındaki öteki çocuklarla konuşurken güzel sesini duyamıyordum. Daima gelecek için endişeleniyorum, aklımın bir köşesinde hep ‘Ya yarın ölürsem ne meydana getirecek?’ sorusu var. Yanında olmadığım zamanlarda ne yaptığını düşünmeden geçirdiğim tek bir an bile yok. Gene de iradeli bulunduğunu ve inanılmaz bir zekâya haiz bulunduğunu biliyorum. Düşünceli, şefkatli ve verici. Fakat kimse bunların hiçbirini görmüyor.”
Uniquely Me beceri gösterisine ulaşınca, Louise övgü dolu mektuplar aldığını ve kızıyla oldukca gurur duyduğunu söylüyor. “Söyleşi edemeyebilir ‘merhaba, iyi sabahlar, lütfen ve teşekkür ederim’ diyemeyebilir fakat övgü dolu eleştiriler alan bir gosteri düzenleyebilir” diyor ve ekliyor: “Bu görkemli bir başarı ve kızımın sesi nihayet duyuluyor.”
BBC ve Wales Online haberlerinden derlendi.