Sokakta, Bahaeddin Özkişi‘nin 1975 senesinde gösterilen romanıdır.
Konusunu son yüz elli senenin toplumsal yaşamından almıştır. Bir sokak çerçevesinde insanlardaki değişiklik ve aldatılmış insanlığın dramı ele alınmıştır.
Yapıt, 1975 senesinde Peyami Safa Roman Yarışması’nda Başarı Ödülü almıştır.
Sokakta romanında, içsel değerleri hiçe sayan materyalizmin ülkeyi istilası anlatılmaktadır. Cin ve şeytanlar benzer biçimde fantastik öğelerin bulunmuş olduğu romanda millî değerler ve inançların yok oluşu önemli bir yer meblağ.
Sokakta Kahramanları (Kişileri):
Onlar: Kötülüğü simgeleyen ve eserde sokaktan başlayarak tüm dünyanın almış olduğu korkulu durumun sebebi olarak gösterilen, alevden yaratılmış cin ve şeytan mahlukatı.
Komiser: Romanda, sözü geçen mahallede yetişmiş, eğitim için bir süre buradan ayrılmış, devleti temsil eden bir şahıs. Sonrasında etik ve millî değerlere, geçmişindeki bağlara inanır.
Çocukluk arkadaşı: Romanda adı verilmemiş, ilkin katil olarak görülen bu şahıs sokağın değişmeyen yüzünü temsil eder. Sokaktan asla ayrılmamış, değerlerinden asla ödün vermemiş, gerçeği görebilen, inançlı, insani değerleri bozulmamış, Batı medeniyetinin fenalık getirdiğini düşünen bir kişidir. Etrafmdakilerce deli olarak görülür.
Ufak Bey: Sokaktaki konağın beyidir. Mürebbiyelerin elinde büyümüş, inanmayan, dinî değerleri olmayan, maddeci biridir. Mahalledeki türbeye ve komiserin çocukluk arkadaşına asla katlanamaz. Onu düşman benzer biçimde görür. Romanda şeytan ve cinlerin elindeki maşalardan biri olarak anlatılır.
Katil: Komiserin çocukluk arkadaşının ağabeysidir. Kötülüğün simgesi ve şeytanların kölesidir. Kendi annesini şeytana kurban etme nedeni öne sürülerek öldürür.
Sokakta Özeti:
Şehrin geleneklere en bağlı ve sessiz mahallelerinden birinde yaşlı bir karı öldürülmüştür. Ölünün yaşlı vücudu yirmi yerinden yaralanmıştır. Polis tarafınca katil olarak görülen, ölen yaşlı kadının ufak oğlu ise katilin “ONLAR” bulunduğunu anlatmaktadır. Bu sırada vakayla ilgilenmesi için bir komiser atama edilir.
Komiser, bu mahallede yetişmiş, bir süredir Uzakta olan ve katil zanlısı olarak görülen insanın çocukluk arkadaşıdır. Arkadaşının kendi annesini öldürmediğinden emindir. Bu mahallede bu şekilde bir cinayetin olduğuna da inanamamaktadır. Soruşturmayı başlatır. Ilkin suçlu olarak görülen arkadaşı ile görüşür. Oldukça esrarengiz kabul edilen bu arkadaşı, ısrarla işin bir insan tarafınca yapılmadığını, cinayeti “ONLAR”in işlediğini anlatmaktadır. Dürüst, hiçbir kötülüğün değiştiremediği bu insanın katil olamayacağından emindir komiser.
Komiser, arkadaşını temize çıkarmak ve suçluyu bulmak için eski sokağına ve katliam yerine gider. Niyeti hep beraberce konuşmaktır. Sokakta pek fazlaca şey değişmiştir. Eskiden fazlaca güzel bir karı olan ninenin evine gider ilkin. Kızı Gülüm, onun çocukluk aşkıdır. Onun veremden öldüğünü öğrenir. Geçmişini özlemle anımsar komiser. Sonrasında derhal tarafındaki katliam işlenen eve gider. Yanma bir hekim da atama edilmiştir. Etrafı araştırırlar. Hekim, cesetteki yaraların insan eli tarafınca açıldığına inanamamaktadır. Odada müthiş bir yoksulluk ve sessizlik vardır. Kulakları ilkin bir vınlama ile dolar. İncecik ve metalsi bir ses, “Onu biz öldürdük.” der. Metalsi ses, kendilerinin Tanrı’a secde etmediği için onunla bir harbe giren cin ve şeytan grubu bulunduğunu söyler.
Katil olduğu sanılan komiserin çocukluk arkadaşı akıl hastanesine yatırılmıştır. Komiser, onu ziyarete gider. Arkadaşı, sokağı fazlaca özlemiştir. Komisere, onlar’la bir cenk içinde bulunduğunu söyler. Sokakta değişiklik başladığından beri savaşı tek başına göğüslediğini anlatır. Alevden yaratılmış ve insanlardan ilkin dünyanın hâkimi olan kibirli yaratıklar, şeytanlarla savaşmaktadır. Arkadaşı, Batı medeniyetinin onların maşası olduğuna inanmaktadır. İnsanlığı, bu uygarlık para ve madde ile yoldan çıkarmaktadır. Doktoru da ona geçmişini anlattırarak onu iyileştirebileceğini düşünmektedir. Oysa arkadaşı hepsinden hikmet sahibidir.
Sonraki günler, komiser katliam aletini aramakla meşgul olur. Mahallede yaşlı kadının evine gider ilkin. 0, asla cinayeti arkadaşının işlemediğini anlatmaktadır. O da yaşlı bayanı ONLAR’ın öldürdüğüne inanmaktadır. Arkadaşı, komisere içini döker. Komiser, data almak için bu sefer konağın sahibi Ufak Bey’e gider. Ufak Bey, tam bir materyalisttir ve sokaktaki değişimi kabullenmeyen tek şahıs olduğundan katil zanlısını asla sevmemektedir. Ufak Bey, komisere katil zanlısının suçlu olmadığını itiraf eder. Bundan dolayı onu, cinayetin işlendiği saatlerde türbede yakarma ederken görmüştür. Bir dilekçe imzalar ve komiserin arkadaşı temize çıkar.
Komiser, arkadaşı temize çıkmış olduğu için mutludur; fakat şimdi aslolan katili bulmak zorundadır. Mahalle bakkalını sorgular ilkin. Ondan ölen kadının, canı benzer biçimde saklamış olduğu bir şey bulunduğunu öğrenir. Bunun bir ipucu bulunduğunu düşünür. Morgda cesedi inceler ve o koynunda saklamış olduğu şeyin yerinde olmadığını görür. Demek ki biri onu almak için cinayeti işlemiştir. Bundan haberdar olabilecek tek şahıs kadının büyük oğlu olabilir. Yanına bir destek alarak onun evine gider. Katilin onun bulunduğunu söyleyince adam, tarafındaki yardımcısıyla beraber komiseri vurur. Tarafındaki adam ölür. Komiser sadece kırk beş gün sonrasında gözlerini açar. Komiser, iyileştikten sonrasında hastanede çocukluk arkadaşını ziyarete gider. Doktordan arkadaşının, vurulmasını öncesinden hissettiğini öğrenir. Bunun ve benzer şeylerin cinler vasıtasıyla kolaylıkla öğrenilebileceğini anlatır arkadaşı. Arkadaşı, cin ve şeytanların işi olan bu cinayetin aydınlanması için hastaneden ayrılır. Komiser, arkadaşı ve hekim iş birliği ile savaşı kazanmaya azmederler. Beraber kaldıkları bu günlerde arkadaşı huşu içinde gece ve gündüz namaz kılmakta ve Tanrı’a yakarmaktadır.
Komiser, araştırma için Ufak Bey’in evine gider. Ufak Bey, dadısının garip ölümünden bahseder. Bu ölüm ile son ölen yaşlı kadının ölümü içinde bir bağlantı vardır. Dadı, ona verilen ifrit kılı yüzünden ölmüştür. Bu kılı ona kral olan büyücü babası vermiştir. Esrarengiz kıl, onun istediğini yerine getirmesini sağlamaya yarar. Bu vakası Ufak Bey’e anlattığı günün sabahında odasında ölü bulunur. Biri, esrarengiz ifrit kılını alıp onu öldürmüştür. Komisere gore iki katliam içinde bir bağlantı vardır.
Cenk adım atmıştır. Komiser, sonuca iyice yaklaşmaktadır. İşin içinde cinlerin olduğu anlaşılmıştır. Aynı gün, Ufak Bey de evinde ölü bulunur. Daha sonraki günler, Ufak Bey’in odasını araştırır. Evde şeytana tapma ayininin düzenlenmiş olduğu gizli saklı bir yer bulur. Bir mabud vardır! Heykelin gözleri ışıl ışıl yanmakta ve fazlaca korkulu bir ses çıkarmaktadır. Annesini öldüren oğlan ve bir karı bu şeytanın köleleridir. Hekim ve komiser saklandıkları yerden, büyük oğul ile tarafındaki kadının şeytana tapma ayinini ve şeytanın onlardan istediği kötülükleri seyrederler. Polisler, onları tutuklarlar. Şeytanın dostluğu gene insanı darağacına götürmüştür.
Komiseri tanıyan bir genç ondan bu hikâyeyi dinler. Esrarengiz ve gizemleri çözülmeyen bu hikâyeyi öğrenmek için yaşayanları araştırmaya adım atar. Komiser, ona her şeyi anlatmaz ve ısrarla bir noktadan sonrasında konuşmaz. Komiserin çocukluk arkadaşı ise ölmüştür. Cinayeti işleyen ağabeyi de hapiste öldürülmüştür. Genç, artık bu hikâyenin bir sonu olmadığına inanmıştır.