Umutsuz bir yerde bile karıncalar bir yolunu bulur. Batı Polonya ormanlarında, bir zamanlar nükleer mühimmatın tutulduğu iki yeraltı sığınağının olduğu boşaltılmış bir Sovyet Nükleer üssü bulunmaktadır. Askeri karmaşık terkedildikten sonrasında, insan yapımı bu ürkütücü mağaralar, kışı geçirmek için yarasalara mükemmel bir ortam oluşturdu. 2010 ‘lu yılların başlangıcında, gönüllüler kışın yarasa popülasyonunu gözlemlemek suretiyle sığınakları ziyaret etmeye başladılar ve değişik bir bulgu yaptılar:
Sığınakların zemininde hapsolmuş, bir kraliçeleri ya da yaşamlarını kolaylaştıran herhangi bir şey olmadan hayatta kalmayı başaran geniş bir tahta karıncası (Formicapolyctena) kitlesi.
2013 senesinde ilk kere bulunduğunda, bu yeraltı karıncaları ‘kolonisi’ nin yaşayan ortalama bir milyon işçi karıncası ve birkaç milyon öImüş olanları vardı. Üremiyorlardı, nüfus tamamen kazara yenileniyordu.
Havalandırma borusu
Sığınağın tavanında karanlık mağarayı yukarıdaki ormana bağlayan paslı bir havalandırma borusu vardı. Orada, devasa bir karınca kolonisi sığınağın tam üstünde bir höyük inşa etmişti, metal paslandığında katmanların bazıları aşağıdaki beton mağaraya düşmeye başladı.
Araştırmacılar 2016’da yazdıkları bir çalışmada
“Tamamen karanlıkta, tüm bir yıl süresince yuva girişlerini açık tutarak ve yuvarlaklığını koruyarak şekillendirdiler, topraktan höyük inşa ettiler” diye belirtiyorlar ve ekliyorlar “ bu karıncalar işlevsel bir koloni olmaktan fazlaca uzaktı.”
Bazı böcekbilimciler için karınca yaşam koşullarının sınırlarını araştırmak yoğun bir ilginin mevzusudur. Dolaysıyla, birkaçyıl süresince araştırmacılar sığınağı yeniden yeniden ziyaret ettiler ve bu izole koloninin ışık, ısı ve yiyecek yokluğuna karşın büyümeye ve hayatta kalmaya devam etmelerini hayranlıkla izlediler. Şimdi, bilim adamları bu hapsolmuş böceklerin iyi mi başardıklarını biliyor; hapsolmuş yuva arkadaşlarının tüketilerek.
Y∂my∂mlıktan açıkça şüpheleniliyordu, sonuçta bu dar noktada, arasıra öIü fare ve yarasa haricinde tek ana gıda deposu tahta karıncalarıdır. Ek olarak, yiyeceklerin kıt olduğu durumlarda, bölgesel “karınca s∂v∂şlarında” kendi öIüIerini tükettikleri bilinmektedir.
Karınca Mezarlığından Ceset Topladılar
Bu önseziyi doğrulamak için, sığınağın içine dağılmış birçok karınca mezarlığından ceset topladılar. Ekip 150 öIü işçi karıncayı yakından inceleyerek, cesetlerin büyük çoğunluğunun vücudunda (ortalama yüzde 93’ünde) ısırık izleri ve kemirmeden oluşan delikler tespit etti. Yazarlar, bunların açık bir kitle tüketimi izleri bulunduğunu ve sığınakta bu izleri yapabilecek başka bir canlı olmadığını bildiriyorlar.
Araştırmacılar “Seneler süresince sığınak ‘kolonisinin’ hayatta kalması ve yavrulamadan büyümelerinin, üst yuvadan devamlı yeni işçilerin gelmesi ve yuva arkadaşlarının cesetlerinin birikmesiyle mümkündü” diyerek çalışmalarını sonuçlandırıyorlar.
“Cesetler tükenmez bir besin deposu olarak vazife yapıyordu, bu da aşağıda mahsur kala karıncaların hayatta kalmasını sağlamış oldu, aksi halde şartlar muhteşem elverişsizdi” Odun karıncaları hayatta kalmalarında dikkat çeken bir farklılık gösteriyorlar. Her neyse ki bu koloni kendi başlarına geri geri dönmek mecburiyetinde kalmadı: 2016 senesinde araştırmacılar sığınakta havalandırma borusunu yeryüzüne bağlayan bir tahta yol kurdular. Dört ay içinde nerede ise tüm hapsolan karıncalar sığınak tabanını terk etmişti.
Şimdi, herhangi bir karınca talihsiz bir halde aşağı düşerse y∂my∂mlık yapmak zorunda değil. Evlerine kadar sakince tahta üstünden evlerine kadar yürüyebilirler.