“Beşleme” anlamında olan tahmis aslına bakarsak bir muhammestir. Bir gazelin ya da bir kasidenin her beyitinin önüne aynı vezin ve kafiyede üç mısra’ eklendikten sonra muhammes haline getirmeğe “tahmîs etme” ve ortaya çıkan muhammese de tahmis denir.
Tahmîs kafiyeleri şu şekilde gösterilebilir: aaa (aa) bbb (ba) ccc (ca) (Örnek 1)
Tahmîs’de de terbî’de olduğu benzer biçimde tahmîs edilen beyitle eklenen mısra’lar içinde bir anlam kaynaşması olması zorunludur. Yoksa yapıhan tahmîs başarı göstermiş sayılmaz.
Tahmîs edebiyatımızda oldukca kullanılmıştır. İlk yüzyıllardan başlayarak derhal her şairin divanında bir ya da birkaç tahmîs bulunur.
Şairler, devlet büyüklerinin ya da beğendikleri şairlerin gazellerine, bazan da kendi gazellerine pek oldukca tahmîs söylemişlerdir.
- Fuzûlî (ölm. 1566)’nin Lutfî ve Habîbi’ye”,
- Hayalî Bey (ölm. 1577)’in Zatî, Ca’ışık Çelebi ve Muhibbî’ye,
- Nev’i (ölm. 1599)’nin kendi gazeline,
- Bakî (ölm. 1600)’nin Necâtî Bey, Muhibbî, Sultan Selim, Sultan Murad ve kendi gazeline,
- Rûhî-i Bağdadi (ölm. 1605-06)’nin Nev’î, Abdî, Ulvî, Rahmî, Hükmî, Hâletî ve Sultan Murad’a,
- Hayretî (ölm. 1534)’nin Nesîmî ve Ahmet Paşa’ya,
- Cevrî (ölm. 1654)’nin Nâdirî, Yahya Efendi, Fuzûlî, Makâlî, Nev’î ve Arif Çelebi’ye
tahmîsleri vardır.
Şeyhülislâm Yahya (ölm. 1644), Nâ’ilî birer, Nâbî (ölm. 1712) 3, Nedîm (ölm. 1730) 3, Esrar Dede (ölm. 1797), Pertev Paşa (ölm. 1837) tahmîs söylemişlerdir.
En oldukca tahmîsi olan şairler Beylikçi Ârif, Şeyh Galib, İzzet Molla, Leylâ Hanım ve Onur Hanım’dır.
Beylikçi Abdülbâkî Arif (ölm. 1713)’in 13, Galib (ölm. 1798-99)’in Mevlânâ‘dan başlayarak Fuzûlî, Hayalî Bey, Nef’î, Râşid ve Pertev Paşa’ya kadar 17 tahmîsi vardır. İzzet Molla (ölm. 1829) 12, Leylâ Hanım (ölm. 1848) 12 ve Onur Hanım (ölm. 1861) 15 tahmîs yazmışlardır.
Tahmis Örnekleri
Nâ’ilî’nin Şeyhülislâm Bahâyî’yi tahmisi
1
Hirâs-ı fitne saldun dehre ey bîdâd neylersün
Kopardun yer yer âşub-ı kıyâmet-zâd neylersün
Perişanlıklar etdün nev-be-nev îcâd neylesün
“Tağıtdun hâb-ı nâz-ı yârı ey feryâd neylersün”
“Edüp fitneyle dünyayı harâb-âbâd neylersün”
2
Bulup pervâza ruhsat rüzgâra işveler satdun
Perişan etmeğe cem’iyyet-i uşşâkı cân atdun
Ne âl etdünse etdün murg-ı canı dama uğratdun
“Varup giysû-yı zülf-i yârı biribirine katdun”
“Gene bir fitne tahrik eyledün ey bâd neylersün”
7
Olursun Nâ’ilî-veş gördüğün mahbûba efgende
Metâ’-ı sabrunı tâlân eder her tıfl-ı nâzende
Mahabbet gam-fezâ esbâb-ı cem’iyyet perakende
“Bahâyî-veş degülsün kâbil-i feyz-i safa sen de”
“Tekellüf ber-taraf ey hâtır-ı nâşâd neylersün”
Nâ’ilî