Tarihin en büyük gizemi: Nil Nehri’nin ‘kayıp parçası’ Mısır piramitlerinin nasıl yapıldığına ışık tutuyor!

Mısır’ın antik piramitleri niçin Nil Nehri’nden bu kadar uzakta ve neredeyse çölün ortasında yapılmış oldu? Bu elverişsiz konum arkeologları uzunca bir süredir şaşırtıyor. Kim bilir bunun sebebi Nil Nehri’nin süre içerinde kaybolmuş bir kolu süresince inşa edilmiş olmalarıdır.

Bir nehrin varlığı, 31 piramidin niçin 4.700 ila 3.700 yıl ilkin Nil vadisinde bugün artık yaşanmaz olan bir bölgede ve adeta bir zincir şeklinde inşa edildiğini açıklayabilir. Mısır’ın eski başkenti Memfis civarlarındaki bu şerit, antik dünyanın yedi harikasından biri Keops Piramidi’nin yanı sıra Kafre ve Mikerinos piramitlerini de içeriyor.

Eski Mısırlıların böylesine büyük ve uzun ömürlü yapıları inşa etmeyi tam olarak iyi mi başardıkları tarihin en büyük gizemlerinden biri. Communications Earth & Environment dergisinde Perşembe günü gösterilen yeni bir emek harcama, bir tek piramitlerin garip konumunu açıklamakla kalmıyor, hem de bu gizemli yapıların 4 bin 500 yıl ilkin iyi mi yapıldığına da ışık tutuyor.

Bilim adamları uydu görüntülerini ve tortuların analizini kullanarak, Nil Nehri’nin 64 kilometre uzunluğunda; şu anda çölün altında gömülü olan kurumuş bir kolunun haritasını çıkardı. Antik dere kolunun ortalama 500 metre genişliğinde ve minimum 25 metre derinliğinde bulunduğunu belirtiliyor.

Wilmington Üniversitesi’nde profesör ve hem de araştırmanın başyazarı olan Eman Ghoneim, “Bu araştırma, Nil Nehri’nin uzun süredir yitik olan antik kolunun haritasını sunan ilk emek harcama” diyor. Ek olarak piramitlerin liman görevi gören ve dere süresince uzanan bir yürüyüş yoluna haiz bulunduğunu belirten Ghoneim ekliyor: “Bu da nehrin piramidin inşası için ihtiyaç duyulan devasa yapı malzemelerinin ve işçilerin taşınmasında kilit bir rol oynadığını gösteriyor.”

Ghoneim ve meslektaşları Nil Nehri’nin bu yok olmuş koluna Arapça ‘piramitler’ anlamına gelen Ahramat adını verdi.

Antik Ahramat Kolu’nun su yatağı, Eski Krallık döneminden İkinci Ara Dönem’e kadar uzanan ve Üçüncü Hanedanlık ile On Üçüncü Hanedanlık dönemlerini kapsayan oldukca sayıda piramidi çevreliyor. Grafik: Eman Ghoneim

Arkeologlar uzun süreden beri eski Mısırlıların piramitlerin inşasında kullanılan devasa malzemeleri taşımak için yakındaki bir su kaynağını kullanmış bulunduğunu tahmin ediyordu. Sadece piramit alanı bugün gördüğümüz Nil Nehri’nden epey uzaktaydı. Nehrin binlerce yıl süresince değişmiş olduğu, muhtemelen geçmişte oldukca daha yüksek debiye haiz olduğu ve bugün artık var olmayan kollara haiz olabileceği de düşünülüyordu. Sadece asla kimse bu kolların yeri, şekli, boyutu yada piramitlerin bulunmuş olduğu yere yakınlığı mevzusunda güvenli değildi.

Bu bulgu bizlere coğrafya, iklim, çevre ve insan davranışları arasındaki yakın bağlantıyı tekrardan hatırlatıyor.

Havadan çekilen fotoğraflarda ve uydulardan alınan görüntülerde bir nehrin izine rastlanmamıştı. Ghoneim, “Nil’in erken dönem yapısına yönelik birçok emek harcama yapılmış olsa da, bunlar büyük seviyede minik alanlardan alınan toprak numuneleriyle sınırı olan kaldı ve bu da eski Nil kanal sistemlerinin yalnızca minik bölümlerinin haritalanmasına yol açtı” diyor. Bigün radar uydu verilerini incelerken garip bir şey fark etti. Ekibiyle jeofizik araştırmalar yapmak ve tortu örnekleri toplamak için bölgeye gitti. Internasyonal araştırma ekibi, dere kolunun haritasını çıkarmak için hem radar uydu görüntülerini kullandı hem de sahada araştırma yapmış oldu.

Hâlâ ‘sayısız’ mabet gömülü olabilir

Mısır’da doğup büyüyen Ghoneim, bu bölgedeki piramit kümesine aşinaydı. Fakat niçin orada inşa edildiklerini hep merak etmişti. Daha çok araştırma yapmak için Ulusal Bilim Vakfı’na başvurdu. Zemine nüfuz eden radar ve elektromanyetik tomografi kullanılarak toplanan jeofizik veriler, bunun Nil’in eski bir kolu bulunduğunu doğruladı.

Araştırmacı Eman Ghoneim, Gize Piramitleri ve Büyük Sfenks’in önünde yer edinen Nil’in yok olmuş bölümünün yüzey topografyasını inceliyor. Fotoğraf: Eman Ghoneim

Ekibin sondaj ekipmanı kullanarak çıkardığı örnekler, ortalama 25 metre derinlikte bir dere kanalıyla uyumlu kumlu tortu ortaya çıkardı. Ghoneim, “Büyük olasılıkla oldukca uzundu ve bazı kısımlarda epey genişti. Yarım kilometre yada daha çok bir mesafeden bahsediyoruz ki bu da bugünkü Nil Nehri’nin genişliğine eşdeğer” diyor.

Bu şekilde bir dere kolu, piramitlerin inşasına destek olmak için çok büyük bir yol sunmuş olabilirdi. Mısır süresince uzanan bu şekilde bir damar sistemi devasa boyutta taşların, tonlarca malzemenin ve işçilerin zahmetsizce taşınmasını sağlayabilirdi.

Görünüşe gore dere kolu ortalama 4 bin 200 yıl ilkin, kısaca piramitlerin inşa edilmesinden sonraki yüzyıllarda yoğun bir kuraklığın arkasından rüzgârla savrulan kumlarla kaplandı ve bir çölün altına gömüldü.

Prof. Ghoneim’a gore kollar yok oldukça eski Mısır kasabaları da yok oldu ve onları nerede bulabileceğimize dair hiçbir ipucumuz yok. Araştırmaya gore Ahramat Kolu’nun kıyısı süresince uzanan ziraat alanları ve çöl kumlarının altında hâlâ ‘sayısız’ mabet gömülü olabilir.

Çalışmanın eş yazarı Memphis Üniversitesi’nden Suzanne Onstine, bu ağır malzemelerin nehirden aşağıya yüzdürülmesinin oldukca daha kolay olacağını söylüyor. Ek olarak dere, piramitlerin niçin değişik noktalarda inşa edildiğini de izah edebilir. “Suyun debisi ve hacmi süre içinde değişti, bundan dolayı on ikinci hanedan kralları dördüncü hanedan krallarından değişik seçimler yapmak mecburiyetinde bırakıldı” diyen Onstine ekliyor: “Bu bulgu bizlere coğrafya, iklim, çevre ve insan davranışları arasındaki yakın bağlantıyı tekrardan hatırlatıyor.”


CNN ve IFL Science makalesinden derlendi.

(Toplam: 1, Bugün: 1 )

Site Footer